Yukarıdaki yazımdan devam:
Bakara 30-39:
Her kavram, ancak kendi zıddıyla tanımlanır/bilinir. İlk yaratışta ruh, kendi halini (pozitiviteyi) deneyimler ama bilemez, çünkü kendi zıddını deneyimlemez/bilmez. Örtülerek/kendini unutarak negativiteye indiğinde, kendi zıttını (negativiteyi) deneyimler. Böylece kendi zıddının bilgisini edindikçe, kendine ait sıfatları = kendi halini = kendini öğrenir = ilim sahibi olur.
"Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik1 de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler3. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir2." Ahzab 72
1- Pozitivite yaratılan ruha = meleğe, tekamül teklif edilirken,
2- İneceği negativite, en ileri aşaması olan insana kadar gösterilir.
3- Bir kısmı sürecin zorluğundan ürkerek kabul etmez, melek olarak kalır.
Bakara 30: “Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım1." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın?2 Oysaki bizler, seni hamt ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz3.” Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim4”.”
1- Tekamül teklif edildiğinde,
2- İneceği negativiteyi bilen melek maksadı anlamaz, sorar:
3- “Bizler senin istediğin gibiyken, zaten pozitivitedeyken negativiteye inmek neden?”
4- Cevap: “Bilmediklerinizi bilmek” için.
31: “Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti.”
Bilmediklerini bilmek = öğrenmek… öğrenen Adem ile gösterilir:
31-33: “Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz“. Dediler:.. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim… Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını". Âdem onlara onların adlarını haber verince…"
Tekamül etmeyen melek, Allah’ın isimlerini = kendi sıfatlarını bilemez.
Tekamül eden = öğrenen Adem, Allah’ın isimlerini = kendi sıfatlarını bilir.
Melekler aynı sıfatlara sahip olduğundan, Adem onların sıfatlarını da bilir.
33: “…Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size!1 Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açiğa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi2 de en iyi biçimde bilmekteyim".”
1- “İşte gördünüz, kendinizi bilmek ancak negativiteye inmekle mümkün…
2- Sizde örtülü/saklı sıfatlarım, siz kendinizi bildiğinizde açığa çıkacaklar”.
34: “O vakit biz meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik.”
Allah’dan başka varlığa secde edilmediğinden, meleklerin bu secdesi Adem’in kendisine değil…
Adem’in kendini bilerek açığa çıkardığı = görünür/bilinir hale getirdiği Allah’ın isim ve sıfatlarına.
35: “Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin”."
Melek, pozitivitede yaratılan nefsin/ruhun adı. Henüz negativiteye inmediği için ilim edinmez.
Melek, teklifi kabul edip negativiteye inerek tekamül etmeye başladığında, adı artık cin olur.
Cin, tekamülünü tamamlayıp ilim ile pozitiviteye/cennete döndüğünde, adı artık adem olur.
35: “Ama şu ağaca2 yaklasmayın, yoksa zulme sapanlardan1 olursunuz."
1- İlim, kendi zıttını = negativiteyi deneyimleyerek kendini bilme olduğundan,
2- Bahsedilen ağaç, ilim edinme süreci = tekamül.
Ruhlara tekamül teklif edilmiş (melek), kabul edenler tekamül etmişlerdi (cin). Tekamülünü tamamlayarak pozitiviteye/cennete dönenlere (adem), tekamüle devam etme (insan) teklifi yapılır. Kabul etmeyenler bilgilendirilir: “İlime yaklaşmayın yoksa zulme saparsınız = negativiteyi inersiniz = tekamülünüz devam eder”.
36: “Bunun üzerine şeytan onlarin ayaklarını kaydırdı1 da onları içinde bulundukları yerden çıkardı2. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kisminiz bir kisminiza düsman olarak asagiya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde3 sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkâni olacaktır".”
1- Allah’dan kulları azdırma izni/görevi almış olan şeytan burada devreye girer. Uydurma vaadlerle,
2- Nefslerine kapılmalarını sağlayarak cennetten çıkmaları = negativite = tekamül için onları kandırır.
3- Bu uydurma vaadlerle kandırma, yeryüzündeki negativitenin = tekamülün inşasında da devam eder.
(yeryüzü tekamülünün negatif evresi şeytanla yönetilir)
37: “Bunun üzerine Âdem, Rabbinden bazi kelimeler ögrenip belledi de O'na yöneldi.”
Allah yeryüzünde insanı yalnız bırakmaz rablik eder = eğitip öğreterek daha iyiye daha güzele kılavuzlar, tekamül ettirir.
(yeryüzü tekamülünün pozitif evresi nebilerle yönetilir)
38: “Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.”
Allah’ın rabliğiyle yeryüzü tekamülünü tamamlayıp pozitiviteye/cennete dönenler.
39: “Nankörlüğe sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar, ateşin dostu olacaklardır. Onlar orada uzun süre kalacaklardır.”
Tekamülü halen devam edenler = negativitede olanlar.