Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12. October 2015, 08:45 AM   #4
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Öğrenen-öğreten = mürit-mürşit ilişkisi:
Musa kıssası, öğreten-öğrenen ilişkisini de tanımlar:
- Musa’nın genç arkadaşına eşiti olarak hitabı istenen;
- İlim sahibi kişinin tepeden bakan, her şeyi bilir görünen,
Allah’ın otoritesine yaslanarak kanısını Allah’a izafe eden
Hitabı ise istenmeyen öğreten-öğrenen ilişkisini tasvir eder.

Öğrenen…
Her disiplinde öğrenme, öğreten-öğrenen ilişkisini gerektirir.
Ama bu gerek yüceltilmemeli ruhani değerler yüklenmemeli.
Öğreten, aynı okulun bir sınıf sonrasında başka bir öğrenen,
Anlattıkları kendi tecrübesinden ve kanısından başkası değil.
Öğrenen öğrendiklerine tâbi olmamalı, yanlışları sorgulamalı.
Çünkü nihai amaç kendi yolunu edinme/tutma = özgürleşme.

Öğreten…
Musa başlangıçta genç arkadaşını ilim aramaya davet etti.
Ona örnek olarak onu teşvik etti, önünü açtı öğreteni oldu.
Fakat ilime ulaştıklarında, aradaki bu farklılık ortadan kalktı.
Musa’nın başlattığı o yolculuk birlikte geri dönmeleri ile bitti.
Öğreten, ilimde amacın özgürleşmek olduğunu unutmamalı,
Öğretmenin amacı özgürleştirmek, öğretenin kendinden de.

Rüşd: Doğru yol
İrşad: Doğru yola ermek
Mürşid: Doğru yola erdiren


Mûsa ona, “sana öğretilen rüşde (doğru yola) ulaşmadan1 bana öğretmen3 üzere sana tâbi olayım2 mı?” dedi.” Kehf 66
Musa… 1- doğru yola ulaşmanın, 2- tâbi olunan, 3- başka bir kişiden öğrenildiğini sanıyordu.

Dedi: "Doğrusu sen benimle iken sabredemezsin. Kavrayamadığın bilgiye nasıl dayanacaksın?"” Kehf 67-68
İlim sahibi kişinin cevabı “doğru yolu kavrayamazsın” değil, “doğru yolun nasıl öğrenildiğini kavramamışsın”.

De ki: “Ben size zarar vermeye ve sizi irşad etmeye (doğru yola erdirmeye) muktedir değilim…. sadece Allah’tan duyurma, O’nun elçiliği.” Cin 21-23
Allah’ın resulü dahi doğru yola erdiremez = irşad edemez.

Allah, kimi hidayete erdirirse, işte hidayete eren odur. Ve kimi dalâlette bırakırsa artık onun için irşad eden (doğru yola erdiren, mürşid) bir dost bulamazsın.” Kehf 17
Kullarım sana benden sorduğunda, ben Karîb'im, yakınım. Dua/davet eden, beni davet ettiği zaman duaya/davete icabet ederim. O halde onlar bana icabet etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki böylece onlar irşada (doğru yola) ulaşırlar.” Bakara 186
Doğru yola erdiren/ulaştıran = irşad eden = mürşid sadece Allah.

De ki: “Cinlerden bir topluluğun dinlediği, sonra şöyle dedikleri bana vahyolundu: “Biz hayranlık veren bir Kur’ân dinledik. Rüşde (doğru yola) iletiyor, ona inandık ve artık kimseyi Rabbimize ortak koşmayız.””” Cin 1-2
Allah’ın doğru yola erdirmesi = irşad etmesi = mürşidliği… Kuran ile.

.

Konu ozkanates tarafından (14. October 2015 Saat 07:04 AM ) değiştirilmiştir.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
kuman (12. October 2015)