Tekil Mesaj gösterimi
Alt 8. July 2014, 12:59 PM   #3
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Aleyküm selam Halil kardeşim,

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun aleyküm, Değerli Kardeşlerim,

Ankebut;14:Ve lekad erselna Nuhan ila kavmihi felebise fiyhim elfe senetin illâ hamsiyne âmen, feehazehümüt tufanü ve hüm zalimun

Ve ant olsun ki Biz, Nuh’u kendi kavmine elçi gönderdik de, içlerinde elli yıl hariç bin sene kaldı. Sonunda, onlar zalimler iken tufan kendilerini yakalayıverdi.

Genelde yıl diye çevrilen sözcük âyette görüldüğü gibi iki farklı sözcük ile belirtilmiştir.
Bunlardan "sene" sözcüğü “şiddet, kıtlık, zorlu, iyiliğin azlığı” demektir. Ki, zorlu, meşakkatli geçen yıllara denir. (Lisanü’l-Arab; 4/720, “sene” mad.)
Bu durumda... bin sene = bin zor geçen yıllar

Yani bir anlam değişikliği yok.

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
"Âm" sözcüğü “yaz ve kışı kapsayan dönem” olarak tarif edilir. (Lisanü’l-Arab; 6/530, “avm” mad.) Yani bizim bildiğimiz yıl [on iki ay/365 gün], “âm” sözcüğüyle ifade edilir.

"Elfe sene/bin Sene" sözcüklerinin geçtiği Bakara;96, Hacc;47, Secde;5, Meariç;4 âyetlerine bakarsak hepsinde de "âm" değil "sene" sözcüklerinin geçtiğini görürüz.
Kaldı ki anlam değişikliği olacak olsaydı bile...

Bakara 96, yılın, "zor yıl" olmayacağına dair bir şerh olacaktı: "Sen onları, insanların yaşamaya en düşkünü olarak bulursun. Şirke batanlardan bile... Her biri bin yıl ömür sürsün ister. Oysaki, uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştıracak değildir.".

Hac 47, "bin yıl" anlamına vurgu yapıyor ama değiştirmiyor olacaktı:"Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı ("bin zor yılı") gibidir."

Secde 5 de "yıl değil zor yıl" anlamını geçersiz kılan bir şerh olacaktı: "İş ve oluşu gökten yere doğru çekip çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir."

Mearic 4'ün "bin yıl" ile ilgisi yok çünkü o 50.000 yıl. Bu ayetin açıklamasını vereceğim.

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ankebut suresindeki ve yukarıdaki surelerdeki “bin sene” ifadesi, sayısal değer itibariyle değil, “çok uzun süre” anlamında kullanılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalarınla ilgisi olmayan bir sonuca ulaştın.
Yukarıda... bin yıl = bin zor yıl
Şimdi ise... bin yıl = çok uzun süre.

Bu da kabulüm ama eğer "bin yıl eşit değildir bin yıl" denklemi kurulacaksa bunu biz değil Kuran yapmalı. Dolayısıyla "bin yıl eşit değildir bin yıl ama eşittir çok uzun süre"yi şerh eden bir Kuran ayeti gerekir. Aksi durumda, "ayetin benim zihnimdeki Kuran'a uyması için şu kelimelerin anlamları şunlar değil bunlar olmalıdır" noktasına geliriz. Benim teklifim ise Kuran'ı, kendisi şerh etmedikçe, tek kelimesini değiştirmeden yorumlamak. Yukarıdaki "bin yıl = bin yıl" örneğindeki gibi.

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Mü'min suresinin 11 âyeti:
Kalu Rabbena emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni fa'terefna Bi zünubina fehel ila hurucin min sebiyl"

(Kafirler)dediler ki: “Rabbimiz! Sen, bizi iki kere öldürdün, iki kere dirilttin. Artık günahlarımızı itiraf ettik. Şimdi çıkışa bir yol var mı?”

Bu ayeti iyi anlayabilmemiz için önce şu ayetlere dikkat edilmelidir.

Bakara;28:
Keyfe tekfurune billahi ve küntüm emvaten feahyaküm, sümme yümiytüküm sümme yuhyiyküm sümme ileyhi türceun

Siz, nasıl küfredersiniz; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini nasıl bilerek reddedersiniz? Oysa siz, ölüler idiniz de sizlere O hayat verdi. Sonra O, sizleri öldürecek, sonra canlandıracaktır. Sonra da Kendisine döndürüleceksiniz.


Mülk;2:
Elleziy halekalmevte velhayate liyebluveküm eyyüküm ahsenu 'amela ve Huvel'AziyzulĞafur

O, hanginizin amelce daha iyi-güzel olduğunu sınamak için ölümü ve hayatı oluşturdu. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır.


Dikkat edilirse, Allah’ın önce ölümü yarattığı, sonra da hayatı yarattığı bildirilmektedir. İlk ölüm, insanın ilk “toprak [cansız madde]” hali olup, ikinci ölüm bu dünyadaki ölümüdür. İlk dirilme insanın dünyaya gelmesi, ikinci dirilme de ahiretteki “ba’s” [yeniden dirilme] halidir. Bunlar, iki ölüm ve iki hayattır. Kâfirler, her şeyi açıkça görünce, bizzat yaşayınca ve de karşılarında azabı açıkça görünce, merhamet di¬leme ve Allah'ın rızasına tevessül yoluyla böyle yalvarmaktadırlar.
Bunlar doğru ancak doğrunun tamamı değil bir kısmı.
Tamamının şerh edildiği ayetleri vermiştim:

http://hanifler.com/showthread.php?t=3521 (Madde alem)
http://hanifler.com/showthread.php?t=3530 (Öbür alem)

Bu yazılarda ayetlerin sadece altını çizdiğime ve bizzat başka bir ayet tarafından şerh edilmeyen hiç bir anlama başvurmadığıma dikkat çekerim.

.

Konu ozkanates tarafından (8. July 2014 Saat 03:21 PM ) değiştirilmiştir.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla