Tekil Mesaj gösterimi
Alt 8. July 2014, 04:55 PM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm, Değerli ozkanates Kardeşim,

Kur'an sözkonusu olduğunda hiçbir zaman aklımızdan çıkarılmaması gereken tek gerçeğin Kur'an'ın “ عربيّاarabiyyen” olduğu gerçeğidir ki, Rabbimiz olan Yüce Allah bunu sıkça vurgu yaparak âyetlerle belirtmiştir:

Ve kesinlikle Biz, onların “kesinlikle ona bir beşer öğretiyor” deyişlerini biliyoruz. Kastettikleri o kişinin dili yabancıdır. Bu [Kur’an] ise, apaçık Arapça bir lisandır. (Nahl/103)

Ve eğer biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık, elbette “Ayetleri detaylandırılmalı değil miydi? İster yabancı dilde ister Arapça!” diyeceklerdi. De ki: “O, iman edenler için bir kılavuz ve bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur’an onlar üzerine bir körlüktür. Onlara çok uzak bir mekandan seslenilmektedir.” (Fussılet/44)

Ve Biz onu [apaçık kitabı] yabancılardan [Arapça bilmeyenlerden] birine indirseydik de, bunu o, onlara okusaydı, onlar, buna iman ediciler değillerdi. (Şuara/198, 199)

Apaçık kitaba ant olsun ki Biz onu aklınızı kullanasınız diye Arapça bir Kur`an [okuma] yaptık. (Zühruf/2, 3)

Onunla [apaçık kitapla], uyarıcılardan olasın diye apaçık bir Arapça lisan ile senin kalbine Emin Ruh [Güvenilir Can, sağlam bilgi] indi. (Şuara/193-195)

Ve Biz böylece onu [Kur’an’ı] Arapça bir hüküm [mükemmel bir yasa] olarak indirdik. Ve eğer sana gelen ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, Allah’tan sana bir Yakın Kimse ve bir koruyucu yoktur. (Ra’d/37)

Ve bundan [Kur`an`dan] önce bir rehber ve rahmet olarak Musa`nın kitabı vardı. Ve bu [Kur`an] ise zulmeden kimseleri uyarmak, iyilik-güzellik üretenleri müjdelemek için Arap lisanı üzerine tasdik eden bir kitaptır. (Ahkaf/12)

Ve işte böylece Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Onda tehditlerden tekrar tekrar açıklama yaptık. Belki takva sahibi olurlar yahut onlara yeni bir öğüt oluşturur. (Ta Ha/113)

Ve ant olsun ki Biz, düşünüp öğüt alsınlar diye pürüzsüz Arapça bir kur`an [okuma] olarak; takvalı davransınlar diye bu Kur`an`da insanlar için her türlüsünden örnek verdik. (Zümer/27, 28)

Bu, Arapça bir Kur`an [okuma] olarak, bilen bir kavim için ayetleri detaylandırılmış bir kitaptır. (Fussılet/3)

İşte böylece Biz kentlerin anasını ve onun kıyısındaki kişileri uyarasın ve kendisinde hiç şüphe olmayan toplanma günü ile uyarasın diye sana Arapça bir Kur`an vahyettik. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir. (Şûra/7)

Değerli Kardeşim,

Kur'an; kendi dilinde indiği toplumun bildiği bir sözcüğe şerh koymaz. İndiği toplumun bilmediği bir sözcük olursa ancak o zaman açıklama yapar. Herkesin bildiği "sene", "âm" sözcüğü ile -cümle içinde çokluk belirtme için kullanılan- "elfe/bin" için neden açıklama yapılsın.

Biz; Arabiyyen olan Kur'an'ın Türkçe çevirilerinin yapıldığı âyetlerde geçen sözcüklerin açıklamalarını okuyanlarda yanlış anlamalar oluşmasın diye yaparız. Çevirilerle ilgili yapılan bu açıklamalara "Kur'an'da şerh nerede" diye sorulamaz ancak, yapılan açıklamaların dilin yapısında olup olmadığı ile ilgili deliller sorulabilir.

Kur'an bir yorum kitabı değildir. Sana göre, bana göre, ona göre Kur'an olmaz. Sadece müteşabihin tevili gerekçeleri de belirtilerek yapılır.

Allah ne derse o. Âyetlerde geçen sözcükler "sene" ve "âm".
Arap dilinde "sene" sözcüğünün; “şiddet, kıtlık, zorlu, iyiliğin azlığı” demektir. Ki, zorlu, meşakkatli geçen yıllara denir. (Lisanü’l-Arab; 4/720)
"Âm" sözcüğünün de; “yaz ve kışı kapsayan dönem” olarak tarif edilir. (Lisanü’l-Arab; 6/530, “avm” mad.) diye belirtmiştik.

Sene= Âm değildir.
Bin sene= Bin âm değildir.

Sözkonusu âyetlerde "elfe/bin" sözcüğü sayısal değeri değil çokluğu belirtmek için kullanılmıştır. Meariç Suresinde geçen ve "ellibin elfe" de aynı şekilde insanların kıyas yapabilmeleri için daha uzun süreyi belirten bir ifadedir. Türkçe dilinde de benzer uygulamalar çoktur.

Bunları anlayabilmek için kullanılan dilin anlatım sanatlarının iyi bilinmesi gereklidir.
Arapça dilindeki söz sanatları da:

A) Mecaza Dayalı Söz Sanatları
Mecaz (Değişmece), Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması, Düz Değişmece)
Teşbih (Benzetme), İstiare (Eğretileme / Deyim Aktarmaları),
Teşhis (Kişileştirme), İntak (Konuşturma), Kinaye (Değinmece),
Tariz (Dokundurma, İğneleme)

B) Anlama Dayalı Söz Sanatları
Hüsn-i Talil (Güzel neden bulma), Tecâhül-i Ârif (Bilip de bilmezlikten gelme),
Tenasüp (Uygunluk), Leff ü Neşr, Mübalağa (Abartma),
Tezat (Karşıtlık), Tekrir (Yineleme), Telmih (Hatırlatma), Tevriye,
İstifham (Soru sorma), İrsâl-i Mesel, Rücû, Terdîd, İktibas, Îham vb.

başlıkları altında incelenmelidir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
bartsimpson (8. July 2014)