Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19. July 2013, 12:45 PM   #5
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Bayram nedir, nereden kaynaklaniyor?

Uzun uzadiya arastirdim, asagidaki yaziya benzer aciklamalara rastladim hep.

Mesela:

Prof. Süleyman Ateş, "Ramazan ayı, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günleri Kur’ân ile sabittir (Bakara: 185-197-203, Fecr: 1-2). Kur’ân’la belirlenmiş olan bu günleri kimse değiştiremez. Ama Kutlu Doğum veya Mevlit Kandili gibi kutlamalar uydurmadır, bid’attır."

Biriniz aciklayabilir mi bu böyledir diye?

***


http://www.hayrettinkaraman.net/yazi...zen/4/0045.htm


Bayram

Müslümanların iki ortak bayramı var; Ramazan (Fıtır) ve Kurban (Adhâ) bayramları. Selamdan örtünmeye kadar bir dizi sembolün (şi'âr, şe'âir) önemli ikisi işte bu bayramladır. Müslüman kavimlerden (bugün uluslardan) her birine ait "ulus bayramları" da var, ama bunlar ortak değil, hatta bazıları üzerinde ciddi ayrılıklar da vardır. Mesela bir Müslüman ulus zorla kültür değiştirir, bu kültür de ötekilere ait bir kültür olursa, değişimin ilan gününün bayram olmasına diğer İslam topluluklarının katılmaları bir yana itirazları da olur. Ramazan ve Kurban bayramlarına gelince bu iki bayramda bir milyardan fazla Müslüman ortak ibadet, merasim, neşe, duygu ve davranışlarda bulunurlar; bu ortaklıklar, birlik ve kardeşlik duygularını pekiştirir, Müslüman halklar arasında gerekli iyi ilişkilerin kurulmasına zemin hazırlar.

İki dini bayramın ortak şiarımız, ibadet ve neşe günümüz oluşunun tarihi/başlangıcı, Müslümanların neyi niçin koruyacakları ve neyi de niçin reddedecekleri konusunda önemli ipuçları veriyor:

Sevgili Peygamberimiz (s.a.) Mekke'den Medine'ye hicret edince burada, Cahiliyye (İslam öncesi) dönemden kalma yılda iki bayram yapıldığını öğreniyor ve şöyle buyuruyor: "Sizin şenlik yaparak kutladığınız iki bayramınız vardı, Allah onların yerine size daha hayırlı iki bayram verdi: Ramazan ve Kurban bayramları (Nesâî, Iydeyn, 1).

Cahiliyye Araplarının yaptıkları bayramlar, İslam'ın yıkmaya ve değiştirmeye çalıştığı putperestlik kökenli Cahiliyye kültüründen izler taşıyordu, İslam inkılabının yerleşmesi için bu izlerin silinmesi gerekiyordu, bu yüzden Peygamberimiz onları değiştirdi, Müslümanların dini inanç, tasavvur ve hayatları bakımından anlamlı olan iki bayramı meşru kıldı. Câhiliyye'den izler taşımayan, aksine bütün Peygamberler'in ortak dini olan İslam'ın geçmiş devirlerdeki uygulamasını yansıtan, güzel hatıraları canlandıran ibadet, âdet ve merasimleri ise kaldırmadı, onlara uymakta sakınca değil, tevhîd sürecini vurgulamak bakımından fayda gördü. İşte bir örnek:

Allah Resûlü (s.a.) Medîne'ye geldiğinde Yahûdîlerin şûrâ günü oruç tuttuklarını gördü, bu konuda bilgi istedi, Hz. Mûsâ ve kavminin Firavun belasından kurtuldukları gün olduğunu, onu anmak için oruç tuttuklarını öğrendi ve "Biz Mûsâ'ya sizden (Yahûdîlerden) daha yakınız" diyerek Müslümanların da aynı gün oruç tutmalarını istedi. (Müslim, Sıyâm, 127 vd.).

Aşure günü oruç tutmanın sebebi ve taşıdığı anlam tevhîde aykırı değildi, aksine İbrâhîmî dinler arasında ortak olan ve tarih içinde beşer eliyle değiştirilmemiş, bozulmamaış bulunan bir değer ve âdet mahiyetinde idi. Bu orucu Müslümanların da tutmaları, yeni dinin (İslam'ın) Yahûdîlere yabancı olmadığını, tek Allah'tan arka arkaya gelen peygamberleri vasıtasıyla gönderilmiş tek dinin son temsili olduğunu sembolleştiriyor, Müslüman-Yahudi diyalogu için de iyi bir zemin oluşturuyordu.

Tarih tekerrür ediyor, bugün Müslümanların beraber yaşamak veya başkaca ilişkiler içinde olmak durumunda kaldıkları farklı inanç/din/kültür gruplarının da âdetleri, sembolleri, günleri ve bayramları var. Dinlerini ve ondan beslenen, onun içinde oluşan kültürlerini korumak için ötekilerin hangi gün, âdet ve merasimlerini alabilecekleri, hangilerinden de uzak kalacakları konusunda Hz. Peygamber'in örnekliği Müslümanların yoluna ışık tutmaya devam ediyor.

İslam dünyasının (aslına bakarsanız bütün dünyanın) aç gözlü iktidarlar tarafından içine sürüklendiği krizlere ve bunların ufkumuzu karartmakta, neşemizi kaçırmakta olmasına rağmen bayram günlerini tebrik etmek, o günlerde sevinmek için sebeplerimiz vardır; bayramlarınız mübarek olsun!

14 Kasım 2004
Pazar

Yani biz müslümaniz, biz tüm dinlerden (!) üstün bir dine sahibiz. Bu yüzden de ibadetlerimizde de en üstün olani yerine getiririz.

Dinler yarisindamiyiz acaba?

Hem Kur'an müslümaniyiz/hanifiz diyoruz hemde rivayetler üzerinden gidiyoruz.

Hani ne ibadetlerimizin tam bir dogrulugunun olmadigini hemde kimlerin yermis oldugu fetvalar yolundan gitmis oldugumuzu halen kestirmis degiliz.

Hepimizin icinde az da olsa cokta olsa bir atalar dini yatiyor.

Bir Kardesimiz Oruc hakkinda diyor ki:

Allah'ın yasak aylar için bize kesin, açık işaretler vermiştir. Bu işaretler insan elinden çıkmış takvimlere bağlı değil kolayca gözlemlenebilen kozmik fenomenlere bağlıdır. 2:185. ayette kim buna "şahit olursa" diyor. Kimse geleneksel ramazana şahit olamıyor. Bu nedenle iman edenler yeni bir başlangıç yapıp sisteme kendilerini tekrar ayarlamaları gerekir.

**

Surasi muhakkak Kur'an bir felsefe, bir tarih cografya vs. kitabi degildir. Icinde eksik birakilmis olanlar helal/haramlar, huzurlu bir yasama ulasma, Takva yoluyla Rabbimizin rizasina nail olmak vardir. Yani Din hakkinda hükümler vardir, ki bunlar katiyyen degistirilemez, eksiler ve artilar eklenemez.

Durum böyle iken, yok o onu demis yok bu bunu demis diyerekten hareket etmiyormuyuz hala.

Bayram dediklerimiz elbette din adina kutladiklarimizdan olduguna göre, nedir bu bayramlar?

Her yerde bangir bangir Kutsal Dogum Günü Haftasi palavradir deniliyor, iyi güzel, anmayalim olsun bitsin. Ama Peygamberin Dogum Gününü anmak istemeyenler, neden baska beserlerin dogum günlerini kutluyorlar?

Ve dogum gününü kutlamaya yanasmadigimiz Son Elciye atfedilen bayramlar neden kutlaniliyor?

Rabbimiz kutlayin mi demis bir seyleri?

Kesilen kurbanlar Rabbimize ulasiyormu?

Neden bir gün icinde milyonlarca kurban kesiliyor? Belli araliklarla bir seyle kesilsede fakir fukara devamli doyurulsa daha hayirli olmazmi?

Sadece Ramanazan ayi icinde fakir fukaraya fidye maksadiyla verilenler tüm sene icinde dagitilsa nasil olur?

Bu bayram seyram meseleleri aynen 40 ta bir zekat isine dönüstürülüyor nedense. Senede bir gün.....

Rabbimize kulluk etmemiz sadece senede bir günle olmuyor.

Her zaman icin gecerlidir.

Ramazan diyerek bir ay icinde degildir cenemize sahip olmak/kötü konusmamak , tüm sene icin gecerlidir. Öküz gibi onu bunu midemize atmayi sadece bir ay icindemi baska uygulayacagiz?

Rivayetlere kulak asmayanlar, eninde sonunda bir kacina yakalaniyorlar!

Selam ve Dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla