Sağ ve sol (Meymene ve meşeme)
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!
Meymene
Sözlüklerde “ميمنة meymene” sözcüğü için, “يمين yemin” veya “يمن yumn” sözcüklerinden türemiş olmasına göre “sağ el” veya “uğurlu / bereketli” karşılıkları verilmiştir.
Burada, sözcüğün “يمن yumn” sözcüğünden türediği kabul edilirse “ashab-ul meymene” deyimi; “bahtı iyi olan, bereketli, mutluluk sahibi” anlamına gelir.
Eğer “meymene” sözcüğünün “yemin” sözcüğünden türediği kabul edilirse bu takdirde ayetteki “ashab-ul meymene” deyimi “sağ el” anlamına gelir ve bu deyimin “yüksek mertebe” belirtmek için kullanıldığı anlaşılır. Çünkü Araplar için “sağ el”, kuvvet ve şerefin sembolüdür. Nitekim hürmet edilen kimseler meclislerde sağ köşeye oturtulur ve bir kimseye verilen değer “فلان منّى باليمين Fulanun minnî bil-yemin (o benim sağ kolumdur)” ifadesi ile belirtilirdi. Bu ifade günümüzde de aynen kullanılmaktadır.
meşeme
"مشئمة Meş`eme" sözcüğü, "شئم şum" kelimesinden türemiş olup; "uğursuzluk, talihsizlik" demektir. Araplar, "şu`ma (uğursuzluk)" sözcüğü ile "شمال şimal (sol el)" sözcüğünü aynı anlamda kullandıklarından sözlüklerde "şu`ma" sözcüğünün anlamı "sol el" olarak belirtilmiştir. Sefere çıkan bir kimsenin sol tarafından bir kuşun uçmasını uğursuzluk sayan Araplarda "sol el", zayıflığın ve zilletin simgesidir. Nitekim önemsiz ve aşağı mevkide görülen kimseler meclislerde sol tarafa oturtulur ve bir kimsenin değersiz olduğu "فلان منّى بالشّمال Fulanun minnî bi-l şimal (O benim sol kolumdur)" ifadesi ile belirtilirdi. Özetle "اصحاب المشئمة ashab-ul meş`eme"; Allah`ın aşağıladığı, bedbaht kimselerdir ve O`nun huzurunda sol tarafta bulunacaklardır.
Rabbimiz bu iki grup insandan Vakıa suresinin 27. ve 41. ayetlerinde de bahsetmiştir.
Burada yüce Allah, "sol ehli" olan zümre için "ayetlerimizi inkâr edenler" nitelemesinden başka bir nitelemede bulunmamıştır. Bunun sebebi ise, kâfirliğin bütün kötülükleri kapsaması ve hatta kötülüklerin tümünden baskın çıkmasıdır. Yani kâfirlikle birlikte hiçbir iyi amel düşünülemez, onlar iyi davranışlarda bulunsalar dahi bu iyiliklerin kendilerine hiçbir yararı olmaz, onların kâfir olmaları her şeyi siler bitirir. Dolayısıyla kâfirlerin köle azat etmediklerini, yoksulu doyurmadıklarını ayrıca belirtmeye hiç gerek yoktur. Onlar; uğursuz, kötü, defterleri sol taraftan verilecek olan "meş`eme" ehlidirler. Onlar; sarp yokuşun gerisinde kalmışlar ve onu aşmak için o yokuşa saldırmamışlardır.
Kaynak:işte Kur'an (Hakkı Yılmaz)
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
|