Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12. September 2017, 01:05 PM   #5
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Memur vazifeli demektir. Memur maaşla çalışan insan demektir. Memuriyet dinî bir nitelik taşıyan kavramdır (İbrahim makamından yer edinmektir). Hak dinde olağan olan bir şey olup "kamu görevi" yapmaktır. Yani kâr için değil, insanlık için, bir geçimlik karşılığı iş yapmaktır.
Kamu görevi ise “Allah” için maişet usulü toplum lehine iş görmektir. Bu ise karşılıksız iş yapmaktır. Karşılıksız iş yapmanın sınırı ise ''Maişet''tir. Yani maişet, karşılık sayılmamaktadır. İhtiyaçlarını karşılamaya yetecek miktar demektir.
Hele maişet, ücret hiç değildir. Çünkü insandan hizmet almaya devam etmek için onun temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Çünkü insan, tüketmek zorundadır. Tüketmeyi kestiği zaman ölür. Bunun için temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar olan maişet din açısından karşılık sayılmamıştır. Yani Allah için iş yapma(Sebilullah).
Bunun için de Allah için iş yapmak olgusu, hiçbir şey verilmemesi demek değildir. Çünkü insan hiçbir şeysiz yaşayamaz.
Maaşta ölçü ise, itidal üzere yaşamaya yetecek kadar olmasıdır. Bunun altındakini vermek çalışana zülümdür. Fazlasına müsaade etmek ise, hizmet ettiği farz olunan topluma karşı zulümdür. Karşılıktır. Rüşvettir.

Topluma hizmet karşılığı verilmesi hak din tarafından ön görülen maaş dışında ve bu görev vesilesi ile maişetin dışında bir maddi şey alınıp kabul edilmesi ise rüşvettir; ister maaş yüksekliği olsun, isterse hediye niteliğinde olsun rüşvettir. Çünkü hak din değerler manzumesine göre bu fazladan kâr ve kazanç, o kişinin eline kamu görevi vesilesi ile gelmektedir. Çünkü elbirliğiyle mülkiyette her iş kamu görevi şartlarına göre serbest girişime izin verilmesi, yani ihtiyaç fazlası iş tutmayı, kamu görevi olmaktan çıkarmaz.
Mesela, fırında ihtiyaç fazlası ekmek üretmek bir kamu görevidir. Bunu maişet dışı amaçlarla kâr için yapmak ise rüşvettir.
Bir ülkenin binit ihtiyacını karşılamak kamu görevidir. Bundan kazanılanın sadece maişet kadarı müstahsilin, diğeri kamunundur…

Satılık eşya pazarlayan ve üretenler de bu işi kamunun mal ihtiyacını karşılamak için yaparlar; din bunu bu şartla meşru görür. Arada ki fark, memur olarak tanınan kimse kamunun ihtiyaç duyduğu hizmeti üretirken, alış verişçi, üretici, sanatkâr, sanayici gibi kimseler de bu işi kural olarak topluma hizmet etmek için yaparlar.
Hak din bunu böyle değerlendirir.
Hak din sosyo ekonomi politiğinde maişet dışındaki fazla ise, elden çıkartılarak, maişet düzeyine inmeyi gerektirir.
Memur açısından bunu yerine getirmek sorun olmaz. Çünkü, memur malı kendine değil, Beyt'ül Mal nam ve hesabına üretir. Ve ürettiği mal Beyt'ül Mal'ındır. Beyt El Mal'e üretilen değerin sadece maişet miktarı görevli mümine iade edilir ve fazlası ki bu artı değerdir, Beyt El Mal'de kalır.
Ama girişimci için bu tersine işler. Yani, ürettiği değerin bedeli onun eline geçmiştir. Bu kez o, kavam (itidal) üzere yaşamak ve iffet kuralına uymak için kendisinin ve iyalinin ihtiyacı olanı elinde tutup, kalanın hepsini Beyt El Mal'a vermesi gerekir. İşte, sıcak para eline geçen girişimci çoğunlukla buna uymaz. Uymadığı için de, zaten zenginleşip aristokratlaşır. Yani, Mu'minun Suresi-4. ayetini açıkça ihlal etmiş ve kat kat riba yemiştir.. Bu ayetin içeriğinin reddi ve maişet dışında, Beyt'ül Mal'a kalması gereken kısmın da/fazlanın da kendisine bırakılmasını istemek ve toplumu buna zorlamak ise rüşvettir; irtikâptır; ihtilastır; hırsızlıktır, kat kat riba yemektir.

İslam'ın getirdiği kurallar bu yazdıklarım olduğuna göre, meallerle hem de kan bağına göre oranlar yaratarak mirasçı denilenlere avantadan mal mülk sağlamanın dolayısı ile bu aykırılıkların, fitne yaratma çabalarının sebebi, nedeni nedir?
Bir Müslüman'ın maişetinden fazla bir "şeyi" olamayacağına göre neyi miras olarak alacaktır ki?

Allah'ın adetinde ve sünnetinde ve de dolayısı ile Kur'an'da aykırılık yoktur.
Bu nedenle, ilk önce biri bunu bana anlatsın; yukarıdaki soruların cevabını versin.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Konu galipyetkin tarafından (23. July 2021 Saat 01:32 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla