Konu: Secde Suresi
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26. December 2009, 08:10 PM   #9
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart

Şüphesiz senin yeryüzünü boynu bükük görüp de Bizim onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman onun titreşmesi ve kabarması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki ona hayat veren kesinlikle ölüleri de diriltir. Şüphesiz O, her şeye gücü yetendir. (Fussılet/39)
28 - Bir de onlar, “Ne zaman o fetih [yargı], eğer doğru kimseler iseniz?” diyorlar.
29 - De ki: “İnkâr eden kimselere, o fetih günü, iman etmeleri fayda vermez ve onlara mühlet verilmez.”
Müşrikler “Ne zaman o fetih [yargı], eğer doğru kimseler iseniz?” diyerek zımnen ahireti inkâr ettiklerini ortaya koymaktadırlar. Rabbimiz ise inkârcıların asıl niyetlerine bakarak onlara “İnkâr eden kimselere, o fetih günü, iman etmeleri fayda vermez ve onlara mühlet verilmez” diye karşılık vermektedir. Bu cevaptan alınması gereken mesaj şudur: Bu soruyu soran inkârcılara lazım olan esas bilgi yargı gününün vakti değil, o günün iman etmek için çok geç olacağı ve iman etmeyenlere tekrar mühlet verilmeyeceğidir. Şayet akıllı kimseler iseler, o gün gelmezden evvel gerçeği görüp iman etmelidirler.
Ayette konu edilen “fetih günü” ile Mek­ke'nin fethi gününün kastedildiğini ileri sürenler olmuşsa da bu doğru değildir. Zira gerek fetih gününde ve gerekse daha sonraki günlerde inanan ve bu inancı kendisine fayda vermiş birçok kimse vardır. Pasajdan da anlaşıldığına göre, sözü edilen fetih günü “yargı günü”dür. Hesap gününde iman etmek ise daha evvel birçok kez bildirildiği gibi yararsız bir inanmadır. Bu konu daha önce “İman-ı Ye’s ve İman-ı Be’s [Zoraki İman] adıyla birkaç kez ele alındığından, detayın oradan okunmasını öneriyoruz. (Tebyinü’l Kur’an; c:1, s. 614; c: 4, s: 577 ve c: 5, s: 466)
الفتحFETH
“ الفتحFeth” sözcüğü kapalı olan şeyi açmak demektir. Yemenlilerin dilinde ise “yargı” demek olup hâkime “fettah [yargıç] derler. “Fettah”, Allah’ın isimlerinden biridir. Bununla Allah’ın kullarına rahmet ve rızık kapılarını açtığı kastedildiği gibi, kulları arasında hüküm vermesi de kastedilir. (Lisanü’l-Arab; c: 7, s: 10-12. fth mad.)
Sözcük, “kapalı olanı açmak” anlamı eksen alınarak su, sulama amacıyla toprağa su vermek, nehir, savaş ülkesini açmak; fethetmek, zafer kazanmak, zapt etmek, yardım etmek gibi anlamlarda kullanılmaktadır.
Konumuz olan 27 ve 28. ayetlerdeki ifadeler dikkate alındığında ise sözcüğün Arapçanın Yemen bölgesindeki “hüküm ve “hüküm günü” anlamı ön plana çıkmaktadır. Nitekim daha evvel A’raf ve Sebe’ surelerinde de bu anlamı ile geçmişti:
Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: “Ey Şu‘ayb! Ya seni ve seninle beraber inananları kentimizden muhakkak çıkarırız, ya da bizim milletimize dönersiniz!” [Şu‘ayb da] dedi ki: “İstemesek de mi! Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin milletinize dönersek, kesinlikle Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi hariç ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz ilmi ile her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a güvenip dayandık.” –Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hakk ile hükmet. Çünkü Sen hükmedenlerin en hayırlısısın!– (A’raf/88, 89)
De ki: “Rabbimiz aramızı bir araya getirecek, sonra da hak hükmü ile aramızı ayıracaktır. Ve O, Fettah’tır, Alîm’dir. (Sebe’/26)
30 – Artık sen onlardan mesâfelen ve gözetle. Şüphesiz onlar gözetleyenlerdir.
Surenin bu son ayetinde peygamberimize muhataplarına karşı takınacağı tavır bildirilmektedir. Buna göre, Resulullah inkârcı karşıtlarının üzerine gitmemeli, bu arada olacak gelişmeleri beklemelidir. Bu mesaj daha evvel Zümer suresinde şöyle iletilmişti:
Ve sen gerçekten onlara: “O gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sormuş olsan kesinlikle “Allah!” diyeceklerdir. De ki: “Öyleyse gördünüz mü Allah’ın astlarından çağırdıklarınızı! Eğer Allah bana bir zarar vermek istediyse, onlar O’nun zararını giderebilenler midirler? Yahut bana bir rahmet dilediyse, onlar O’nun rahmetini tutanlar mıdırlar? De ki: “Allah, bana yeter. Tevekkül edenler, yalnızca O’na tevekkül ederler.”
De ki: “Ey kavmim! Siz bulunduğunuz yer üzere çalışın. Şüphesiz ben de çalışıcıyım. Artık kendisini rüsva edecek azabın kime geleceğini ve kalıcı bir azabın kimin üzerine yerleşeceğini yakında bileceksiniz.” (Zümer/38- 40)
Allah, doğrusunu en iyi bilendir.
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla