hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Siyaset (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=17)
-   -   2015 seçim analiz (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3676)

ozkanates 6. November 2015 01:08 PM

2015 seçim analiz
 
Türkler 2200 yıldır yazılı tarihteler.
90 yıllık reklam arasından sonra, 2200 yılda yaratılmış değerlerin ülkede karşılığı % 50.
Son 13 yıldaki tüm seçimler, 2200 yıllık değerlerin tehdit edildiği bir ortamda yapıldı.
Yani bunları savunun % 50 'nin konsolide olduğu, birleştiği koşullar altında yapıldı.

7 Haziran'da ise hiç bir siyasi baskı yoktu, ortalık sakindi ve oylar konsolide olmadı.
Bir kısmı 90 yıllık alışkanlıklar ne ise = gönlünde ne varsa oraya gitti = MHP + HDP.
Gidenler sadece ve sadece "AKP nasılsa tek başına iktidar olacak" oylarıydı.
8 Haziran herkesi birden şaşırttı. Başta MHP'ye oy verenlerin % 22 'sini.

1 Kasım sadece ve sadece "önce ülke sonra parti" oylarının dönüşüydü:

2011 - 49,95
2015 - 49,49

Bu kadar net!

Peki diğer % 50 ?
90 yıllık ara köklü alışkanlıklar üretti: Kemik oylar =,
"Türkiye batsa, Dünya batsa gene partime veririm" oyları =,
CHP % 25 + MHP % 13 + HDP % 7 + diğer % 5

Görüldüğü gibi, maksadı anlaşılmaz HDP oyları hariç,
Ne bir gram artan bir oy var, ne bir gram azalan bir oy var.
Çünkü hareket edebilen tüm oylar zaten hareket etti, AKP'ye.
Hareket edemeyen tüm oylar da zaten hareket etmemekteler.

Öncelikle şunu belirtmek gerek, AKP diye bir parti zaten yok.
Kökeni Refah'ın oyları % 8. Bunun % 1 i şu anki Saadet.
O halde AKP'nin kendi oyu sadece % 7.
Geri kalan hepsi zaten diğer partilerin oyları.
Başka deyişle, hareket edebilen tüm oyların adı AKP.


Peki neden bütün partilerin hareket edebilir bütün oyları birleşti?
Çünkü konu parti konusu değil, siyaset, inanç vs. konusu da değil:

Dağılan imparatorluk ve yükselen Batı,
Tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı aydınlarına bir seçim yaptırdı.
Redd-i miras = geçmişle ilgili tüm bağları koparmak, batılılaşmak.

Aradan geçen 90 yılda, Türkiye artık dağılan bir imparatorluk değil.
Ve Batı da yükselen bir uygarlık değil. Kendi sorunlarını çözemiyor,
Kendi dışındakiler için ise en büyük sorun haline gelmiş durumda.

Özetle Türkiye artık bir yol ayrımında.
Batının örtülü mandası olmaya devam etmek,
Veya kendi yoluna gitmek, kendi yoluna gidenlerle birleşmek.
Ve işte budur 2200 yıllık değerlerin bu ülkedeki % 50 karşılığı.


Yükselmek isteyen Türkiye muhalefeti, gereğin tersini yapıyor.
Amerikan neokonlarının Türkiye bürosu olmakta devam etmek,
Örtülü mandayı korumak ve % 50 ile asla uzlaşmamak demek.
MHP'nin milli duruşunu bundan düşersek geriye kalır % 37.
Manda olayını bilmeyen veya bilip umursamayan bu % 37'yi
Aralarında bölüşünce, muhalefete iktidar umudu yok.


Ülkenin bölge bölge kopartıldığı haber veriliyor,
Ülkenin muhalefeti olan bitenin farkında bile değil.
Çünkü örtülü manda neyi isterse onlara onu göstermekte.
Mesela yılbaşı paketlerinde alkol ve sigara olsun-olmasın?

Neokonlar kendi çıkarları için her gün politika değiştirirken,
Onların takipçisi siyasetlerin güven kazanmaları imkansız.
O yüzden muhalefet neyi denerse denesin yükselemiyor.

Oysa seçimler iktidar mı muhalefet mi seçimleri değil,
Seçimler bağımsızlık mı örtülü manda mı seçimi.

Muhalefet partileri, muhalifler önce karar vermeli:
Türkiye kendi ayaklarının üzerinde durabilir mi,
Türkiye kendi gücüne güvenebilir mi?

Bu soruyu müspet yanıtlayamadıkları sürece,
Ve müspet yanıta uyumlanamadıkları sürece,
Her seçime %50 eksik girecekler.

Çünkü ancak bu yanıtın sonrasında,
Hangi rejim, hangi siyaset, hangi parti sorusu var.

kuman 7. November 2015 01:56 PM

Gercekten guzel ve komik bir yazi idi bu yuzden begendim.

kuman 10. November 2015 10:52 AM

[QUOTE=ozkanates;20691]Türkler 2200 yıldır yazılı tarihteler.
90 yıllık reklam arasından sonra, 2200 yılda yaratılmış değerlerin ülkede karşılığı % 50.
Son 13 yıldaki tüm seçimler, 2200 yıllık değerlerin tehdit edildiği bir ortamda yapıldı.
Yani bunları savunun % 50 'nin konsolide olduğu, birleştiği koşullar altında yapıldı.

7 Haziran'da ise hiç bir siyasi baskı yoktu, ortalık sakindi ve oylar konsolide olmadı.
Bir kısmı 90 yıllık alışkanlıklar ne ise = gönlünde ne varsa oraya gitti = MHP + HDP.
Gidenler sadece ve sadece "AKP nasılsa tek başına iktidar olacak" oylarıydı.
8 Haziran herkesi birden şaşırttı. Başta MHP'ye oy verenlerin % 22 'sini.

1 Kasım sadece ve sadece "önce ülke sonra parti" oylarının dönüşüydü:

2011 - 49,95
2015 - 49,49

Bu kadar net!

Peki diğer % 50 ?
90 yıllık ara köklü alışkanlıklar üretti: Kemik oylar =,
"Türkiye batsa, Dünya batsa gene partime veririm" oyları =,
CHP % 25 + MHP % 13 + HDP % 7 + diğer % 5

Görüldüğü gibi, maksadı anlaşılmaz HDP oyları hariç,
Ne bir gram artan bir oy var, ne bir gram azalan bir oy var.
Çünkü hareket edebilen tüm oylar zaten hareket etti, AKP'ye.
Hareket edemeyen tüm oylar da zaten hareket etmemekteler.

Öncelikle şunu belirtmek gerek, AKP diye bir parti zaten yok.
Kökeni Refah'ın oyları % 8. Bunun % 1 i şu anki Saadet.
O halde AKP'nin kendi oyu sadece % 7.
Geri kalan hepsi zaten diğer partilerin oyları.
Başka deyişle, hareket edebilen tüm oyların adı AKP.


Peki neden bütün partilerin hareket edebilir bütün oyları birleşti?
Çünkü konu parti konusu değil, siyaset, inanç vs. konusu da değil:

Dağılan imparatorluk ve yükselen Batı,
Tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı aydınlarına bir seçim yaptırdı.
Redd-i miras = geçmişle ilgili tüm bağları koparmak, batılılaşmak.

Aradan geçen 90 yılda, Türkiye artık dağılan bir imparatorluk değil.
Ve Batı da yükselen bir uygarlık değil. Kendi sorunlarını çözemiyor,
Kendi dışındakiler için ise en büyük sorun haline gelmiş durumda.

Özetle Türkiye artık bir yol ayrımında.
Batının örtülü mandası olmaya devam etmek,
Veya kendi yoluna gitmek, kendi yoluna gidenlerle birleşmek.
Ve işte budur 2200 yıllık değerlerin bu ülkedeki % 50 karşılığı.


Yükselmek isteyen Türkiye muhalefeti, gereğin tersini yapıyor.
Amerikan neokonlarının Türkiye bürosu olmakta devam etmek,
Örtülü mandayı korumak ve % 50 ile asla uzlaşmamak demek.
MHP'nin milli duruşunu bundan düşersek geriye kalır % 37.
Manda olayını bilmeyen veya bilip umursamayan bu % 37'yi
Aralarında bölüşünce, muhalefete iktidar umudu yok.


Ülkenin bölge bölge kopartıldığı haber veriliyor,
Ülkenin muhalefeti olan bitenin farkında bile değil.
Çünkü örtülü manda neyi isterse onlara onu göstermekte.
Mesela yılbaşı paketlerinde alkol ve sigara olsun-olmasın?

Neokonlar kendi çıkarları için her gün politika değiştirirken,
Onların takipçisi siyasetlerin güven kazanmaları imkansız.
O yüzden muhalefet neyi denerse denesin yükselemiyor.

Oysa seçimler iktidar mı muhalefet mi seçimleri değil,
Seçimler bağımsızlık mı örtülü manda mı seçimi.

Muhalefet partileri, muhalifler önce karar vermeli:
Türkiye kendi ayaklarının üzerinde durabilir mi,
Türkiye kendi gücüne güvenebilir mi?

Bu soruyu müspet yanıtlayamadıkları sürece,
Ve müspet yanıta uyumlanamadıkları sürece,
Her seçime %50 eksik girecekler.

Çünkü ancak bu yanıtın sonrasında,
Hangi rejim, hangi siyaset, hangi parti sorusu var.[/QUOTE]

yukarida 90 yil. Bagimsiz mandaci bati yanlusi gibi ifadeler ile su anlatiliyor;

Akit televizyonu, ölümünün 77. yıldönümünde Atatürk’ü hedef aldı. Akit TV'de Atatürk’e yönelik hakaret dolu ifadeler yer aldı.

Akit TV, Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını kaybettiği tarih olan 1938 için, "Zulüm 1938'de son buldu" ifadelerini kullandı.

Televizyon kanalı yayınladığı haberde, "Mustafa Kemal yıllar önce bugün öldü" diye yazdı. Mustafa Kemal'in, "Kamal" diye yazılması ise dikkat çekti.


Iste yukarıda ki yazi yuzunden ve 90 yil vurgusu yuzunden .
SSizlere ortak bir nokta da bulunamayiz.

Bu devleti sevmiyor olabilirsiniz, Ataturk u de sevmiyor olabilirsiniz, biz onu kimin sevmedigini bilecek kadar akilliyiz
Biz bu devleti ve bu devletin kurucusunun ne yaptigini nasil yaptigini, nasil calistigini, hayallerini de biluyoruz. Ama siz bilmuyorsunuz. Bilme imkaninizda yok.

Yani siz analiz ustune analiz yapin sobuc degismiyecek.
Biz herzaman oldugu gibi;
TAM BAGIMSIZ TURKIYE cumlesi ile yola devam edecegiz.

Ne Nato ne AB ne Avrasya ne Rusya.

Biz bize ogretilen ve iliklerimize kadar islemis Tam baginsizlik sozu ile sonuna kadar direnecegiz.....

10 Kasim bir anma degil Tam bagimsizligimiza duydugumuz saygidir.

mert25 14. November 2015 06:18 PM

[QUOTE=kuman;20722]
Biz bu devleti ve bu devletin kurucusunun ne yaptigini nasil yaptigini, nasil calistigini, hayallerini de biluyoruz. Ama siz bilmuyorsunuz. Bilme imkaninizda yok.[/QUOTE]

Peki o zaman madem bizler bilmiyoruz 1920 ile 1950 arasında olanları, bi zahmet siz yazın da öğrenelim neler olmuş o zaman diliminde?

Bu ülkede yalnızca Kur'an diyenlerin böyle bir saplantısı var. Bakın bakalım çevrenize, kaç tane Kemalist sizin gibi düşünüyor? Kaç tane Kemalist (Atatürk'e tapan kişiler) "Atatürk yaşasaydı gerçek İslam'ı getirecekti" diyor?

1920 ile 1950 arasında yaşananları aslında hepimiz biliyoruz. O dönemede hangi zulümlerin işlendiği bütün tarihi kaynaklarda mevcut, herşey bir yana güya demokrasi gelmiş, güya cumhuriyet gelmiş, güya kadınlara seçme seçilme hakkı verilmiş, peki muhalefete izin verilmiş mi? O dönemde yaşanan gizli oy, açık tasnif rezaletine ne diyeceğiz? Bunlar olurken birilerinin ülkenin kaynaklarını yağmalamasına ne diyeceğiz?

Atatürk galiba her akşam kurdurduğu rakı sofralarında Kur'ani hükümleri tartışıyordu etrafındakilerle? Ya da bu ülkeye gerçek İslamı nasıl getirebilirizi konuşuyorlardı o rakı sofralarında? Herhalde Muhammed de içki sofralarında salatı ikame ediyordu??? Yani bu bile size hiç bir şey anlatmıyorsa eyvah ki ne eyvah.

Sahi bizler o kadar saf mı görülüyoruz sizin tarafınızdan? Gelenekselcileri eleştirelim fakat öte yandan bu ülke insanına zulmedenleri de temize çıkarma gayretlerini bırakalım artık.

İsterseniz karşılıklı olarak 1920 ile 1950 arasında yaşananları resmi kaynakları ile burada paylaşabiliriz. Siz varsanız, ben de varım. Yaşanan her şeyi yazacağız kaynağıyla.

kuman 15. November 2015 09:56 AM

Yok siz gayet akilli ve kurnazsiniz sizi saf yerine koyacak kadar saf degilim.
Ama her kurnazlik doner dolasir insanin ayagina yapisir.
Bu kanundur.
Karsilastirma ayni iki varlik arasinda yapilir. Insanlar kiyaslanabilir ancak sifatlari farkli iki kisi karsilastirilmaz.
Bakin siz Ataturk ile Allah in elcisini karsilastiriyorsunuz sizler Ataturk u elcilik unvani veriyorsunuz bunun farkina varin.
Size bir haber;

Törenler sırasında meydanda çekim yapan Akit TV muhabiri, Anıtkabir’in maketinin önüne geçerek aylar önce Üsküdar Belediyesi’nin yaptığı Kabe maketi ile Anıtkabir maketini karşılaştırdı ve vatandaşlara sorular yönetti. Dünyadaki tüm Müslümanların dini merkezi olan Kabe ile Anıtkabir’i karşılaştıran muhabir, vatandaşlara,“Üsküdar’daki Kabe maketi eleştirildi neden Anıtkabir maketini eleştirmiyorsunuz?”, “Üsküdar’daki Kabe maketine karşı mısınız”diye sorunca, törene katılanlar insanlar “Elhamdülillah Müslümanız. Peygamber de bizim Atatürk de bizim. Siz niye insanları kutuplaştırıyorsunuz? Siz bizden ne istiyorsunuz? Kabe ile Anıtkabir’i neden karşılaştırıyorsunuz.”*şeklinde yanıt verdiler.

Baska bir soze gerek var mi

ozkanates 17. November 2015 12:08 PM

Başkalarından alıntı yapmasam da, zamanın ilerisindeki bu analiz paylaşmaya değer:


[color=red]Celal Kazdağlı: Bu bir Bahçeli ne yaptı analizidir[/color]


Son 5 ayda en çok tartışılan isim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.

1 Kasım sonrası O’nu linç etmek isteyenler var. Eleştiriler parti tabanından çok başka mahfillerden geliyor. Küreselciler, Paralel Yapı, PKK Bahçeli’yi “yemeyi” kafalarına koymuş görünüyorlar. CHP ve HDP ise Bahçeli’yi “günah keçisi” olarak göstermeye çalışıyorlar.

MHP tabanı başka duygularla hareket ediyor; biraz buruklar, liderlerinin izlediği politikayı anlamaya çalışıyorlar. Aradıkları sorunun cevabı şu:

Devlet Bahçeli önüne gelmiş iktidar imkanını neden elinin tersiyle itti ve kötü adam olmayı bilerek ve isteyerek seçti?

Gerçekten Bahçeli neden iktidar olmadı da AK Parti’nin tek başına iktidar olmasının yolunu açtı?
Devlet Bahçeli 2002’de ne yaptı ise, 7 Haziran’dan sonra aynısını yaptı.

O zaman DSP-MHP-ANAP koalisyonu vardı. Bülent Ecevit Başbakandı.

Almanya’da bir toplantı yapıldı. Hürriyet grubunun Almanya tesislerinin açılışı vesilesi ile.

DSP içinde darbe yapılacak Ecevit Başbakanlık’tan düşürülecek, Türkiye’yi tam anlamıyla IMF’ye bağlayacak, adeta Batı’nın müstemlekesi bir ülke için yeni bir hükümet kurulacaktı.

Nedeni de Bülent Ecevit Irak’a ABD’nin Türkiye üzerinden operasyon yapılmasına karşı çıkıyordu.
Bahçeli o tehlikeyi gördü ve “seçim” dedi. Sandığı milletin önüne koydu.

2002’de kendisi dahil herkes o sandığın dışında kaldı.

Bahçeli bedel ödedi. Türkiye kazandı. 1 Mart 2003’te yeni Meclis CHP Genel Başkanı sıfatıyla Deniz Baykal’ın dik duruşu ile tezkereyi reddetti.

Deniz Baykal da o kararının bedelini ödedi lakin Türkiye o karar sonrası İslam Dünyası ile buluştu, gönül coğrafyasına açıldı.

Bugüne gelen yolun ilk taşını Devlet Bahçeli tek başına aldığı erken seçim kararı ile döşedi.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinde oynadığı rolü, başörtüsü konusundaki duruşunu, Anayasa değişikliği gibi kritik konulardaki tavırlarından söz etmeye bile gerek yok.

7 Haziran sonrası Devlet Bahçeli ne yaptı?

Seçim sonuçlarının ne anlam ifade ettiğini daha ilk anda gören yegane isim Devlet Bahçeli’ydi.
Daha sandık kapanmadan “seçim” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok eleştiren Devlet Bahçeli, “Erdoğan karşıtlığı” üzerine siyaset yapılmasına izin vermedi.

Önce HDP’yi dışladı. “Onunla asla yan yana gelmem” dedi.

Rövanşist anlayışı berhava etti. 3’lü blok içinde olmadığını ilan etti.

Çözüm sürecinden dolayı AK Parti ile de Hükümet kurmayacağını söyledi.

Geriye tek seçenek bıraktı: AK Parti-CHP Hükümeti.

CHP-MHP (içerden veya dışardan HDP destekli) hükümeti bir cephe oluşturuyordu. Bu Hükümet, karşısına Erdoğan’ı ve AK Parti’yi alacaktı.

AK Parti-MHP Hükümetini doğrusu her iki seçmen tabanı istiyordu. Ancak bu Hükümetin de bir başka cepheleşme olduğunu Bahçeli gördü. Kürtler kendilerini dışarda hissedecekti. Başkaları da “demokrasi güçleri dışarda kaldı” kampanyasını başlatmak için hazır bekliyordu.

Devlet Bahçeli o meşhur “Hayır”ları ile bu iki hükümet modeline hayır dedi.

12 Eylül öncesini yaşamış olan Bahçeli cepheleşmenin ne olduğunu, kimlerin nasıl o cepheleri inşa ederek 5 binden fazla gencimizin ölmesine neden olduğunu bilen bir siyasi liderdi.

O dönemleri yaşamış biri olarak Devlet Bahçeli Türkiye’nin bir 10 yıl daha kaybetmesine izin veremezdi.

Pekala, AK Parti-CHP hükümeti kurulabilirdi. Ancak AK Parti ve CHP başta olmak üzere Türkiye böyle bir koalisyona hazır değildi.

Bunu gören isim Recep Tayyip Erdoğan’dı.

AK Parti-CHP koalisyonunu önleyen isim Erdoğan oldu.

Seçime gidileceği anlaşıldığı an Türkiye’ye saldırılar başladı. Suruç’ta bomba patlatıldı ardından Ceylanpınar’da iki polis uykusunda öldürüldü.

Arka arkaya şehitler gelmeye başladı.

Devlet operasyon kararını uyguladı. PKK, IŞİD ve FETÖ aynı anda hedef alındı.

Saldırıların bir amacı da Türk kamuoyunu provoke etmekti.

Nitekim birileri harekete geçti, komşusu Kürt esnafına saldırmaya kalkıştı.

Birden sokak hareketlendi.

Herkes kabul eder ki, ülkücüleri sokaktan çeken adam Devlet Bahçeli’dir.

İlk kez ülkücüleri sokağa çıkardı Devlet Bahçeli.

Neden?

Bunu kimse anlamadı.

Ülkücüler bir yaz günü akşam saat 19.00’da Türkiye’nin pek çok şehrinde sokağa çıktı ve sokağı, sokağı karıştırmak isteyenlerden temizledi.

Kontrol etti, sükûneti sağladı, provokasyonları önledi.

Türkiye’yi karıştıramayan küreselciler bu defa bir büyük planı üç başkentte aynı anda uygulamaya kalkıştı.

Erbil, Riyad, Ankara.

Erbil’de 8-10 Ekim’de Barzani hedef alındı. Bir kalkışma yaşandı.

Aynı tarihte Suudi Arabistan Kralı zehirlenmek istendi.

Ve Ankara Garı’nda bomba patlattılar, 102 insanımızı öldürdüler.

Millet hedefin Türk Devleti olduğunu anladı. Bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyenler önce Türkiye’yi bertaraf etmek istiyorlardı.

Devlet Bahçeli, o andan itibaren kampanyayı bitirdi.

Adeta “gidin istikrara oy verin” dedi.

Parti mi Millet mi; Parti mi Devlet mi; Parti mi Vatan mı?

Sorularına Devlet Bahçeli önce millet, önce devlet, önce vatan cevabını verdi.

Bir büyük oyunu bozdu.

Şimdi küreselcisi, paralelcisi, bölücüsü Bahçeli’ye diyor ki “Biz seni yiyeceğiz.”

CHP’si, HDP’si, Doğan Medyası faturayı Bahçeli’ye kesmek istiyor.

Şunu bilmiyorlar.

Bu millet “Adam”ını artık hiç kimseye yedirmiyor.

Millet için, Devlet için, Vatan için Partisini feda edene Adam denir.



Celal KAZDAĞLI

galipyetkin 17. November 2015 12:52 PM

[QUOTE=özkanateş]Millet için, Devlet için, Vatan için Partisini feda edene Adam denir.

[/QUOTE]

Eh, öyle ise:

Millet için, Devlet için, Vatan için Partisini feda etmeyen DİĞER TÜMÜNE NE DENİR?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 20. November 2015 07:20 PM

Galip bey,

Şu an cevap alamazsınız. Gün gelir cevap verilir merak etmeyin.

Saçma bir analiz. Tek cümle yeter. Ülkücüler sokağa çıkmış falan filan......

Neden çıkmışlar ne yapmışlar .....

İyi misiniz siz yaaa

Euro 3.45 e cikmisti dolar 3 u gecmisti. Simdi Euro 3.01 dolar 2.8 altina dogru gidiyor.
Hergun sehit haberleri gelirdi simdi kesildi. Ayni 1980 gibi bir gunde bir anda her sey normal olmusti sanki hic bir sry olmamis gibi.

Olmayan bir devlete karsi olmayan bir savas verildigi. Rusya Abd Turkiye Kanada Isvec ....

Demokrasi oyunu


ne tarih ne coğrafya diyelim susalım.

khaos 22. November 2015 08:43 PM

3 Mart 1924 tarihinde Arap harfleri ile yazılan kitaplar yasaklandı. Kur'an?
25 Kasım 1925 Hamidiye zırlısı kendi ülke topraklarını Rize yi bombaladı.
25 Ekim 1926 Alaturka müzik yasaklandı.
1931-1950 arası 19 yıl imam yetiştirilemedi.Cenaze gömecek imam bulunamadı. Kaynak:7. Chp olağan kurultayı
20 mart 1937 Dersim isyanı. Devlet kendi halkı üzerinde kimyasal gaz kullandı.13.000 ölü 12.000 sürgün
Mayıs 1951’de o güne kadar gazetelere eşit dağıtılan resmi ilanların, artık hangi gazetelere verileceğini hükümetin belirlemesini sağlayan bir yasa kabul edildi.
6-7 Eylül 1955 te İstanbul daki gayri müslimlerin mallarının tahrip ve yağmalanması
Nisan-Mayıs 1957’de İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve İstanbul, Güney, Çukurova, Ankara, Bursa, Marmara Bölge İşçi Birlikleri kapatıldı.
17 Eylül 1961 de Türkiye Cumhuriyeti başbakanı asıldı.
27 Mayıs 1960 da darbe
12 Eylül 1980 de darbe
12 Mart 1971 de Muhtıra
28 Şubat 1997 de Muhtıra
27 Nisan 2007 de e-Muhtıra
22 Şubat 1962-20 Mayıs 1963 ayaklanmaları
27 Nisan 2007 darbe teşebbüsü
9 Mart 1971 darbe teşebbüsü
İrtica ile eylem planı,Batı çalışma grubu vs.

Deve zürefa ya sormuş
-Neden boynun uzun?
Zürefa cevap vermiş
-Nerem kısa ki

79 yıl Fransız demokrasisine taş çıkaran demokrasimiz son 13 yılda bozuldu öyle mi?

Osmanlı ya laf söyleyeceklere de meşrebine göre iki çift lafımız olacaktır elbet.

Batı demokrasisi diye sabahtan akşama kadar televizyonlarda ahkam kesenlerin kendisine yapılan sadırılar sonucu demokrasisini askıya alan fransızları, belçikalıları haklı bulması da enteresan

Bir Türk Milliyetçisi olarak Ülke ve Millet çıkarları söz konusu ise alınacak her türlü karara şiddetle arka çıkarım.Ucunda hangi yasak olursa olsun.

Not: Dün kobaniiii diye viyaklayan tatlı su solcularının Bugün Kızıldağ da Türkmenler Rus pislikleri ve onların yancısı Esad bulaşığının katliamına uğrarken tek ses çıkarmamaları Türk Milletinin hafızasına not edilmiştir.

kuman 23. November 2015 04:20 PM

Analiz yaparken biraz da bu noktadan bakalım.

[url]http://odatv.com/bayirbucak-turkmenlerini-neden-simdi-hatirladilar-2311151200.html[/url]
Bu Yahudi kökenli bir kişinin yazısı

[url]http://odatv.com/bu-gidisle-turkmenlerin-cenaze-namazini-kilacak-2311151200.html[/url]
Bu sol görüşlü

[url]http://odatv.com/turkmenlerin-basina-gelenlerin-sorumlusu-kim-2311151200.html[/url]
Bu da Hukuk adamı yazısı

Aynı gün üç yazı.
Bayır bucak Türkmenleri de değil sadece Irak ta var Suriye de.
Türkiye de içinde alın okuyun.

Khaos;
[COLOR="Red"]Bir Türk Milliyetçisi olarak Ülke ve Millet çıkarları söz konusu ise alınacak her türlü karara şiddetle arka çıkarım.Ucunda hangi yasak olursa olsun.
[/COLOR]

Saygı duymasam da isteyen istediğini düşünmekte özgürdür ( az da olsa özgürlükçülük var bizde işte ne edelim...)


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:33 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam