Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28. September 2008, 02:02 AM   #19
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart

14- ... Zeyd b. Hâlid ile Ebû Hureyre [R]`den: Şöyle demişler*dir: Peygamber [S]: "Yâ Uneys [ibn Dahhâk], şu zina suçu isnâd edilen kadına git, eğer o kadın zina ettiğini itirâf ederse ona recm cezası uygula" buyurdu. (Buhari; Kitabü’l-Vekale, 13. Bab, Hadis no:14)

15- ... Bize el-Leys, Ukayl`den; o da ibn-i Şihâb`dan; o da Ebû Seleme b. Abdirrahmân ile Saîd b. el-Müseyyeb`den tahdîs etti ki, Ebû Hureyre [R] şöyle demiştir: Rasûlullah [S] mescidde iken bir adam geldi de O`na nida etti ve:
“Yâ Rasûlallah! Ben zina ettim!” dedi.
Rasûlullah ondan yüz çevirdi. Bu adam bu şekilde kendi aley*hindeki itirâfını dört kere tekrar etti. Kendi aleyhine dört kere şahâdet edince Peygamber onu çağırdı da:
"Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât:
“Hayır [yoktur]” dedi. Peygamber:
"Sen evli misin?" diye sordu. O zât:
“Evet [evliyim]” dedi.
Bunun üzerine Peygamber oradakilere:
"Bunu götürünüz ve taşlayınız!" emrini verdi.
İbn Şihâb şöyle dedi: “Bana Câbir b. Abdullah`tan işiten kimse haber verdi ki, Câbir şöyle demiştir: ‘Ben o zâtı taşlayanların içinde bulundum. Bizler onu [cena*zelere namaz kılınan] musallada taşladık. Taşlar ona isabet edip acı*tınca kaçtı. Biz de ona Harre`de yetiştik ve recmettik.’ (Buhari; Kitabü’l-Müharibîn, 7. Bab, Hadis No:14)

16- Habib b. Salim anlatıyor: Abdurrahman b. Huneyn denen bir adam karısının cariyesine temasta bulundu. Hadise Kufe emiri Numan b. Beşir’e götürüldü:
“Ben sizin hakkınızda Rasulullah’ın hükmüyle hükmedeceğim” dedi. “Eğer zevcen cariyeyi sana helal ederse, yüz değnek yiyeceksin, helal etmezse recmedileceksin.”
Sonra karısının cariyeyi adama helal ettiğini görünce, emir yüz değnek vurdu.” (İslam Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1598; Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbn Mace)

17- ... İbn Ömer [R] şöyle demiştir: Rasûlullah [S]`a bir Yahûdî erkeği ile bir Yahûdî kadını getirildi. Bunlar birbirleriyle çirkin bir iş [yânî zina fiili] meydana getirmişlerdi. Rasûlullah Yahûdîler`e:
"Sizler kitabınız Tevrat`ta zina edenler için ne cezası bulu*yorsunuz?" diye sordu.
Onlar:
“Âlimleriniz, zina edenin yüzünü kömürle karartma ve bir eşek üzerine [yüzlerini birbirine] ters bindirme bid`atini çıkardılar” diye cevap verdiler.
Abdullah b. Selâm:
“Yâ Rasûlallah! Onlara Tevrat`ı getirmelerini emret!” dedi. Tevrat getirildi. Yahûdîler`den biri elini recm âyeti üzerine koydu da öncesini ve sonrasını okumaya başladı. Abdullah b. Selâm ona:
“Elini kaldır!” dedi.
Bir de baktılar ki, recm âyeti elinin altındadır. Bunun üzerine Rasûlullah zina eden o iki kimsenin recm edilmesini emretti, onlar da recm olundular.
İbn Ömer: “Bu zina eden iki kişi Mescid`in yanında düz taşlarla döşenip kaplanmış olan Balat denilen yerde recm olundular. Ben er*kek Yahûdî`nin kadını taşlardan korumak için üzerine kapandığını gördüm” demiştir. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn, 9. Bab, Hadis No: 17)

18- ... Bize Ma`mer b. Râşid.ez-Zuhrî’den; o da Ebû Sele*me b. Abdurrahman`dan; o da Câbir b. Abdullah`tan şöyle ha*ber verdi: Eslem kabîlesinden [Mâiz b. Mâlik el-Eslemî adında] bir adam Peygambere geldi de zina ettiğini itirâf eyledi. Peygamber [S] ondan yüz çevirdi. O adam kendi aleyhine dört kere böyle şahâdet edin*ce, Peygamber ona hitaben:
"Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât:
“Hayır [yoktur]” dedi. Peygamber:
"Sen evlendin mi?" diye sordu. O zât:
“Evet [evlendim]” dedi.
Bunun üzerine o adamın recm edilmesini emretti ve o zât [cena*zelere namaz kılınan] musallada recm olundu. Taşlar ona isabet edip acıtınca adam kaçmaya başladı, kendisine erişilip recm edildi, niha*yet öldü. Peygamber onu hayırla zikretti ve üzerine cenaze namazı kıldırdı.
Râvî Yûnus ile İbn Cureyc, ez-Zuhrî`den yaptıkları rivayetlerin*de "Üzerine namaz kıldı" fıkrasını söylemediler.
Ebû Abdillah el-Buhârî`ye:
"Peygamber onun üzerine cenaze namazı kıldı" fıkrası sahîh olur mu? diye soruldu.
Buharî “Bunu Ma`mer ibn Râşid rivayet etti” diye cevap verdi. Buhârî`ye “Bunu Ma`mer`den başkası rivayet etti mi?” denildi de, o “Hayır” diye cevap verdi. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn; 10. Bab, Hadis No: 18)

19- ... İbn Abbâs [R] şöyle demiştir: Mâiz b. Mâlik, Peygamber [S]`e gelip zina suçunu itirâf ettiği zaman Peygamber [on*dan birkaç defalar yüz çevirdikten, deli ve sarhoş olup olmadığını araştırdıktan sonra] ona:
"Belki sen o kadını öptün yahut elinle elleyip çimdikledin yahut da sâdece baktın?" buyurdu.
Mâiz:
“Hayır yâ Rasûlallah!” diye zina ettiğini ısrarla belirtince, Ra*sûlullah hiçbir kinayeli lafız kullanmayarak açıkça:
"Sen erkeklik organını o kadının ferci içine koydun mu?" diye sordu.
İbn Abbâs: Mâiz`in açıkça zina ettiğini ikrar etmesi sırasında artık Rasûlullah onun recm edilmesini emretti, dedi. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn, 13. Bab, Hadis No:21)

20- ... Ebû Hureyre [R] şöyle demiştir: Rasûlullah [S] mescidde iken insanlardan [yânî başkan ve şeriflerden olmayıp, halktan] bir adam geldi ve nida edip:
“Yâ Rasûlallah, ben zina ettim!” dedi; bununla kendini kastediyordu.
Rasûlullah ondan yüz çevirdi. Bu sefer o adam Rasûlullah`ın yü*zünü çevirdiği yöne geçerek yine:
“Yâ Rasûlallah! Ben zina ettim!” dedi.
Rasûlullah ondan yine yüz çevirdi. O da yine Rasûlullah`ın yü*zünü döndürdüğü tarafa geçti, bu itirâfını tekrarladı. Nihayet bu su*retle kendi aleyhinde dört kerre şehâdet edince, Peygamber onu çağırdı da:
"Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât:
“Hayır, yoktur yâ Rasûlallah!” dedi. Bu sefer Peygamber ona:
"Sen evlendin mi?" diye sordu. O zât:
“Evet, evliyim yâ Rasûlallah!” diye cevâb verdi. Bunun üzerine Rasûlullah yanında bulunanlara:
"Bunu götürün ve recm edin!" buyurdu.
İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Câbir ibn Abdillah`tan işiten kimse haber verdi ki; Câbir: “Ben o zâtı taşlayanların içinde bulundum. Bizler onu [cena*zelere namaz kılınan] musallada taşladık. Taşlar ona isabet edip ızdırap verince koşup kaçtı. Nihayet biz ona Harre`de yetiştik ve orada recm ettik” demiştir. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn; 14. Bab, Hadis No: 22)

21- Büreyde anlatıyor:Maiz b. Malik el-Eslemî, Rasülüllah’a gelerek:
“Ey Allahın Rasülü, ben nefsime zulmettim, zina edepsizliğini işledim, beni temizlemeni istiyorum” dedi. Rasülüllah onu reddetti. Ancak Maiz ertesi gün tekrar geldi. Yine:
“Ey Allahın Rasülü, ben zina edepsizliğini irtikap ettim” diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Rasülüllah, adamın kavmine birisini yollayarak:
“Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı? diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber:
“Biz onu, gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki salih kişilere denk akıl sahibi biliyoruz” dediler. Maiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler.
Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı.
Ravi der ki: Gâmidiye adında bir kadın da gelerek:
“Ey Allah’ın Rasülü, beni niye reddediyorsun? Görüyorum ki, beni de Maiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah’a kasem olsun, ben hamileyim de!” dedi. Hz. Peygamber:
“Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel!” dedi. Kadın gitti, çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi.
“İşte çocuk, doğurdum!” dedi. Rasulüllah:
“Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!” buyurdu. Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı.
“Ey Allah’ın Rasulü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi” dedi. Rasülüllah çocuğu alıp, müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Halid b. Velid elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Rasülüllah, Halid’in kadına küfrettiğini işitince:
“Ey Halid, ağır ol!” dedi ve ilave etti:
“Nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alışverişte sahtekarlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi.”
Sonra Rasülüllah kefenlenmesini emretti. Kadın üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi.” [Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1605, 5/184, 185; Müslim, Hudud, 22; Ebu Davud, Hudud, 24)

22- İmran b. Husayn anlatıyor: “Rasülüllah’a Cüheyne’li, zinadan hamile kalmış bir kadın geldi ve:
“Ey Allah’ın Rasulü, ben bir hadd cürmü işledim, cezasını bana tatbik et” dedi. Rasülüllah da kadının velisini çağırıp:
“Buna iyi muamelede bulun. Çocuğu doğurunca kadını bana getirin!” buyurdu. Velisi öyle yaptı. Rasülüllah kadının elbisesini üzerine bağlamalarını emretti. Sonra taşlamalarını söyledi ve taşlandı. Üzerine cenaze namazı kıldırdı. Bunu gören Hz. Ömer:
“Bu zaniye kadına namaz mı kıldırıyorsun?” dedi. Aleyhisselatü vesselam efendimiz:
“Bu öyle bir tevbe yaptı ki, onun tevbesi Medine ahalisinden yetmiş kişiye taksim edilseydi onların hepsini rahmete bandırırdı. Sen Allah için canını vermekten daha efdal bir amel biliyor musun?” diye cevap verdi.”(Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1607, 5/188; Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesaî)

23- İmam Malik diyor ki: “Bana ulaştığına göre, Hz. Osman’a evliliğinin altıncı ayında doğum yapan bir kadın getirildi. Derhal recmedilmesini emretti. Ancak Hz. Ali:
“Cenabı Hakk Kur’ân-ı Kerim’de ‘... insanın anne karnında taşınma ve sütten kesilmesi otuz aydır. ...’ (Ahkaf/15) buyuruyor. Keza başka bir âyette de ‘... Anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Bu hüküm emmeyi tamam yaptırmak isteyenler içindir. ...’ (Bakara/239) buyurmaktadır. Bu durumda hamilelik müddeti altı aydır.”
Bu açıklama üzerine Hz. Osman kadının geri gönderilmesini emretmişti. Ancak kadın recmedilmiş bulundu.”(Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1609 5/192; Muvatta; Hudud, 11)

24- ... Bize Seleme b. Kuheyl tahdîs edip şöyle dedi: Ben eş-Şa`bî Âmir b. Şurahbîl`den işittim. O, Alî ibn Ebî TâIib [R]`in, cuma günü [Şurâha el-Hamdâniyye denilen] kadını recmettiği za*man, Alî`nin:
“Ben bu kadını Rasûlullah[S]`ın sünneti [yânî kanunu] ile recmetmişimdir” dediğini tahdîs ediyordu. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn, 6. Bab, Hadis no: 11)

25- Şa’bî anlatıyor: “Hz. Ali, kadını recmettiği zaman onu Perşembe günü dövdü, Cuma günü de recmetti. Ve şunu söyledi: “Ona Kitabullah’ın hükmü ile celde, Rasülüllah’ın sünneti ile de recm tatbik ettim.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1611, 5/194; Buhari)

26- İbn-i Ömer anlatıyor: “Yahudiler, Rasülüllah’a gelip kendilerinden bir erkekle kadının zina yaptığını söylediler. Rasülüllah onlara:
“Recm hakkında Tevrat’ta ne buluyorsunuz?” diye sordu. Onlar:
“Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız” dediler. Abdullah b. Selam:
“Yalan söylüyorsunuz. Zinanın Tevrat’taki cezası recmdir” dedi. Hemen Tevrat’ı getirip açtılar. İçlerinden [Abdullah b. Surya adında] biri elini recm âyetinin üzerine koydu. Sonra, âyetten önceki kısımlardan okumaya başlayıp kapattığı kısmı atlayarak arka kısmını okumaya devam etti. Abdullah b. Selam müdahale edip:
“Kaldır elini!” dedi. Adam elini çekti, tam orada recm âyeti mevcut idi. Bunun üzerine:
“Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi. Tevratta recm âyeti mevcuttur” dediler. Rasulullah derhal o iki zatın recmedilmelerini emretti ve recmedildiler.
İbn Ömer der ki: “Erkeğin, atılan taşlara karşı korumak için kadının üzerine eğildiğini gördüm.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1613, 5/199; Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi, Ebu Davud)

27- Ebu Hüreyre anlatıyor: Yahudilerden bir kadınla bir erkek zina yaptılar. Birbirlerine: “Bizi şu Peygamber’e götürün. Çünkü bir kısım hafifletmeler getiren bir peygamberdir. Bize recm dışında fetvalar verirse kabul eder, Allah indinde O’nun hükmünü kendimize delil kılarız ve “Senin peygamberlerinden bir peygamberin bize verdiği fetvalarla amel ettik, hevamıza uymadık, deriz” dediler.
Mescidde ashabıyla birlikte oturmakta olan Hz. Peygambere gelerek:
“Ey Ebu’l-Kasım, zina yapan kadın ve erkek hakkında kanaatin nedir?” dediler. O, onlara tek kelime söylemeden Beyt-i Midras’larına geldi. Kapıda durarak:
“Hz. Musa’ya Kitab’ı indiren Allah aşkına söyleyin, muhsan olan birisi zina yapacak olsursa, bunun tevrattaki hükmü nedir?” diye sordu.
“Yüzü siyaha boyanır, eşek üzerine ters bindirilip gezdirilir ve dayak atılır.” Ravi devamla der ki: “Yahudilerden bir genç bu cevabı tasvip etmeyip susmuştu. Rasulullah onun suskunluğunu görünce sualinde ısrar etti. Bunun üzerine genç: “Madem ki sen bize Allah’ın adına yemin veriyorsun, gerçeği söyleyeceğim: Biz Tevrat’ta recm emrini görüyoruz” dedi. Rasulullah:
“Allah’ın emrini hafifletmenizin başlangıcı nasıl oldu?” diye sordu. Genç şu cevabı verdi:
“Krallarımızdan birinin bir yakın akrabası zina yaptı. Kralımız, ona recm tatbik etmedi. Sonra halka mensup bir aileden bir erkek zina yaptı. Bunu recmetmek istedi. Ancak adamın kavmi buna mani olup:
“Sen yakınını getirip recmetmedikçe biz de adamımızın recmedilmesine müsaade etmeyeceğiz!” dediler. Bunun üzerine aralarında şimdiki cezayı vermek üzere anlaşıp sulh yaptılar.
Bu açıklama üzerine Rasulullah:
“Ben Tevrat’taki âyetle hükmediyorum!” dedi. Ve onların recmedilmelerini emretti. Ve recmedildiler.
Zührî der ki:
“Bana ulaştığına göre, şu âyet bunlar hakkında nazil olmuştur: “Şüphesiz ki Tevrat’ı biz indirdik. Ki onda bir hidâyet, bir nur vardır. Kendisini Allah’a teslim etmiş olan peygamberleri, Yahudilere ait davalarda onunla hükmederlerdi.”(Maide/44)Rasulullah da onlardan biri idi.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1612, 5/196, 197; Ebu Davud)

28- Ebu İshâk eş Şeybânî anlatıyor: İbn Ebi Evfa’ya “Rasülüllah hiç recm tatbik etti mi?” diye sordum. Bana “Evet” cevabını verdi. Ben tekrar “Nur suresinin nüzulünden önce mi, sonra mı?” diye sordum. “Bilmiyorum!” dedi.(Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1610, 5/193; Buhari, Müslim)

29- ... Bize eş-Şeybânî tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah b. Ebî Evfâ [R]`ya recm cezasından sordum. O, “Peygamber [S] recm cezası uyguladı” dedi. Ben “Nûr Sûresi`nden [yâni yüz değnek âyetinden] evvel mi, yâhut sonra mı recm uyguladı?” diye sordum. Abdullah b. Ebî Evfâ “Bunu bilmiyorum” dedi.
Bu hadîsi eş-Şeybânî`den rivayet etmekte Alî b. Mushir, Hâlid b. Abdillah, el-Muhâribî ve Ubeyde b. Humeyd dörtlüsü, Abdu`l-Vâhid`e mutâbaat etmişlerdir. Bu râvîlerden biri [yânî Ubeyde b. Humeyd], Nûr Sûresi yerine "Yüz değnek [âyetin]den evvel mi?" şeklinde rivayet etmiştir. Birinci rivayet [yânî "Nûr Sûresi`nden evvel mi?" şeklinde olan rivayet] daha sahîh olanıdır. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn; 23. Bab, Hadis No: 32)

30- ... Bize Hâlid b. Abdillah, eş-Şeybânî`den tahdîs etti ki, eş-Şeybânî şöyle demiştir: Ben Abdullah b. Ebî Evfâ [R]`ya:
“Rasûlullah [S] recmetti mi?” diye sordum.
O da:
“Evet, etti” diye cevâb verdi.
Ben tekrar:
“Rasûlullah Nûr Sûresi`nin inmesinden evvel mi, yoksa sonra mı recmetti?” dedim.
Abdullah b. Ebî Evfâ:
“Bunu bilmiyorum” dedi. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn; 6. Bab, Hadis No: 12)

31- Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid el-Cühenî anlatıyor: “Bir bedevi, Hz. Peygambere gelerek: “Ey Allah’ın Rasülü, Allah aşkına, hakkımda Allah’ın kitabıyla hükmet” diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de:
“Evet, aramızda Kitabullah’la hükmet, bana da izin ver!” talebinde bulundu. Rasülüllah efendimiz:
“Meramını söyle!” dedi. Adam:
“Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zina yaptı. Bana, “oğlun için recm gerekir” dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana: “Oğluna yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder” dediler” dedi. Rasulullah:
“Ruhumu kudret elinde tutan Zat’a yemin olsun, ikinizin arasını Kitabullah’a uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek” buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
“Ey Üneys! Bu zatın hanımına git, eğer zinayı itiraf ederse onu recmet, gel!”
Üneys kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Rasulullah emretti, kadın recmedildi.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1608, 5/189, 190; Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbni Mace)

32- Cabir anlatıyor: Rasülüllah zina yapmış olan bir kimse için celde ile hadd tatbik edilmesini emretti. Sonra, onun muhsan olduğu bildirildi. Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi.”(Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1606, 5/187, 188; Ebu Davud)

RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Recm konusundaki 32 adet rivayeti bir arada gördükten sonra bu rivayetlerin tümü hakkında şöyle bir değerlendirme yapmak mümkündür:
Bütün bu rivayetlerin -nakil tekniği açısından- “haber-i vahid” oldukları görülmektedir. Tarihî bir gerçekliğe sahip olduğu ileri sürülen herhangi bir olay veya olgunun tek bir şahıs tarafından rivayet edilmesi, o olay veya olgunun gerçekliğine delalet etmesi bakımından güçlü bir delil sayılamaz. Özellikle dinî konularda insanlara ışık tutacak olay ve olguların İslam’ın ana kaynağı Kur’an’a mutlaka uygun ve Kur’an’ın bağlamına sıkı sıkıya bağlı olması gerekir. Meseleye bu ana kural doğrultusunda bakıldığında, söz konusu rivayetlerin birer söylenti olduğunu kabul etmekten başka yol kalmamaktadır. Bu sebeple, söz konusu söylentilere değer atfedilip dikkate alınmaları yanlıştır. Hâlbuki Kur’an ayetlerinin hepsi mütevaterdir. Yani, peygamberimiz tarafından sahabelerine okunan ayetler hem sahabelerce ezberlenmiş ve başkalarına da aktarılmış, hem de vahiy kâtipleri tarafından yazılarak zapturapta alınmıştır. Böylece Kur’an, nesilden nesile bir harfi bile eksilmeden bugüne gelmiştir. Böyle olmasına rağmen, dikkate alınmaması gereken söylentiler mütevater ayetlerin bile önüne geçirilmiş; Kur’an sanki bazı görünmez güçlerce ikinci plâna itilmiştir.
Rivayetlerdeki suçluların çoğunun Yahudi olduğuna bakılarak, henüz zina ile ilgili ilâhî bir hüküm gelmeden önce peygamberimizin -kıble konusunda olduğu gibi- Yahudilere Yahudi şeriatını uygulamış olduğu ve bu uygulamanın da meşruiyetini Yusuf suresinin 74, 75. ayetlerinden aldığı ileri sürülebilir. Yani denilebilir ki; nakillerde yer alan recm uygulamaları, zina ile ilgili vahiy gelmezden evvel, Ehl-i Kitap’a mensup kişilerce işlenen zina suçlarına onların kendi kurallarıyla işlem yapılmasından ibarettir.
Yukarıda 27 numarayla alıntıladığımız [Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte: 1612, 5/196, 197; Ebu Davud referanslı] rivayette geçen “O, bir kısım hafifletmeler getiren bir peygamberdir” ifadesinden, Bedir savaşı sonrasında esirlere o günkü savaş kurallarına göre Tevrat’taki cezanın uygulanması mümkün iken, peygamberimizin bu cezayı uygulamadığı ve zina suçu ile peygamberimizin önüne getirilen Yahudi kadının da bunu bildiği anlaşılmaktadır. Aşağıdaki alıntı, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlaması bakımından oldukça dikkate değerdir:

“10-Bir şehre karşı cenk etmek için ona yaklaştığın zaman, onu barışıklığa çağıracaksın. 11- Ve vaki olacak ki, eğer sana sulh cevabı verirse, ve kapılarını sana açarsa, o vakit vaki olacak ki, içinde bulunan bütün kavm sana angaryacı olacaklar, ve sana kulluk edecekler. 12- Ve eğer seninle müsalaha etmeyip cenk etmek isterse, o zaman onu muhasara edeceksin. 13- Ve Allah’ın Rab onu senin eline verdiği zaman, onun her erkeğini kılıçtan geçireceksin. 14- Ancak kadınları, ve çocukları, ve hayvanları ve şehirde olan her şeyi, bütün malını kendin için çapul edeceksin. Ve Allah’ın Rabb’in sana verdiği düşmanlarının malını yiyeceksin. 15- Bu milletlerin şehirlerinden olmayıp senden çok uzakta bulunan bütün şehirlere böyle yapacaksın. 16-Ancak Allah’ın Rabb’in miras olarak sana vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın.” (Tesniye, 20. Bab, 10-14. cümleler)

Söz konusu rivayetten anlaşıldığına göre, Yahudi kadının ölümden kurtulup işi fidye ile halledebileceği umudunu taşıması, peygamberimizin Yahudi şeriatındaki ölüm emrini uygulamadığı bir örnekten ileri gelmektedir. Nitekim bir çok rivayette de peygamberimizin zina suçunu recm ile değil, “sopa” ve “sürgün” ile cezalandırdığı ifade edilmektedir:

33- ... Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî [R] şöyle demiştir: Ben Peygamber [S]`den işittim, O, evli olup da zina eden kimseler hakkında yüz deynek vurmayı ve bir yıl sürgüne göndermeyi emrediyordu.
İbn Şihâb şöyle dedi: Ve bana Urve b. Zubeyr haber verdi ki, Ömer b. el-Hattâb da gurbete sürgün cezası uygulamış, sonra da bu, kanun olmakta devam etmiştir. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn; 17. Bab, Hadis No: 26)

34- ... Bize el-Leys, Ukayl`den; o da İbn Şihâb`dan; o da Saîd b. el-Müseyyeb`den; o da Ebû Hureyre [R]`den tahdîs etti ki: Pey*gamber [S] evlenmemiş olarak zina eden kimseler hakkında hadd ikamesiyle beraber [yânî değnekleme cezâsıyla beraber] bir yıl sür*güne göndermekle hüküm vermiştir. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn; 17. Bab, Hadis No: 27)

35- ... Bize Mâlik, İbn Şihâb`dan; o da Ubeydullah b. Abdillah`tan; o da Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid [R]`den şöyle haber verdi: Rasûlullah [S]`a evlenmemiş bir cariyenin zina ettiği zamanki hükmünden soruldu. Rasûlullah:
"Câriye zina eder de zinası [beyyine ile yâhut gebelikle yâhut da ikrar ile] sabit olduğu zaman, ona değnekleme cezası vurun. Sonra yine zina ederse, ona yine değnekleme cezası uygulayın. Sonra yine zina ederse, ona yine değnekleme cezası uygulayın. Sonra onu kıldan örülmüş bir ip karşılığında da olsa [ayıbını beyân ederek] sa*tınız!" buyurdu.
İbn Şihâb “Ben üçüncü defadan sonra mı yâhud dördüncü defa*dan sonra mı satınız buyurduğunu bilmiyorum” demiştir. (Kitabü’l-Muharibîn; 21. Bab, Hadis No: 30)

36- ... Bize el-Leys, Saîd el-Makburî`den; o da babası Keysân`dan tahdîs etti ki: Keysân, Ebû Hureyre [R]`den şöyle derken işitmiştir: Peygamber [S] şöyle buyurdu: "Bir câriye zina eder de, zina ettiği [beyyine ile veya gebelikle yâhut da ikrar ile] tebeyyün ederse, efendisi ona celde uygulasın [yânı değnekle derisine vursun], fakat sözle onu kınayıp ayıplamasın. Sonra yine zina ederse, efendisi onu yine deynekle dövsün, fakat ayıbını yüzüne vurup ezâ etmesin. Son*ra üçüncü defa zina ederse, efendisi onu [ayıbını beyân ederek] kıl*dan dokunmuş bir ip karşılığında bile olsa satsın!"
Bu hadîsi Saîd`den; o da Ebû Hureyre`den; o da Peygamber`den rivayet etmekte İsmâîl b. Umeyye, el-Leys`e mutâbaat etmiştir. (Buhari; Kitabü’l-Muharibîn; 22. Bab, Hadis no: 31)

37- Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Halid şunu anlattılar: Rasülüllah’a “muhsan olmayan cariye zina yaparsa ne gerekir?” diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi:
“Cariye zina yaparsa ona celde uygulayın, yine zina yaparsa yine celde uygulayın, yine zina yaparsa yine celde uygulayın ve sonra onu kıldan yapılmış bir ip karşılığı da olsa satın gitsin.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1592, 5/167; Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi, Ebu Davud)

38- İbn Abbas anlatıyor: Bekr b. Leys kabilesinden bir adam Rasülüllah’a gelerek bir kadınla dört kere zina yaptığını söyledi. Rasülüllah ona yüz sopa vurulmasına hükmetti. Zira adam bekardı. Sonra, kadın aleyhine beyyine sordu. Kadın:
“Ey Allah’ın Rasulü, vallahi yalan söylüyor!” dedi. Bunun üzerine, Rasülüllah, adamı iftira kazf haddine, yani seksen sopaya mahkum etti.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1604, 5/178; Ebu Davud)

39- Sehl b. Sa’d anlatıyor: Bir adam Rasulullah’a gelerek ismini de verdiği bir kadınla zina yaptığını itiraf etti. Rasulullah kadına adam göndererek meseleyi sordurdu. Kadın, zina ettiğini inkar etti. Bunun üzerine, adama hadd celdesi tatbik etti, kadına dokunmadı.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1603, 5/178; Ebu Davud)

40- Ebu Hureyre anlatıyor: “Rasülüllah [AS] hür kimseye terettüp eden eden haddin bölünebilen çeşidinin yarısını köleye hükmetti. Sözgelimi zina yapan bakirenin haddi, kazf ve içki haddi gibi.(Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1594, 5/169)


41- İbn Ömer’den bir rivâyete göre: Cariyelerinden birine hadd tatbik etmiş, bu maksatla ayaklarına ve bacaklarına vurmaya başlamıştı. Bunu gören Salim kendisine:
“Sen niye böyle yapıyorsun? Cenabı Hakk’ın “Bunlara Allah’ın dinini tatbik hususunda acıyacağınız tutmasın ...” sözü nerede kaldı?” der. Abdullah b. Ömer de:
“Beni ona şefkatli davranıyor mu buldun? Her halde Cenabı Hakk onu öldürmemi emretmedi” cevabını verir. (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1595, 5/170)

Peygamberimizin ölüm emri verdiğini söyleyen aşağıdaki şu iki rivayette ise durum biraz farklıdır. Çünkü her iki olayda da kişilerin davranışları Allah’a karşı bir tavır almadır, tabiri caizse Allah’a savaş açmadır. Dolayısıyla bu rivayetler zina suçuna verilen recm cezası olarak mütalâa edilemezler:

42- Bera b. Azip anlatıyor: Dayım Ebu Bürde b. Niyar, -beraberinde bir bayrak olduğu halde- bana uğradı. Kendisine nereye gideceğini sordum.
“Rasulullah bana babasının hanımıyla evlenen bir adamın kellesini getirmemi ve malına el koymamı emretti, ona gidiyorum” diye cevap verdi.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1600, 5/175; Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbni Mace)

43- İbn-i Abbas anlatıyor: “Rasulullah şöyle emretti: “Kim, nikahı haram olan bir akrabasına cinsi temasta bulunursa onu öldürün.” (Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte’den: 1601, 5/176

SONUÇ:

Bu rivayetlerin hangilerinin doğru hangilerinin uydurma olduğu ve peygamberimizin bu rivayetlerde anlatılanların hangisini uyguladığı hakkındaki değerlendirme okuyucuya bırakılmıştır. Ancak bizim görüşümüz, İslâm dininde “recm” diye bir ceza şeklinin olmadığı yönündedir. Kur’an’da müşriklerin uyguladıkları ilkel bir ceza olarak tanımlanan “recm”, hiçbir suç için öngörülmemiştir.
Allah’ın genel ilkesi, suç olduğunu açıkça ifade ettiği bir davranışın cezasını da açıkça belirtmektir:

… Hâlbuki O size, mecbur kalmanızın dışında haram olan şeyleri detaylandırmıştır…” (En’am/119)

Nitekim Rabbimiz zina konusunda da böyle yapmış ve zinanın cezasını Nur/2’de açıkça belirtmiştir:

Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz celde vurun; Allah`a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dininde sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Ve müminlerden bir grup onların cezalandırılmasına tanık olsun. (Nur/2)

Zina suçu işledikten sonra tövbe eden, kamu otoritesine başvurup gönüllü olarak cezasını çeken müminler, geçmişteki bu suçları ile kınanamazlar, horlanamazlar; artık lekesiz birer insan muamelesi görürler. Çünkü müminlerin bu kuralı çiğneyerek yapacakları cahilce davranışlar bizzat Rabbimiz tarafından yasaklanmıştır:

Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmiyor; zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evleniyor. Ve bu, müminlere haram kılınmıştır. (Nur/3)

Bütün bu ayetlere rağmen hâlâ zina suçuna “recm” cezasının uygulanması gerektiğini ileri sürenler, Nisa/25’deki “Zina eden evli cariyenin cezasının hür kadının cezasının yarısı olacağını” bildiren hükme göre, önce zina etmiş bir cariyeye “yarım ölüm cezası”nın nasıl uygulanacağının cevabını vermelidirler.
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla