Tekil Mesaj gösterimi
Alt 2. July 2018, 12:30 PM   #9
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,
Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Halil bey,

Şahsi görüşünüze katılmak imkansız.
Değerli kuman,
Bu forumda yazdıklarım Arabiyyen olan Kur'an'ın Arapça dilinin gramer ve anlatım sanatlarına uygun olarak aktardıklarımdır. Şahsi görüşüm sadece müteşabih olan sözcüklerin anlamlarındaki önceliklemelerimdir/tevilimdir ki, onlar da Arapça diline göredir.

Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Detayın bize gerekçeyi anlamamıza yardımcı olması gerektiğinden detaydan uzaklaştıkça gerçek olan gerekçeyi kaybedip pek çok yanlış gerekçelerin ortaya çıkmasına neden olur, böylece biz asla gerekçeyi yakalamayız sadece sanılar üstünden dolaşır dururuz.
Sıyamın gerekçesi Bakara 183 de Lealleküm TETTEKUN olarak belirtilmiş.
Tettekun sözcüğünün türediği köklere bakalım ki, SIYAM için GEREKÇE olan TETTEKUN'u anlayalım.

“Takva” sözcüğü, “وقاية vikaye”, “ توقيةtevkiye”, “وقاءة vikae” köklerinin mastarı olan “ وقيveka” sözcüğünden türemiştir.
“Veka” sözcüğü; “bir şeyi korumak, himaye etmek, ona zarar verecek şeylerden çekinmek, bir şeyi başka bir şeyle bir tehlikeye karşı korumaya almak, zararlı şey ile korunacak şey arasına bir engel koymak” anlamına gelir ve Kur’an’da da bu anlamda kullanılmıştır:

İnsan; 10, 11:Şüphesiz, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde, Rabbimizden korkarız.
Allah da, bu yüzden onları, o günün kötülüğünden korur/feVEKAhumullahu ve onlara aydınlık ve sevinç rastlar.

Tahrim; 6:Ey inanmış olan kişiler! Kendinizi ve ehlinizi (yakınlarınızı), yakıtı insanlar ve taşlar olacak bir Ateş’ten koruyun. Onun üzerinde, Allah’a karşı gelmeyen, kendilerine emredilenleri yapan çetin ve kaba melekler vardır.

Teğâbün; 16:O nedenle gücünüz yettiğince Allah’a takvalı davranın/fettekullahe, dinleyin ve itaat edin. Ve mallarınızdan, kendinizin iyiliğine olarak bağışlayın. Kim de nefsinin açgözlülüğünden korunursa işte onlar, başarıya ulaşanların ta kendileridir.

“Veka” fiilinin mezidatından olan “اتّقاء ittika” sözcüğü ise; “korumayı kabul etmek, acı ve zarar verecek şeyden sakınıp kendini korumaya almak, sakınmak” demek olup, bu sözcük de Kur’an’da sözlük anlamında kullanılmıştır:

Haşr; 18, 19: Ey inanmış olan kişiler! Allah’a takvalı davranın; her kişi yarına ne hazırladığına bir baksın. Ve Allah’a takvalı davranın. Şüphesiz Allah, işlediklerinizden haberdardır.
Ve Allah’ı umursamayan kimseler gibi olmayın: Böylece Allah, onlara kendilerini umursatmaz. İşte onlar, yoldan çıkmış kimselerin ta kendileridir.

Âl-i Imran; 131:Ve inkârcılar için hazırlanmış Ateş’ten korunun.

Bakara; 24:Sonra, eğer bunu yapmadıysanız ve asla yapamayacaksınız; öyleyse inkârcılar için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan Ateş’ten korunun.

İşte, “takva” sözcüğü de, “ittika” sözcüğünün ismidir ve sözlük anlamı olarak; “kuvvetli himayeye girmek, korunmak, kendisini koruma altına almak” demektir.
Hem “takva” hem de “ittika” sözcüklerinin her ikisi de sözlük anlamları ekseninde kavramlaşmış ve Kur’an’da hep sözlük anlamlarına yakın manalarda kullanılmıştır. Bu sözcüklerin türediği “veka” fiili ve türevleri de Kur’an’da tam 258 yerde geçmektedir.

Kur’an’ın en önemli kavramlarından olan “takva” (veya “ittika”), kulun, Rabbi karşısındaki durumunu en iyi anlatan bir sözcüktür. Kur’an’da birçok ayette insanlara Allah’tan ittika etmeleri söylenmiş, birçok peygamberin de kavimlerini İslâm’a davet ederlerken onları “Allah’tan ittika etmez misiniz?” sözleriyle uyardıkları bildirilmiştir. Çünkü insan için en önemli şey, bir yaratıcının varlığı, yaratılışın sebebi ve kendisinin yaratıcı karşısındaki durumudur. İnsan, öncelikle kendini var edeni tanımak ve O’nun razı olacağı bir yaşam sürmekle yükümlüdür İnsan, her şeyin sahibi olan Allah tarafından, hayatının hesabını vermek üzere öldürülecektir, yani başıboş bırakılmamıştır. Bu sebeple, ısrarlı bir şekilde Allah fikrini ve O’na ait ulûhiyeti gündeme getiren Kur’an, âlemlerin Rabbi olan Allah’ı bütün sıfatları ve O’na ait en üstün yücelik makamları ile tanıtmakta ve insana, bu yücelik karşısında kendisine çeki düzen vermesini, kendisini iyi amellerle koruma altına almasını tavsiye etmektedir. Amaç, insanın; O’nun her yerde kendisini gördüğünün ve yaptığı her şeyin kayıt altına alındığının bilincinde olan bir varlık olmasını; Allah’ın yüce makamı karşısında çekinmesini; O’na kuvvetli bir imanla bağlanmasını ve yaptığı hatalardan dolayı O’na sığınmasını sağlamaktır. Özetle, insanı takva sahibi / ittika eden / mütteki yapmaktır.

Kişilerin konuşmadan ve cinsellikten kaçınıp aç ve susuz kalarak SIYAM için GEREKÇE olarak TETTEKUN olarak burada belirtilenlere ulaşabilmesi olası mıdır?


Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Detaylar önemlidir, detaylarda ki bir eksiklik yada tutarsızlık bizi yanlış yola sevk etmesi doğaldır. Eğer ki detaylar özü açıklamıyorsa detay yanlıştır yada öz yanlıştır.
O zaman ne yapmalıyız ŞÜPHE duymalıyız ya detaylar dan ya ÖZ den
Şüphe oluşmadan İman oluşamayacağına göre tüm anlatım bir puzzle gibi yerine oturmalıdır tek bir yanlışlık puzzle bitmesine engel yani İman ın oluşumuna engel çıkarabilir.
Detaylar tabi ki önemlidir ancak, bize GEREKÇEYİ unutturmamalıdır. Gerekçe nedir? TETTEKUN'dur. Bunun da ne olduğunu yukarıdaki açıklamalarımızda gördük.

İman, “Allah'a ve O'nun vahyettiklerinin doğruluğuna inanmaktır.” İmanın bilgiye dönüşmesi ahirette gerçekleşecektir.

Cenabı Allah Nisa82 de:"Efela yetedebberunel Kur'an ve lev kâne min ındi ğayrıllahi levecedu fiyhıhtilafen kesiyra;
Onlar hala Kur'an'ı arka arkaya dizerek gereği gibi düşünmezler mi? Eğer ki o, Allah'tan başkası tarafından olsaydı, kesinlikle onun içinde birçok karışıklıklar bulurlardı." diye iman edenleri uyarıyor.

Bizler de bununla ilgili ayetleri arka arkaya diziyoruz.

Bakara183-184:

184Ey iman etmiş kimseler! Karşılıklı, beraberce oruçlu olmak, Allah'ın koruması altına giresiniz diye, sizden öncekilere, -‘sayılı günlerde, o nedenle sizden her kim hasta olursa veyahut çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzere olursa diğer günlerden sayısıncadır. Oruca gücünü kaybetmiş olanlar/gücü yetenler üzerine ise bir yoksulun yiyeceği, kurtulmalık olarak borçtur. Kim de gönüllü hayır-iyilik yaparsa bu kendisi için çok hayırlıdır/yararlıdır. Ve eğer bilirseniz oruçlu olmanız sizin için hayırlıdır/yararlıdır’ şeklinde - yazıldığı gibi, size de yazıldı.

Bizden öncekilere de oruç;çalışanların,hasta olanların,gücünü kaybetmiş olanların dışındakiler üzerine sayılı günler olarak yazılmış.
Oruçlu olmayanlara bir yaptırım belirtilmiş mi?Hayır.
Eskilerin üzerine yazılan oruçta süre tam net olarak belirtilmemiş sadece sayılabilen günlerce denilmiş.

185Ramazân ayı ki, Kur’ân, bir kılavuz olarak ve furkândan, yol göstermeden açık seçik açıklamalar olarak kendisinde indirilmiştir. Bu nedenle sizden her kim bu aya şâhit olursa hemen onda oruç tutsun. Kim de hasta veya sefer; çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzerinde ise diğer günlerden sayısıncadır. Allah, size kolaylık diler, size zorluk dilemez. Bu kolaylık, Allah'ın koruması altına girmeniz ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve Allah'ın verdiği nimetlerin karşılığını ödeyesiniz diyedir.

Oruçlu olunması yazılı günler burada RAMAZAN AYI olarak belirtilerek, Kur'an'ın kılavuzluğundan,yol göstericiliğinden Furkanlığından,söz edilmiş ve buna şahid olanın bu ayı oruçlu geçirmesi istenilmiş. Gündüzden geceden söz edilmemiş. Hasta olan ya da çalışanların, hasta olmadıkları ya da çalışmadıkları günlerde sayıyı tamamlamaları istenerek bir şeye vurgu yapılmış:Zorluk yok kolaylık var.
GEREKÇE olan TETTEKUN gerçekleştiğinde bir GEREKÇE daha gerçekleşir ki bu da ŞÜKÜR'dür/Allah'ın verdiği nimetlerin karşılığını verir duruma gelmektir.

Devam edelim.

187 Karşılıklı, beraberce oruç tutma gecesinde kadınlarınıza cinsellikle ilgili sözler, cinsel ilişki, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir giysidir, siz de onlar için bir giysisiniz. Allah, sizin kendinize hâinlik ettiğinizi bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık kadınlarınıza yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığı şeylerden arayın. Ve fecrden, beyaz iplik siyah iplikten iyiden iyiye sizin için açığa çıkıncaya kadar yiyin-için. Ve geceye kadar orucu tamamlayın. Ve siz ilâhiyat eğitim merkezlerinde programlı ibâdet hâlinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, artık Allah'ın sınırlarına yaklaşmayın. Allah, Kendisinin koruması altına girsinler diye âyetlerini insanlara işte böyle açıkça ortaya koyar.

Burada oruçlu iken yapılmaması gereken cinsellikle ilgili sözler ve cinsel ilişkinin serbest bırakıldığı belirtiliyor. Yine Oruçlu iken olmaması gereken yeme içmenin sabah oluncaya kadar serbest bırakıldığı belirtilerek orucun geceye kadarki zaman aralığında olduğu belirtiliyor ve GEREKÇE olan TAKVAYA yine vurgu yapılıyor.

Bu ayetlerde insanı düşünmeye sevkedecek olan; hasta diye çevirdiğimiz marız sözcüğü ile iyiden iyiye yeyiniz içiniz diye çevirdiğimiz kulu veşrabu tamlaması, çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzerinde diye çevirdiğimiz sefer sözcüğü, gece diye çevirdiğimiz leyl sözcüğü olabilir. Bu sözcüklerle ilgili açıklamalar da ilk baştaki yazımda var.

Oruçlu olmayan için bir yaptırım belirtilmiş mi? Hayır. İlke ne? Zorluk değil kolaylık.


Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Örneğin siz kişi Kur an çalışacak demişsiniz, elinde Kur an olmayan bu çalışmayı nasıl yürütebilir yada meal okuyan biri ne anlayabilir Kur an dan ? İman eden ama Kur an a ulaşamayan biri o zaman Oruç tan uzak duracak !. Bu örnekler çoğaltıabilir kaldı ki coğrafya yada fiziki durumlardan hiç bahsetmeden bile pek çok soru çıkarılabilir.
Yani ilk önce detaylara bakarak gerekçeyi bulmak gerekir

Kur'an çalışacak sözümün gerekçesi ORUÇ için GEREKÇE olan TETTEKUNdur ki, açıklaması yapıldı.
Elinde Kur'an olmayan ya Kur'an edinecek ya da oruçlu olmayacak. Olmazsa bir yaptırımı var mı? Yok. İlke ne? Zorluk yok kolaylık var.
Meal okuyan kişi kendi dilinde meal okuduğu için Cenabı Allah'ın kendisinden neleri isteyip neleri istemediklerini bilir ki, ahkam ayetleri bellidir.
İman eden ama Kuran'a ulaşamayan sözü içerisinde çelişki barındırır.
İman, “Allah'a ve O'nun vahyettiklerinin doğruluğuna inanmaktır.” Allah'ın vahyettiklerini bilmeyen kişinin imanı neye olur? Çevresinden duyduğu içerisinde yaşadığı toplumun din diye bildiklerine olur. Bunu bugün de sıkça görmekteyiz. Madenlerde çalışan insanların bile, oruçlu olacaksınız denilerek aç susuz bırakıldıklarına ya da kaldıklarına tanık oluyoruz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
bartsimpson (3. July 2018), Bilgi (3. July 2018)