Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15. June 2009, 06:52 AM   #3
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

DİN BİLİM IŞIĞINDA YARATILIŞ TEORİSİ
Öncelikle ali kırca beye böyle seviyeli bir tartışma düzenleyerek değişik inanç guruplarını bir araya getirip objektif olarak yönetmesinden dolayı kutluyorum. Orada iki ilahiyatçı ve bir de bilim adamı sıfatı olarak çıkan, Abdul Aziz Bayındır’a, Mehmet bayraktar Hocaya, ve Celal şengör Hocaya, Bazı katılmadığım yönleri olsada. böyle seviyeli bir tartışmanın müsebbibi oldukları için hepsini kutluyor ve tebrik ediyorum.
Kuran: İnsanların sahip olanlarına veya kabullenenlerine dünya hayatında nerde nasıl davranacaklarının Allah tarafından çizilmiş bir hayat projesinin adıdır. Ne yazık ki.Kuran yakın zamana kadar. duvarlarda asılı süs olarak kullanılan veya ölülerin arkasından müzik olarak okunan bir kitap halinde, terkedilmiş olduğu için din olarak onun yerini Orjinalliği ortada bulunmayan musevi ve isa dininin uydurma olarak anlatılan uzantısından başkası kalmamıştır.Kuran Allahın yarattığı kainatın konuşan dilidir. onu anlayabilenler için Malesef kuranın insanlar tarafından anlamak için masaya yatırılamaması ve gündemden uzak kalması veya gecikmesi , keşfedilmesi gereken değerlerin de gecikmesine yol açmıştır.İşte Otuz Yıla yakın bir zamandır acizane olarak ön yargısız kuranı anlama konusunda çalışmaktayım. Üzülerek söylüyorum. Bu gün kuran konusunda. Diyanet ve ilahiyat fakültelerinde okutulan ve din olarak sunulan islam. Zamanımızdan bin üçyüz sene önceki mezhepler dönemindeki anlatılan dinin bir taklidi ve tekrarıdır. O günü bu güne taşımanın ilim olduğunu sanmışlardır. Ama Kuran anlaşılmak için uğraşılmış olsaydı. bu gün dünya daha çok şeylerin keşiflerine tanık olacaktı.
Şimdi kuranda geçen Kainatın yaratılışı ile ilgili bazı bilgileri aktarmaya çalışalım.
41/9- De ki: “Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı inkar ediyor ve O’na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir.”

10- Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti.

11- Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” İkisi de: “İsteyerek (İtaat ederek) geldik” dediler.

12- Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir.
Bu ayetlere göre kainatın altı aşamalı bir evreden geçtiği bu evrelerin her birine bir gün dediği görülmektedir. Yani insan oğlu yaratılmadan önce insan oğlunun yaşayabilecek bir ortamın oluşabilmesi için bazı ilim adamlarının tahminine göre on beş milyar yıl geçtiği söylenmektedir. Ama Şu Bir gerçek ki çok uzun zaman geçmiştir. işte bunu kuran şöyle anlatmaktadır.76/1- Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti.
işte herşeyin yaratılmasıyla beraber insan oğlu ile kainattaki varlıkları lisanı haliyle konuşturarak onlar hakkında bize en doğru bilgiyi vermektedir.
11/7- O’nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Andolsun onlara: “Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz” dersen, inkar edenler mutlaka: “Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir” derler.
Her şey yaratılmış ve hangi insanın daha güzel bir amel işleyeceğini denemek için ölüm ve hayat yaratılmaktadır. Burada kuranın dışında yol arayanların tespit edemedikleri ve daha bu bilgiye ulaşamadıkları bir olağan üstü bir haberden bahsedeceğim.
Kuran Kainattaki varlıkları temel olarak iki kısma ayırmaktadır. Birisi secde eden varlıklar bunların adı melek olarak anlatılıyor. diğeri ise secde edilen varlıklar yani halife olan adem oğlu şemsiyesi altındaki insanoğludur. bakınız bunları lisanı haliyle konuşturarak nasıl izah ediyor.
2/28- Nasıl oluyor da Allah’ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O’na döndürüleceksiniz.

2/29- Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir.

2/30- Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim” dedi.

2/31- Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: “Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin” dedi.

2/32- Dediler ki: “Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.”

2/33- (Allah “Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver” dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: “Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim.”

2/34- Ve meleklere: “Ademe secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.
buraya kadar ayetlerde geçen iki varlıktan söz etmektedir.birisi halife olan adem oğlu ona akıl ve kainatın sırrını gün yüzüne çıkarabilecek kabiliyet verdiğini izah ederken bu secde edilmesi gereken varlıktır. yani emr vermekte olan varlık anlamında kulanılan.halife adem insandır. diğeri de secde eden varlık olarak melekler zikredilmektedir.işte meleklerin özelliğini kuran lisanı haliyle konuşturarak. kainatta yaratilan insanın dışındaki varlıklarda bu haslet vardır. yani bir domates fidesine domates yapacak bilgiyi allah kotlamış ve bir domates yapıyor. bakınız meleğin secde etmesi kendisindeki bilgileri insan oğlu istediği zaman. sunması anlamındadır. Bütün dünyadaki insanlar bir araya gelseler bir domates fidanının yaptığı domatesi yapamazlar. İşte kainatta yaratılan her varlık kendilerine ait birer bilgi küpüdürler ama. onları insanlardan farkları başkalarına ait bilgileri bilemezler sadece kendilerine kodlanan veya yüklenen bilgileri bilirler. Aslında ilahiyatçıların bazılarına bakıyorum. bir konu ile bilgileri güzel güzel ilimlerle buluşturarak açıklamışlar ama. bazı konularda. tamamen olayları çarpıtarak ilimlerle veya ilim adamlarıyla çatışmaya girmektedirler. İlimle din. akıl pratik çatışmayan çelişmeyen kucaklaşandır.Şimdi Oradaki tartışılan anlatan konulardan bazılarını buraya aktarmaya çalışalım. Abdül Aziz Hocam orada tıp ilmiyle kucaklaşan bir anne rahmindeki çocuğun gelişmesinden bahsederken güzel bir örnek verdi.22/5- Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.
23/12- Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

23/13- Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

23/14- Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.

23/15- Sonra bunun ardından siz gerçekten ölecek olanlarsınız.

23/16- Sonra siz gerçekten kıyamet günü diriltileceksiniz.
Bakınız zamanımızdan binbeşyüz yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen tıp ilminin kuranda geçtiği şekilde çocuğun oluşumundan bahsetmesi allahın bir mucizesi değil de nedir.? Bu Konuda Abdül Aziz Hocamı tebrik ediyor ve tam puğan veriyorum. Ama. tuttu belkısın sarayı hakkında ki söylediklerinde de pot kırdı. kanaatindeyim. ayetleri alalım bir bakalım.
27/38- (Elçinin gitmesinden sonra Süleyman “Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (Müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?” dedi.

27/39- Cinlerden ifrit: “Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim.” dedi.

27/40- Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: “Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.” Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: “Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.

27/41- Dedi ki: “Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?

27/42- Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: “Senin tahtın böyle mi?” denildi. Dedi ki: “Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk.

Bu Ayetlerin kastettiği manaları anlaya bilmek için kurandaki anlatım sanatını yakalamak gerekmektedir. Aslında kuranda geçen ayetlerin ne söylediğine değil ne söylemek ve ne anlatmak istediğine bakmak gerekmektedir. Süleyman peygamber zamanındaki teknolojinin bu günkü teknolojiden üstündü demek bence bayındır hocanın yanılgısı diyorum orada af edilmez bir gaf yapmıştır. Peygamberlerdeki mucizeler kendisinin de taktir ettiği gibi teknoloji mucizesi değil bilgi vahy mucizesidir. vahiyler de geçmişe ana. ve geleceğe ait bilgileri gayıp haberleri olarak vermektedir. ama. asla günün teknolojisinden teknolajik mucizeler asla göstermemişlerdir. Bakınız. Allah evrene bir yasa koymuştur. bu yasa kendi yaratılış seyri içerisinde işler durur. Peygamberler de bu yasaların içerisinde yaşadıkları sürece yasalardan nasiplerini alırlar. Deniz yüzek bilmeyen, birisi peygamber olsa da boğar firavun olsada boğar. Ateş içerisinde insanı yakacak düzeye ulaşırsa hazreti ibrahim olsa da yakar. nemrut olsada yakar. seyrini değiştirmez. Veya Allah insanları evrene koyduğu yasaya göre bir erkek ve bir dişiden meydana getiriyorsa. bu yasayı meryeme veya isa peygambere gelince değiştirmez. veya canlılar doğup büyüyüp ölüyorlarsa.. isa peygamber gelince hıristiyanların inandığı gibi allah onu öldürmeyip sağ yanına oturtturmaz. ölen insanın dünya hayatına geri gelmesi yoktur 21/95- Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler.

İşte din adamlarının bu yanlış algılama ve kuranı yanlış yorumlama nedeniyle böyle uygunsuz çatışmalara girilmektedir. Ben Şuna İnanıyorum ki Aslında kuran kuaranın anlattığı gibi anlaşılabilse. Önyargılı, ve kalpleri marazlanmayanların dışındaki bütün insanların inanacaklarına inanıyorum. çünkü kuranın anlattıkları içlerinde gizli bir cevher olarak beklemektedir. bazı büyük yanlışlardan dönen insanların dinlerini değiştirerek müslüman olmalarının nedeni budur. Orada celal şengör hocanın ilim adına konuştuklarına ben şahsen inanmıyorum. Diyor ki bu kainat tesadüfen kendi kendisine varoldu diyor. buna kasinlikle okuduklarıyla bağdaştıramadığını kendisi de bilmektedir. Ama inancını öyle yada böyle medeni cesaretini ortaya koyarak söylemesi takdire şayandır. Onun söylediğine göre bir rüzgar geldi demirleri bakırları aliminyumları kabloları topladı kendi kendisine bir televizyon oluverdi. veya bir adam oluverdi. hocam lütfen bir insanın meydana gelişindeki seyri lütfen bir inceleyin. Deli bir erkele deli bir kadın birleştikleri zaman. akıllı tasarımcı bir işnsan oluşmaktadır. bu söylediklerin doğru değildir. ama evrim konusundaki görüşlerinin bazılarının kurana ters olmadığını mehmet bayraktar hocayla beraberkatılarak paylaşıyorum mesela ayetlerden örnekler verdi. Kainatın altı günde yani altı aşamadan meydana geldiği bir gerçektir.10/3- İçlerinden bir adama: “İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katında ‘gerçek bir makam’ olduğunu müjde ver” diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler: Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür” dediler. İşte bu altı aşama değişik evrelerden evrimlerden geçmesi neticesinde olan bir gerçektir. İlimlerle kurandaki ayetler kesinlikle çelişmez. Ama ilim diye ispatlanmamış teori veya hipotezleri ortaya koyarak insanlara yutturulmaya çalışılmaları büyük bir skandal olarak nitelendirilmelidir. Aktarmış olduğum ayetlerde gerek kainatın gerekse kainat içerisindeki varlıklarda insanların müdahale veya evrendeki varlıkların biribirlerine yapmmış oldukları iletişim sonucunda değişiklikler evrimler oluşmuştur. Ama Kainat içerisinde yaratılıp allahın bir sünnet koymasından sonra türlerin biribirleri arasında değişiklikler olmuştur ama türlerden türlere yine onları o konunun ilim adamlarına bırakıyorum geçiş olmadığı kanaatindeyim. Bebeğin anne karnına gelinceye kadar geçirilen evreler veya anne karnındaki aşamalar ve anne karnından sonra değişik bir yaratılışla yaratılması bir yaratılşla geçirilen evrimdir.peki soruyorum insanların maymunlardan türeyerek evrimleşti diyenlere peki insanlar bu evrimleşme devam ederlerse ne olacak insanlardan başka insanların yerini tutabilecek bir varlık yoktur. hadi hodri meydan diyorum insanların evrimleşme sonucu maymunlardan meydana geldiğini ilan edenler insanların evrimleşme sonucunda ne olarak türeyeceklerinin bilgisini versinler asla böyle bir şey yoktur. ancak kainatı yaratan allahın söylediği gibi yeni bir yaratılışla yaratılıncaya kadar i
nsanlar dünya hayatında halifeliğini sürdüreceklerdir her peygamber veya değişik ilim adamları annelerinin karınlarından doğarken peygamber veya ilim adamları olarak doğmazlar. onlar bir olgunlaşmaya doğru giden bir süreç içerisinde olmaktadırlar. ve bu kainatın tekrar yok oluşu ve yeniden değişik bir yaratılış biçimiyle de yine değişim oluşmaktadır. Hepinize saygı selam ve sevgilerimi sunarım.
Gönderen Ali Rıza Borazan
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
EVVAB_İNSAN (2. September 2010)