Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11. June 2011, 05:58 PM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Nerdoğan Kardeşim!
Allah sizlerden razı olsun. Düşüncelerinizi bizlerle paylaşıyorsunuz. Yazınızın sonundaki sorunuzun cevabı bizlerle paylaştığınız ayetlerin okunması ile açığa çıkıyor ancak biz yine de yazınızdaki örnek verdiğiniz ilk ayet olan Maide 15 . ayetin içerisinde bulunduğu necme/bir kerede nazil olan kur'an ayetlerine birlikte bakalım.

Maide;12-16: Ve andolsun ki Allah, İsrâîloğulları'nın misakını almıştı. Ve Biz, kendilerinden on iki nakip [müfettiş/başkan] göndermiştik. Ve Allah demişti ki: “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Salâtı ikâme eder, zekâtı verir, elçilerime iman eder, onları destekler ve Allah'a güzelce ödünç verirseniz andolsun ki sizden kötülüklerinizi örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, artık kesinlikle yolun doğrusunu kaybetmiş olur.”

Sonra da sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerine katılık koyduk. Onlar kelimeyi/sözcüğü yerlerinden/öz anlamlarından değiştirirler. Öğütlendiklerinin önemli bir bölümünü de terk ettiler. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hâinlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah, muhsinleri [iyilik-güzellik üretenleri] sever.

“Biz Nasarayız [Hristiyanız]” diyenlerden de misaklarını almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu terk ediverdiler. Biz de onların arasına, kıyâmete kadar sürecek kin ve düşmanlık yerleştirdik. Allah, yakında yapıp üretmiş olduklarını onlara haber verecektir.

Ey Kitap Ehli! Kesinlikle, Kitap'tan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açığa koyan, çoğundan da vazgeçen Bizim Elçimiz size geldi. Kesinlikle size, Allah'tan bir ışık ve apaçık bir kitap geldi. Allah onunla [kitapla] Kendi rızasına uyanları selâmet yollarına kılavuzlar. Onları Kendi bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola kılavuzlar.

Bu âyetlerde, İsrâîloğulları örnek verilerek iman edenler uyarılmaktadırlar. Allah, ilâhî ilkelere uyacaklarına dair İsrâîloğulları'ndan söz almış olmasına rağmen onlar sözlerinde durmayıp ihanet etmişlerdir. Âyette olaylar şöyle sıralanmıştır:

• Allah, İsrâîloğulları'nın misakını almış ve onlardan on iki nakip [müfettiş/başkan] göndermişti.

• Ve onlara, “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Salâtı ikâme eder, zekâtı verir, elçilerime iman eder, onları destekler ve Allah'a güzelce ödünç verirseniz, andolsun ki sizden kötülüklerinizi örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, artık kesinlikle yolun doğrusunu kaybetmiş olur” demişti.

• Ama onlar imanlarının gereği olan bu yükümlülükleri yerine getireceklerine dair sözlerini bozdular. Bu sebeple de lanetlendiler ve kalplerine katılık konuldu.

İsrâîloğulları'ndan alınan misakların bir çoğu, Bakara/63, 83, 84, 93; Âl-i İmrân/187; Mâide/80; Nisâ/154-155. âyetlerde konu edilir.

• Onlar kelimeyi/sözcüğü yerlerinden/öz anlamlarından değiştirirler.

• Onlar, öğütlendiklerinin önemli bir bölümünü terk ettiler.

• İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hâinlik görülür.

• Buna rağmen onlara affedilmeli, onlara aldırış edilmemelidir.

• Allah, “Biz Nasarayız [Hristiyanız]” diyenlerden de misaklarını almıştı. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu terk ediverdiler.

• Bu nedenle de Allah, onların arasına, kıyâmete kadar sürecek kin ve düşmanlık yerleştirdi. Allah, yakında yapıp üretmiş olduklarını onlara haber verecektir.

Geçmişe ait bu bilgilerden sonra Ehl-i Kitap hakk yola davet edilmektedir:

"Ey Kitap Ehli! Kesinlikle, Kitap'tan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açığa koyan, çoğundan da vazgeçen Bizim elçimiz size geldi. Kesinlikle size, Allah'tan bir ışık ve apaçık bir kitap geldi. Allah onunla [kitapla] kendi rızasına uyanları selâmet yollarına kılavuzlar. Onları kendi bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola kılavuzlar."

Böyle bir davet Âl-i İmrân sûresi'nde de yapılmıştı:

Âl-i İmrân;164:
"Andolsun ki Allah, mü’minlere kendilerinden, onlara Kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitap ve hikmeti [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri] öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir iyilikte bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler."

Ehl-i Kitaptan bir çoğunun bu davete icabet ettiğini Kur’ân'dan öğreniyoruz:

Kasas;52-53:
"Ondan [sözden; vahiyden, Kur’ân'dan] önce kendilerine kitap verdiğimiz kimseler; onlar, ona [söz'e; vahye, Kur’ân'a] da inanırlar. Ve onlara o [söz; vahiy, Kur’ân] okunduğu zaman onlar, “Biz ona [söz'e] inandık. Şüphesiz o, Rabbimizden gelen gerçektir. Kesinlikle biz ondan önce teslim olanlardık [Müslümanlardık]” dediler."

Mâide;82-84:

"Sen, kesinlikle iman eden kişilere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahûdileri ve ortak koşan kimseleri bulursun. Ve kesinlikle iman eden kimselere sevgi bakımından en yakın olarak da, “Şüphesiz biz Nasraniyiz [Hristiyanlarız]” diyen kimseleri bulursun. Bu, kendi içlerinde keşişler ve râhipler olduğundan ve onlar büyüklük taslamadıklarından dolayıdır. Ve onlar Elçi'ye indirileni [Kur’ân'ı] dinledikleri zaman, onun hakk olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolduğunu görürsün.
Onlar, “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi şâhitler ile birlikte yaz!” ve “Biz, Rabbimizin bizi sâlihler toplumu ile birlikte girdirmesini umarken, neden Allah'a ve hakktan bize gelen şeylere neden inanmayalım!” derler.


Bakara;101:
Ve ne zaman Allah tarafından onlara, yanlarındaki kitabı tasdik edici bir elçi geldi, daha önce kendilerine kitap verilen kimselerden bir grup, sanki bilmezlermiş gibi Allah'ın kitabını sırtlarının arkasına attılar.


Âl-i İmrân;69-71:
Kitap Ehlinden bir tâife sizi saptırmak istedi. Hâlbuki onlar, sadece kendilerini saptırıyorlar, farkına da varmıyorlar. Ey Kitap Ehli! Sizler tanık olup dururken, niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz? Ey Kitap Ehli! Sizler bilip dururken, niçin hakkı bâtıla karıştırıyor ve gerçeği gizliyorsunuz?


Nisâ;46:
Yahûdileşmişlerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden/öz anlamlarından değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygamber'e karşı), “İşittik ve karşı geldik/iyice sarıldık”, “dinle, dinlemez olası”, “râinâ” derler. Eğer onlar “İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet” deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha sağlam/doğru olacaktı; fakat küfürleri [gerçeği kabul etmemeleri] sebebiyle Allah onları lanetlemiştir. Artık pek az inanırlar.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (11. June 2011), hiiic (11. June 2011), nerdogan (12. June 2011)