Konu: Hz. HATİCE
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24. February 2013, 12:58 PM   #30
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Seyitler, Şerifler.

''Yazılar iyi, hoş, güzel de; ilk yazının son satırındaki şu SEYİDLERİN ve ŞERİFLERİN büyük annesi olma gibi eriş ve oluşların sahibidir'' ifadesindeki ''SEYİDler ve ŞERİFler kimler ki? Necidirler? Ne iş yaparlar? Kur'an'ın neresindedirler acaba?''

diye ilk yazıdan bir alıntı ile başlatmaya çalıştığımız yazı başka bir mecraya çekilmişti. Şimdi arzuladığımız mecraya dönerek islamda sapmalara neden olan bir ''üçkaatçılığı'' ortaya koyalım. Şöyle ki:

Bakara 124. ''Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım demişti. ''Soyumdan da (önderler yap, yâ rabbi)'' dedi. Allah: ''Ahdim zalimlere ermez(onlar için söz vermem ) buyurdu.''

Ayetten de anlaşılıyor ki peygamber soyundan gelmek (seyid, şerif vs.'den olmak) zalim olmamanın gereği değil, illaki müslüman olacaklar diye bir kural yok, illaki taltif edilecekler diye bir şey yok. Peygamber soyundan gelse bile gerekli şartları yerine getirmek şart.

Enfal 41. ayette ganimetlerin nasıl bölüneceği açık olark anlatılmıştır. Ganimet 1/5'erden:
a_Allah ve peygambere, b-yakınlara, c-yetimlere, ç-yoksullara, d-yolculara

Bir ''üçkaat'' da ''b'' şıkkında yapılmıştır. Buradaki ''yakın'' ifadesi ''peygamber akraba çevresi'' olarak verilmiştir. Şimdi bir soru: ''savaşta elini, kolunu, bacağını kaybetmiş gaziler ile savaş nedeniyle tarlası, ekini hayvanı zarara uğramış kişiler veya onların eşleri nerede? bunlar ganimetten paya müstehak değil mi?''. İşte ''yakınlar'' olarak ifade edilenler de ''Savaşla yakınlığı olanlar'' manasında olup bu gazi ve zarar uğrayanlar olup, yan gelip de yatıp peygamberle yakınlığı nedeniyle beleşçiliği ifade eden bir ifade yoktur.

''Asalet, hem aristokrasi, hem liberalizm, hem feodal sistemlerde soydan geldiği kabul edilirken, bizim toplumlarımızda kişinin kendisinde-benliğinde güzel ahlaklı olmak diye kabul edilir. Buna ''erdem'' denilir ve islam bunun dışa yansımasına ''salih amel'' der. Kişi kendisinde güzel ahlak anlayışını toplamalı ve hareketlerine yansıtmalı ki, ona asil, asaletli kişi denilsin. Buna erdem-fazilet deniyor. Bunun ölçüsü de ''iffet'', yani ihtiyacı kadarla yetinip fazlasına tamah etmemek, elinde ise derhal zimmetten çıkarmaktır. İslam yaşamı da iffet-ismet üzerinedir. Bu nedenle de islam yaşamı seyitleri, eşraftanları, efendileri, şeyhleri, şıhları içinde barındırmaz. Barındırıyorsa düşünülmelidir. Bunlar mülkü ve maddi şeyleri, cahiller de bunları-bu asalakları veli edinmiştir.''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Degerli Kardesim Galip,

burada cok haklisiniz, bilhassa bu satirlarda: Ayetten de anlaşılıyor ki peygamber soyundan gelmek (seyid, şerif vs.'den olmak) zalim olmamanın gereği değil, illaki müslüman olacaklar diye bir kural yok, illaki taltif edilecekler diye bir şey yok. Peygamber soyundan gelse bile gerekli şartları yerine getirmek şart.



Tarihin hic bir yerinde 4. ü Halife Ali ve her iki oglu hakkinda kati bir sekilde Kur'an'a Islam'a Müslümanliga aykiri bir davranista bulunduklarini yazmaz. Peygamber soyundan olduklari icin degil, tam bir mümin olduklari icin böyle hareket etmislerdir.

Soydan gelen bir idare seklini ille de takip etmel gibi bir hal takinmamislardir. Halk kendiliginden böyle uygun görmüs olacak. Muaviye mi dir Mervan midir neyse, onlar gibi kendi kendilerini halife ilan etmemislerdir.

Ve Muaviye dir saltanat haline ceviren halifeligi ve babadan ogula devamini saglamlastiran.

Hakliya hakli demek lazimdir.

Kur'an'da ille de peygamber soyundan gelmesi lazimdir diye bir konu yok müslümanlarin devlet idarecilerinin hakkinda. Ama muhakkak olan zenginlik icinde bir saltanata sahip olup soy güderek hakimligi saglamak hic bir sekilde ön görülmemistir.

Islam ile firavun gibi hanedanlarinin kökü zaten kazinmak istenmistir. Ama gelin görünki Allah'in resulünün ölümünden bir müddet sonra tam bir geriye dönüs olmustur. Bir devlet idarecisi olmak demek saltanat sürmek demek degildir.

Üstelik sizin de hak vereceginizi zannediyorum, Peygamber hanimlari Rabbimiz tarafindan annelerimiz olarak ifade edilmistir. Bu saygideger hanimlarin gecimlerini, sayet peygamberimiz hic bir sekilde geriye bir servet birakmadigini ele alacak olursak, nasil gecinebileceklerini, hayatlarini nasil devam ettirebileceklerini hic düsündünüzmü? Yoksa o hürmetli validelerin gecimlerini üstlenmek bir yük mü olmustur?

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (25. February 2013)