Yukarıda a)-.da, 1 numara ile belirtilmiş olan şu meal: "O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünü uygun gördüğü kimseden BAŞKASININ şefaatı yarar vermez." ile, dinin tam ortasına bomba yerleştirilmektedir. Şirkin dik alasını ahırete bile taşımaktır. Yazıklar olsun!
Meallerde geçen "Rahman'ın izin verdiği" diye geçen bir ifade var. Bu ifade "Rahman'ın KONUŞMASINA izin verdiği diye anlaşılmak gerekir.
Adil olan Allah kimseye zulüm etmediği gibi kimseye de imtiyaz tanımaz. Peygamber dahi içimizden, bizim gibi biridir.
Bu nedenle Allah kulun kula karşı işlediği suçları affetmez.
Rahim ve Rahman'ın Af edeceği suçlar, kendisine karşı işlenmiş suçlardır.
Bu nedenle konuşmasına izin verilenler, yani sorguya çekilenler/kendilerini müdafaa hakkı verilenler de, şirk dışında Allah'a karşı suç işlemiş bu kişilerdir. Ve şefaat yetkisi yalnızca da Allah'a ait olduğundan Allah torpil yapmaz, ve eğer uygun görürse yalnızca bu ve bunun gibi Allah'a karşı suç işlemiş kişilere yalnızca kendisi şefaat edebilir.
Yaşar Nuri Öztürk Zuhruf-86. ayet için şöyle yazmış: "O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler."
Bu mealdeki "şefaate sahip olamaz"ı ben "şefaate erişemezler/kendilerine şefaat edilmez" diye anlıyorum.
Başka türlü anlayışı olanları da anlayışlarını açıklamaya davet ediyorum.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Konu galipyetkin tarafından (26. August 2016 Saat 07:12 AM ) değiştirilmiştir.
|