hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Peygamberlik özellikleri (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=459)
-   -   Peygamberin soyu değil, yolu kıymetlidir (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3305)

Anadolu 24. March 2016 10:28 PM

Aşağıda yazanlar kimseye bir eleştiri olmadığı gibi
Allah'a iftira da değildir. Bir düşünme yöntemidir...

[B]1.[/B]Allah o kadar şey yaratmış hepsini Kendine almış;
Gerçekten çok cimri.

[B]2.[/B]Her yerde bikirtirmeyin istiflemeyin diyor;
Kendisi biriktirip istifliyor.

[B]3.[/B]Malları sizin için ayakta durma aracı yaptı diyor;
Olmayan malla mı ayakta duracağız?

[B]4.[/B]Mallarınızla imtihan edileceksiniz diyor;
Ortada mal yok ki verenle vermeyen imtihan olsun...

[B]5.[/B]İnsan var hakkı yok...

khaos 25. March 2016 12:06 AM

Fecr 1-4/14

Gerçeği örtbas etmenin, Allah’a ortak kabul etmenin, cahilliğin parçalanışını, on gece Peygamber’in bilgilendirilişini, [B][U]Allah-kul ilişkisini[/U][/B] ve gerçeği örtbas etmenin, Allah’a ortak kabul etmenin, cahilliğin gitmeye yüz tutuşunu kanıt gösteririm ki şüphesiz ki

14.Rabbin gözetlemektedir.

khaos 25. March 2016 12:07 AM

[QUOTE=Anadolu;21177]Aşağıda yazanlar kimseye bir eleştiri olmadığı gibi
Allah'a iftira da değildir. Bir düşünme yöntemidir...

[B]1.[/B]Allah o kadar şey yaratmış hepsini Kendine almış;
Gerçekten çok cimri.

[B]2.[/B]Her yerde bikirtirmeyin istiflemeyin diyor;
Kendisi biriktirip istifliyor.

[B]3.[/B]Malları sizin için ayakta durma aracı yaptı diyor;
Olmayan malla mı ayakta duracağız?

[B]4.[/B]Mallarınızla imtihan edileceksiniz diyor;
Ortada mal yok ki verenle vermeyen imtihan olsun...

[B]5.[/B]İnsan var hakkı yok...[/QUOTE]

1)- Burada dikkat edilmesi gereken nokta ''yaratma'' fiilidir. İşin içinde yaratmanın yanında düzene koyma da vardır. (İnsan oğlunun böyle bir kabiliyeti yok. O yüzden mülk e ortaklık edemez).Ayrıca EN'AM 14. ayette de buyurduğu gibi kendisinin beslenmeye ihtiyacı yoktur. O yardım eder, o korur. Herşeyi kendisine almış, bu yüzden de bencildir diyemeyiz.

2)- Ankebut/60 da Kendi rızkını taşıyamayan nice küçük-büyük canlı da vardır ki onları da, sizi de Allah rızıklandırır. Ve O, en iyi işitendir, en iyi bilendir. diye buyuruyor. Rızkını yanında taşımayan yani biriktirmeyen, yani istiflemeyen yaşam formlarından (insan hariç) bahsediliyor.
Evet Rabbimiz bize malı öyle seviyorsunuz ki depolamaktan geri kalmıyorsunuz, ''Mirası'' yağmalarcasına yiyorsunuz buyuruyor. Ama Allah a mal istifliyor demek için kuvvetli delilinizin olması gerekir. Bu kanıya nereden vardınız? Allah ın hangi mala ihtiyacı var? Yaratma kudreti olan bir varlığın mal istiflemesine ne gerek var? Zaten ol deyince olmuyor mu?

3)-Allah dilediğini dilediği kadar rızıklandırır. Mal kavramından rızıklanmayı anlayabiliriz. O rızık hem iaşemiz, hem barınmamız, hemde soluduğumuz hava ya kadar bizi ayakta tutan yaşamamızı sağlayan tüm faktörleri içinde barındırır. Rızkı o verir ve verdiği rızkıda doğru yolda kullanmamızı ister.

4)-3. şıkta belirttiğim gibi bize verdiği rızkı(sayılı,sınırlı) doğru kullanmamızı ister. İhtiyacımızdan fazlasını biriktirmememizi, iyi işlerde kullanmamızı ister. Elbet size verilen mallarla ne yaptığınız yada nasıl değerlendirdiğiniz de önemlidir.

5)- İnsanın hakkı elbette var. Ama bu yaratmadan doğan bir hak değil, rızkı veren Allah ın takdiri kadardır. Rızık sadece iaşeyi kapsamaz. Neslini tükettiğiniz hayvanlardan, tarım ilaçlarıyla zehirlediğiniz toprağa, sera gazlarıyla mahvettiğiniz atmosfere kadar geniş bir yelpazeyi içinde barındırır. Konu ise şu; size sunulanı, siz nasıl kullanıyorsunuz.


Tasarruf sahibi, yaratıcı, ölçülendirici, düzenleyici, yasalara bağlayıcı Allah, görünen veya görünmeyen herşeye müdahale, yada değiştirme yetisine sahip yegane varlıktır. Bu da onu mülk ün ve de egemenliğin tek sahibi yapar.
Mülkten sadece yediğiniz pırasayı, oturduğunuz daireyi, yada baba annenizden kalan tarlayı anlamayın. Mülk; Pasifik okyanusundaki planktondan, dünyadan 3,2 milyar ışık yılı uzaklıktaki Komet Gökadası(galaksi) na, oradan ışığın dalga boylarına kadar her şeyi kapsar.


Atalarımız ne güzel demiş; Mal sahibi, mülk sahibi hani ya bunun ilk sahibi.
Nerede Karun, nerede Sarı çizmeli Mehmey Ağa...

Size Fecr suresini tekrar okumanızı öneriyorum.

bartsimpson 25. March 2016 06:34 AM

Bence bu tartışmaların tamamı "Hu"nun "Kul"a kendisini anlatırken "Vallahi ahad" demesini algılayamamızdan ve Allah denen kavramı 3 boyutlu düşünce evrenimize sığdırmaya ve anlamlandırmaya çalışmamızdan kaynaklanıyor.

Bu forumda her zaman söylerim.

"La ilahe" denilmeden "İllallah" denemez.
Acaba bizler diyebiliyor muyuz?
İnsanın varoluş amacı bu olabilir mi?
Herşeyin emrine verilmesinin sebebi bu olabilir mi?
Kuran bu amaç ve bunu diyebilmek için bir rehber olabilir mi?

Peki.
"İllallah" denince ne olacak?
......

galipyetkin 25. March 2016 08:24 AM

Saygın kuman.

Dün bana sorduğuna karşılık şunu sunayım.
Unutulanları tekrar hatırlamakta, belki düşüncelerimizde bazı değişiklikler olması ihtimali de göz önünde bulundurularak eski yazdıklarımızı yeniden şöyle bir gözden geçirmekte her zaman fayda var. Biraz uzun ama, zannederim fayda sağlanır.

MÜLK : [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2695[/url]


Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Anadolu 25. March 2016 05:09 PM

Aşağıda yazanlar kimsenin şahsına yönelik değildir.
Bir konunun "Öznesiz" anlatımıdır...

Yukarıdaki örnekler "Mülk Allah'ındır tanımlamasına verilen anlam" ile olan çelişkileri gösterir.

[B]1.[/B]Kur'an'da çelişki yoktur...

[B]2.[/B]Çelişkileri kabul etmek "Allah'a iftiraya" neden olur.

[B]3.[/B]Söylenen sözde "Allah'a iftira" varsa gerçekler ÖĞRENİLEMEZ.

------------------

ÖĞRENMEK İÇİN Arapça bilmek şart değildir.

Dünya'da yaşayan hekes Kur'an'ı/Aklen Okunanı ÖĞRENEBİLİR.

Çünkü o Aklen Okunan'dır...

Şöyle kısa bir yazı... [URL="http://kurandini.net/index.php/dusunmek-icin.html"]http://kurandini.net/index.php/dusunmek-icin.html[/URL]

khaos 25. March 2016 06:48 PM

[QUOTE=Anadolu;21184]Aşağıda yazanlar kimsenin şahsına yönelik değildir.
Bir konunun "Öznesiz" anlatımıdır...

Yukarıdaki örnekler "Mülk Allah'ındır tanımlamasına verilen anlam" ile olan çelişkileri gösterir.

[B]1.[/B]Kur'an'da çelişki yoktur...

[B]2.[/B]Çelişkileri kabul etmek "Allah'a iftiraya" neden olur.

[B]3.[/B]Söylenen sözde "Allah'a iftira" varsa gerçekler ÖĞRENİLEMEZ.

------------------

ÖĞRENMEK İÇİN Arapça bilmek şart değildir.



Dünya'da yaşayan hekes Kur'an'ı/Aklen Okunanı ÖĞRENEBİLİR.

Çünkü o Aklen Okunan'dır...

Şöyle kısa bir yazı... [URL="http://kurandini.net/index.php/dusunmek-icin.html"]http://kurandini.net/index.php/dusunmek-icin.html[/URL][/QUOTE]


Nesnellik bir yerde nedensellik... O zaman görmediğin bir Tanrı ya inanmak niye? O zaman iman niye?

galipyetkin 25. March 2016 06:51 PM

Başlığı "Peygamberlik özellikleri ------> Peygamberin soyu değil, yolu kıymetlidir" olan konu, esasından saptırılarak "mülk" konusu yapılmıştı.

Şimdi de "tesbih" ile "tesbih-takva-şirk" konusuna çekilmek isteniyor.

Bundan sonra da konu "Nuh Peygamber'in yaşı"na mı saptırılacak?
Herkes her aklına geleni bu başlık altında mı ifade edecek.

Sitede konu birliğinin sağlanması için her fikrin ayrı ayrı tartışılabileceği konu başlıkları/paragraflar var.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Anadolu 25. March 2016 07:06 PM

Peygamber bilginin yolundadır.
Bilmek de Allah'ı tesbih etmekle mümkündür.
O sebeple tesbih, tam da bu konu başlığını/Peygamberin yolunu anlatır...

galipyetkin 25. March 2016 07:48 PM

1- Sitede "DUA" bölümünde, "tesbih" diye ayrı bir kısım var. (Orada da "tesbih"in tanımı Sayın [B]dost1[/B] tarafından yapılmıştır.)

2- Peygamber bilginin yolunda olan değil, bilgiyi içeren "KİTAP" ile özdeşleşmiş, Kur'an'a, Zikre ulaşmış; "Kainatın Kitabı" da kendisine verilmiş olup kendisi de "rabbi"=öğretmen/eğitmendir.

Öfff!
Sıkıldım artık.
Bilgi alış-verişi değil, bilek güreşi yapıyoruz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

bartsimpson 25. March 2016 10:45 PM

Sayın Galip Yetkin.

Tasvip etmediğiniz yada katılmadığınız konulara yorum yapıp yapmamakta serbestsiniz.
Yorumların yada yazılanların ana konu başlığına uygun olmadığı ve yolundan saptığı durumlarda gerekli müdahaleleri modlar ve site yönetimi olarak yaparız.
Bundan şüpheniz olmasın.

[QUOTE=galipyetkin;21010]Herkes her şeyi senin veya benim anladığım şekilde anlamak mecburiyetinde değil ki.
Burası, bu site, düşüncelerin saygınca ifade, ve doğrulara ulaşmak için çaba sarf edildiği bir yer. Herkes her düşünceyi söyleyebilmeli ve üzerinde tartışabilmeliyiz; yeter ki terbiye hudutları içerisinde kalınsın.[/QUOTE]

Yukarıda yazılan ifadeler size ait değil mi?
Amacınızın bu olmadığını biliyorum ama eğer bu kadar sıkıldıysanız bence en başta siz bilek güreşini bırakınız.

Sizi Ağabey diyecek ölçüde sevdiğimi ve değer verdiğimi bilirsiniz.
Ama bazen bize yol ve aydınlık olma amacınızdan farklı durumlar hissetmemize lütfen sebep olmayın.

Tıpkı sizin de belirttiğiniz gibi...
Bırakın özgürce bilgi alışverişi yapalım.
Bırakınız konuşalım.
Ülkemizin içinde bulunduğu durumda, özgür beyinlerin düşünmeye, konuşmaya ve üretmeye gerçekten ihtiyacı var.

Saygılarımla

Sutay Savrum

Anadolu 26. March 2016 07:19 PM

"Tesbih" kelimesine Hakkı Yılmaz Beyin verdiği anlam,
Allah'ı eksikliklerden arındırmak.
Benim verdiğim anlam,
Allah'a iftira atmamak.
Açılımı,
Eksiklik, acizlik, akılsızlık atfetmemek.
Daha basit söylersek,
O'na toz kondurmamak...
[B]Tesbih bir öğrenme faaliyetidir.[/B]
Aklına takılan soru işaretini Allah'ı arındırarak,
tesbih ederek çözmeye çalışanlar öğrenir, bilgi sahibi olur.

Din,
Ne Arapların
Ne Türklerin
Ne Arapça bilenlerin
Ne de sadece mushafa muhatap olanları dinidir.
Bu din Dünya'da yaşayan ve aklı başında olan herkesin dinidir...

Saygı ve sevgi ile...

dost1 28. March 2016 12:07 AM

Selamun aleyküm, değerli Anadolu kardeşim,

[QUOTE=Anadolu;21192]"Tesbih" kelimesine Hakkı Yılmaz Beyin verdiği anlam,
Allah'ı eksikliklerden arındırmak.
Benim verdiğim anlam,
Allah'a iftira atmamak.
Açılımı,
Eksiklik, acizlik, akılsızlık atfetmemek.
Daha basit söylersek,
O'na toz kondurmamak...
[B]Tesbih bir öğrenme faaliyetidir.[/B]
Aklına takılan soru işaretini Allah'ı arındırarak,
tesbih ederek çözmeye çalışanlar öğrenir, bilgi sahibi olur.

Din,
Ne Arapların
Ne Türklerin
Ne Arapça bilenlerin
Ne de sadece mushafa muhatap olanları dinidir.
Bu din Dünya'da yaşayan ve aklı başında olan herkesin dinidir...

Saygı ve sevgi ile...[/QUOTE]

[B]Hakkı Yılmaz'ın tesbih ile ilgili yazısı:[/B]
"“تسبيح Tesbih” kavramı, “سبح Sebh” kökünden türemiş bir kelimedir. “Sebh”in sözlük anlamı “havada ve suda hızlı hareket etmek, geçip gitmek, yüzerek uzaklara gitmek” demektir.
Tesbih ise “Allah'ı O'na yakışmayan şeylerden tenzih etmek/uzak tutmak, yani Allah'ı yüceltmek, O'nun her türlü kemal sıfatlarla donanmış olduğunu iyi kavramak ve bunu her vesile ile ilan etmek” demektir.
Aynı kökten gelen “سبحان Sübhan” Allah'ın bir ismi olup “çok tenzih edilen, her türlü kusurdan uzak olan” demektir.
Kur'an'da birçok ayette, yerde ve gökte olan her şeyin Allah'ı tespih ettiği bildirilir. Bunun anlamı, “en küçüğünden en büyük olanına kadar evrendeki tüm varlıkların Allah'ın her türlü kusurdan uzak olduğunun delili olması” demektir. Yoksa var olan her şey, elde tespih, “Sübhanellah! Sübhanellah! Sübhanellah!” der demek değildir. Tesbihin otuzüçlük ya da doksan dokuzluk imameli tespihlerle namazlardan sonra otuz üç kere “Sübhanellah” demeyle bir ilgisi yoktur. Tesbih, Yaratan'ı tüm nitelikleriyle tanımak ve tanıtmaktır. Bu da herkesin yapacağı bir iş olmayıp, Allah’ı hakkıyla takdir eden bilge kişilerin yapabileceği bir iştir.
Tesbih kelimesiyle aynı kökten gelip Allah'ı tesbih etmeyi ve O’nu yüceltmeyi ifade eden kelimeler, Kur'an'da yüze yakın yerde geçmektedir.

“تسبيح Tesbih” kelimesinin; sözlük anlamı ile “havada ve suda hareket etmek, geçip gitmek, yüzerek uzaklara gitmek” demek olan “سبح sebh” kökünden türemiş bir kelime olduğunu ve Kur`an`daki anlamının da, Allah`ı O`na yakışmayan şeylerden uzak tutmak, Allah`ı yüceltmek, O`nun her türlü kemal sıfatlarla donanmış olduğunu iyi kavramak ve bunu her vesile ile yüksek sesle söylemek olduğunu, Kalem suresinin 29. ayetinin tahlilinde söylemiş ve belirtmiştik. “تسبيح Tesbih”, kısaca yaratanı tüm nitelikleriyle tanımak ve tanıtmak demektir ve “tesbih”in otuz üçlük, doksan dokuzluk imameli tespihlerle ve Ebu Hüreyre`nin namazlardan sonra otuz üç kere “Sübhanellah” dedirtmesiyle hiç alâkası yoktur."

Diller insanların anlaşabilmeleri için birlikte oluşturdukları kavramlardan oluşan sözcüklerden oluşmuştur.
Bir dilde oluşturulmuş bir sözcüğe, şunun verdiği anlam, bunun verdiği anlamdan çok o sözcüğün anlatımda farklı kullanımları varsa onlardan sözedilebilir ki, bu farklı kullanımları da yine herkesçe bilinen anlamlardır. Hiçbir kimse ben bu sözcüğe şu anlamı veriyorum diyerek edebiyatında kullanımda olmayan bir anlam veremez.

Kusursuzluk sadece Alalh'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Anadolu 28. March 2016 10:13 AM

Tesbih kelimesine "İftira atmamak" şeklinde verdiğim anlam, Kur'an'dan çıkardığım anlamdır:

İslam'a çağrılıp durduğu halde, [B]yalanlar düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? [/B]Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. (Saff, 7)

[B]Yalan düzerek Allah'a iftira eden[/B] yahut O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim vardır?.. (Araf, 37)

[B]Yalan düzerek Allah'a iftira eden[/B] yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, suçlular iflah etmezler. (Yunus, 17)

[B]Yalan düzerek Allah'a iftira edenden[/B] daha zalim kim var? Onlar Rablerine arz edilecekler. Tanıklar diyecekler ki: "İşte bunlardır Rableri hakkında yalan uyduranlar." Herkes duysun ki, Allah'ın laneti zalimler üstünedir. (Hud, 18)

Bakmaz mısın, şu benliklerini ak-berrak gösterip duranlara! Hayır! İş, sandıkları gibi değil. Ancak Allah, dilediğini temizleyip aklar. Ve bir hurma lifi kadar zulme uğratılmazlar.

[B]Bir bak, nasıl yalan düzüp iftira ediyorlar Allah'a! [/B]Açık günah olarak bu yeter. (Nisa, 49-50)

Bu konuda çok fazla ayet var. Ancak bu ayetlere ek olarak Ankebut 67-68, Enam 20-21, 93, 144 ayetlerine de bakılabilir.

Ayrıntısı burada [url]http://kurandini.net/index.php/takva.html[/url]

dost1 28. March 2016 11:29 PM

Selamun aleyküm, değerli Anadolu kardeşim

[QUOTE=Anadolu;21208]Tesbih kelimesine "İftira atmamak" şeklinde verdiğim anlam, Kur'an'dan çıkardığım anlamdır:[/QUOTE]

Tesbih sözcüğünün geçtiği ayetleri veriyorum. Buyrun "TESBİH" yazan yerlere "İFTİRA ATMAMAK" anlamını veriniz.

▪ (Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O'nu tesbih et." dedi. (AL-İ İMRAN SURESİ / 41)

▪ Şüphesiz Rabbinin katında olanlar, O'na ibadet etmekten büyüklenmezler; O'nu tesbih ederler ve yalnız O'na secde ederler. (A'RAF SURESİ / 206)

▪ Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır. (RA'D SURESİ / 13)
▪ Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et. (HİCR SURESİ / 98)

▪ Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır. (İSRA SURESİ / 44)

▪ Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "Sabah akşam tesbih edin." (MERYEM SURESİ / 11)

▪ "Böylece seni çok tesbih edelim." (TAHA SURESİ / 33)

▪ Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin. (TAHA SURESİ / 130)
▪ Gece ve gündüz, hiç durmaksızın tesbih ederler. (ENBİYA SURESİ / 20)

▪ Biz bunu (hükmü) Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları) Yapanlar biz idik. (ENBİYA SURESİ / 79)

▪ (Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler. (NUR SURESİ / 36)

▪ Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. (NUR SURESİ / 41)

▪ Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter. (FURKAN SURESİ / 58)
▪ Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin). (RUM SURESİ / 17)
▪ Bizim ayetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayan (müstekbir olmayan)lar iman eder. (SECDE SURESİ / 15)
▪ Ve O'nu sabah ve akşam tesbih edin. (AHZAB SURESİ / 42)
▪ Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık. (SEBE' SURESİ / 10)
▪ Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı, (SAFFAT SURESİ / 143)
▪ "Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz." (SAFFAT SURESİ / 166)
▪ Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah kendisiyle birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi. (SAD SURESİ / 18)
▪ Ve toplanıp gelen kuşları da. Hepsi onunla (Allah'ı tesbih etmede uyum içinde) yönelip-dönmekte olanlar idi. (SAD SURESİ / 19)
▪ Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabbine hamdolsun" denilmiştir. (ZÜMER SURESİ / 75)
▪ Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru." (MÜ'MİN SURESİ / 7)
▪ Şu halde sen sabret. Gerçekten Allah'ın va'di haktır. Günahın için mağfiret dile; akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et. (MÜ'MİN SURESİ / 55)
▪ Şayet onlar büyüklenecek olurlarsa, Rabbinin katında bulunanlar, O'nu gece ve gündüz tesbih ederler ve (bundan) bıkkınlık duymazlar. (FUSSİLET SURESİ / 38)
▪ Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacaklar; melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara mağfiret dilerler. Haberiniz olsun; gerçekten Allah, bağışlayan ve esirgeyen O'dur. (ŞURA SURESİ / 5)
▪ Ki Allah'a ve Resûlü'ne iman etmeniz, O'nu savunup-desteklemeniz, O'nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için. (FETİH SURESİ / 9)
▪ Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et. (KAF SURESİ / 39)
▪ Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et. (KAF SURESİ / 40)
▪ Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et. (TUR SURESİ / 48)
▪ Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da O'nu tesbih et. (TUR SURESİ / 49)
▪ Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et. (VAKIA SURESİ / 74)
▪ Öyleyse büyük Rabbini ismiyle tesbih et. (VAKIA SURESİ / 96)
▪ Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (HADİD SURESİ / 1)
▪ Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (HAŞR SURESİ / 1)
▪ O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (HAŞR SURESİ / 24)
▪ Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (SAFF SURESİ / 1)
▪ Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder. (CUM'A SURESİ / 1)
▪ Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd (övgü) de O'nundur. O, her şeye güç yetirendir. (TEĞABÜN SURESİ / 1)
▪ (İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememiş miydim? (Allah'ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?" (KALEM SURESİ / 28)
▪ ki: "Rabbimiz seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz." (KALEM SURESİ / 29)
▪ Öyleyse, büyük Rabbini ismiyle tesbih et. (HAKKA SURESİ / 52)
▪ Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve geceleyin uzun uzadıya O'nu tesbih et. (İNSAN SURESİ / 26)
▪ Rabbinin yüce ismini tesbih et, (A'LA SURESİ / 1)

kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Anadolu 28. March 2016 11:58 PM

Arındırmak derseniz kimse anlamaz.
Otururlar Allah'a güzelleme yaparlar,
Mektup yazarlar sanki o arınık değilmiş gibi...

Nasıl arındırmalıyım sorusunun cevabı,
İftira atmamak suretiyle arındırmaktır.
Yani, iftira atmamak arındırmanın niteliğidir.

Siz ayetlere istiyorsanız arındırmak yazın.
Bunun iftira atmamak suretiyle olduğunu bildikten sonra problem yok...

Konunun da yokuşa sürülecek bir tarafı yok.
Allah'a iftira atılmaması gerektiğini herkes bilir...

kuman 29. March 2016 07:38 AM

[QUOTE=galipyetkin;21183]Saygın kuman.

Dün bana sorduğuna karşılık şunu sunayım.
Unutulanları tekrar hatırlamakta, belki düşüncelerimizde bazı değişiklikler olması ihtimali de göz önünde bulundurularak eski yazdıklarımızı yeniden şöyle bir gözden geçirmekte her zaman fayda var. Biraz uzun ama, zannederim fayda sağlanır.

MÜLK : [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2695[/url]


Saygılarımla.
Galip Yetkin.[/QUOTE]

Sevgili galip yetkin,

Yaşam özellikle bu İstanbul da o kadar hızlı ki gerçekten de günlük koşuşuturma neticesinde bildiğimiz pek çok konuyu unutuyoruz. Hatırlatmanız iyi oldu.
Ancak sadece birini okuyabildim.

Ancak bu bile yetti Mülk tanımı bile bize herşeyi anlatıyor.
Pagan inancını bu şekilde yorumlanması da bir harika olmuş.Okuduğumu unutmuşum yada düzgün okumamışım.
Günümüzün problemlerinin nasıl oluştuğunu tarihin ilk çağlarından beri iliklerimize nasıl işlediğini asıl çözülmesi gerekenin gelecek değilde tarih olduğunu tarihi birikimlerimizi bir tarafa bırakmanın ne kadar önemli olduğunu anladım bir kez daha.
Geleceği şekillendirmek için geçmiş bilgi birikimlerini bazen yok saymak gerçektende önemli.

Einstein izafiyet teorisini bulduktan sonra newton amcama uymadığı için, cunku newton mutlak dogru kabul ediliyordu, kenar da beklettiği ve hatalarını bulmaya çalışması gibi. Eintein newton dan arınabilmiş olsaydı teorisinin muhteşemliğini kendi algılayabilirdi.

Arada sırada önemli konuları hatırltmanız bizim için önemli... Devam.

Saygılar

dost1 30. March 2016 10:37 PM

Selamun aleyküm, değerli Anadolu kardeşim,

[QUOTE=Anadolu;21214]Arındırmak derseniz kimse anlamaz.
Otururlar Allah'a güzelleme yaparlar,
Mektup yazarlar sanki o arınık değilmiş gibi...

Nasıl arındırmalıyım sorusunun cevabı,
İftira atmamak suretiyle arındırmaktır.
Yani, iftira atmamak arındırmanın niteliğidir.

Siz ayetlere istiyorsanız arındırmak yazın.
Bunun iftira atmamak suretiyle olduğunu bildikten sonra problem yok...

Konunun da yokuşa sürülecek bir tarafı yok.
Allah'a iftira atılmaması gerektiğini herkes bilir...[/QUOTE]

Yazdıklarım içerisinde "TESBİH" sözcüğü ile ilgili olarak; "Tesbih, "ARINDIRMAK" demektir." diye bir cümle var mıdır?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:24 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam