Konu: Karar Anı
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 4. July 2010, 11:24 AM   #2
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Kaybetmek, beynimiz için kazanmaktan daha önemli bir olaydır

Karar verme aşamasında beynimizi sekteye uğratan bu olguya “kayıp komplosu” adı verilir. Kaybetmek, beynimiz için kazanmaktan daha önemli bir olaydır. Herhangi bir olay “kayıp” olarak nitelendirildiğinde amigdalamız sinyaller yollamaya başlar. Kaybedileni geri alma isteği ve panikle, kararlar verdiğimizi zanneder ve daha çok riske gireriz. Örneğin çok yüksek izlenme oranlarına sahip “Var mısın? Yok musun?” tarzındaki yarışma programları, tamamen insan beynindeki bu çalışma mekanizmasına hitap etmektedir. Yarışmacılar yarışmanın sonunda ne kadar para kazanırlarsa kazansınlar odak noktaları en yüksek para miktarı olduğu için hep bir “kayıp” yaşarlar. Bu sebeple çok iyi miktarda paralar teklif edildiği halde risk alarak devam eden yarışmacıların, sonunda hiç de tatmin olmadıkları miktarlarla, üzülerek ve hatta ağlayarak evlerine döndüklerini görürüz.
İnci istridyenin içine girip istredyenin yumuşak derisine acı veren ve onu rhaatsız eden bir kum taneciğinden oluşur. İstridye bu rahatsızlık verici sıkışmış taşın üzerini kendi salgısıyla kaplar ve ondan uzaklaşmaya çalışır, etrafını salgıyla sardıkça uzun bir zaman sonra birde bakmışsın o çok değerli bir inci halini almış. Bizim şer saydıklarımız birde bakmışsın hayır getirivermiştir. Biz bilmeyiz Allah bilir.

Alıntı:
Peki mantıklı düşünmeye çalışmak, vereceğimiz her karar için iyi bir strateji midir?

Cevap ne yazık ki hayır. Karar aşamasında mantığımıza danışmak her zaman yeterli değildir. Örneğin acıkmış ve lokantaya gitmiştik. Bir yandan yemeğimizi yiyor bir yandan da içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıyı düşünüyoruz. Yan masamızda oturan kişi hesabı ödüyor ve gidiyor. Tam bu sırada cebinden yüklü bir miktar para düşürüyor ve bunu sizden başka hiç kimse görmüyor. Lokantada kamera sistemi olmadığı da aşikâr. Eğilip yerden parayı almak neredeyse çocuk oyuncağı…

Ne yapardınız?

Limbik korteksiniz yoğun miktarda dopamin salgılamaya başladı ve bu parayı almak için haz duyuyorsunuz. Frontal korteksiniz hesaplamaları yaptı; parayı kimse görmeden rahatlıkla alabileceğiniz kesin. Haz duygunuz ve mantığınız aynı doğrultuda ama siz yerinizden kıpırdamadınız.
Vicdan da elimiz kolumuz kadar gerçek bir parçamızdır. Burda yerinden kıpırdamak yada kıpırdamamak kişiden kişiye o da kişilerin içinde bulunduğu durumdan duruma değişir. daha önceki tecrübeleri ve şartlar bir arada değerlendirildiğinde yemek yiyen kişinin ne yapacağı önceden kestirilebilir. Belki siz almazsınız ama o parayı her seferinde alacağını söyleyebilceğimiz pek çok örnek vardır. hatta şartlar değiştirilerek yada size farklı tecrübeler yaşatarak o parayı almanızı da sağlayabiliriz. Ancal iman dolu ve kuranı kendisine zikir rehber yapmış ve ahireti bir sokak ötedeki park kadar gerçek bilen kişi böyle bir imtahandan rahatlıkla geçer, daha zorlarından da geçmişlerdir.

Alıntı:
İçgüdüsel karar mekanizmaları...
“aniden aklıma geldi”, “içimden öyle geldi”

Çoğumuz neden ve nasıl olduğunu bilmeden aniden düşündüğümüz soruna bir çözüm buluruz. Böyle durumları açıklamaya kalktığımızda genellikle “aniden aklıma geldi”, “içimden öyle geldi” veya benzeri bir ifade kullandığımız görülür. Ya da üstüne çok düşünmeden, hatta düşünmeye fırsatımız olmadan bir karar vermek zorunda hissettiğimiz zamanlarda içgüdüsel kararlar veririz. İçgüdüsel kararlar bilinç dışının ürünleridir; hızlı ve çözüme yöneliktir. Aniden bilinç mekanizmamızda ortaya çıkarlar. Neden bu yönde bir karar verdiğimizi söyleyemeyiz. Araştırmalar içgüdüsel karar mekanizmalarının duygusal odaklı olabileceği yönünde bulgular elde etse de henüz bu içgüdüsel karar mekanizmasını tam anlamıyla çözebilmiş değiliz. Belki de söyleyebileceğimiz şey, basit bir an olarak tanımladığımız her anda, hayatın her anında, mükemmel bir düzenin parçası olarak yol aldığımızdır. Önemli olan bu sürecin mükemmel işleyişini biraz da olsa görebilmek ve gözlerimizi kamaştıran bu ahengi hissedebilmektir.
Belki yazacağımın alakası yok ama, bu konuda çok çalışma var ama durumsal yaklaşım her zaman için en ideal olanı. Kara mekanizması konusunda Vroom un karar ağacı bilimsel olarak doğruya en yakın sonucu veriyor. Yani bir kararın aciliyetş yada uzun zamanda alınması duruma bağlı, ani değişimler karşısında ani kararlar verebilriiz ama uzun dönemli sonuçlar ve yaklaşımlar için istişare ve katılımı gerektiren uzun dönemli altı üstü planlanan kararlar uygun olacaktır.
Kısaca; "Bu da dahil olmak üzere bütün genellemeler yanlıştır" (sanırım niçe demişti)
-------------------------------

Dip not; Dopamin bağımlılık yapar, hangi davranışlarla dopamin salgılattıysanz o harekete bağımlı olursunuz. Eğlence, alkol, zina, şansa ve haksız kazanılan paralar dopamin salgılatır ve tekrar ettirir. Hesabını bilmediği kadar parası olduğu halde hala dünyada tek olmaya ve daha çok kazanmaya çalışan gözü dönmüş iş adamlarını düşünelim, tek istedikleri var, daha önceden kazandıklarından daha fazlasını kazanarak dopamin seviyelerini artırmak ve doz her seferinde artmak zorundadır. Dopamin salgılatan davranışınızı her seferinde artırmak zorundasınız çünkü bir önceki hareketiniz eski seviyede salgılanmasını sağlamaz. aynı sigara bağımlılığı gibi. Dopaminini tavan yapmak isteyen eroin kullansın.,
İşte günah işledikçe kalbi kararanlar bunlardır. Her seferinde aynı hazzı almak için eski yaptığı davranışın dozunu artırmak zorundadır ve aslında bağımlı olduğunun farkında değildir. Ancak amelleri davranışları gereği sapıklığa yönelmişlerdir ve Allah dilemedikçe asla geri dönemezler kalpleri kararır ve açgözlü olurlar. Dopamini oraya koyan Allahtır ve bu konuda bizi zaten uyarmıştır, ufacık saydığımız kusurlarımız birikir ve dev olurlar. Kırık cam teorisi henüz bir teori olsada pratikte pek çok kanıtıyla karşılaşabiliyoruz.
----------------------

paylaşım için teşekkürler çok değerli bilgiler..
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (5. July 2010), Miralay (5. July 2010)