Konu: şefaat
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21. August 2016, 07:57 PM   #5
lovesoft
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesajlar: 38
Tesekkür: 11
9 Mesajina 16 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
lovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın lovesoft'a teşekkürler.

Fakat bu mealler içinde 20/109 (O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünü uygun gördüğü kimseden başkasının şefaatı yarar vermez.) dikkatimi çekti. Ben bu anlatıyı değerlendiremedim: daha doğrusu bildiklerime aykırı geldi.

Verilen bu anlam bazı uyanıkların meydana çıkıp "ben şefaatçiyim" diye ortalıkta dolaşmalarına da sebep olmaz mı?

Biri anlatabilir mi?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Yukarıdaki linkte şöyle yazıyor.

3- “O gün Rahman'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu (iman ahdine sadık kalan) kimselerden başkasına şefaatin hiçbir yararı olmayacak.” [Taha, 20/109]

Allah bir kimseden razı değilse veya ona şefaat edilmesine izin vermez ise, o kimse kesin bir şekilde şefaatten mahrum kalacaksa, bazılarına farz-ı muhal şefaat etme yetkisinin verilmiş olması ne anlam ifade eder?
Şefaat yetkisi var (!), amma Allah onlarınkini kabul etmiyor! Ayetin “O Allah onların geçmişlerini (yaptıklarını) da, geleceklerini (yapacaklarını) da biliyor.” [Taha, 20/110] şeklinde devam etmesi çok anlamlıdır.

O şefaatçi zannettiğiniz kimseler ne biliyorlar ki! Bilmedikleri kimselerin, hiç bilmedikleri günahları için nasıl aracılık etsinler? Bu olacak şey değildir. Çünkü; Ancak Allah’ın bilmediklerini bilen kimseler olmalı ki, o konuda işin iç yüzünü açıklayıp, Allah’ı ikna etmiş olsun. Cezadan vazgeçirsin. Ayet, “şefaatçi”den değil, “şefaat edilecek kimselerden” bahsetmektedir. Ayetteki “men”; bazılarınca şefaat edecek kimseler olarak anlaşılmıştır. Halbuki, bu ayetin siyak ve sibakına (bağlamına) ve Kur’an ’ın bütünlüğüne tamamen aykırıdır.

Ayet zaten, “O gün şefaat fayda vermez” şeklinde başlamakta. Buraya nasıl olur da şefaatçilerin şefaati fayda verir” cümlesi ilave edilebilir? Şefaat olmadığına göre şefaatçi de olmaz. Yani şefaatçi yok ise, şefaat de yok demektir. Şefaat olsa bile bu ancak Allah’ın kendilerinden razı olduğu kimselere, kendisinin şefaat edilmesine müsaade ettiği kimselere olur. Ayetin bağlamı yine kıyamet gününün o dehşetengiz halini tasvir etmektedir. ‘Sura üflenecek, mücrimler morarmış olarak toplanacaklar, İsrafil’in davetinden kaçamazlar, O’nun azameti karşısında sesler kısıldığı, insanların fısıltı ile konuşabildiği bir andır. Yüzler Hayy’ul-Kayyum olan Allah’ın huzurunda yere bakmaktadır. Zulüm (şirk) ile gelen kesin kaybetmiştir’. [Taha, 20/102-11] Nerde ortaya çıkıp konuşabilecek şefaatçiler? Şu manzara karşısında kimin haddine, ‘Binlerce müridime şefaat edeceğim’ diyebilmek!

[3] Mustafa Öztürk, İslamiyat, 2005/4, s.120-1

Konu lovesoft tarafından (21. August 2016 Saat 08:07 PM ) değiştirilmiştir.
lovesoft isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla