Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18. February 2014, 10:50 PM   #15
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.017
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm, Değerli Khaos Kardeşim.

Alıntı:
khaos Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Halil Ay abicim,
Müsait olduğunuzda Ahzab 53 ve Tahrim 5. ayeti güncelleyebilirmisiniz.

tşk.
Kur’an’da Allah’ın ifade ettiği üzere insan bir takım zaaflara ve tutkulara yani negatif özelliklere sahiptir. Bunlar:
Bencillik, zalimlik, nankörlük, ümitsizlik, sevinç delisi, kendini beğenmişlik, cimrilik, kafa tutuş, tahammülsüzlük, acelecilik, sabırsızlık, şehvetperestlik ve servet düşkünlüğüdür.


İslâm dini, bazılarının iddia ettiği gibi bir inançlar manzumesi değildir. Herkesin Dinin ne demek olduğunu iyi bilmesi gerekir. Hakk Dîn, “Yüce Allah'ın kullarını hakka ulaştırmak üzere peygamberleri aracılığı ile akıl sahibi insanlara tebliğ ettiği, onları kendi iradeleriyle dünya ve âhiret mutluluğuna kavuşturan sistem, Allah'ın koyduğu hükümler”dir.

Allah, merhameti gereği insanların kişisel davranışlarından; yemelerinden içmelerinden, giyinmelerinden, kazanma şekillerinden harcamalarına, savaşmalarına, evlenmelerine, boşanmalarına, doğayla olan ilişkilerine, yönetim biçimlerine kadar her şeylerine müdahale edip, toplumdan zulüm ve fesattan kurtarıp adaletin sağlanması için bir takım ilkeleri kullarına elçileri aracılığı ile bir kitap ile göndermiştir. Kısacası Rabbimiz insanları ve evreni cahil ve zalim insanların eline bırakmamıştır. İnsanların dünya ve ahirette esenliğini, mutluluğunu sağlayacak ilkeleri göndermiş ve bunların tamamına uyulmasını istemiş, bazılarının kabulüne bazılarının reddine razı olmamıştır.

Rabbimiz, Kur’an’da yer alan ana ilkelerde de kullar içi herhangi bir serbestlik tanımaz.
Ve Allah ve Elçisi bir işte hüküm verdiklerinde, hiçbir mü’min erkek ve mü’min kadın için kendiişlerinde serbestlik yoktur. Ve kim Allah'a ve Elçisi'ne isyan ederse o, açık bir sapıklıkla sapmıştır. (Ahzab/ 36)

Allah koyduğu ana ilkeleri tabulaştırmıştır; bunların uygulamalarını ve uygulama şekillerini insanların istişare ederek alacakları karara bırakmıştır.
De ki: “Geliniz, Rabbinizin size neleri tabulaştırdığını; dokunulmaz kıldığını okuyayım:

‘Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamanızı,
ana babaya iyilik yapmanızı- güzel davranmanızı,
fakirlik endişesiyle / fakirleştiriliriz korkusuyla çocuklarınızı öldürmemenizi, - Sizi ve onları Biz rızklandırıyoruz.-
kötülüklerin açığına ve gizlisine yaklaşmamanızı,
haksız yere, Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmemenizi, -İşte bunlar, aklınızı kullanasınız diye O’nun size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-
Yetimin malına da yaklaşmamanızı, -Yalnız erginlik çağına erişinceye kadar en güzel biçimde yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz.-
ölçüyü, tartıyı hakkaniyetle tastamam yapmanızı, -Biz kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile; kapasitesi dışındaki bir şeyle yükümlü tutmayız.-
söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa adil olmanızı
ve Allah'a verdiğiniz sözü tastamam tutmanızı.’ -İşte bunlar öğüt alıp düşünesiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-”
Ve şüphesiz ki, bu, dosdoğru olarak Benim yolumdur. Hemen ona uyun. Ve başka yollara uymayın da sizi O’nun yolundan ayırmasın. İşte bunlar, Allah’ın koruması altına girersiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır. (En’am/ 151- 153)

Yüce Allah, koyduğu kuralları uygulamayan sözde inanmış geçinenleri de tehdit eder.

Değerli Kardeşim,

Allah Resulu'nun/Nebisinin aynı zamanda “Ülülemr olduğunu da gözönünde bulundurmak gerekli diye düşünüyorum.

İslam asla sentez kabul etmez.

Kur’an’a baktığımızda Müslümanların devletinin Din ve halk; sivil oluşumdan; çift yapılı bir sistemden meydana geleceği anlaşılmaktadır; bu iki yapı, hâkimiyet olarak Hakk; Allah, uygulama olarak da halktır. Yönetim, yasallığını “Şura” prensibi gereği halktan, İslâm ilkelerine bağlılıktan dolayı da Hakk’tan alır.
Kur’an’da Rabbimiz Kendisine ve elçisine itaatten sonra “Ülülemr”e (emir/iş/plan program sahiplerine) itaat edilmesini emir buyurmuştur.


Ey iman etmiş kimseler! Allah'a itaat edin, Elçi'ye ve kendinizden olan emir (emir/iş/plan program) sahiplerine; kendi palementonuza itaat edin. Sonra, eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseler iseniz, onu Allah ve Elçi'ye havale edin. Bu, daha iyidir ve en uygun çözümü bulmak bakımından daha güzeldir. (Nisa/ 59)

Burada konu edilen “Ülülemr” Müslümanların kendilerinden oluşturduğu “Şûra Meclisi”dir. Buna ister “Parlamento”, ister “Halk meclisi”, ister “Millet meclisi” ister “Konsey” denilsin, isminin hiç önemi yoktur. “Şûra “ ilkesi ile hem ehil olan herkesin yönetime katılımı sağlanır hem de diktatörlük engellenir. Meclis, Müslümanların tümünün meclisi durumundadır.

"İşte, verilen herhangi bir şey basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise;
iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için,
günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için,Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı oluşturan-ayakta tutan], işleri de kendi aralarında görüşme, danışma olan, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden harcamada bulunan kimseler için ve kendilerine bir haksızlık ve saldırı isabet ettiği zaman birbirleriyle yardımlaşan/ intikam alan kimseler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır." (Şura/ 36- 39)

"İşte sen, sırf Allah'ın rahmeti sebebiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları bağışla, onlar için bağışlanma dile. İşlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a işin sonucunu havale et. Şüphesiz Allah, işin sonucunu Kendisine havale edenleri sever." (Ali-i Imran/ 159)

İslâm “Ülülemr”lik kurumunu hiçbir zaman bir kişiye uygun görmemiştir. Bunun kurumsallığını istemiştir.

"Ve içinizden hayra çağıran, herkesçe kabul gören iyi şeyleri emreden, vahiy ve ortak akıl ile kötülüğü-çirkinliği kabul edilen şeyleri engelleyen bir önderli toplum bulunsun. Ve işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Al-i Imran/ 104)

Şimdi dileğinize gelecek olursak,Tahrim Suresinin ilk 5 âyeti:

Tahrim;1-5:
"1Ey Peygamber! Eşlerinin rızalarını arayarak Allah'ın helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haramlaştırıyorsun? Ve Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
2Allah, kefaretini ödeyerek yeminlerinizi çözmeyi kesinlikle size meşrû kılmıştır. Ve Allah, sizin mevlanız; yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınınızdır. Ve O, en iyi bilen, en iyi yasa koyandır.
3Bir de hani Peygamber, eşlerinden bazılarına bir sözü/ olayı sırlaştırmıştı. Sonra eşlerinden biri bunu haber yapınca ve Allah, Peygamber'e bunu açığa vurunca, Peygamber bir olayın kısmını belirlemiş, bir kısmından mesafelenmişti/ vazgeçmişti. Sonunda o eşe, bunu kendisi haber verince o eş: “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. Peygamber, “Bana iyi bilen, iyi haber alan haber verdi” demişti.
4Ey Peygamber'in iki eşi, hatalarınızdan Allah'a dönerseniz sizin için iyi olur. –Çünkü kesinlikle ikinizin kalpleri kaydı; inançlarınız bozuldu, sapıklığa düştünüz.– Yok eğer Peygamber'e karşı dayanışmaya girerseniz hiç kuşkusuz bizzat Allah, o'na mevladır; yardımcıdır, destekçidir, koruyucudur, yol göstericidir. Cibrîl/Kur’ân ve iman edenlerin sâlihleri de. Ve bunlardan sonra inecek âyetler de o'na arka çıkarlar.
5Eğer o sizi boşarsa, Rabbinin, kendisine sizden daha hayırlı, müslime, mü’mine, sürekli saygı duyan, tevbe eden, oruç tutan/seyahat eden dul ve bakire eşler vermesi umulur."

şeklindedir.Burada sesleniş Allah'ın Nebisinedir. Allah'ın Nebisi aynı zamanda Ülülemr'dir. Allah'ın Nebisi fiziki olarak aramızda değildir ancak Allah'ın vahyettiklerinin tebliği olan Allah'ın talimatnamesi olan Kur'an elimizdedir.
Bunu güncelleyecek olursak hitap; günümüzdeki Elçilik/nebilik misyonunu yüklenen,Kur'an ile uyarı görevinde bulunanlar ve Ülülemr’ler olacaktır.

Ey elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı görevinde bulunanlar!/ey Ülülemr’! Eşlerinizin rızalarına uygun olacak diye de olsa keyiflerinize göre haram ve helal ortaya koyamazsınız. Ve Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Allah, kefaretini ödeyerek yeminlerinizi çözmeyi kesinlikle size meşrû kılmıştır. Ve Allah, sizin mevlanız; yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınınızdır. Ve O, en iyi bilen, en iyi yasa koyandır.
Ey inananlar! Elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı görevinde bulunanların evlerinde/Ülülemr’in evlerinde yaşanan şu olaya dikkat edin!
Bir de hani elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı görevinde bulunanların/Ülülemr’ , eşlerinden bazılarına bir sözü/ olayı sırlaştırmıştı. Sonra eşlerinden biri bunu haber yapınca ve Allah, elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı görevinde bulunanlara/Ülülemr’'e bunu açığa vurunca, elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı görevinde bulunanların/Ülülemr’ olayın bir kısmını belirlemiş, bir kısmından mesafelenmişti/ vazgeçmişti. Sonunda o eşe, bunu kendisi haber verince o eş: “Bunu sana kim haber verdi?” dedi.Elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı yapanlar/ülülemr, “Bana iyi bilen, iyi haber alan haber verdi” demişti.
-Ey elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı yapanlara/ülülemr'e tuzak kurmaya çalışanların ihanet eden eşleri! Hatalarınızdan Allah'a dönerseniz sizin için iyi olur. –Çünkü kesinlikle ikinizin kalbi kaydı.– Yok eğer elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı yapanlara/ülülemre karşı dayanışmaya girerseniz hiç kuşkusuz bizzat Allah, o'na mevladır; yardımcıdır, destekçidir, koruyucudur, yol göstericidir. Cibrîl/Kur’ân ve iman edenlerin sâlihleri de. Ve bunlardan sonra inecek âyetler de o'na arka çıkarlar._
Eğer elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı yapanlar/ülülemr', tuzak kurmaya çalışanların ihanet eden eşlerini boşarsa, Rabbinin, kendilerine sizden daha hayırlı, müslime, mü’mine, sürekli saygı duyan, tevbe eden, oruç tutan/seyahat eden dul ve bakire eşler vermesi umulur.

Ahzab 53 de:
"Ey iman eden kimseler! Peygamber'in evlerine sadece –vaktine bakmaksızın–yemeğe izin verilince girin. Ama çağırıldığınız vakit hemen girin. Artık yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Söz için de beklemeyin. Şüphesiz bu hâliniz, Peygamber'e eziyet veriyor sonra da O, sizden çekiniyor. Allah ise haktan/gerçekten çekinmez. Onun hanımlarından bir kazanım istediğiniz zaman da perde arkasından/odalarına girmeden isteyin. Böyle yapmanız, sizin kalpleriniz ve onların kalpleri için daha temizdir. Ve sizin Allah'ın Elçisi'ne eziyet etmeniz ve kendisinden sonra hanımlarını da, sonsuza dek nikâh etmeniz olacak bir şey değildir. Bu, Allah katında çok büyüktür."

şeklindedir. Aynı şekilde burada da bu mesajları güncelleyecek olursak hitap edilen Nebi yerine, günümüzdeki elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur'an ile uyarı görevinde bulunanlar ve Ülülemr’ler anlaşılmalıdır.

Ey iman eden kimseler!
Elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek kur’an ile uyarı görevinde bulunanların evlerine/Ülülemr’in evlerine sadece –vaktine bakmaksızın–yemeğe izin verilince girin. Ama çağırıldığınız vakit hemen girin. Artık yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Söz için de beklemeyin. Şüphesiz bu hâliniz, elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek Kur’an ile uyarı görevinde bulunanlara/Ülülemr’e eziyet veriyor sonra da onlar, sizden çekiniyorlar. Allah ise haktan/gerçekten çekinmez. Elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek kur’an ile uyarı görevinde bulunanların/Ülülemr’in/ hanımlarından bir kazanım istediğiniz zaman da perde arkasından/odalarına girmeden isteyiniz. Böyle yapmanız, sizin kalpleriniz ve onların kalpleri için daha temizdir. Ve sizin Allah'ın Elçilik/nebilik misyonunu yüklenerek kur’an ile uyarı görevinde bulunanların/Ülülemr’in eziyet etmeniz ve kendilerinden sonra hanımlarını da, sonsuza dek nikâh etmeniz olacak birşey değildir. Bu, Allah katında çok büyüktür.

İnşaAllah karşılıklı sohbet etme imkanımız olur da olayları derinlemesine müzakere ederiz.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
beyazasi (19. February 2014), khaos (19. February 2014), mustafabey (19. February 2014)