Suudi polise kafa tutan bi Türk ninesi gördüm.
Şaka gibiydi.
Çok sevdim.
Polis
namazdan önce tavaf alaninda
kadinlari erkeklerden ayiriyordu.
Nine
bastonunu havada salliyor,
polisin kafasina ha indirdi
ha indirecek.
"Bana bak!"
diye bagiriyordu.
"Biz ayrilirsak bi daa bulusamayiz. Benim herif yol iz bilmez; gitti mi gider!"
Garibem ahir ömründe kocadan olacak. Tehlike büyük.
Ama polis bunun ayirdinda degil
hâlâ kadinlari "herif"lerinden uzaga kiskisliyor.
Elinde
büke büke kirbaç haline getirdigi
bi havlu.
Havlu-kirbacini kendi dizine shlap diye vurup
"Turkiya yallah! Malezya yallah! Kasmir yallah!" diye bagirarak
kadinlari kiskislaya kiskislaya ta bana geldi.
Esimle oturmus, kametin okunmasini bekliyoruz.
Havlu-kirbacini
shlap diye
dizine vurdu:
"Turkiya yallah!"
Basimi salladim.
(Ingilizce):
No!
No?
O benim esim.
Esimi rahat birak.
O burda kalacak.
Malesef kendimi kaybetmistim.
Avaz avaz bagiriyordum.
Adam gitti.
Yaninda baska bi polisle geri geldi.
Her halde amiriydi.
Sen Turkiya?
Evet, Türkiye'liyim. Esim burda kalacak.
Halâs, Turkiya halâs.
Isaretle
"Esin burda kalabilir" dedi.
Gerisini anlatmayayim.
Ah ninem ah, bana kötü örnek oldun;
yakdin beni!
Konu Hasan Akçay tarafından (5. September 2015 Saat 12:53 AM ) değiştirilmiştir.
|