Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. September 2011, 12:15 AM   #12
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Ülülemr’in oluşturulması

Rabbimiz, Müslümanlardan kamu görevine getirilecek kişiler için genel olarak şu çerçeveyi çizmiştir:

Şüphesiz Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Şüphesiz Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah, en iyi işiten, en iyi görendir. (Nisa/ 58)

Rasülüllah da bu ilkeyi şöyle dile getirmiş ve hayatında uygulamıştır:

İş, ehil olmayanın eline geçti mi, kıyameti gözetleyiniz" (Buhârî, İlim, 2)

Bu ilkelere göre tepeden tırnağa kamu görevlileri “ehliyet sahibi (lâyık ve yeterli)” kimselerden istişare sonucu seçilip atanacaktır. “Ülülemr” kamu görevinin en üst makamıdır. Dolayısıyla de “Ülülemr” tamamen ehil kimselerden oluşacaktır. Yöneticilerin Kureyş’ten veya Ehl-ibeyt’ten olacağı hem mesnetsizdir hem de İslâm’dan onay almaz. Müslüman devlette görev verilecek kişilerin ait olduğu zümreye, kabileye, aileye, partiye ilişkin olarak değil, verilecek işe ait bilgisine, yeteneğine ve aşağıdaki özelliklere göre görevlendirilmesi gerekir.

Kur’an’a bakıldığında ehliyet konusunda şu âyetler bize ışık tutacaktır:



Peygamberleri de onlara, “Şüphesiz Allah, size hükümdar olarak Tâlût'u gönderdi” demişti. İsrâîloğulları, “O, bizim üzerimize nasıl hükümdar olur, oysa hükümdar olmaya biz ondan daha çok hak sahibiyiz, ona maldan bir genişlik, bir bolluk da verilmemiştir” dediler. Peygamberleri, “Onu sizin başınıza Allah seçmiş ve onu bilgi ve vücut bakımından fazlalıklı kılmıştır” dedi. Allah da, mülkünü dilediği kimseye verir. Ve Allah, bilgisi ve rahmeti geniş ve sınırsız olandır, çok iyi bilendir. (Bakara/ 247)

Nûh: “Rabbim! Şüphesiz toplumum bana isyan etti. Malı ve evladı kendisine zarardan başka birşey vermeyen kimseye uydular. Ve onlar büyük tuzaklar kurdular. Ve ‘Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Ve sakın Vedd, Suvâ, Yagûs, Yeûk ve Nesr'i bırakmayın’ dediler. Kesinlikle birçoklarını da saptırdılar. Sen de o şirk koşarak yanlış yapanlara sadece sapıklığı arttır” dedi. (Nuh/ 21- 24)

Ve Mûsâ: “Rabbimiz! Şüphesiz Sen Firavun'a ve ileri gelenlerine basit dünya hayatında zînet ve mallar verdin. –Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye– Rabbimiz! Onların mallarını sil-süpür ve kalplerine sıkıntı düşür. Çünkü onlar o acıklı azabı görmedikçe iman etmeyecekler” dedi. (Yunus/ 88)

Bu âyetlere göre siyasi konularda ilim ve cisim; sağlık, bedenen kusursuzluk ve heybetli olmak dikkate alınacak, zenginlik; mal, mülk, para pul, evlat çokluğu dikkate alınmayacaktır. Bu özellikler dikkate alındığında “ehliyet” kavramı özetle şu maddeler ile açıklanır:

Adil olmak; (Günlük yaşantısında fısk ve isyanın içinde olmamak, haramları işlememek, çirkin işler yapmamak, hevâ, heves ve şehvete düşkün olmamak, herkese eşit davranmak, kin gütmemek, kültür, bilgi ve mevkî farklılıklarından dolayı insanlara başka başka davranmayan kişi olmak).

Âkil (Reşit olma) olmak; zihinsel açıdan kusurlu olmamak; deli, baygınlık geçirip duran, bunak, vs. olmamak.

Âlim olmak; atandığı görevin mahiyetine ve uygulamasına yönelik yeterli bilgi, beceri ve deneyim sahibi olmak (yasama meclisi üyesi ile belediye meclisi üyesinin tabi olacağı nitelikler doğal olarak farklı farklıdır).

Özgür olmak; başkasının kontrolünde ve etkisinde bulunan kimselerin; kölelerin, ağa marabalarının, şeyh müritlerinin, sendika uşaklarının ve beslemelerin seçme ve seçilme ehliyeti olmaz. Çünkü bunlar hakkaniyetle hareket edemez, sahiplerinin direktiflerini uygularlar.

Siyâsî basirete sahiplik; toplumun karşılaşabileceği tüm sıkıntıların çözümünde konuları öncelikleyebilme yetisine sahip olmak.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (14. September 2011), merdem (3. July 2013)