Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30. December 2010, 03:42 AM   #4
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Tenasüh Yaratılış Kanunlarına Zıttır:

Kâinat düzenini ayakta tutan ve hayatın devam ve bekası için konulmuş sonsuz diyebileceğimiz kadar çok kanun vardır. Eşya arasındaki uyum, ahenk, disiplin, tertip, denge, ölçü ve düzen bunlarla sağlanmaktadır. Bütün kâinatı kuşatan bir ahengi ve bütün âlemi kapsayan bir dengeyi sağlayan bu kanunların koyucusu, Allahü Azimüşşân'dır (C.C.)

Kâinatın her köşesinde, her cephesinde görülen ölçü, denge, acıma, rahmet, rızıklandırma, terbiye etme gibi kanunlar atomlardan yıldızlara kadar âlemde hiçbir şeyin başıboş olmadığını göstermekle, ruhun da başıboş kalamayacağına gösterir ve tenasüh iddiasını reddederler. Bunlardan bazıları üzerinde kısaca duralım:

1- Tenasüh, Kâinatta Görülen Ölçü ve Denge Kanununa Zıttır:

Kâinatta her şey bir plân ve programdan çıkmıştır. Özenle dikilmiş bir elbise, nasıl ki, prova defterinden, terzinin ilim, ölçü, takdir ve maharetinden haber veriyorsa, kâinatta hikmetle yaratılan her şeyin ölçüsü, düzgünlüğü, ahenk ve estetiği ince ölçü ve düzeni de "Ölçü ve denge" Kanunu'ndan haber verir; Hak Teâlâ'nın adalet, ilim, hikmet ve irâdesini gösterir. Pek ince bir nazarla kâinata baktığımızda, bütün eşyadaki güzelliklerin, uyumluluğun ve ahengin, ölçü ve dengenin, cazibe ve çekiciliğin, bu iki kanundan geldiğini görürüz. Çünkü, eşya arasındaki estetik ve güzellik, ince bir ölçüyü, hassas bir tartıya, maharetli bir takdir ve tâyine, yüksek bir uyum ve âhenge dayanmaktadır.

Denge kanununu, birkaç örnekle açıklamaya çalışalım:

İnsanın yaşamasına yardım eden bir kısım kanunlar vardır. Vücutta, yağ ve besinlerin parçalanmaları, enerjiye çevrilmeleri tam bir denge içerisinde olmaktadır. İnsanın erkek ve kadın olarak yaratılmasında bir ölçü ve denge mevcuttur. Ölüm ve doğum denge üzerinedir. Dünya ile güneş arasında bir denge vardır. Med ve cezir olayı, dünya ile ay arasındaki dengeyi gösterir. Faydalı ve zararlı mikroplar dengeli bir şekilde çoğalırlar. Bütün hayvanların çoğalmaları yine denge iledir. O hâlde, kâinatta denge kanunu vardır ve hiçbir şey, kendini bu kanunun dışına çıkaramaz.

Dünyanın hareketleri, mevsimlerin geliş-gidişleri, hep bu kanun ile olur. Bütün atomlardaki sistem, denge kanununa bağlıdır. Semâdaki bütün menziller, bütün galaksi sistemleri, hep denge ile ayakta durmaktadırlar. Görülüyor ki, kâinatın her köşesinde hükmeden bir denge kanunu vardır.

Denge kanunu, çok yönlüdür. Bunun, meselâ, kâinatta, fizikî denge, biyolojik denge, bedenle ruh arasındaki denge... gibi çeşitleri vardır.

Bütün hayat sahiplerinin vücutlarındaki yağ ve besinlerin parçalanma ve enerjiye çevrilmeleri tam bir denge içerisindedir. Bütün hayat sahiplerinin, doğma, büyüme ve beslenmeleri ve nihayet ölmeleri hep bu biyolojik denge kanununu gösterir.

Fiziki dengeye gelince, semâdaki bütün menziller bütün galaksiler, samanyolları, fiziki dengeyle ayakta durmaktadırlar. Atom sistemlerinden güneş sistemlerine kadar her şey bu kanunun kapsamına dahildir. Her şeyin fizikî yapısı ve dengesi, onun vazifesine göre düzenlenmiştir. Meselâ, Güneş ve Ay'ın fiziki yapıları, onların ruhları hükmünde olan vazifelerine en uygun bir şekildedir. Biri diğerinin görevini yapamaz.

Görülüyor ki, kâinat baştan aşağıya ilim-i ilâhî'nin pergeliyle ölçülüp biçilmiş, dengelenmiş ve O'nun hakimane kıskacı altında dâimi bir denetime, gözetime tâbi tutulmuştur.

Denge kanunu, her hayvan ruhu ile cesedi arasında da mevcuttur. Sâni-i Hakîm her ruha, mahiyet ve tabiatına uygun bir ceset giydirmiştir. Meselâ, koyunun cesedi uysal ruhuna ne kadar uygundur. O ruh, arslanın kafasını taksa, pençesini de alsa canavar olamaz.

Hayvanların ruhları arasında da farklılıklar mevcuttur. Meselâ, ceylân ile arslanın, balık ile kuşun... ruhları mizaç, arzu, istek, hülâsa mahiyet itibariyle birbirlerinden nihayet derecede ayrıdırlar.

Kâinatta kapsamlı bir şekilde cereyan eden bu kanun gösteriyor ki, Cenâb-ı Hak, en mükemmel şekilde yarattığı insan ruhunu, en yüksek mertebeden en aşağı dereceye indirmez. Yani, sarayda yaşayan insanın ruhunu, ininde pinekleyen tavşana, gölde yüzen kurbağaya veya fare kovalayan kediye sokmaz. Böyle bir hâl, yukarıdan aşağıya kadar açıklanan denge kanununa zıttır.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
FEDAKARADAM Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (30. December 2010)