hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   92.Nisa Suresi (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=531)
-   -   Nisa Suresi (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1710)

Hasan Akçay 17. August 2016 01:28 AM

Ayetlerde
VELi ile ayni anlama gelen
baska kelimeler de var.

Örnegin

[U]Sizden olmayanlar[/U]i BiTÂNEH edinmeyin, kötülükten geri durmaz onlar. (Âl-i Imrân 118)
Allah'dan, elçisinden ve inananlardan baskasini VELiCEH edinenlerinizi... (Tevbe 16)

Belli ki
[U]sizden olmayanlar[/U] sizinle savasmakta olanlardir,
ONLARLA işbirligi yapmayacaksiniz.
Yoksa siz de onlarin safinda yer almis olursunuz.

Mâide 51'de açik açik belirtilmis bu:

Inananlar!
Yahudileri ve hristiyanlari iŞBİRLİKÇi edinmeyin,
onlar biribirindendir.
Kim onlarla isbirligi yaparsa [U]onlardan[/U] olur.

Yoksa eşi yahudi olan bir adam
o yahudiye
elbet AŞIK olur, dost olur
ve bi yahudi milletvekili seçildiyse müminler onu elbet [B]yönetici[/B] edinirler, edinmislerdir.

Hasan Akçay 28. August 2016 02:18 AM

Nisa 3'te deniyor ki

... sağ ellerinizin altındakileri nkhlayin
... fe inkuhu ma meleket eymanukum

Ma meleket eymanukum
kolelerinizdir
yok, yeminleriniz kime malikse onlardır...
Bunu bi yana bırakalım simdi; konu o değil.
Ayette "ma meleket eymaniniz"i nkhlayin deniyor, konu bu.

Inanan kadınlarin da var "ma meleket eyman"i, örneğin peygamber eşlerinin... Bkz Ahzab 55.

Eğer
onları nkhlayin
mevcut harekelerin gerektirdigi uzere
onlarla evlenin demekse
inanan kadınlar evlenecek mi onlarla, örneğin peygamber eşleri?

Hasan Akçay 28. August 2016 03:29 AM

Başka bi soru:

"Ma meleket eymaniniz"in
dişi olanları var,
erkek olanları var. Bkz nur 33.
Inanan erkekler evlenecek mi o erkeklerle?

Hasan Akçay 29. August 2016 09:47 AM

Süleyman Ates'in VATAN gazetesinde yazdigina göre
kendisine
benim bu konuyla ilgili asagidaki sözlerimi ulastirmislar:

[I]Gerçek Ku’rân harekesiz mushaftadır. Örneğin Topkapı Müzesi’nin kutsal emanetler bölümünde sergilenen Osman mushafında 4:3’te EVLENiN anlamına gelen "fenkihu"nun karşılığı "nkh"dir. Hemzesiz, esresiz, ötresiz... Kısacası, harekesiz. Allah’ın sözü odur[/I].

Süleyman Ates usenmemis, cevap vermis. Lütfen okuyun:
[url]http://www.gazetevatan.com/suleyman-ates-339945-yazar-yazisi-carpitmanin-boylesi---/[/url]

Nasil buldunuz cevabi?

Cevabi degerlendirirken
lütfen şunu hatirlayin:

Harekesiz mushaftaki نكح (nkh)
24:32'de ne ise
4:3'te de odur...

"نكح"layin evli olmayanlarinizi (24:32)
"نكح"layin ellerinizin altindakileri (4:3)

Ama mushafi harekeleyenler
"نكح"yi
24:32'de EVLENDiRiN anlamina gelecek sekilde [B][COLOR="Red"]e[/COLOR]nkihu[/B] yapmislar,
4:3'te ise EVLENiN anlamina gelecek sekilde [B]inkihu[/B]...

Benim sordugum sorulari
hiç AKIL etmemisler,
süleyman atesler simdi de AKIL etmiyor:

Nisâ 3 diyor ki
"نكح"layin ellerinizin altindakileri.

Iyi ama...
inanan kadinlar da sahiptir ellerinin altindakilere, örnegin peygamber esleri de sahiptir onlara.
Inanan kadinlar, örnegin peygamber esleri... evlenecek mi onlarla?

Peygamber esleri zaten evli...
böyle saçma sey olur mu.

Böyle saçma harekeleme olur mu:

Hani Yûnus 100'de deniyor ya:
"Aklini isletmeyenlerin üstüne pislik yigar Allah."
Yigmis...

Allah
çok esli pisligi
AKLINI isletmeyenlerin üstüne yigmis.

Açik ve net,
harekesiz yani müdahalesiz Nisâ 3'te
çok esli pislige geçit yok.

Orda söylenen şudur:

Yetimlerin haklarini gözetememekten korkuyorsaniz
EVLEN[COLOR="Red"]DiR[/COLOR]iN size yetki veren kadinlarin ikiserini, üçerini, dördererini
ama adil olamayacaksaniz yalnizca bir tanesini
ya da ellerinizin altindakileri ([COLOR="Red"]E[/COLOR]NKiHU).

Hasan Akçay 30. August 2016 02:21 AM

[QUOTE=Taner;6167]3.Ve eğer ki yetimleriniz konusunda hakkaniyetsizlikten korktuysanız; o takdirde [B]sizin için[/B] HOS olan o kadınlardan [yetimlerin kadınlarından] ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâhlayın. Şâyet o takdirde de adaleti gözetemeyeceğinizden korktuysanız, bir tanesini ya da yeminlerinizin sahip olduğunu nikâhlayın. Bu, hakksızlığa sapmamanız için en uygunudur. [/QUOTE]

Arapça metindeki TÂBE
çeviride HOS olup çikivermis.

Yani o kadinlar [B]sizin için[/B] HOS ise nikahlayacak imissiniz onlari.

Iyi ama...
ya siz [B]o kadinlar için[/B] HOS degilseniz,
Öyle ya gönül bu, ya gönülleri yoksa?
Dayatacak misiniz, "lâ ikrahe fîd din" buyuran Allah'a inat?

Ne biçim çeviri bu.

galipyetkin 2. September 2016 07:36 AM

Yani, kadın ve kız yetimleri sefaletten ve kölelikten kurtarmak için, YETKİ VERİLENLERİNCE açtığınız karı pazarlarında koca adaylarına pazarlayacaksınız öyle mi?
Hayırlı olsun!
Ya yetki vermezlerse?
Ya derlerse:"Pis heriflerin koynuna girmektense, aç-sefil yaşarım!".

Yaşı küçükler yetimleri ne yapacaksınız?
Yetişkin erkek yetimleri/işe muhtaçları/iş olanaklarından mahrum kalmış olanları ne yapacaksınız? "Verdim gitti" mi diyeceksiniz?

Kaldı ki ayette "yetki verenler" diye bir ifade yok. Uydurma.

Eh erkeklere de bir şeyler uydurulur her halde. Nasıl olsa "bi herif olsun da nasıl olursa olsun" diyen kadınlarla dolu dünya değil mi?

Evlendirin gitsin.
Bu işin heveslisi de bol galiba!

Ayetlerin amacı bu mu? Ayetleri böyle mi tedebbür ediyorsunuz/geri planına böyle mi bakıyorsunuz? Yani, Kur'an olarak böyle mi okuyorsunuz?

24/32. ayeti de ayetlerle konulmuş ana prensipler dahilinde okumak gerekir. Allah kimseye evlenen işsiz-güçsüz fakir kişilere de ben para,yiyecek giyecek, para-pul veririm demiyor. Herkes elinin emeğinin karşılığını hak eder. O halde bu ayet fakir ve işsiz kişileri evlendirin demiyor; iş sağlayın diyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 2. September 2016 08:51 AM

Bunlari daha önce de konustuk Galip bey. Açiklamaya çalistim. Simdi bi daha mi?

Güzel kardesim,
Nisâ 3'te sözü edilen yetimler mal sahibidir,
sefalet mefalet... ne biçim laf o öyle?

Ayette "yetki verenler" diye bir ifade yok iddiasina gelince
[I]mâ tâbe lekum[/I] var, anlami: ki size temiz kildi, ki size [B]yetki verdi[/B].
Kanit isteyene bir sonraki ayet yeter:

Kadinlarin mallarini karsiliksiz iade edin
ama kendileri size o maldan VERDiLER ise (ve in TIBNE lekum an sey'in minhu)
onu çekinmeden ve saglikla yiyin.

Nisâ 4'ün çevirilerine bakin lütfen. TIBNE aynen böyle tercüme edilmis. Dogru okumuslar onu Nisâ 4'te ama Nisâ 3'e gelince AKIL tutulmasina ugramislar.

galipyetkin 2. September 2016 03:48 PM

Kişilerin kişilik hakları ile seçim haklarını, arzu ve isteklerini hiçe sayarak yetimliğe ve yetimlere çare diye meallerde getirilen çözümler, kişileri zorlayıcı ve insan haklarına aykırı palyatif çözümlerdir.

Nisa-3'teki sözü edilen yetimler mal sahibi ise mallarını peşkeş mi çektireceksiniz ki illaki evlendiriyorsunuz. İş bulun onlara. Şunu belırtelim ki "yetim" işi/çalışma olanağı olmayan/işsiz kişi demektir.
Aptal mı onlar?
Kendileri kendilerine karı veya koca bulamıyacaklar mı?
Aşık olamıyacaklar mı?
Onları kocaya vermek veya karı sahibi yapmak, onların karılarını veya kocalarını seçme özgürlüğünü elinden almaktır.
Salak mı onlar?
Bu işi yapamazlar mı kendi başlarına?

İster "nikahlayın" deyin ister "evlenin" veya "evlendirin" deyin, önerdiğiniz bu eylemler çözüm değildir; ve Bakara:104, Bakara:177, Fecr: 17-20 (ve şu anda hatırlayamadığım) ayetlerine aykırıdır.

Çözümü: Bunları(erkek ve kadın yetimleri/muhtaçları/işsizleri) Nisa-2'ye göre TEMİZ İŞLER ile buluşturup/nikahlayıp iş sahibi yapmak, geçimlerini sağlayıp, istikbale hazırlamaktır ki toplumda huzur ortamı sağlansın.

Nikâh'layın ifadesini "iş ile buluşturun" diye çevirmez iseniz skandal çeviriler ortaya çıkar.
Ne yaparsanız yapın dört karılı yaşamı İslamdan atamaz, 7 yaşındaki çocukların nikâh bahanesiyle ırzlarına geçilmesine mani olamazsınız.

Çok da hoşsunuz Sayın Akçay.
"Bunları daha önce (Temizlik ve İbadet-İbadet-Hac ve kurban-Hac İzlenimleri bahsinde) konuştuk" deyip lafı bizim ağzımıza tıkmaya kalkıp, kendi söyleyeceklerinizi bir defa daha bu vesile ile söylüyorsunuz.

Bakın söylediğim ayetler meal olarak neler söylüyor:

FECR SURESİ: 17-20:- Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, YETİMİ, ÜSTÜN-SAYGIN BİR ŞEKİLDE YETİŞTİRMİYORSUNUZ. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına!
*****************

Yani “Rabbinizden kendiniz için bol ikram isterken, O’ndan saygın ve üstün olmaya yönelik şeyler beklerken, yetimlerin saygın ve üstün olmaları için hiç çaba sarf etmiyorsunuz; onları aç, susuz, işsiz, eğitimsiz bırakıyorsunuz.

Hareket imkânı bulunmayan muhtaçların karınlarını doyurmalarını sağlayacak bir iş sahibi olmalarını temin etmeye yanaşmıyor, buna karşı içinizde bir istek duymuyor, bu konuda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

Bu hususta yarışmanız gerekirken aksine bundan kaçıyorsunuz. Hatta başkalarının [zayıfların] mirasına [toplumun onlar için harcayacağı birikime, onların toplum zenginliği içindeki paylarına] el koyuyor, onu büyük bir oburluk, düşüncesizlik ve aç gözlülükle yiyorsunuz.

Malı da sınırsız bir sevgiyle öyle çok seviyorsunuz ki, aklınıza ne hesap vereceğiniz geliyor, ne de Rabbiniz.”

Hemen hemen bütün Türkçe meallerde yer alan “yetime ikram etmiyorsunuz” çevirisi, ayetin gerçek manasını ifade etmekten uzaktır. Ayette geçen “ikram”, çay, kahve ve benzeri şeyler ikram etmek anlamına gelmez. Buradaki “اكرام ikram”, üstün kılma, saygın hâle getirme demektir. Bu da eğitim vermekle, fırsat vermekle, iş imkânı vermekle mümkün olabilir. Bir başka ifade ile ikram, “aç, susuz, öğretimsiz, eğitimsiz, becerisiz bırakma, toplumda seviyesiz hâle getirme” demek olan “قهر kahr etmenin” tam tersidir. ..........................(Hakkı Yılmaz).

BAKARA-104: "Ey iman edenler! "Râina" demeyin, "unzurna" deyin/"bizi davar gibi güt" diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler için korkunç bir azap vardır".

BAKARA-177: "Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, salatı ikame eder, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri."


Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 3. September 2016 08:50 AM

[I]Aptal mi onlar?[/I]

Galip Bey, sakin olabilir misiniz lütfen. Mal sahibi o yetimler elbet aptal degiller ama "babasiz"lar. Sizden bi babalik daha yapip taliplerine "Verdim gitti!" demenizi istiyorlar.

galipyetkin 3. September 2016 10:00 AM

Allah. Allah ....!

Bunlar yetim yahu.....
Ya babasız, ya annesiz. ya da ikisinden de mahrum küçük veya işsiz-ya da düşkün yetişkin kişiler.
Ya velayete veya vesayete, ya da bakıma, düzgün bir işe ya da hepsine birden muhtaç olan gariban kimseler.

Yetişkinler evlenecekse gidip herifin birine "beni şuna veriver" mi diyecek, pis müşrik Arapların örflerini İslam yaşamına mı sokacak.
Kişiliksizliktir bu, salaklık, aptallıktır.

Küçükler reşit olduklarında mallarının ve de hayatlarının idarelerine kendileri sahip olurlar. Kızlar ve kadınlar da karşı cinse evlenme teklif edebilir ve de evlenir.
Okuyun, hatta eleştirdiğiniz Prof. Dr. Süleyman Ateş'ten okuyun.
Bunlar için mi (eh, uygun başlık parası aldık, iyi paraya sattık) "verdim gitti" denecek

Neymiş; "bana son bir babalık yap"mış!
Hadi canım sende..........
İnsanlara hükmetme ihtirasının yansıması.

Anadolu'muzun kızlarının dokuduğu halı ve kilim desenleri neyi yansıtır bilir misiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:42 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam