Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27. September 2008, 11:09 PM   #1
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart Sad sûresi’ne giriş

Adını 1. âyetteki ص [sâd] kesik harfinden ya da bu harfin temsil ettiği 90 sayısından alan ve kendinden önceki sûrelerin devamı niteliğinde bulunan Sâd sûresi’nde de –diğer Mekkî sûrelerde olduğu gibi– inanç esasları üzerinde durulmaktadır ve Kur’ân’ın kanıt gösterilmesiyle başlayan sûrede, müşriklerin Peygamberimize karşı muhalif tavırları dile getirilmiş ve eski tarihlerde yaşamış kavimlerin hayatlarından bazı kesitler verilmiştir. Ayrıca, Kur’ân’da önemli bir bölüm teşkil eden Âdem, İblis ve melekler ile ilgili kıssaya da ilk kez bu sûrede yer verilmiştir. Sûrenin sonunda ise, Peygamberimizin esas görevi vurgulanmıştır.
İNİŞ ZAMANI: Bilindiği gibi, Peygamberimizin Mekke’de İslâm’ı açıkça anlatarak yaptığı davet, Kureyş’in ileri gelenleri arasında sarsıcı bir etki meydana getirmişti. Özellikle güçlü kişiliği ile herkes tarafından tanınan Ömer’in de İslâm’ı benimsemesi, Mekkeli kodamanları iyice telâşlandırmıştı. Sûrede müşriklerin telâşlarından bahsediliyor olması, sûrenin Ömer’in Müslüman olduğu dönemde indiği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Kureyş ileri gelenlerinin içine düştüğü bu telâş, İmâm Ahmed, Neseî, Tirmizî, İbn-i Cerîr, İbn-i Şeybe, İbn-i Ebî Hatim ve İbn-i İshâk’ın eserlerinde yer alan nakillerde ise şöyle dile getirilmiştir:
Kureyş’in ileri gelenleri bir araya gelip aralarında istişâre etmişler ve yeğeni Muhammed (a.s) ile aralarını düzeltmesi için Ebû Tâlib’e arabuluculuk teklifinde bulunmayı kararlaştırmışlardır. Çünkü Ebû Tâlib öldükten sonra Hz. Muhammed’e (a.s) dokunacak olurlarsa, tüm Arap kabilelerinin, kendileri için, “Amcası hayatta iken, Muhammed’e dokunmaya cesaret edemediler; Ebû Tâlib öldükten sonra o’na saldırdılar” diye eleştirilmekten çekinmişlerdir.
Bu karar üzerine, Kureyş’in ileri gelenlerinden 25 kişilik bir heyet Ebû Tâlib ile görüşmeye gitmişir. Heyetin içinde, Ebû Cehl, Ebû Süfyân, Umeyye b. Halef, Âs b. Vâil, Esved b. Muttalib, Ukbe b. Muayt, Utbe ve Şeybe gibi ileri gelen kâfirler vardı. Bu heyet doğruca Ebû Tâlib’in yanına giderek, her zaman yaptıkları gibi, Hz. Peygamber’i amcasına şikâyet ettiler ve ona şöyle dediler: “Muhammed kendi dini üzerinde kalsın, biz de kendi dinimiz üzerinde kalalım. O bizim dinimize karışmazsa biz de o’nu kendi dininde serbest bırakır ve kime ibâdet ederse etsin o’na dokunmayız. Ama o da bizim tanrılarımızı kötülemesin ve halk arasında dinini yaymaya çalışmasın.”
Bunun üzerine Ebû Tâlib, Hz. Peygamber’i (s.a) yanına çağırarak o’na, “Ey yeğenim! Kavmimizin ileri gelenleri bana geldiler. Onlar, aranızda âdilâne bir anlaşmanın olup, bu çekişmenin sona ermesini istiyorlar” dedi ve sonra yeğenine Kureyşlilerin teklifini iletti. Hz. Peygamber (s.a) ise amcasına şöyle bir cevap verdi: “Ey amcacığım! Ben onlara öyle bir kelimeyi kabul ettirmeye çalışıyorum ki, bu kelimeyi kabul ettikleri takdirde, onlara sadece Araplar değil, tüm dünya tâbi olur.”
Kureyş heyetine Hz. Peygamber’in (s.a) bu cevabı iletilince fena halde bozuldular ve bir süre ne cevap vereceklerini bilemediler. Böylesine makul bir teklifi reddedebilecek kelimeleri hemen bulamamışlardı. Fakat kendilerine geldikten sonra, “Biz bir kelime değil, bin kelime bile söylemeye razıyız, ama o kelime nedir?” diye sordular. Resûlullah (s.a), “O kelime, lâ ilâhe illallâh’tır” diye cevap verdi. Bu cevabı duyar duymaz, Kureyş heyeti âniden hiddetlenerek ayağa kalktı ve söylenerek çıkıp gittiler.
Kureyş müşrikleri, İslâm’ın her gün biraz daha yayılması nedeniyle oldukça kızgın ve ne yapacaklarını bilemez bir haldeydiler. Ömer’in de Müslüman oluşu onları iyice perişan etmişti. İslâm’ın davetçisi, şerefli, lekesiz bir geçmişe sahip, akıl ve ciddiyet bakımından tüm Kureyş’in en seçkin kimselerindendi. Onun sağ kolu Hz. Ebû Bekr ise, değil sadece Mekke’nin, çevredeki kabilelerin de şerefli, dürüst ve zeki bir insan olarak tanıdıkları bir şahsiyetti. Şimdi de Hz. Ömer gibi cesur ve azametli kişiliğe sahip birinin de onlarla birleştiğini görünce, tehlikenin boyutlarının büyüdüğünü hissetmişlerdir.
Tarihçi İbn-i Sa‘d da, Tabakât adlı eserinde, bu olayın tümünü, sadece, “Bu, Ebû Tâlib’in son hastalığı değildi” ibaresi farkıyla yukarıdaki gibi anlatmıştır.Ona göre; bu olay, “Filân şahıs Müslüman olmuş, filân şahıs İslâm’a girmiş” şeklindeki haberlerin kulaktan kulağa yayıldığı ilk dönemde vukû bulmuştur. Öyle ki, bu haberler halk arasında yaygınlaşınca, Kureyş’in ileri gelenleri, Ebû Tâlib’e, Hz. Peygamber’i (s.a.) İslâm’ı anlatmaktan vazgeçirmesi için peşpeşe heyetler gönderdiler. İşte bu heyetlerden biri de yukarıda zikredilen heyettir. [83]
Zemahşerî, Râzî, Nisâburî ve bazı müfessirlere göre, bu heyet, Hz. Ömer İslâm’ı kabullendiği zaman Ebû Tâlib’e gitmiştir.
Sûrenin ilk âyetlerinde Kureyşli inkârcıların o günlerdeki telaş ve şaşkınlıklarına, Peygamberimize olan kibirli yaklaşımlarına değinilmektedir. Bu âyetlerden anlaşılmaktadır ki, kâfirler İslâm’ı Peygamberimizin görevini yapmasında bir eksiklik, bir yanlışlık görmelerinden dolayı reddetmemişlerdir. Atalarının dinlerini körü körüne takip eden bu kâfirler, esasında kendi içlerinden bir peygambere tâbi olmayı hazmedememişler ve Peygamberimizin davetine bu yüzden kin ve hasetle yaklaşmışlardır.

Hakkı Yılmaz Kur'an ve İslam
11 Ocak 2018 tarihinde yayınlandı.
Sâd Sûresi-1. Bölüm.

Sâd sûresi 6 necmden ibarettir.Birbirinden bağımsız olarak okunmalı.(1-16) (17-26, 30-48) (27-29, 49-64) (65-70) (71-85)(86-88)
Müşriklerin Ebû Talib’den istekleri.
Peygaamberin cevabı;Tek cümle: LÂİLÂHEİLLALLAH.
Rasulullah’a karşı çıkılmasının nedeni: (Düzenlerinin bozulması ve kıskançlık)
Sâd harfi hakkında.
Öğüt kitabı Kur’ân şerefli bir kitaptır.
İman rahat ortamda olmalı. Zoraki iman olmaz.
Kasem cümlesinin cevap bölümü nerede? (3,14,54,64) İhtimal olan ayetler.
Bel edatı, yargıyı tersine çevirir.(Bilakis)
Kasem cümlesindeki problem eski âlimlerce de dile getirilmiş.
Müşriklerin peygamber hakkında sihirbazlık ve yalancılık iftiraları.
Mekke kodamanlarınn şaşkınlıkları. (Mü’minûn 68-69)
Zamanımızda Kur’ân misyonunu yüklenenlerin önünün kesilmesi.


Hakkı Yılmaz'ın Sâd Sûresi-2.Bölümü
18 Ocak 2018 tarihinde yayınlandı

Mele:İleri gelenler. (Depo,dolu olan)
İmlâ: Doldurmak.
Dârü’n-Nedve’de alınan karar ve yapılan miting.
Rasulullah’a karşı cephe alınması.
Son din ne anlama gelmekte? (İsevilik)
Başka din: Civarlarındaki toplulukların (mecusilik gibi) dinlerinde bile birçok tanrı varken!
Kıskançlık. Peygamber iki şehirden birine gelmeliydi itirazları. (İsra 90-95, Zuhruf 30-32, Mü’minûn 23-25)
Allah’ın rahmeti denince ne anlaşılır?
İbn-i İshak’dan tarihî bir anekdot.
Mekke yöneticileri şan ve şerefte yarışıyorlardı. (Rekabet bozuldu)
Şekk: Eksik bilgi.
Müşriklerin azap talepleri: (Enfal 31-33)
Mekke’nin fethi müjdesi.
Hünâlike = Burada.
Peygamberimizi alaya alanlar: (Furkan 40-42)
Çanakkale ve istiklal savaşlarında mü’minlere yardım edileceği müjdesi.


Hakkı Yılmaz'ın Sâd Sûresi-3.Bölüm 25 OcaK 2018 tarihinde yayınlandı
Peygamberimizden önceki kavimlerin de yalanlamalarına örnekler.
Ayrı ayrı baş çeken gruplar ifadesinden ne anlaşılıyor?
Elçiler yalanlanınca azap hak olur.
Elçilerin getirdikleri toplumun dinamikleridir, haktır.
Kazıklar sahibi. (Güçlü bir otorite)
Beklenen çığlık.(Sayha)
Küstahlığın zirvesi: “Acele azap istemek” (Enfal 32-33)
Azap konusunda sünnetullah nedir?
İstiğfar konusunda açıklama.
Allah’ı gâfil sanmayın.
Şefkat tokadı. (Rum 41, A’râf 182-183, En-âm 44-49) Tedrîci azap.
Sâd sûresinin ilk necminin güncel mesajı. (1-16 âyet grubu)
Sabır nasıl olmalı? (Âl-i imrân 146) Gevşememek, zaafa düşmemek, boyun eğmemek)
Musibet geldiğinde nasıl davranmalıyız? (Bakara 155-156)
Dâvûd Peygamber örneği. Halkın verdiği sıfat: Güçlerin sahibi.
Eyd:El (Güç) a)Fizikî, b)Ahlâkî, c)Askerî.
Evvab: Rabbine çokça dönen.
Dağlara boyun eğdirilmesi. (Yapısal olarak)


Hakkı Yılmaz'ın 01 Şubat 2018 tarihinde yayınlanan Sâd Sûresi-4. Bölüm.

Dağların boyun eğdirilişi ne anlama gelmektedir?
Teshir:Kontrol altında tutulacak bir yapıda olması.
Dâvûd’un gerilla hayatı.
Kuşların boyun eğdirilmesi ne demek?
Tesbih hakkına. (Enbiya 79, Sebe 10-11)
Hitit Devleti işaret edilmiş olabilir mi? (Kuş sembolü)
Dağlar ve kuşlar Allah’ı nasıl arındırır? (Hadid 1, İsra 44, Nur 41, Haşr 1, Rad 13, Zümer 75, A’râf 206)
Dâvûd peygamber zooloji ve jeoloji bilgileri ile donanımlı.
Mûsa peygamberin Allah’ı görmek istemesi örneğindeki incelik. (A’râf 143) (Kendisinin durumunu ve Allah’ın yüceliğini anlamış)
Tecelli: Cilalamak.
Dâvûd Peygamber ile ilgili uydurulan masallardan örnekler.
Dâvûd’a mülk verilmesi: Devlet başkanlığı.
Fasl-ı hitap. Hitaptaki ayrıcalık.
Dâvûd Peygambere hikmetin verilişi.
Dâvacılar örneği.
Dâvûd’un mihrabı. Özel ofisi.
Dâvûd neden korktu?
Tesevveru:Tırmanarak çıkmak.
Dâvûd’a gelenler iki kişiden fazla.
Ortakların çoğunun birbirlerine haksızlık etmeleri.
Huleta:Toplumda iç içe yaşayan insanlar.
Toplumda iyilerin az olması.
Fitne:Olgunlaştırılma.
Zann. Sâd sûresi 24. âyette kesin bilgi anlamında. (27. âyette ise farklı)


Hakkı Yılmaz'ın Sad Suresi 5.Bölüm
08 Şubat 2018 tarihinde yayınlandı


Dâvûd’un bağışlanma isteği hakkında uydurulan masallar.
Dâvûd’a yapılan iftiraların kaynağı, Kitab-ı Mukaddestir.
Kur’ân iftiraların tümünü temizler.
Dâvûd’un rükû etmesinden ne anlaşılmalı?
Dâvûd’un istiğfarı kendisi için mi?
İstiğfarın kabulü ve Allah’ın bağışlaması.
Dâvûd’un Allah’a yakınlığı. (Âhiret hayatının mutlu geçeceğinin garantisi)
Dâvûd’a gelenlerin onu halife kılmaları.
Kur’ân da siyaset konusunda verilen mesajlar.
Devlet başkanının görevi, ADALETİ SAĞLAMAK.
Adalet mülkün temelidir. Mülk: Devlet yapısı.
Bağımsız ve özgür bir vatan sahibi olunması zarureti.
Müslümanlar özgür olmalıdır.
Devlet yapısı ile İnsan bünyesi ile benzerliği. (Beyin)
Ulul-emr=Şûra meclisi.
Ehliyetin önemi:ADÎL OLMAK=a)Kişi açısından, b)Toplum açısından.
ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMEDİLMESİ=ADALETTİR.
Kişideki adalet; fısk-u fücur içinde olmamak, problemleri önceleyebilmek.
Seyis: At üzerinde düşmeden gidebilen.
Yöneticilerin lükse vehevaya kapılmaaması lüzumu.
DÂVÛD (A.S) İLE İLGİLİ KUR’ÂNIN GÜNCEL MESAJI.



Hakkı Yılmaz'ın Sad Suresi 6. Bölüm
15 Şubat 2018 tarihinde yayınlandı.

Dâvûd Peygamber ile ilgili iftiraları Kur’ân ın temizlemesi.
Kur’ân da anlatılan her şey haktır, gerçektir.
Dâvûd’un faziletleri.
Ömer bin Abdülaziz ile ilgili bir anekdot.
Süleyman Peygamber örneği.
Kitab-ı Mukaddeste Süleyman Peygambere atılan iftiralar.
Çokça dönen kul ne demek?
Akşam üstü:Ömrün son dönemi.
Atlar:Ordu.
Mal ve hayır sevgisinin açılımı.
Perde arkasına girmek ne demek?
Tahtın üzerine bırakılan ceset ne demek?
Rabbe dönüş ne demek?
Devlet idaresinde askerî güç yetmez. Ekonımi de güçlü olmalı.
Süleyman emrine verilen rüzgâr.(Sebe 12-13) Yelkenli.
Bakır madeni nereden getiriliyor? (Edon bölgesi)
Rüzgârla bir ayda gelen ne demek? (Yelkenli ile şimdi daha çabuk getiriliyor.)


Hakkı Yılmaz'ın Sad Suresi 7. Bölüm
22 Şubat 2018 tarihinde yayınlandı

Tahtın üzerine bırakılan ceset ne demek?
Kimseye nasip olmayan mülkün istenmesi.
Rüzgârın Süleyman Peygamberin emrine verilişi nasıl olur?
Şeytanların ve cinnlerin Süleyman Peygamberin emrine verilişi nasıl olur?
Cinn ve Şeytan kavramları hakkında kısa açıklama.
Teklif-i mâ lâ yutak. (Allah, gücünü aşan varlıklarla kulunu savaştırmaz.)
Süleyman Peygambere yapılan iftiralar. (Kâfirlikle suçlanması)
Süleyman peygamberin emrindeki cinnler, şeytanlara uymuşlardır.
Musaddikan limâ beyne yedeyhi. (Kur’ân ın doğruladığı haberler.)
Süleyman Peygambere verilen nimetlerin tutulması veya başkalarına verilmesi ne demek?
Rabbe yakınlık ve güzel bir dönüş yeri olması.
Eyyûb Peygambere musallat olan şeytan kimdir?
Tebdil-i mekânda ferahlık vardır.
Bir tutam bitki (Fesleğen, nane, v.s.)
Hanis olmak. (Haktan bâtıla kaymak, günah işlemek)
Hile-i şerriye nasıl icat edildi? (Kitabına uydurma.)
Kadın dövmeye meşuiyet tanınır mı?
Darb sözcüğü Hk. (İz bırakmak, yola çıkmak)
Tebyînü’l Kur’ân niçin yazıldı?


Hakkı Yılmaz'ın Sâd Sûresi-8.Bölüm
01 Mart 2018 tarihinde yayınlandı

Sâd Sûresi-8. Bölüm.

İbrahîm, İshak ve Yakub Peygamberlerinin anılma nedeni.
Saflaştırma. (Fitnelendirme, belalandırma ve ehlasna)
Zikre’d-dâr. (Yurt düşüncesi)
İsmail, Elyesa ve Zülkifl (Nasip ve kısmet sahibi) Peygamberlerin de örnek gösterilme nedenleri.
Sâd Sûresi 2. Necminin güncel mesajı. (Kur’ân ile uyarı görevi yapanlara güncel mesajlar)
Kıssalardan alınacak mesajlar. (Anılan peygamberlerin yaşadıkları, halâ toplumumuzda)
Sabır konusunda Âl-i İmran 146. âyetteki mesaj. (İşteşlik halinde-Toplu terapi) (Gevşememek, zaafa düşmemek ve boyun eğmemek)
Cennet ve Cehennem sahneleri.
Mushafta âyetlerin sıralanma yanlışlığı. (Âyetler arasındaki münasebet konusunda Razi’nin değerlendirmeleri)
Allah her şeyi hak ile yaratmıştır. (Olması gerektiği için)(Mü’minûn 115, Duhân 38-40)
Yaratış ile ilgili ibret alınacak bir fıkra.
Ekolojik dengenin korunması lüzumu.
Hak ile yaratılışa müahale edilmemesi gerekliliği. (Rûm 8, Hicr 85, Kıyamet 36, Âl-i İmran 190-194)
Bilimi, bilgiyi örtmek de kâfirliktir.
Salihatı işleyenler örneği. (Allah’ın kayırması)
Tedebbür. (Arka arkaya getirme) (Nisâ 82)


Hakkı Yılmaz'ın Sâd Sûresi-9.Bölüm
08 Mart 2018 tarihinde yayınlandı

Âhirette Mü’minlere ve Müşriklere nasıl muamele yapılacak?
Adn Cennetlerinin tasvirleri. (Yâ-Sîn 55-57, Nebe 31-37, Vâkıa 35-38, Rahman 76, Saffat 41-49)
Âhiret hayatının temsilî anlatımı. (Bakara 25, Râd 35, Muhammed 15)
Elbise neden giyilir? (Nahl 82)
Cennet tasvirleri coğrafî bölgelere göre güncellenmelidir.
Abgâri (Hayal ülkesi. Rahman 76) ve (Deve örneği.Gaşiye 17)
İnsanın canının istediği her şey nerede?
Cehennem tasvirleri. (Nebe 21-30, İnsan 13)
Cehenneme girebilmek için çok çalışmak gerekir.
Cehennem sahnesindeki iki grubun tartışması.
Merhaba=Darlık ve sıkıntı olmayan bir yere geldin, sen yurduna geldin.
Azabın kat kat arttırılması isteği.
Fitne.(İnsanı cehenneme sokacak faaliyetler)
Müşriklik eğitim ile kazanılır. (Dünyadaki ihvanların, kardeşlerin acıklı hali)(A’râf 38-39)
Efendilere itaat edenler, birbirleri ile nasıl tartışacaklar?
Allah’ın vasıflarından “Bir tek ve Kahredici”
Göklerin, yeryüzünün ve İKİSİ ARASINDA BULUNANLARIN boşuna yaratımamış olması.
İKİSİ ARASINDA BULUNANLARIN ifadesindeki incelik. (Allah’a gizli bir alan yok)
Sâd Sûresi 3. necminin güncel mesajı.


Hakkı Yılmaz'ın Sâd Sûresi-10. Bölüm
15 Mart 2018 tarihinde yayınlandı

Sâd Sûresi-10. Bölüm.

Cehennemde davalaşanlar, orada aradıkları (hakir gördüklerini) bulamayacaklardır.
Mele-i âlâ.(En yüce depo) Kur’ân içindeki hikmet-i baliğalar.
Yüce konsey safsatası!
Kur’ân hakkında tartışanlar.
Peygamberimizin Kur’ân hakkında önceden bilgisi yoktu.
Önemli haber. (En-âm 38,59, Yûnus 15-16, İsrâ 73-75, Nahl 43-44, Kâf 22, Kasas 86)
Peygamberliğin kanıtı nedir? Peygamberimiz bilge adam değildi.
Sâd Sûresi 4. necminin güncel mesajı.
İnsanın yaratılışı.
Evrendeki canlı-cansız tüm güçler.(Melekler)
Temsilî anlatım metodu.
Beşer sözcüğü. (Dış, tüysüz üst deri)
İnsanın oluşturulması aşamaları:a)Hayvanlık, b)Beşer. c)İnsan, d)Âdemlik.
İnsan (Ünsiyet) çevre ile ilşki kuran, sosyal bir yapıdadır.
İnsan, Rahman sûresinde: okuyup-yazma durumu.
İnsanın yaratılışı Kitab-ı Mukaddeste nasıl anlatılır.
Çamur, maddeyi ifade eder. İblis ise enerjiyi.(Hicr 26-29, Saffat 11, Secde 7)
İnsan aşama aşama (milyarlarca yılda) yaratılmıştır.
İnsanın bitki olduğu aşama.(Nuh17)
İnsanın düzenlenmesi, tesviyesi.(A’la 2-5, Abese 19) (İlk yaratılmadan sonra)
İnsanın eşeysiz üremesi.(Nisâ 1, A’râf 189)
İnsan ile muz ağacının DNA ları %50 aynıdır. (İnsanın bitki ile ortak özelliği)
Duyma, görme ve zihinsel fonksiyonlar, duygu organlarının oluşturulması aşamaları.
Erkeklik ve dişilik neye göre belirlenir?
İnsan anılmaya değer bir şey değilken milyarlarca yıl geçmiştir.


Hakkı Yılmaz'ın Kur'an ve İslam Proğramından
29 Mart 2018 tarihinde yayınlandı
Sâd Sûresi-11. Bölüm.


Dâvûd Peygamber Allah tarafından mı halife kılınmıştır? (Nisâ 58-59)
Elçileri ALLAH, Kamu yöneticilerini ise toplum seçer.
İnsanın maddî boyutu (Canlılık), Manevî boyutu (Enerjik)
Ruhun üfürülmesi ne demek?
Vahye neden ruh denilmektedir?(NefeHa:Üfürmek. H noktasız okunursa Koklatmak)
Ruhtan soranlar. (İsra 85)
Halife kılacağım (Bakara 30-34) anlamı.
Esmâ (isimlerin) öğretilmesi.
Allah’ın bilgisi.(Kehf 109, Lokman 27)
İnsan bilgilendirilince (Secdenin öz anlamı)
Secde: Allah’ın dediklerini yapmak.
İblisüşünce yetisi.
Melek hakkında hatırlatma.
Âdem’e secde eden melekler.(Doğal güçler)
Düşünce yetisi bağımsız çalışır. (Câsiye 12-13)
İblis neden boyun eğmiyor?
Allah’ın iki el ile tesviye etmesi.(İtina)
İblisin görmez gelenlerden olması, büyüklük taslaması neden?
Ve kâne sözcüğü. (O önceden de kâfirdi)
İblis’in itirafı. (Allah’ın temsilî anlatımda bu itirafa cevap vermemesi.)
Racîm ve Lânet.
İblis nereden kovuldu? (Sema, Uzay)
İblis’in Rabbim demesine rağmen Mekke’li müşriklerin dememeleri.
Belirli bir vakit: a)Ölüm(İnsan için) b)Kıyâmet( Genel anlamda) c)Mahşerde (Sâik=yöneten)
İblis’in yemininde gösterdiği referanslar. (A’râf 16-17)
İnsan muhles olursa hata yapmaz. (Yusuf 24)
İblis’e verilen görev.


Hakkı Yılmaz'ın Kur'an ve İslam Proğramı
05 Nis 2018 tarihinde yayınlandı
Sâd Sûresi-12. Bölüm, Kur’ân dan sorular ve Cevaplar.


İblis Cehenneme girecek mi? (85. âyetteki senden sözcüğünün açıklanması.)
Elgıya: Siz ikiniz atın! (Kâf 24-25) (Cehenneme sen de gir denmiyor.)
İblsi’in nitelikli insanların yakalarının bırakılmayacağı.
Sâd sûresi 4-5 necmlerinin güncel mesajı.
Peygamberlerin ücret istememesi. Çağımızın perişan hali! (Pazarcı yemez. SATAR.)
Külfet getirme: İşgüzarlık.
Mütekellif: Sorumlu olmadığı halde vazife bilmek.
İnsanların uyduruk tekellüfe sokulması.
Kur’ân bütün âlemler için öğüttür.
KUR’ÂN EVRENSELDİR.(A’râf 156-158, En-Âm 19, Enbiyâ 107, Furkan 1, Seb’e 28, Cum’a 2-3)
Müthiş haber. (Kur’ân eğitimi)
Sâd Sûresi 6. necminin güncel mesajı.
Elhamdülillahirabbilalemiyn deki alemiyn, Alimler olarak anlaşılabilir mi?
Alem, Alime fiilinden gelir. (Bilgin) Âlimin: İşaret koyma.
Alemler Allah’ın varlığına delildir.
Sünnet olayı İbrahîm Peygamberin uygulaması mı? (Uyduruk Kitab-ı Mukaddes örnek gösterilerek Kur’ânın önceki kitapları doğruladığı ifadesinin çarptırılması.)
Kur’ân’ın tasdik ettiği. (musaddikan limâ beyne yedeyhi) anlamı.
Kitabın iki eli arasındaki ne anlama gelmektedir? (Âl-i İmrân 45-46,95, Mâide 48, Necm 36-37, Bakara 135,Hacc 78, En-âm 161)



MEAL

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA

1.Sâd/90. Öğüt/şeref sahibi Kur’ân kanıttır ki, 3onlardan önce nice kuşakları değişime, yıkıma uğrattık Biz. Onlar da çağrıştılar. Ama artık kurtuluş vakti değildi. 2Aksine o kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler bir gurur ve bölünme içindedirler.

4,5.Ve içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldiğine şaştılar da o kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, “Bu bir sihirbazdır, çok çok yalan söyleyen birisidir. O bunca ilâhı, bir tek ilâh mı yapmış? Bu gerçekten çok şaşılacak bir şey!” dediler.

6-8.Ve içlerinden ileri gelenler yürüdüler: “İlâhlarınız üzerinde direnin ve sözünüzden, kararınızdan dönmeyin. Bu, gerçekten, sizden beklenen bir şeydir! Biz bunu son/başka bir dinde işitmedik, bu ancak bir uydurmadır. Öğüt/ Kitap aramızdan o’nun üzerine mi indirildi?” –Aksine onlar Benim öğüdümden/ Kur’ân’dan yetersiz bilgi içindeler, aksine onlar henüz azabımı tatmadılar.–

9-11.Yoksa çok güçlü ve çok bağış yapan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır? Ya da bütün o göklerin, yerin ve aralarında olanların mülkü onların mıdır? Öyleyse, burada, çeşitli gruplardan oluşmuş, bozguna uğramış bir ordu olan onlar, her yolu deneyerek yükselsinler, ellerinden gelen her şeyi denesinler!

12,13.Onlardan önce Nûh’un toplumu, Âd, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût’un toplumu ve Eyke ashâbı da yalanladılar. İşte onlar, ayrı ayrı baş çeken gruplardır.

14.Onların hepsi, sadece elçileri yalanladılar. Bu sebeple azabım hak oldu. 15Ve bunlar, göz açıp kapayacak kadar bile gecikmesi olmayan bir çığlıktan başkasını beklemiyorlar.

16.Ve dediler ki: “Rabbimiz! Hesap gününden önce bizim azaptan payımızı acele ver bize!”

17.Sen onların dediklerine sabret ve güçlerin sahibi kulumuz Dâvûd’u hatırla. Şüphesiz o, Rabbine çokça dönendi.

18.Gerçekten Biz, dağlara boyun eğdirdik/yapısal olarak insanların yararına kullanılacak biçimde yarattık. Her zaman kendisiyle birlikte Allah’ı noksanlıklardan arındırırlardı.19.Kuşları da toplu olarak o’na boyun eğdirmiştik/Dâvûd’un ve insanların yararlanacağı biçimde yaratmıştık. Hepsi o’na dönücü idi. 20.Biz o’nun mülkünü de pekiştirdik. Ve o’na yasayı ve hakkı bâtıldan ayıran sözü söyleme imkânını verdik.

21.Ve sana şu davacıların haberi geldi mi? Hani onlar mihraba/Dâvûd’un özel evine çıkıp varmışlardı.

22,23.Dâvûd’un yanına girdiklerinde o, onlardan korkuvermişti. Ona, “Korkma! Biz, iki davacıyız. Kimimiz, kimimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver, haksızlık etme ve bizi doğru yolun ortasına yönelt” dediler. Birisi de dedi ki: “İşte bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz koyunu var, benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken, ‘Onu da bana ver’ dedi ve konuşmada bana üstün geldi/tartışmada beni yendi.”

24.Dâvûd dedi ki: “Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle o sana haksızlık etmiştir. Gerçekten de ortakların, bir toplulukta yaşayanların çoğu kesinlikle birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimseler haksızlık etmezler. Ama onlar da ne kadar azdır!” Ve Dâvûd, Bizim kendisini birtakım sıkıntılarla imtihan ederek arı-duru hâle getirdiğimize/olgunlaştırdığımıza kesin kanaat getirdi ve anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma diledi, ortak koşmaktan uzak olarak yere kapandı ve döndü.

25.Biz de o’nun için bunu bağışladık/Biz de o’nu bağışladık. İşte böyle! Şüphesiz yanımızda o’nun için bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri vardır.

26.Ey Dâvûd! Gerçekten Biz/biz seni bu yerde eski yöneticinin yerine yönetici yaptık. O hâlde insanlar arasında hak aracılığıyla, haksızlık ve kargaşayı engelleyip adaleti sağla. Keyfe, arzuya uyma. O takdirde seni Allah’ın yolundan saptırır. Kesinlikle Allah yolundan sapanlar; hesap gününü umursamadıklarından kendileri için çok şiddetli bir azap vardır.

30.Dâvûd’a Süleymân’ı da bahşettik. O ne güzel kuldu! Şüphesiz O, Rabbine çokça dönendi.

31.Hani kendisine akşamüstü iyi cins ve rahvan atlar sunulmuştu; “32.Ben, mal, servet, çıkar sevgisini, Rabbimin anılmasından dolayı sevdim. –Sonunda onlar perdenin arkasına girdiler.– “33.Geri getirin onları bana!” dedi. Hemen onların bacaklarını, boyunlarını sıvazlamaya başladı.

34,35.Andolsun ki Biz Süleymân’ı da çeşitli badirelerden, sıkıntılardan geçirerek saflaştırmıştık/ olgunlaştırmıştık. Ve tahtının üzerine bir ceset bırakmıştık. Sonra o, döndü; “Ey Rabbim! Beni koru/bana maddî ve manevî pislik bulaştırma ve bana, benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk hibe et/ bağışla! Şüphesiz ki Sen, bol bol hibe edensin/ bağışlayansın” dedi.

36-38.Bunun üzerine Biz de, o’nun emriyle istediği yere yumuşacık akıp giden rüzgârı, şeytânları; tüm dalgıç ve yapı ustalarını ve zincirlere bağlanmış olan diğerlerini o’nun emrine verdik.

-39.İşte bu, Bizim hesaba gelmez ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya vermeyip tut.-

40.Şüphesiz ki o’nun için yanımızda bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri vardır.

41.Kulumuz Eyyûb’u da hatırla! Bir zaman o, Rabbine seslenmişti: “Şeytân bana acı ve dert, tasa sıkıntı dokundurdu.”

–“42.Hemen, hızlıca, yaya olarak oradan uzaklaş! İşte yıkanılacak bir yer, soğuk içecek!”–

43.Ve Biz o’na, ailesini ve onlarla birlikte olanların bir mislini daha tarafımızdan bir rahmet ve kavrama yeteneği olanlar için bir ibret olarak bahşettik.

“44.Ve eline bir tutam ot mesabesinde ki sermayeni/baharatçılık için nane, fesleğen demeti al, onunla hemen, rızık aramak için sefere çık ve kararsız olma, doğrudan sapma, günah işleme.” Gerçekten Biz o’nu sabırlı biri olarak bulduk. O, ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Rabbine çokça dönendir.

45.Güç ve öngörü sahibi kullarımız İbrâhîm’i, İshâk’ı ve Ya’kûb’u da hatırla!

46.Şüphesiz Biz onları “Yurt Düşüncesi/ özgür vatan hasreti” saflığıyla saflaştırdık, arı-duru hâle getirdik. 47.Ve şüphesiz onlar, yanımızda seçilmiş en hayırlı kimselerdendir. 48.İsmâîl’i, Elyasâ’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de hayırlı kimselerdendir.

27.Ve Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve aralarında olanları boşuna oluşturmadık. Bu, kâfirlerin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişilerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı şu kâfirlerin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kişilerin vay hâline!

28.Yoksa, iman eden ve de sâlihâtı işleyenleri Biz, yeryüzündeki o bozguncular gibi mi yaparız? Yoksa Allah’ın koruması altına girmiş o kimseleri din-iman tanımayıp kötülüğe batanlar gibi mi yaparız?

29.Bu, temiz akıl sahipleri onun âyetlerini düşünsünler ve öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz bereketli bir kitaptır.

49-52.İşte bu, bir öğüttür/ şereftir/ hatırlatmadır. Şüphesiz ki Allah’ın koruması altına giren kimseler için güzel bir dönüş yeri; içlerinde yaslanarak birçok meyve ve içecekler istedikleri ve de yanlarında hepsi de aynı yaşta, gözleri karşılarındakinden başkasını görmeyen hizmetçilerin bulunduğu, kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır.

53.İşte bu, hesap günü için size vaat edilendir. –54.Hiç şüphesiz ki işte bu, Bizim rızkımızdır; ona hiç tükenmek yoktur.–

55,56.İşte! Şüphesiz azgınlar için de en kötü dönüş yeri; kendisine yaslandıkları cehennem vardır. –O ne kötü yataktır!– 57.İşte o kaynar su ve irindir. Artık onu tadıp dursunlar!

58.Ve onun şeklinden çifter çifter diğerleri vardır. 59.İşte bunlar da sizinle birlikte atılırcasına giren bir gruptur. Onlara bir rahat yok. Şüphesiz onlar cehenneme sallandılar.

60.Derler ki: “Hayır, asıl size merhaba; selam sabah yok. Cehennemi önümüze siz getirdiniz. O ne kötü bir duraktır!”

61.Derler ki: “Rabbimiz! Bizim önümüze bunu kim getirdiyse onun ateşteki azabını kat kat arttır!”

62.Ve yine derler ki: “Kendilerini kötülerden saydığımız birtakım adamları niye göremiyoruz?63.Biz onları alaya almıştık/aşağılamıştık. Yoksa gözler onlardan kaydı mı?”

64.Şüphesiz ki bu, ateş ehlinin birbiriyle tartışması/ davalaşması gerçektir.

65,66.De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Ve O, bir tek ve kahredici, göklerin, yerin ve ikisi arasında olan şeylerin Rabbi, çok güçlü, çok bağışlayıcı olan Allah’tan başka tanrı yoktur.”

67.De ki: “O; Kur’an, çok büyük, önemli bir haberdir. 68.Siz ondan yüz çeviriyorsunuz. 69.Onlar birbirleriyle tartışırken, benim “en üstün şeylerin doldurulduğu; Kur’ân’a dair bir bilgim yok idi. 70.Ancak ben, evet ben apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyediliyor.”

71,72.Hani Rabbin bir zaman evrendeki güçlere, “Şüphesiz Ben çamurdan bir beşer oluşturucuyum. Onu düzgünleştirip bilgili hâle getirdiğim zaman derhal ona boyun eğip teslim olun” demişti.

73,74.Bunun üzerine İblis/ düşünce yetisi hariç evrendeki güçlerin tümü hep birlikte boyun eğip teslimiyet gösterdiler, İblis büyüklük tasladı ve o, görmezden gelenlerden idi.

75.Allah, “Ey İblis! O benim iki elimle/kudretimle oluşturduğuma boyun eğip teslim olmana ne engel oldu? Büyüklendin mi? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?” dedi.

76.İblis dedi ki: “Ben ondan hayırlıyım. Beni enerjiden oluşturdun, onu ise maddeden oluşturdun.”

77,78.Allah, “Hemen çık oradan, artık sen kesinlikle kovulmuşsun, / katilin, asılsız söz ve düşünce üretenin, karanlığa taş atanın tekisin, “Elbette hayırdan uzak tutmam da karşılık gününe kadar senin üzerindedir” dedi.

79.İblis, “Rabbim! O hâlde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana süre ver” dedi.

80,81.Allah, “Haydi, sen belirli bir vakte kadar süre verilenlerdensin” dedi.

82,83.İblis, “Öyle ise en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan; mutlak galip oluşuna yemin ederim ki ben onların hepsini; –içlerinden arıtılmış kulların hariç– kesinlikle azdıracağım” dedi.

84.Allah dedi ki: “Gerçek budur. Ben de şu gerçeği söylüyorum: “85.Andolsun ki cehennemi kesinlikle senden ve onların sana uyanlarından; hepinizden dolduracağım.”

86.De ki: “Ben Kur’ân’a karşı sizden bir ücret istemiyorum. Ben yükümlülük getirenlerden/ kendiliğinden bir şeyler uyduranlardan, külfet getirenlerden, başa iş çıkaranlardan da değilim. 87.Kur’ân, bütün âlemler için bir öğüttür ancak. 88.Ve onun müthiş haberini bir zaman sonra kesinlikle bileceksiniz.”
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla