Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16. August 2012, 03:28 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart Laiklik müslümanlıkla bağdaşmaz. Ancak kuran müslümanı olmadıkça gerekliliktir.

SELAMUN ALEYKÜM,

sevgili kardeşlerim,

Bu makalede; Laikliğin tanımıyla başlayarak, ülkemizdeki laiklik anlayışının ve kendilerini laik diye niteleyen kimselerin, laikliği nasıl yorumladıkları, laikliği müslümanlığa nasıl yamamaya çalıştıklarına değinerek, laikliğin müslümanlıkla çeliştiğini, islamda yeri olmadığı gösterilmeye çalışılmaktadır.

Daha sonra; müslümanların mevcut şartlar değişmeden, laik sistemden çıkarak, mezhepçi islami rejim kurmaları halinde ise laiklikten daha tehlikeli durumların yaratıldığını ortaya konacaktır. Müslümanların öncelikle, sadece kuran kaynaklı dini yaşayan bireyler ve toplumu oluşturamadıkça, laik sistemin daha iyi olacağı, ancak; laiklikten çıkılmasını isteyen ve islam devleti olmasını dillendirenlerin, islami devlet konusunda ne kadar samimi olduklarını ele alınacak ve bazı sorularla gerçekler tespit edilecektir.

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA...

Laisizm veya Laiklik (Fransızca: Laïcité), devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir.

Aslında, bu tanım laiklik için ideal olan tanımdır. Ama, ülkemizdeki laiklik bu tanımıda geçersiz kılmaktadır.

Devlet yönetiminde dinin referans alınmadığı iddiası bir ölçüde kabul edilebilirse de devletimizin dinler karşısında tarafsız kalmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Azınlıkların dini kurumlarına ait el konulan mallarının daha yeni yeni kendilerine iade edildiklerini, ibadet yerleri ile dini okullarının açılışına izin verildiğini görüyoruz.

Diyanet denen kurum, laik bir devletin hangi sebeple kurduğu bir kurum olabilir? İslamı doğru anlatmak, yaşatmak için de olsa (aslı bu değil, aslı kontrol altında tutmak ama) laikliğin tanımına terstir.

O halde, bizim devletimiz hiç laik olamamıştır, halen de değildir.


İslam ise, sadece kişilerin yaşamlarını değil, toplumların yaşamlarını da düzenler ve müdahele eder. Bu nedenle, islam toplumları da laik olmaz.

Laiklik bu iken; bir de “laik (insan)” ve laik olmayan tanımı vardır.

Laikliği kabul eden insan laiktir. Ama, islam laikliği kabul etmediği için, Müslüman laikliği kabul ederse Müslüman olamaz. Bunu devlet içinde kabul ettiğinde dahi islama ters düşer ve Müslüman olamaz.


BU ARADA LAİK DEVLET VE LAİK MÜSLÜMANLIK KONUSUNDA YANLIŞA DÜŞEN İKİ GURUP İNSAN KARŞIMIZA ÇIKMAKTADIR:

1- ILIMLI MÜSLÜMANLAR:

Kendilerine Müslümanım diyen kimilerine göre ileri sürülen; “devlet laik olur, insan yada Müslüman laik olmaz” deyimi de yanlıştır.

Bu akıllarınca, insanlara islamı kısmen de olsa özgürce yaşatmak isteyenlerin buluşudur. Örneğin, kişisel yaşamda islami serbestilik sağlanırken, toplumsal kuralların tağuti hükümlerle belirlenmesi kabul edilmektedir.

İnsanların ahlaki ve sosyal, ekonomik yaşamında yaptığı iyi ve kötü davranışlar, ilahi hükümlere göre değil, insan kaynaklı normlara göre ödül ve cezalandırılması kabul edilir.

Bunu kabul edenler, kendilerine müslüman diyebilirler ama, hepimiz iyi bilirizki, islam buna müslüman demez.

2- ÇAĞDAŞ, MODERN MÜSLÜMAN VE AYDINLAR VE MÜSLÜMAN OLMAYAN AYDINLAR:

Yine kendilerine çağdaş, aydın diyen kimselere göre de; laikliği kabul eden insan aynı zamanda Müslümanda olabilir. Onlara göre Türkiye’de milyonlarca laik Müslüman vardır.

Burada, bu kimselerin Müslümanlığı bilmedikleri; kendilerine Müslüman diyenlerin Müslüman sanılması yanlışına düştükleri görülmektedir.

Şimdi bu kimselere soralım;

Alemlerin Rabbi olan Allah'a, yerlerin ve göklerin yegane hakimi olarak iman eden ve bu imanının bir ifadesi olarak “Hakimiyet Allah'ındır” diyen, son peygamber olan Resulullah (s.a.v.)'e bir önder, bir rehber, bir örnek olarak iman eden, Kur'an-ı Kerim'in muhkem hükümlerle dolu yarısını değil, tek bir harfini dahi inkar etmeden İman eden ve iman ettiği Kur'an-ı Kerim'i yaşamaya çalışan bir insanı, bir Müslümanı, laik kabul edebilir misiniz?

“Efendim, laikler de Allah'a, peygambere ve kitaplara inanırlar. Bu nedenle laiklik demek, dinsizlik demek değildir!..” diyerek, demagoji yapmaya ve meseleyi sulandırmaya çalışmayınız.

Tabi ki etmezsiniz, tabi ki edemezsiniz! Çünkü ne laisizmin tanımında, ne de iaik kimlikte böyle bir pratik yaklaşıma kesinlikle ve kesinlikle ruhsat yoktur.


Konuya açıklık getirebilmek için, laiklik ve İslam'ın ne olduğu üzerinde durup, bunların kısmi benzerlikleri konusunda tartışmaya girişmek, hiç kuşkusuz ki meseleyi sulandıracak ve bizleri sağlıklı bir neticeye götürmeyecektir.


BU SORULARIN VE MESELENİN EN AÇIK CEVABINI, İSLAM'IN VE LAİKLİĞİN NE OLDUĞU BOYUTUNDA DEĞİL, NE OLMADIĞI BOYUTUNDA DAHA RAHAT, ÇOK DAHA RAHAT GÖRMEMİZ MÜMKÜNDÜR.

ÖRNEĞİN,

1- herhangi bir yönetimde, Allah'ın toplumsal içerikli evrensel hükümlerini görmemezlikten gelerek insanların kişisel görüşlerini birer hüküm, birer kanun haline getirmek, İslam değildir.

2- Yine herhangi bir yönetimde, Allah'ın toplumsal içerikli evrensel hükümlerini pratiğe koymaya kalkışmak, bu hükümleri birer kanun hâline getirmeye çalışmak laiklik değildir.

İslam'ın ve laikliğin ne olduğu hususunda değil, İslam'ın ve laikliğin ne olmadığı hususundaki bu çok kısa tanımlamamız, ne Müslümanların ve nede laiklerin karşı çıkacakları bir tanımlama değildir.

İşte bu tanımlamayı dikkate aldığımız zaman, sosyal adaletin ancak ve ancak adil hükümlerle gerçekleşeceğine ve en adil hükümlerin, Allah'ın hükümleri olduğuna inanan bir Müslümanın, laik olarak tanımlanması, tanımlanabilmesi mümkün değildir.


Peki, bu şekilde inanan ve inandığına teslim olan bir Müslümanın laik olarak tanımlanması mümkün değildir, mümkün değildir de, Allah'ın hükümlerini beğenmeyen ve bu hükümlerin yaşanmasını istemeyen bir laikin, Müslüman olarak tanımlanması mümkün müdür?

Bu sorunun sorulması büyük bir gürültü koparacak; “Sen ne demek istiyorsun behey yobaz? Bizler hepimiz elhamdülillah Müslümanız!.” diyerek saldırılar başlayacaktır.

Laik önderlerin arkalarında bulunan ve “Biz laik Müslümanlarız!.” demelerine rağmen ne laikliği, ne de müstümanlığı yeterince bilmeyen saf kimseler “Kuran-ı Kerim'e göre Müslümanız!.” diyecek olsalar da, sözün ve sorunun nereye varacağını bilen ileri gelenleri bunları susturuyorlar!


Sonuç olarak bizimle veya bizim gibi kıvrımsız Müslümanlarla değil, kendi yandaşlarıyla konuşmayı tercih ederek, onlara hitap etmeye başlıyorlar.

“Arkadaşlar, bu yobazlarla ve bu yobaz zihniyetle tartışmaya girmek, bizler için bir seviyesizliktir. Bizler bu seviyesizliğe düşmeyeceğiz!

Müslümanlık, Allah ile kul arasındaki bir meseledir! Hiç kimsenin, hiçbir Kitap'ın (yanındakilerin dürtmesiyle sözü tekrar toparlamaya çalışır.) evet arkadaşlar, hiç kimsenin Allah ile kul arasına girmeye hakkı yoktur!

Bizler laik olmakla en yüce din olan İslam'ı reddetmedik! Bizler laik olmakla Allah'ı reddetmedik! Bizler laik olmakla Müslümanlığı reddetmedik!

Bizler elbetteki Müslümanız! Elbetteki Müslümanız fakat bu yobazlar gibi şeriatçı, bu yobazlar gibi gerici değiliz! Bizler, şeriat tehlikesinin ne olduğunu bilen ve şeriata geçit vermeyecek olan aydın ve laik Müslümanlarız...”


dedikten sonra bir müddet susuyorlar ve alkış bekliyorlar!

Bu şaşkın topluluğun güdülmesi gerektiğini bilen güvenlik görevlilerinin alkışa ve tezahürata başlamasıyla, bütün bir topluluk alkışa ve tezahürata başlıyor.

“Yobazlar Afganistan'a!..” “Yobazlar İran'a!..”

Bu cahili çığırışları duyunca, (ki sadece ve sadece “Rabbimiz Allah” dedikleri ve Allah'ın hükümlerine teslim olmak istedikleri için yurtlarından sürülmek istenen geçmiş Müslümanları hatırlıyoruz.) Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerinde zikredildiği gibi cahili bir topluma gönderilen bütün peygamberler ve bu peygamberlere iman eden mü'minlerin, cahiliyenin bu dayatmasıyla karşılaşdıklarını anımsayarak, tarih tekerrürmü ediyor diye düşünüyoruz.

“Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki “Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp -çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri dönecek¬siniz” (Şuayb): “Biz istemesek de mi?”dedi.” A'raf: 7/88.

“Onlar, yalnızca: “Rabbimiz Allah'tır” demelerin¬den dolayı, haksız yere'yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmıyla bir kısmını defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın is¬minin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır gi¬derdi. Alİah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin ola¬rak yardım eder. Şüphesiz ki Allah, güçlü olandır, aziz olandır.” Hac: 22/103.

Bu cahili zihniyet, toplumdaki fuhşiyattan, eşcinsellikten, homoseksüellikten değil, bütün bunlara karşı olan ve insanları böylesi kötülüklerden sakındırmak isteyen Müslümanlardan rahatsız olmakta ve eşcinselleri değil, Müslümanları bu yurttan sürüp-çıkarmak istemektedirler.

“Hani Lut da kavmine şöyle demişti: “Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?,” “Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkekle¬re yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz.”, “Kavminin cevabı: 'Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!” demekten başka olmadı.” A’raf: 7/80,82.

Ne diyorsunuz, tarih tekerrür mü ediyor?

Tarihten ibret almayanlar için tarih ne yazık ki tekerrür edecektir.

“Yobazlar İran'a” diyerek Kur'an-ı Kerim'e göre Müslüman olan insanları bu yurttan sürmek isteyen ve üstelik nereye gideceklerine dair adres belirten bu cahili zihniyet, asıl itibariyle çelişkilerle dolu bir zihniyettir.


MEYDANLARDA “YOBAZLAR İRAN'A” DİYE BAĞIRANLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU, SOSYAL İLİŞKİLER VASITASIYLA YAKINDAN TANIDIKLARI BİRÇOK YOBAZI(!) SEVEN VE BU MÜSLÜMANLARDAN KENDİLERİNE BİR ZARAR GELMEYECEĞİNİ BİLEN KİMSELERDİR.


Bunların sevdikleri müslümanlar öyle kimseler, öyle Müslümanlardır ki, imansızların bir forumunda, yazdığı sapık bir rivayeti savunması esnasında; imansızların hem kendisini hem de islamı alaya almasını anlayamadığı için bunu anlatan, bunun yanlışını gösteren bana cephe alarak, onlara “Allah razı olsun sizlerden, özgürce yazmama karışmıyorsunuz, ama aorskaya hep yazarak engellemeye çalışıyor” diyebilen bir Müslümandır.

YIKMADAN ÖNCE, DAHA BÜYÜK PROBLEM YARATMADIĞIMIZDAN, KAOSA YOL AÇMAYACAĞIMIZDAN EMİNMİYİZ? :

[i]Ancak, bu anlatılanlara göre, zamanımızdaki, müslümanlık anlayışı, mezhepçi anlayışlar tamamen terkedilip, sadece kuran kaynaklı olmadan önce; mevcut statükonun yıkılıp, yerine islami rejim, islami devlet, islami ülke oluşturulmasıda zamanımızdaki bilinen problemleri ortadan kaldırmadığı gibi aksine bunların azmasına ve kaos oluşmasına yol açar.

O halde, otorite yada rejimi değiştirmek yerine, önce insanlar kendilerini kuran merkezli yaşamak üzere değiştirebilmeli, bu yaşamı becerebilen insanlar toplum olarak ondan sonra islami yani kuransal yönetimi isteyebilmelidir.
Aksi halde, mevcut kalabalık müslümanlık anlayışına göre; ehli sünnet ve dışındakiler şeklinde başka ve daha tehlikeli ayrışmalar ortaya çıkarki, bu defa şimdiki şekle de razı olunsa, tekrar dönebilmek bile imkansız olur.

Kendini değiştiremeyen müslümanların, toplumu, rejimi değiştirmeye hakları da olamaz. Herkes hak ettiği rejimle yönetilir, ilkesi gereği bunu düşünüp, akıl etmek ve değişemeyen toplum için imkansızı istemek akılsızlığında bulunmamak gerekir.

ŞİMDİ ; MÜSLÜMANIM DİYENLERE VE İSLAMİ DEVLET İSTEYENLERE SORALIM VE SAMİMİ OLARAK CEVAPLARINI BEKLEYELİM.

1- RABBİMİZİN TEK HÜKÜM KOYUCU OLDUĞUNU, ONUN BU YETKİYİ PEYGAMBERLERİNE DAHİ VERMEDİĞİNİ KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ?
2- HADİS, SÜNNET ADI ALTINDA KURANIN YANINDA; İNSAN GÖRÜŞLERİNİ DE DİNİ HÜKÜM OLARAK KABUL ETMEMEK GEREKTİĞİNİ KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ?
3- İSLAMDAN OLMAYANLARI YADA İSLAMDAN DÖNENLERİ, GERÇEKTEN “DİNDE BASKI YOKTUR” DİYEREK, İSTEDİKLERİ GİBİ YAŞAMALARINI KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ? YOKSA; GELENEKÇİ HUYUNUZ DEPREŞİP; “MÜRTEDİN KATLİ VACİPTİR” DİYEN KUTUBU SİTTEYEMİ GEÇİŞ YAPMAK İSTERSİNİZ?
4- BUHARİ, TIRMIZİ,MÜSLİM OLUŞACAK İSLAMİ YÖNETİMDE, HİÇ OLACAKTIR, KABUL EDEBİLİRMİSİNİZ?
5- KURANI NESH EDECEK, RABBİMİZİN SÖZÜNÜ DEĞİŞTİRECEK UYDURUK KAYDIRIK HADİS RİVAYETLERİ DE OLMAYACAĞINDAN, ŞİMDİKİ GİBİ HER ŞEYİ YAPIPDA MÜSLÜMAN KALABİLMEK YERİNE, KURANA GERÇEKTEN UYARAK YAŞAYABİLECEKMİSİNİZ, UYMAZSANIZ MÜSLÜMAN OLAMADIĞINIZI KABUL EDEBİLECEKMİSİNİZ?

Sorular, daha çoğaltılabilir, dileyen kardeşimiz buna ilave sorular yazsınlar. Ancak, sanırım bu sorulara olumlu cevap vermek , laikliğin terki için yeterlidir.

Buyurun şimdi sevgili Müslüman kardeşlerim, laikliği eleştiren ve islami isteyen sizler, islam olan kuranın yaşanmasını gerçekten ne kadar istiyorsunuz, soruları cevaplayarak gösterin lütfen…


Saygılarımla…
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (16. August 2012 Saat 09:56 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla