Bu konuda Sayın R.İ.Eliaçık'ın bir yazısından (Din ve İbadet Anlayışımız) bir bölüm aktarmak istiyorum.
Buyrun:
''İBADET: Sözlükte “abd” kökünden Arapçanın tarihsel kök ve komşu dilleri Aramice, Akkadça, İbranîce, Süryanîce, Habeşçe gibi Sami dillerinin hepsinde “yapmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak, çalışmak, üretmek” demektir.
BEDAET de kökün harfleri değişmeden “bda”ya dönüşümü ile “yaratmak, yapmak, meydana getirmek, icat etmek, bir şeyi ilk olarak ortaya çıkarmak” anlamındadır. Son harfin “hemzelif”e dönüşmesi ile “bde” de ise yine mana pek bozulmayarak bir şeyi “başlatmak, ortaya çıkarmak, icat etmek” manası kazanır.
Şu halde Allah ile insanın aktüel ve dinamik ilişkisinde ortaya çıkardığı, meydana getirdiği, yaptığı, yarattığı, icat ettiği, ürettiği her tür iş ve oluş bu kapsama giriyor.
Yapılan/üretilen iş ve oluşun faili Allah ise buna bedaet, ibda, mubdi’, faili insan ise buna da ibadet, ubudiyet, taabbud deniyor. Her ikisinde de ortak anlamın yapmak, ortaya çıkarmak, üretmek, meydana getirmek olduğunu görüyoruz…''
Gerek Sayın Pramid'in ve gerek Eliaçık'ın aydınlatıcı yazıları da göz önünde bulundurularak, ''EL MUSTAĞNİ'' ''hiçbir şeye ihtiyacı olmayan'' ve herşeyin (insanın kendi isteminin-iradesinin- sonucunun da) yaratıcısı ''O'' olduğuna göre ''Allah'a ibadet etme'' düşünce, ifade ve fiilini nasıl, yani hangi gerekçeye dayandırarak açıklamalıyız?
Saygılarımla.
Galip Yetkin.
|