Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20. November 2012, 06:22 AM   #5
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

TEKRARLANAN YEDİ NEDİR ?

SEB’AN, MİNE’L, MESANÎ,


İfadenin birinci sözcüğü olan “ سبعseb’a” sözcüğünün anlamı bugüne kadar hiç kimse tarafından farklı algılanmamış ve tartışılmamıştır. Sözcük, Arapçada “esma-i aded” denilen sayı adlarından biridir ve “yedi” demektir.

İfadenin ikinci sözcüğü olan ve Arapçada “harf-i cer” denilen “ منmin” sözcüğü, isimlere “...den” hâli veren bir edattır. Tüm dil ve din bilimcilerinin ittifakla kabul ettikleri gibi, bu sözcük, cümleye “başlangıç, açıklama ve teb’iz [bütünden parçalama]” anlamları katar. Türkçede buna “uzaklaştırma eki” denmektedir.

İfadenin üçüncü sözcüğü olan “ مثانىmesanî”, farklı köklerden türemiş olması muhtemel bir sözcüktür. Ancak burada “seb’a [yedi]” sayısı ile birlikte kullanıldığı için, hiç başka kök aramadan, sözcüğün “sayı” anlamı ifade eden “ اثنا isna [iki]” kökünden türediği kabul edilmek durumundadır. Çünkü sözcüğün türemesi muhtemel olan diğer kökler arasında, bir sayı olan “seb’a” sözcüğüne anlamca uyum gösteren başka bir kök bulunmamaktadır. Buna göre “mesani” sözcüğü, bir üleştirme sayısı olan ve “ikişer, ikili” anlamına gelen “mesna” sözcüğünün çoğuludur. Anlamı da “ikişerliler, ikililer” demektir. “Mesani” sözcüğünün “ikişerliler, ikililer” demek olduğunda bir tartışma olmamasına karşılık, bu sözcükle ayette neyin ikişerlilerinin veya neyin ikililerinin kastedildiği hususunda bir netlik oluşmamıştır.


“Mesna”, “sena” ve “istisna” sözcüklerinin üçünün de kökü “sny”dir.
Bu kelimelerle ilgili olarak Lisan ül Arab, Tac ül Arus ve Ragıp’ın Müfredattaki açıklamaları özet olarak şöyledir.
Bu üç sözcüğün de kökü “sny”dir. Bu sözcüğün anlamı, “bir şeyi bir şeyin üstüne koymak” demektir. Bu sözcük ilk kez bedeviler deve çekerken “devenin ipine ikinci bir ipi eklemeleri” için kullanılmıştır.
Ayrıca “Bedevilerin deveden inerken ayaklarından birini diğerinin üstüne koymaları” da bu sözcükle ifade edilmiştir. Sonraki sosyal gelişmelerde de “ikileme” anlamına sadeleşmiştir.
Arapçadaki “iki, ikiz, ikişer, ikileme vb. gibi türevleri çoğalmış gitmiştir. “Mesna” sözcüğü de “sny” sözcüğünün türevlerinden olup üleştirme sayı sıfatıdır.
Anlamı “ikişer ikişer” demektir.
Ki bunu “kat kat,katmerli” anlamlarıyla da söylemek mümkündür.

“Sena” sözcüğü de yine “sny” sözcüğünün türevlerinden isimleşmiş bir kalıp olup gerçek anlamı “ikileme”dir. Ki bir niteliğe ikinci bir niteliğin eklenmesini ifade eder. Bu sözcük de “kişiye bir niteliğinin yanında başka bir niteliğinin daha eklenmesi” anlamında kullanılıyor.
Biz buna Türkçemizde “övgü” diyoruz.

“İstisna” sözcüğü de “sny” sözcüğünün altı harfli istifal babındaki kalıbıdır. Burada istefale’nin sini “tahavvül (değişim)” anlamında olup, sözcüğün anlamı “ikiliyi (grubu) değiştirme” anlamındadır. Ki guruptan bir kaçını ayırmak, değiştirmek olarak anlayabiliriz.
Böyle olunca da “istisna”nın terimsel anlamı ortaya çıkmış olur.

SEB’AN MİNEL MESANİ
“İkişerlilerden yedi” ifadesinin anlamını çözmeye gelince:
Önce burada “Yedi” sözcüğünü nasıl değerlendireceğimizi ele alalım.
“Yedi” sözcüğü Araplarda yedi sayısı olarak kullanıldığı gibi çokluktan kinaye olarak da çokça kullanılır.
Nitekim Kur’an’daki “yedi gökler” ifadesi bu anlamdadır.
Bu anlama göre “ikişerlilerden, katmerlilerden çok çok şey” anlamını buluruz.
Bu anlam da Kevser suresindeki “Kevser” sözcüğünün tam karşılığı olur. “Yedi”yi normal sayı olarak ele alırsak anlam “ikişerlilerden yedi” olur.
Bu anlamdan da Duha ve İnşirah surelerinde Peygamber Efendimize verildiği bildirilen maddeler aklımıza gelir.
Ki bunlar;Peygamberimizin:
1-Seçilip peygamber yapılması 2- Barınağa kavuşturulması 3-Doğruya iletilmesi 4-Zenginleşmesi 5-göğsünün açılması 6-Sırtındaki ağır yükün kaldırılması 7- Adının, sanının yüceltilmesi.
Bu maddelere övgü anlamını da katabiliriz.

“Seban minel mesani” çoğu tefsirde ifade edildiği gibi kesinlikle Fatiha değildir, Kur’an’dan bazı sureler de değildir.Bu tür açıklamalar tefsircilerin rivayetlerden kopamamasından kaynaklanmaktadır.
Çünkü Kur’an ayette ayrı bir madde halinde yer almıştır.


Sözcüğün anlamı, matematikteki “ikili sistem”i, yani bugün bütün bilgi işlem programlarında kullanılan sayı sistemi olan “iki” tabanına göre düzenlenmiş “ikili sayma sistemi”ni çağrıştırıyor olsa da, biz bunun -Kur’an’daki anlatımların hep zıddıyla beraber yapıldığı gerçeğine dayanarak- zıtlıklardan oluşan ikilileri ifade ettiğini düşünmekteyiz. Çünkü her şey zıddıyla kaimdir ve her şey zıddıyla daha iyi anlatılıp açıklanır, anlaşılır.
Yani nasıl herhangi bir sayının sayı ekseni üzerinde bir negatif [-], bir de pozitif [+] işaretlisi varsa, hayatta da her kavramın böyle bir zıddı vardır. Bize göre, ayette sözü edilen “mesanî” sözcüğü, hakk-batıl, iman-küfür, ödül-ceza, iyi-kötü, gece-gündüz, cennet-cehennem ... gibi zıt kavramların oluşturduğu bu tür ikililere işaret etmektedir.

“Seb’an mine’l-mesani” ifadesindeki üç sözcüğün anlamlarını bu şekilde saptadıktan sonra, bu ifadenin ne anlama geldiği hakkındaki incelemelerimize geçebiliriz. Söz konusu ifade ile ilgili olarak ortaya çeşitli rivayetler atılmış, bu rivayetlere dayandırılan birçok görüş ileri sürülmüştür. Kimileri bazı rivayetlere dayanarak bu ifadeyle kastedilenin, namazların her rekatında okunması ve Allah’ın övülmesi sebebiyle Fatiha suresi olduğunu söylemiş, kimileri de Kur’an’ın en uzun yedi suresinin kast edildiğini ispat için başka rivayetleri delil göstermiştir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, Hicr suresinin Medine’de inen yedi uzun sureden çok önce inmiş olması, bu ikinci iddiayı tutarsız hâle getirmektedir. Netice olarak denebilir ki, mevcut meal ve tefsirlerin hepsinde de bu ifadeyle Fatiha suresinin veya Kur’an’ın en uzun yedi suresinin kast edildiği yazmaktadır. İlginç olanı, bu iddiaların hepsinin de şöhretli şahsiyetlerden birine dayandırılmış olmasıdır. Hatta Arapça ve Türkçe yayınlanmış bazı tefsirlerde, ifadeyi anlama çabası ile “seb’an mine’l-mesani” kalıbının “es’seb’ul-mesani” diye bozulduğu bile görülmüştür.

Hicr 87. ayette peygamberimize verildiği bildirilen “ikililerden/ikişerlilerden yedi şey”in, peygamberimizin hayatında var olan yedi negatif/olumsuz hususun yedi pozitif/olumlu hâle dönüşmesi olduğu kanaatindeyiz. Yani, söz konusu ifade, bize göre, peygamberimizin yedi “eksi”sinin “artı” yapılmasını ifade etmektedir. Bunların neler olduğunu bulabilmek için yapılacak şey, her zaman olduğu gibi Kur’an’a müracaat etmek olmalıdır.

Kur’an’a bakıldığında, peygamberimize verilenlerin bildirildiği üç sure bize yol göstermektedir. Bunlar Duha, İnşirah ve Kevser sureleridir.

Peygamberimize verilenlerin tümünü “kevser” sözcüğü altında toplayan Kevser Suresi hariç tutulduğunda, geriye iki sure kalmaktadır:
Şu kuşluk vaktine ve karanlığı büsbütün bastırdığı zamanki geceye ant olsun ki,
*Rabbin seni terk etmeyecek, sana darılmayacak.
Sonrası senin için öncesinden elbette daha hayırlı olacak. Ve Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın.
*O seni yetim olarak bulup barınağa kavuşturmadı mı?
*Seni sapıtmış olarak bulup da hidayet etmedi mi?
*Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?
O hâlde yetimi kahretme!
İsteyeni azarlama.
Ve Rabbinin nimetini söz ve fiillerinle ortaya koy! (Duha/1-11)


*Biz, senin için, senin göğsünü açmadık mı?
*Senden ağır yükünü indirmedik mi?
Ki o, senin belini çatırdatmıştı.
*Senin zikrini [şanını] de senin için yüceltmedik mi?
Demek ki zorluğun yanında mutlaka bir kolaylık var.
Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var.
O hâlde boşalır boşalmaz hemen yeni bir şeye başla.
Ve arzularını yalnızca Rabbine yönelt. (İnşirah/1-8)

Her iki surede peygamberimize verildiği bildirilen lütuflar alt alta sıralandığında, Kevser suresinin tahlilinde verdiğimiz şu tablo ortaya çıkmaktadır:


E k s i l e r : A r t ı l a r :

1- Sıradan birisi idi. Seçilip Peygamber yapıldı.
2- Yetim idi. Barınağa kavuşturuldu.
3- Şaşırmış idi. Doğruya iletildi.
4- Dar gelirli idi. Zenginleştirildi.
5- Sıkıntılıydı. Göğsü açıldı, ferahlatıldı.
6- Yükü ağırdı. Ağır yükü hafifletildi.
7- Adı unutulacaktı. Adı, sanı ve şanı yüceltildi.

Tabloda görüldüğü gibi, Yüce Allah, peygamberimizin hayatındaki yedi olumsuz hususu olumlu hâle getirmiş, yani yedi tane “eksi”sini “artı” yapmak suretiyle ona “seb’an mine’l-mesani”yi vermiştir.

Buna göre, 87, 88. ayetlerin takdirini şu şekilde yapmak mümkündür: “Biz sana böyle yedi tane nimet [yukarıda saydıklarımız] verdik; sana rehberin olsun diye Yüce Kur’an’ı da verdik. Daha ne istersin, ne beklersin? Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, müminler için de kanatlarını ger!”

Buradaki “yedi” sözcüğünün çokluktan kinaye olması da mümkündür. Ancak bu durumda “mesani” sözcüğü “ikişerliler, ikililer” anlamına değil, “katmerli” anlamına gelir. Diğer taraftan, ayette geçen “ikişerlilerden yediyi ve Kur’an’ı” ifadesinden anlaşılmaktadır ki, “seb’an min-el-mesani” ifadesi ile Kur’an’dan başka bir şey kastedilmektedir. Yani, buradaki “mesani”, Kur’an’ın özelliklerinden biri olan ve Zümer/23’te konu edilen “mesanilik” ile ilgili değildir.

Allah sözün en güzelini “Müteşabih” ve “ikililerli” bir kitap olarak indirdi. Rabblerine karşı içleri titreyerek korku duyanların, ondan derileri ürperir. Sonra da onların derileri ve kalpleri Allah’ın zikrine yatışır. İşte bu, Allah’ın yol göstermesidir. Onunla dilediğini doğruya iletir. Allah, kimi sapıtırsa, artık onun için de bir yol gösteren yoktur. (Zümer/23)

Arapça üç sözcükten oluşan bu ifade, Arap dili gramerine göre cümlede “mef’ulü bih” olarak yer almıştır. Yani ayetin tümü bir cümle kabul edildiğinde, bu ifade cümlenin nesnesi durumundadır.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (20. November 2012), Miralay (20. November 2012), seckin (22. November 2012)