Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27. November 2012, 11:08 AM   #52
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Selamun aleyküm,

Başka konuların öne çıkmasıyla uzun bir zaman önce yazmaya ara verdiğimiz bu başlıkla ilgili olarak, islam ve siayeset ilişkisi hakkında başka bir konunun gündeme getirilmesi ile buradaki kardeşlerimizin çoğunun otorite kabul ettiği sayın H. Yılmaz'ın da "demokarisinin islamla bağdaşmayacağına, islama göre yetersizliklerine ilişkin yazısını alıntılama gereği duydum.

1- Hiç bir "izm" in ilahi sisteme uygun düşmeyeceğini söylediğim yazı:

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamlar,

Sevgili kardeşim bart,

Sayın Akçay yine cevaplayacaktır mutlaka. Ancak, ben kısaca bir not şeklinde hatırlatma yapayım izin verilirse...

Hiç bir "İzm" kurandaki sisteme uygun değildir. Çünkü; insan kaynaklı hiç bir sistem, insanlar için ideal olan sistemi, bizlerin yaratıcısı olan rabbimiz kadar iyi bilemez. Mutlaka; zaman, mekan ve topluma göre farklılıklar olacak ve bu da adalet naşta olmak üzere, sosyo-ekonomik ihtiyaçları tam karşılamayacaktır.

saygılarımla...
aorskaya
2- Hiç bir "izm" in ilahi sisteme uygun düşmeyeceğini söylediğim yazıya karşılık, bir büyüğümüzün ise "LAİK DEMOKRASİNİN İSLAMIN EMRİ OLDUĞUNA" ilişkin düşüncelerine ilişkin yazı:

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hiç bir "İzm" kurandaki sisteme uygun değildir.

Gercekler
bu iddiaya
uymuyor.

I.Inananlar icin Allah'in istedigi yönetim, bir ayagi laisizm olan, demokrasidir (2:104, 48:10, 48:18, 60:12, 2:256, 4:58-59...).

Cünkü Allah iki sey istiyor:

-Allah'in indirdigine uyun.
-Dinde dayatma olmaz; dayatmayin.

Allah'in bu istekleri yalnizca laik demokraside yerine getirilebilir.


II.Kur'ân'da kurandaki sistem diye bir sey yok; dini olusturan ilahî hükümler var. Onlar baskadir devletin yönetimi baska. Ilahî hükümler örnegin, sakinanlarin malinda yoksullarin ve isteyenlerin payi var, tartisilamaz ama devletin yönetimi tartisilir. Bakin tartisiyoruz.

Allah'in onayladigi laik demokrasinin uygulanmasi, beyat denen siyasî secimlerle gerceklesir yani yönetimin temelinde beserî irade beyani vardir. Eger bunu göz önünde bulundurabilirsek Allah'in hükümlerini devlet yönetimi ile esitleyen hariciler* gibi yapmaz, "Hüküm Allah'in! O halde beserî hakimin hükmünü kabul eden ALI KAFIR OLDU!" demeyiz.

Devleti kim yönetsin? Konu budur.

Sayin Örskaya,
asil cevaplamaniz gereken soru bu:
Devleti kim yönetsin?

Nisâ 59'da ûlil emr diye anilan yöneticiler kim? Yönetici sandalyesine hükümler oturamayacagina göre kim oturacak? Onlari hangi yöntemle göreve getirip görevden alacaksiniz?

Sevgi ile,
Hasan Akcay

________________________________

*Hz Ali'nin cevabi (Taha Akyol, HARICILER VE HIZBULLAH, s 62):

Bu (lâ hükme illâ lillah) kendisiyle bâtil kastolunan bir hak sözdür. Evet, hüküm Allah'indir; fakat bunlar (hariciler) bu sözleriyle, "Emîrlik ancak Allah'indir" demek istiyorlar. Halbuki insanlar icin, müttaki olsun günahkar olsun, mutlaka bir emîr gerekir ki müminler onun emrinde calissin, kafirler hayatini devam ettirsin...
2- Hiç bir "izm" in ilahi sisteme uygun düşmeyeceğini söylediğim yazıya "DESTEKLEYEN" ve bir büyüğümüzün ise "LAİK DEMOKRASİNİN İSLAMIN EMRİ OLDUĞUNA" ilişkin tezi çürüten dost1 kardeşimizin H.Yılmaz'ın bu konudaki düşüncelerine ilişkin yazısı:

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İslâm dini ile Demokrasi arasındaki fark

Demokratik sistemde (beşeri dinlerden Demokrasi dininde) de seçimin, düşünce ve inanç hürriyetinin varlığı, tam mülkiyet hakkının bulunması, insanlar arasında dil, din, ırk ve sınıf ayrılığının olmaması, gelirlerin hakça bölüşülmesi, idarede adaletin, eşitliğin, hukukun üstünlüğünün esas alınması, genel ahlakın ve haysiyetin korunması gibi bazı noktaların yüzeysel olarak olması, demokrasi (beşeri dinlerden Demokrasi dini) ile Hak Din olan İslâm dininin örtüştüğü izlenimini doğurabilmektedir. Hatta bazı kimseler, demokrasinin tamamen İslâm dinine uygun olduğunu bile ileri sürebilmektedir.

İşin aslında bunlar bir benzeyişten ibarettir. İslâm dini Allah’ın hâkimiyeti esasına dayandığı için demokrasiden doğabilecek sorunlara da izin vermeyen bir sistemi öngörür. Halk hâkimiyetine dayanan sözde demokratik idarelerin bir zaman sonra diktatörlüğe dönüşmesi ve anarşi doğurması kaçınılmazdır.

Demokraside genellikle ideolojik ve kişisel garazlar mücadele eder. Böylece toplumda bir takım sosyal sınıflar oluşur. Bu durum da cemiyetin çıkmazlara sürüklenmesine neden olur. İslâm dini ise bunlara izin vermez.



Demokratik iktidarlar toplumun tümüne hizmetten önce kendi seçmenlerinin yandaşlarının hizmetini düşünür. İslâm ise buna izin vermez.



Demokrasi seçilmiş kimseleri efendi; sorumsuz bir kitle yaparken İslâm dininde seçilmişler, topluma hizmet ederek Allah’a kulluk yapan memurlardır.



Demokrasilerde, açıkgöz, hileci, düzenbaz, sahtekâr, ikiyüzlü kimseler bir takım entrikalarla yönetime gelebilirken, ülke tek kişinin veya bir sınıfın hâkimiyeti altına alınabilirken İslâm dini bunların hiçbirine fırsat vermez. İslâm dini, koyduğu ilkelerle ehliyeti ön plana çıkarır.

Demokrasilerde herkesin seçme ve seçilme hakkı varken İslâm dini seçmende ve seçilecek de ehliyeti arar. Ehil olmayan kimselere seçmenlik hakkı vermez. Seçmenliği ve seçilmeyi görev olarak görür ve ehliyet arar. Ama herkesin ehliyet sahibi olmak için gerekli öğrenim ve eğitimi alma hak ve özgürlüğü vardır.



Demokrasilerde oy çokluğu esas alınırken, İslâm dini, toplumun çoğunluğunun şahsi çıkarları ön planda tutan, duyarsız, cahil, ehliyetsiz kişilerden oluşacağı gerçeğinden hareketle, ehliyetsizlerin de yanlış yapacağını, aldanacağını, aldatılabileceğini dikkate alarak çoğunluğun seçimine izin vermez, ehil kişilerin seçimini itibara alır.




Demokrasiler her alanda sınırsız hürriyet tanırken İslâm dini genel davranışlarda, servet, mülkiyet ve tasarruflarda sınırlama getirir. İslâm dini, içki, kumar, zina, faiz, çıplaklık vs. gibi münker ve fahşâda da özgürlük tanımaz.

İslâm dini kendi devletine Müslüman olmayanları ortak kabul etmezken demokrasi dininde tüm vatandaşlar ortak kabul edilir.

Hakkı YILMAZ

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Eflatun/Platon (MÖ: 27 Mayıs 427-347)

[2] Aristo/Aristoteles ( MÖ. 384-322)

[3] Machıavel/Nicoloe Mackiavelle (1469-1527) İtalyan politika filozofu ve politikacısı.. Kendisinin son çağın politika bilimini kurduğu ve bu sözde bilime uygulama mantığı soktuğu için felsefesel bir özgünlük gösterdiği söylenen ilginç bir kişidir. . Bkz. Filozoflar ansiklopedisi, cemil Sena cilt 3 s. 330 -334. Remzi Kitapevi…

[4] (Lisanü’l Arab; dvl. Mad)

[5] Tutunmak; yurtlanmak/özgür vatan sahibi olmak, güçlenmek.

[6] Tâğût. = ‘Azgın, sapık, kötülük ve sapıklık önderi zorba, şeytan, put, puthane, kâhin, sihirbaz, Allah’ın yargılarına sırt çeviren kişi ve kuruluş’ anlamına gelmektedir. Bir başka deyişle şerri şeriat şeytanı mabut edinmiş kişi ve kuruş da diyebiliriz.
Şimdi, kardeşlerimiz, sayın Yılmaz'ın detaylandırdığı yazısındaki hususlara itirazlarını yaparlarsa, konuyu yeniden ele alabiliriz.

selamlarımla...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (27. November 2012)