Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13. January 2015, 11:30 PM   #16
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.017
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm kardeşim,

Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yazilanlari okuyamadim goz gezdirdim. Okuyacagim kismetse.
Ancak sunlarida aciklarsan daha iyi kapsamli okuyup sorularimi tekrarlarim.
Simdi faiz alan allaha savas acmis kimsedir ve bununla savasmak gerekir. Kim savasiyor? Zina haramdir kim genelev onunde bekleyip bunlari ifsa ediyor.
Tecavuz mevzuu kisasa tabi ise olum mu yoksa yaralamami ?
Yoksa o kisiye ayni aciyi yasatma mi wger yasatma ise nasil ?
“Riba” konusu Kur’an’da, değişik yerlerde bağımsız ayetlerdeki geçişleri dışında, Bakara suresinin 275-281. ayetlerinden oluşan paragrafta yer almaktadır:

275- O ribayı yiyen şu kişiler, şeytanın bir dokunuşuyla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu, şüphesiz onların, ”Alışveriş, riba gibidir” demeleriyledir. Oysa ki, Allah, alışverişi helal, bu ribayı haram kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah’adır. Ve kim ki yeniden dönerse, işte onlar ateşin dostlarıdır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
276- Allah, ribayı yok eder, sadakaları da artırır. Allah, tüm aşırı nankör ve günahkar kimseleri sevmez.
277- Şüphesiz iman eden ve salihatı işleyen, salâtı ikame eden ve zekâtı veren kişilerin Rabbleri katında mükâfatları vardır. Ve onlar üzerine hiçbir korku yoktur, onlar üzülmezler de.
278- Ey iman etmiş kimseler! Eğer müminler iseniz, Allah’a takvalı davranın ve ribadan kalanı bırakın.
279- Artık böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve elçisinden size savaşı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.
280- Eğer o (borçlu), darlık içindeyse, kolaylığına kadar mühlet! Eğer biliyorsanız, sadaka olarak vermeniz, sizin için daha hayırlıdır.
281- Ve kendisinde Allah’a döndürüleceğiniz güne takvalı davranın. Sonra da herkes kazancını tastamam alır. Ve onlar zulmedilmezler.

Bu kadar açık hükme karşı insanlar Allah'ı düşman kılarak "riba" ile yatıp kalkan kişi ve toplumların Allah'a imanından ve Allah'a secdesinden sözedilebilir mi?

Ribadan kurtulmanın çaresini Allah Kur'an'da belirtmiş:

Maide; 12:
Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. İçlerinden on iki nakip (müfettiş/başkan) göndermiştik. Ve Allah demişti ki: “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Salâtı ikame eder, zekâtı verir, peygamberlerime iman eder, onları destekler ve Allah’a güzelce ödünç verirseniz ant olsun ki sizin günahlarınızı örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, gerçekten dosdoğru yoldan sapmış olur.

Teğabün; 17, 18:
Eğer Allah'a güzel bir ödünç verirseniz, O, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Ve Allah, en iyi karşılık ödeyen, çok yumuşak davranan, görülebileni ve görülmeyeni bilendir, Aziyz’dir, Hakiym’dir.

Bakara; 219:
… Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan fazlasını infak edin.” Allah, tefekkür edersiniz diye ayetlerini işte böyle sizin için ortaya koyuyor.

Tövbe; 34, 35:
Ey iman etmiş kişiler! Kesinlikle, hahamlardan, rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Ve kesinlikle altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar; hemen onlara acıklı bir azabı müjdele!
O gün, onların (altın ve gümüşlerin) üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): “İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın şu biriktirdiğiniz şeyleri!”

Hadid; 11:
Kimdir o, Allah'a güzel bir ödünç verecek olan kişi ki, Allah da onun için kat kat artırsın. Onun için şerefli bir mükafat da vardır.

Maide; 2:
Ey iman edenler! Allah’ın alâmetlerine, haram aya, hediylere, gerdanlıklarına ve Rabblerinden lütuf ve rıza bekleyerek Beyt-ül Haram’ı (Kâbe’yi) kastedenlere sakın saygısızlık etmeyin. Dokunulmazlığınız kalktığında (Hacc göreviniz bitince) da avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya da sevk etmesin. Ve iyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah azabı çok çetin olandır.

Maide; 48:
Sana da kendisinden öncekilerini doğrulayan ve onları kollayıp koruyan olarak hakk ile Kitap’ı (Kur'an’ı) indirdik. Öyleyse onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen hakktan saparak onların arzu ve heveslerine uyma. Ve Biz, sizden hepiniz için bir şeriat ve yol kıldık. Ve eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi belalandırmak (denemek) için (böyle yapmadı). Öyleyse iyiliklere yarışın. Hepinizin dönüşü yalnızca Allah’adır. Sonra O, kendisi hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

Âl-i Imran; 103, 104:
Ve hep birlikte Allah'ın ipine sıkıca sarılın, ayrılmayın ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O (Allah), kalpleriniz arasında ülfet oluşturdu. Sonra da siz O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de oradan sizi O kurtarmıştı. İşte Allah doğru yolu bulasınız diye ayetlerini sizin için böyle ortaya koyar.
Ve içinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir ümmet bulunsun. Ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Bakara; 45, 46:
Bir de sabırla, salâtla (eğitimle, öğretimle, sosyal destek kurumlarıyla) yardım isteyin. —Şüphesiz bu (salât ve sabırla yardım isteme), saygılı olanlardan; gerçekten Rabblerine kavuşacaklarına ve gerçekten kendilerinin O’na dönücü olduklarına inanan kimselerden başkasına çok ağır gelir.

Bakara; 153:
Ey iman etmiş kimseler! Sabır ve salâtla yardım isteyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

Bakara; 195:
Ve Allah yolunda İNFAK yapın, ellerinizi (kendinizi)/ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve iyileştirin, güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri, güzelleştirenleri sever.

Bakara; 245:
Kimdir o kişi ki Allah’a güzel bir ödünç versin de Allah da ona birçok katlarını katlayıversin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Ve yalnız O’na döndürüleceksiniz.

Asr; 1-3:
Asra ant olsun ki, iman eden, salihat işleyen, hakkı tavsiyeleşen ve sabrı tavsiyeleşenlerin haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran/kayıp-zarar içindedir.

Ankebut; 45:
Sen, sana kitaptan vahyedileni oku/izle ve salâtı (eğitimi, öğretimi, sosyal destek kurumlarını) ikame et (oluştur, ayakta tut). Muhakkak ki salât (eğitim, öğretim, sosyal destek kurumları), fahşadan ve kötülükten alıkoyar. Ve Allah’ın anılması, elbette daha büyüktür. Ve Allah, yapıp ürettiğiniz şeyleri bilir.

Meryem; 59-61:
Sonra onların ardından half (kötü bir nesil) geldi ki, salâtı (sosyal desteği) kaybettiler (hayatlarından çıkarıp attılar). Ve şehvetlerine uydular. Bundan dolayı tevbe eden ve iman eden ve salihi işleyenler hariç onlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. İşte bunlar (tevbe eden, iman eden ve salihi işleyenler) cennete; Rahman’ın kullarına görmedikleri hâlde vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler ve hiçbir şeyce haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O’nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır.



Fatır 6:
Şüphesiz o şeytan, sizin için düşmandır. Onun için siz de onu düşman edinin. Şüphesiz o (şeytan) kendi taraftarlarını alevli ateşin ashabından olmaları için çağırır.

A’la; 14-17:
Doğrusu kendini kurtarmıştır; arınan kimse,
Rabbinin adını anıp sosyal destek sağlayan kimse.
Fakat siz şu basit hayatı tercih ediyorsunuz.
Oysa ahiret daha hayırlı (önemli) ve devamlı kalıcıdır.


Bunlara uymak Allah'a iman ve secdeyi gerektirir. Uyan mı?


Halkı "müslim " olan bir ülkede "genelevler" olabilir mi? Olsa bile "zina" işleyeceklerini bile bile giden kişiler olabilir mi?
Sorun, Allah'a iman ve Allah'a secde sorunudur.

Tecavüzden kastın ne olduğu önemli. Arap dilindeki kullanımı ile bizdeki kullanımı arasında fark vardır. Bizde sadece zora dayalı cinsel ilişkide kullanılır duruma gelen bu sözcük, Arapça'da geçme,haddi aşma vb anlamlarda kullanılır.

Allah'ın belirttiği hakları,ilkeleri çğneyen aşan herkes belirlenene tecavüz durumundadır. Bu durum da Allah'a ve Resulu'ne savaş açmaktır. Yaptırımı da aşağıda belirtilmiştir

Maide;33,34: Allah'a ve Elçisi'ne karşı savaşan; bozum yapmaya teşebbüs etmiş olan ve yeryüzünde kargaşa çıkarmaya çalışanların –siz onlar üzerine güçlü olmazdan/onları yakalayıp denetim altına almazdan önce hatalarından dönenler hariç– karşılığı, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama/ arka arkaya kesilmesi, ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onlar için dünyada bir aşağılıktır. Âhirette de onlar için büyük bir azap vardır. Artık iyi bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.

Kur'an'da mü’minlere cinâyet hususunda yapılması istenilenler belirtilmiştir:

İsrâ;33: Ve hakk ile olmadıkça, Allah'ın harâm kıldığı nefsi öldürmeyin. Ve kim zulüm edilerek öldürülürse, Biz onun velîsine bir güç [yetki] vermişizdir. O da öldürmede aşırı gitmesin. Şüphesiz o [öldürülen/velî] yardım olunmuştur.

Furkân;68: Ve işte o kişiler [Rahmân'ın kulları], Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah'ın harâm kıldığı canı öldürmezler. –Ancak hakk ile öldürürler.– Zina da etmezler. –Ve kim bunları yaparsa, günahla karşılaşır. Kıyâmet günü azabı kat kat olur ve orada, alçaltılarak sürekli olarak kalır. Ancak tevbe eden, iman eden ve sâlihi işleyenler müstesnâ. İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Ve her kim tevbe eder ve sâlihi işlerse, kesinlikle o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.–


En‘âm;151: De ki: “Geliniz, Rabbinizin size neleri harâm kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, imlak haşyetiyle [fakirlik endişesiyle/fakirleştiriliriz korkusuyla] çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi ve onları Biz rızıklandırıyoruz. Ve kötülüklerin açığına ve gizlisine yaklaşmayın. Hakksız yere Allah'ın harâm kıldığı nefsi öldürmeyin. İşte bunlar, aklınızı kullanasınız diye O'nun size vasiyet ettikleridir.

Âyette, cinâyet işleyenlerin âdil bir şekilde cezalandırılması öngörülmektedir.

Allah'ın öngördüğü kısas [âdil karşılık] nedeniyle, birini öldürmek isteyen kimse, kısas korkusuyla bu işten vazgeçer; böylece her ikisi de hayatta kalır. Kısasın uygulanması hâlinde de, olay kan davasına dönüşmeden kapanır; böylece taraflardan bir çok insanın muhtemel ölümü engellenir.
Kısas, insanlık için bir nimettir. Kısasın uygulanmaması, sadece maktule değil insanlığa karşı da bir suçtur. Hatta cinâyeti teşvik ve insan hayatına değer vermemek; binlerce cinâyete kapı aralamaktır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla