Tekil Mesaj gösterimi
Alt 1. October 2008, 04:58 PM   #2
EVVAB_İNSAN
Uzman Üye
 
EVVAB_İNSAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 220
Tesekkür: 35
42 Mesajina 53 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
EVVAB_İNSAN is on a distinguished road
Standart

Evrende bu kadar fazla boşluk olması ve evrenin büyüklüğü karşısında dünyanın bir toz zerresi kadar olması bazı kesimler tarafından dünyanın evren karşısındaki önemsizliğinin delili olmuştur. Ancak son yıllarda yapılan gözlem ve deneylerin sonucunda dünyada yaşamın oluşabilmesi için evrenin bu büyüklüğüne ve bu kadar fazla boşluğa sahip olmasının gerekliliği anlaşılmıştır. Şayet evren bu kadar boşluğa ve büyüklüğe sahip olmasaydı daha sıcak olurdu ve ısı yeterince yayılamadığından dünyada yaşam oluşamazdı.

Dünyanın güneş sistemindeki konumu da yaşamın oluşabilmesi için son derece hassas ayarlanmıştır. Şayet dünyamız güneş sisteminde üçüncü değil de ikinci yâda dördüncü sırada olmuş olsaydı içinde yaşamı ve canlılığı barındıracak özelliğe sahip olamazdı. Dünyanın etrafındaki gezegenlerin varlığı da yaşam için son derece gereklidir.

Örneğin Jüpiter gezegeninin varlığı dünyanın yörüngesinin istikrarını sağlamakta, dünyanın dengesini ve güneşe olan mesafesini korumakta ve ayrıca dünyayı meteor ve kuyruklu yıldız çarpmalarına karşı en az bin defa fazla hedef olmaktan koruyarak bir kalkan vazifesi görmektedir.

Dünya, atmosferiyle, ısısıyla, konumuyla, kütlesi ve manyetik alanıyla ve daha pek çok özelliği ile adeta yaşam için donatılmıştır. Bu şekilde hayata en uygun fizikî şartlarla donatılan yeryüzü daha sonra, iç içe geçmeli milyarlarca canlı üniteden oluşan bir ekolojik kanaviçe ile bezenmiştir.

Bu dinamik ekolojik yapı bünyesine bitkiler, diğer bütün canlıların beslenmesi ve solunumu için gerekli gıdayı ve oksijeni imal eden üreticiler; otçullar, protein fabrikaları; etçiller, sistemin zoolojik ünitelerini keyfiyet ve kemiyetçe belirli sınırlar içinde tutmakla mükellef kontrolörler olarak yerleştirilmiştir. Bu ekopiramidal tahtın üzerinde ‘İNSAN’ bulunur.

İnsanın bütün eko sistemler üzerinde tasarruf kabiliyeti mevcuttur; oysa diğer canlıların türlerine has davranışları genellikle yaşamakta oldukları lokal ekosistem içinde belirli kalıplar ve sınırlar dışına çıkamaz. İnsanoğlunun biyolojik âlemde böyle müstesna bir yere sahip oluş keyfiyeti ‘ANTROPİK EKOLAJİK PRENSİP’ in esasını teşkil eder.

Bu prensip, “BÜTÜN CANLILAR BİR YANA, İNSAN BİR YANA” veya “bitki olsun hayvan olsun, her canlı türü neticede, yeryüzünde insanın yaşamasına en uygun biyolojik şartları sağlayacak tarzda fonksiyon gören eko-üniteler olarak yaratılmıştır” şeklinde ifade edilebilir. (Yılmaz-İhsanoğlu, a.g.e., s. 70.)
__________________
Gerçekler Bizi Özgür Kılar...
EVVAB_İNSAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla