Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27. March 2010, 04:11 AM   #5
canneylesin
Yeni Üye
 
canneylesin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 16
Tesekkür: 15
13 Mesajina 28 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
canneylesin has much to be proud ofcanneylesin has much to be proud ofcanneylesin has much to be proud ofcanneylesin has much to be proud ofcanneylesin has much to be proud ofcanneylesin has much to be proud ofcanneylesin has much to be proud ofcanneylesin has much to be proud of
Standart

Burada Sayın Hakkı Yılmaz'ın tefekkür bahsinde anlattığı ham düşünce konusunu açmakta fayda görüyorum:

“Peki, onlar, yeryüzünde dolaşmadılar mı ki kendilerinin, kendisiyle akledecekleri kalpleri ve kendisiyle işitecekleri kulakları olsun. İşte, şüphe yok ki, gözler kör olmaz, fakat göğüslerin içindeki kalpler kör olur”(Hacc 46).

Bu ayet bize asıl akletmek faaliyetinin kalp ile olduğunu söylemektedir. Çoğumuz bu tip ayetlerin manevi anlamları olduğunu insanın kalbi ile akledemeceğini düşünür. Oysa ki bilimin gelişmesi ve ilerlemesi sayesinde manevi anlamı olduğu zannedilen bu ayetlerin aslında müteşabih oldukları ve bilimsel anlamda birebir doğruyu söylediklerinin açığa çıkacağını düşünüyorum.

Kalp günde oluşan yüzbinlerce düşünceden ve düşüncenin insana verdiği rahatsızlıklardan arınmış bir haldedir. Düşünce ise beş duyumuzla algıladığımız dış dünyaya beynimizin verdiği tepki ve bu tepki neticesinde sonuca ulaşmak için yürüttüğümüz beyin faaliyetidir. Bu anlamda Kur’an’da yer alan Adem kıssasına bakacak olursak Rabbimiz Adem’e “bu ağaca yaklaşma” demiştir. “Bu ağaca yaklaşma” emiri üzerine Adem’in beyninin verdiği tepki “benim sonsuzlaşmamı engellemek için bu ağaca yaklaşma” dedi, olmuştur. Beyninin verdiği bu tepkinin peşinden giden Adem Rabbinin yasakladığı şeyi yapmıştır. Akletmemiş, sorgulamamış düşüncelerinin arasında kaybolmuştur. Eğer Adem akletmiş olsaydı yani kalbinin sesini dinlemiş olsaydı ya da bir sorgulamaya yani tefekküre girişmiş olsaydı beyninin ürettiği bu ham düşünceden sakınabilirdi. Ama yapamadı.

Beyin her zaman ham düşünce mi üretir? Beynin elde ettiği her sonuç ham mıdır? Burada önemli olan nokta beyinle yapılan düşünme faaliyeti ile akletme faaliyeti arasındaki korelasyondur. Eğer sadece beyninizle düşünürseniz her zaman ham düşünceye ulaşırsınız. Düşünme faaliyeti isterse aylarca isterse yıllarca sürsün sonucunda ulaşacağınız sonuç ham olacaktır. Bu durumda olgunlaşmamış bir sonuca dayanarak yaptığınız eylem, dış dünyaya yansıttığınız davranış da yanlış olur. Ancak düşünme faaliyetinin içine akletme fonksiyonunu dahil edebilirseniz o taktirde ulaşacağınız sonuç gerçek bilgi olacaktır. Beynin ürettiği ham düşüncelerden kurtulmak için bir destekçimiz daha vardır. O da Kur’an ve bilimdir. Eğer düşüncelerimizin ürettiği ham sonuçlardan kurtulmak için aklederken özellikle Kur’an’dan ve bilimden yardım alırsak o taktirde gerçek bilgiye ulaşma ihtimalimiz çok daha fazla artar. Üç tane silahımız var; Akletme + Kur’an + Bilim. Eğer üçünü birden kullanabilirsek Rabbimizin ayetlerini daha rahat görebiliriz.

Peki ürettiğimiz şeyin ham düşünce olup olmadığını nereden bileceğiz? Ürettiğimiz şeyin ham düşünce olup olmaması eldeki sonucun bilimsel verilere uygunluğu ile ölçülür. Eldeki sonuç yaşadığımız çağda tüm dünyada kabul gören bilimsel verilere uygun ise ürettiğimiz şey doğrudur ham düşünce değildir. Burada önemli olan ulaştığımız sonucun doğru veya yanlış olmasıdır. Elimizde bize göre ne kadar somut veri ya da sonuç olursa olsun eğer ulaştığımız sonuç yanlış ise o düşünce hamdır.

Konu canneylesin tarafından (27. March 2010 Saat 04:25 AM ) değiştirilmiştir.
canneylesin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla