Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28. September 2008, 02:01 AM   #17
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart

NİŞANLILARIN CİNSEL İLİŞKİSİ

Nişan, evlenme isteğinin karşı tarafa [eğer kişi reşit değilse, ailesine] bildirilmesinden ibarettir. Tarafların birbirlerini tanımalarına yönelik bir uygulama olan nişanlılık döneminin evlilikle sonuçlanması zorunlu olmadığından, taraflar bu dönem içinde başlangıçtaki isteklerinden vazgeçip ayrılma kararı da verebilirler. Bu süreçte nişanlılar, tüm dünya medenî yasalarında olduğu gibi, “aile” sayılamazlar ve evlilikten doğacak haklarını kullanamazlar.
Ne var ki, bazı toplumlarda halkın uyguladığı nişan aslında nikâhın ta kendisidir. Çünkü bu uygulamada aileler nişanı evlilikle sonuçlandırma konusunda akitleşirler ve bu akitlerini de merasimle ilân ederler. Hatta kesin kararlarının bir nişanesi olarak mehirin bir kısmını nişan töreninde kıza takarlar. Bu şartlarda yapılmış bir nişan bize göre nikâh hükmündedir. Taraflar birbirleri üzerinde hak sahibi durumuna geldikleri için cinsel birleşmeleri de zina sayılmaz.
Gerek İslâm`da ve gerekse önceki semavî dinlerde bir suç ve çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiş olan zina, Rabbimiz tarafından Kur’an’da çok kınanmış ve beliğ bir ifade kullanılarak bu fiilin oluşmasına yol açabilecek davranışlarda bulunmak bile yasaklanmıştır:

Zinaya da yaklaşmayın. Şüphesiz ki o iğrençliktir ve kötü bir yoldur. (İsra/32)

Elçisinden kendisine biat edecek kadınlardan “zina etmeme” koşulu aramasını isteyen ve zina etmemeyi cennetlik kulların vasıflarından biri olarak gösteren Rabbimiz, Müminun suresinde “zina” fiilini “cinayet” ve “şirk” ile birlikte saymak suretiyle “zina”nın Allah’a ortak koşmak ve haksız yere insan öldürmek kadar kötü bir suç olduğunu ortaya koymuştur:

Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana Allah`a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ile ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri, ma’rufta sana isyan etmemeleri üzerine biat ederek [bağlılık yemini ederek] gelirlerse hemen onların biatlarını al ve onlar için Allah`tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. (Mümtehıne/12)

Ve işte o kişiler [Rahman’ın kulları], Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı canı öldürmezler. —Ancak hakk ile öldürürler.- Zina da etmezler. —Ve kim bunları yaparsa, günahla karşılaşır. Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada, alçaltılarak sürekli olarak kalır. Ancak tövbe eden, iman eden ve salihi işleyenler müstesna. İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Ve her kim tövbe eder ve salihi işlerse, kesinlikle o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.- (Furkan/68-71)

Kesinlikle, inananlar kurtulmuşlardır.
Onlar, namazlarında huşulu olan kimselerdir.
Ve boş şeylerden yüz çeviren kimselerdir,
ve zekatı işleyen kimselerdir,
ve iffetlerini koruyan kimselerdir,
-eşleri veya ellerinin sahip olduğu kölelere karşı ayrı, çünkü bundan dolayı kınanamazlar, oysa, bunun ötesine gitmek isteyenler, işte onlar, sınırları aşanların ta kendileridir.- (Müminun/1-7)


Zina Kur’an’da üç nitelikle vasıflandırılmıştır:

Zinaya da yaklaşmayın. Şüphesiz ki o, iğrençliktir ve kötü bir yoldur. (İsra/32)

Babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; ancak [cahiliye devrinde] geçen geçmiştir. Şüphesiz o bir hayâsızlıktır [fahişedir], iğrenç bir iştir, yol olarak da ne kadar kötüdür! (Nisa/22)

Bu nitelikleri dikkate alınarak zinanın zararları şöyle sıralanabilir:

ZİNA, AİLE KAVRAMINI YOK EDER

Ailenin çekirdeğini oluşturan eşlerden birinin zina suçu işlemesi, her toplumda o ailenin dağılmasına, o yuvanın yıkılmasına yol açar. Toplumun çekirdeği olan ailenin dağılması ise toplumsal yozlaşmanın en önemli nedenidir.

ZİNA, NESLİN HEDER OLMASINA YOL AÇAR

Zina gizli işlenen bir fiil olduğu için, böyle bir ilişki sonucu doğacak çocuğun babası genellikle açıklanamaz. Açıklansa bile, bu durum çocuğun babası olarak gösterilen şahıs tarafından kolay kolay kabul edilmez. Çünkü gizli ilişki yaşayan bir kadının aynı anda başka gizli ilişkiler içinde olması uzak bir ihtimal olmadığı gibi, kendisine babalık yüklenilmek istenen şahsın da bu ihtimali düşünmemesi mümkün değildir. Babalığın reddedilmediği hâllerde bile çocuk normal bir aile ortamı içinde yaşamadığı için sorunlarla büyüyecektir. Böyle bir çocuğun topluma kazandırılması oldukça zordur. Bir zina ilişkisi sonucu dünyaya gelmiş olan çocuğun psikolojisinin bozulmasına yol açan bir diğer etken de bu durumu bilen çevresi tarafından horlanmasıdır. Bu şartlar altında yetişen bir çocuğun kaçınılmaz olarak topluma zararlı bir fert olup çıkacağı açıktır. Bütün bunlardan daha kötüsü de, çok sık rastlanıldığı gibi, zina ilişkisi sonucu doğan çocukların terk edilmeleri, hatta öldürülmeleridir.

ZİNA, İNSANLAR VE TOPLUMLAR ARASINDA KİN VE NEFRET OLUŞTURUR!

İnsan fıtratında var olan kıskançlık duygusu ile bir toplum baskısı olarak insanların benliklerine işlemiş olan namus anlayışı, eşin, ananın, bacının bir zina ilişkisi içine girmesi hâlinde, bu kişilerin yakınlarının olaya soğukkanlı olarak yaklaşmalarına engel olmakta, bunun sonucunda da zina; kişiler, aileler, kabileler arasında oluşan kin ve öfkeyle cinayetlere, linçlere sebep olmaktadır.

ZİNA, HEM KADININ HEM DE ERKEĞİN ONURUNU KIRAR

Aileyi, dolayısıyla da toplumu ayakta tutan iki unsurdan biri olan kadın, evde veya dışarıda çalışmak, üretmek, ekonomiye katkıda bulunmak, çocuklarının yetişmesini sağlamak, kısacası toplumun ihtiyaç duyduğu her işte var olmak zorundadır. Bu görevleri yerine getirmek ise kadının sağlıklı ilişkiler içinde olmasını ve her türlü tacizden uzak, huzurlu bir ortamda bulunmasını gerektirmektedir.
Kadın kendi benlik algısını cinselliği üzerine kurar ya da başkaları tarafından sadece cinsellik objesi olarak görülürse, zina fiilinin bu anlayıştaki kişiler arasında bir yaşam tarzı hâline gelmesi kaçınılmaz olur. Zinayı alışkanlık hâline getiren bir kadın ise, aynı anlayışta olmayan toplum fertleri tarafından dışlanır, fahişe damgası yer ve rencide edilir. Böyle bir kadın, evlenip aile kurması neredeyse imkânsız olduğundan orta malı durumuna düşer ve her bakımdan heder olur. Nitekim bu duruma düşmüş nice kadının hayatlarının intiharla sonuçlandığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

ZİNA, BİREYİN VE TOPLUMUN SAĞLIĞINI TEHDİT EDER

Bilindiği gibi, zührevi hastalıklar çoğunlukla doğrudan cinsel ilişki ile bulaşmakta, dolayısıyla bu hastalıkların yayılmasında birey ve toplum için en büyük tehdidi de zina oluşturmaktadır.
Zina, birey ve toplum için en azından yukarıda sıraladığımız zararları oluşturduğundan, yeryüzünden kargaşayı kaldırıp adaleti sağlamak amacı ile ihdas edilmiş olan dinî hükümlerde de bu eylem yasaklanmış, yasağa uymayanlara da caydırıcı cezalar öngörülmüştür.

İSLÂM DİNİNDE ZİNAYA KARŞI ALINAN ÖNLEMLER

Yüce Rabbimiz İsra suresinde “Zinaya yaklaşmayın!” buyurmuş, insanı zina suçuna yöneltebilecek tüm davranışları yasaklayarak zinaya çıkan yolları genel anlamda kapatmıştır. Daha sonra ise Rabbimiz bu genel ifadeyi zinaya yol açabilecek giyim-kuşamı ve davranışları yasaklayarak, evliliği kolaylaştırıp teşvik ederek ve evlendirme işini kamu görevi sayarak örneklerle somutlaştırmıştır:

Ey iman etmiş olan kimseler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu, sizin için daha iyidir. Belki siz düşünüp anlarsınız.
Sonra da orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Ve eğer size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha temizdir. Ve Allah, yaptığınızı en iyi bilendir. (Nur/27, 28)

Ey iman edenler! Elleriniz altında bulunanlarla, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah namazından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, ışa/ akşam namazından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için üç avrettir [açık ve korumasız, üç zamandır]. Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Âlim’dir, Hâkim’dir.
Ve çocuklarınız ergenlik çağına geldikleri zaman kendilerinden önceki kişiler [ağabeyleri, ablaları] izin istedikleri gibi izin istesinler. Allah kendi ayetlerini size işte böyle açığa koyar ve Allah Aliym’dir, Hakiym’dir. (Nur/58, 59)

Mümin erkeklere söyle:
Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Irzlarını/ bellerini korusunlar.
Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz Allah, sizin yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
Mümin kadınlara da söyle:
Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Irzlarını/ eteklerini korusunlar.
Ziynetlerini -görünenler hariç- açmasınlar.
Örtülerini/ başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.
Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler:
Kocaları,
Yahut babaları,
Yahut kocalarının babaları,
Oğulları yahut kocalarının oğulları,
Yahut kardeşleri,
Yahut kardeşlerinin oğulları,
Yahut kadınlar,
Yahut ellerinin altında bulunanlar,
Yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar,
Yahut kadınların avretlerini/ cinsel organlarını henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar.
Süslerinden gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.
Ey Müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz. (Nur/30, 31)

Ve sizden kocası olmayanları, erkek kölelerinizden ve kadın kölelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi fazlından onları zenginleştirir. Şüphesiz ki Allah, geniş olan ve en iyi bilendir.
Ve evlenmeye imkân bulamayanlar ise, Allah, kendi fazlından kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Sağ ellerinizin malik olduklarından mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. O’nun [Allah`ın] size vermiş olduğu Allah’ın malından siz de onlara verin. Ve basit hayatın geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak/ evlenmek isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa, bilinmelidir ki, hiç şüphesiz Allah onların zorlanmalarından sonra çok bağışlayıcı ve merhametlidir. (Nur/32, 33)

Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Tanınıp incitilmemeleri için bu daha uygun bir yoldur. Allah Gafur’dur, Rahîm’dir. (Ahzab/59)

Allah’ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcadıkları şey nedeniyle erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar/ koruyup, gözeticidirler.
Hâl böyle olunca, salih kadınlar, Allah’a itaat edicidirler, Allah’ın koruduğu şey nedeniyle gayb için koruyucudurlar.
Nüşûzundan [dik kafalılık yaparak kendisini taciz ve tecavüz riskine atmasından] korktuğunuz kadınlara da, öğüt verin ve yataklarında yalnız bırakın ve de baskı yapın/ sürgün edin/ dövün. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsız büyüktür. (Nisa/34)

Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Ve maruf söz söyleyin. (Ahzab/32)

Ey âdemoğulları! Her mescidin yanında süslerinizi alın, yiyin, için, fakat savurganlık etmeyin; kesinlikle Allah savurganları sevmez. (A’raf/31)

Allah, haksızlığa uğrayanların dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ve Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir. (Nisa/148)

Şüphesiz müminler arasında fuhşiyatın yayılmasını sevenler için dünyada rezillik ve ahirette çok acıklı bir azap vardır. … (Nur/19)

Rabbimizin yukarıdaki ayetlerde bildirdiği kurallara dikkat edilmesi durumunda, zina suçunun oluşturduğu sosyal komplikasyonların da asgariye ineceği açıktır. Tarihi belgeler, zinanın çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmesinin ve yasaklanarak faillerine cezai müeyyideler getirilmesinin çok eski medeniyetlerden beri var olduğunu göstermektedir.

SÜMER, ASUR VE BABİLLİLER’DE ZİNANIN CEZASI

Zina suçu ve cezası, M.Ö. 1792–1750 yılları arasında hüküm sürmüş olan Babil kralı Hammurabi’nin yaptığı yasalarda da yer almıştır. Bu yasaların o dönemde Babil Devleti ile ittifak hâlindeki diğer 15 ülkede de uygulandığı düşünülmektedir. Bu devletler arasında meşhur Asur Krallığı da bulunmaktadır. Bu yasaların kaynağı ise daha önceki kent toplumlarına yüzyıllar boyunca yol göstermiş olan Sümer hukukudur. (Ana Britannica; c:14, s:385)

Hammurabi Kanunları

Madde; 129:
Eğer bir adamın karısı bir başka erkekle yatarken yakalanırsa onları bağlayıp suya atacaklar. Eğer kadının kocası yaşatırsa, kral da yaşatacak.

Madde; 130:
Eğer bir adam, başka bir adamın babasının evinde oturan karısını zor kullanıp koynunda yatırırken yakalanırsa, o adam öldürülecek, kadın özgür kalacaktır.

TEVRAT’TA ZİNANIN CEZASI

Levililer: 20/10, 14:

10 "Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse, hem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.
11 Babasının karısıyla yatan, babasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de kesinlikle öldürülecektir. Ölümü hak etmişlerdir.
12 Bir adam geliniyle yatarsa, ikisi de kesinlikle öldürülecektir. Rezillik etmişler, ölümü hak etmişlerdir.
13 Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.
14 Bir adam hem bir kızla, hem de kızın anasıyla evlenirse, alçaklık etmiş olur. Aranızda böyle alçaklıklar olmasın diye üçü de yakılacaktır.
…………
20 "Amcasının karısıyla cinsel ilişki kuran adam, amcasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de günahlarının bedelini ödeyecek ve çocuk sahibi olmadan öleceklerdir.
21 Kardeşinin karısıyla evlenen adam rezillik etmiş olur. Kardeşinin namusunu lekelemiştir. Çocuk sahibi olmayacaklardır.

Tesniye; 22/20-29:

13 "Bir adam bir kadın alır, yattıktan sonra ondan hoşlanmazsa,
14 ona suç yükler, adını kötüler, `Bu kadınla evlendim ama onunla yatınca erden olmadığını gördüm` derse,
15 kadının annesiyle babası kızlarının erden olduğuna ilişkin kanıtı alıp kapıda görevli kent ileri gelenlerine getirecekler.
16-17 Kadının babası ileri gelenlere, `Kızımı bu adamla evlendirdim ama o kızımdan hoşlanmıyor` diyecek, `Şimdi kızımı suçluyor, onun erden olmadığını söylüyor. İşte kızımın erden olduğunun kanıtı!` Sonra anne-baba kızlarının erden olduğunu kanıtlayan yatak çarşafını ileri gelenlerin önüne serip gösterecekler.
18 Kent ileri gelenleri de adamı cezalandıracaklar.
19 Ceza olarak ondan yüz gümüş alıp kadının babasına verecekler. Çünkü adam İsrailli bir erden kızın adını kötülemiştir. Kadın adamın karısı kalacak ve adam yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır.
20 "Ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa,
21 kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail`de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü içinizden atacaksınız.
22 "Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail`den kötülüğü atacaksınız.
23 "Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa,
24 ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı; adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki kötülüğü içinizden atacaksınız.
25 "Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam öldürülecek.
26 Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer.
27 Adam kızı kırda gördüğünde nişanlı kız bağırmışsa da onu kurtaran olmamıştır.
28 "Eğer bir adam nişanlı olmayan erden bir kızla karşılaşır, tutup onunla yatarsa ve bu ortaya çıkarsa,
29 kızla yatan adam kızın babasına elli gümüş verecek. Kıza tecavüz ettiği için onu karı olarak alacak ve yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır.
30 "Kimse babasının karısını almayacak, babasının evlilik yatağına leke sürmeyecektir."

İNCİL’DE ZİNANIN CEZASI

Yuhanna; 8/1-11:

İsa ise Zeytin dağına gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk o`nun yanına geliyordu. O da oturup onlara ders vermeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa`ya, «Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı» dediler. «Musa, Yasa`da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?» Bunları İsa`yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; o`nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.
İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve «Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!» dedi. Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu. Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa`yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona, «Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?» diye sordu. Kadın, «Hiçbiri, efendim» dedi. İsa, «Ben de seni yargılamıyorum» dedi. «Git, artık bundan sonra günah işleme!»


İSLAM’DA ZİNANIN CEZASI:

Ve işte o kişiler [Rahman’ın kulları], Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı canı öldürmezler. -Ancak hakk ile öldürürler.- Zina da etmezler. -Ve kim bunları yaparsa, günahla karşılaşır. Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada, alçaltılarak sürekli olarak kalır. Ancak tövbe eden, iman eden ve salihi işleyenler müstesna. İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Ve her kim tövbe eder ve salihi işlerse, kesinlikle o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.- (Furkan/68-71)

Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz celde vurun; Allah`a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dininde sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Ve müminlerden bir grup onların cezalandırılmasına tanık olsun. (Nur/2)

“Celde”, ete geçmemek üzere, yalnız deriyi etkileyecek şekilde vurmak demektir. Allah tarafından halkın huzurunda ve suçlulara acınmadan uygulanması emredilen zina cezası, kürk ve palto gibi kalın olanlar hariç, suçluya giysileri çıkarttırılmadan uygulanmalıdır.
Furkan suresinin 68-71. ayetlerinden anlaşılacağı üzere, Yüce Allah, bu suçtan tövbe eden [pişman olup maddî ve manevî cezasına razı olan] kimseleri bağışlamakta ve kötülüklerini iyiliğe dönüştürmektedir. Nitekim Nur suresinde Rabbimiz, zina etmiş Müslümanları dışlayıp onları hakir görmeyi, onlara ikinci sınıf insan muamelesi yapıp onlarla evlenmeyi yasaklamayı ve onları zina eden biriyle veya bir müşrikle evlendirme yoluna gitmeyi haram kılmıştır:

Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmiyor; zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evleniyor. Ve bu, müminlere haram kılınmıştır. (Nur/3)

Ayrıca şu da bilinmelidir ki, bir mümin kadının -zina etmiş bile olsa- bir müşrikle evlenmesi Bakara suresinin 221. ayetinde haram kılınmıştır.

EŞCİNSEL ERKEKLERİN CEZASI

İçinizden iki erkek kişi, fuhuş yaparsa, onlara eziyet edin; eğer tövbe eder, uslanırlarsa artık onlara eziyetten vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok esirgeyendir. (Nisa/16)

Görüldüğü gibi, eşcinsel ilişkide bulunan erkeklere verilecek ceza, dil ve el ile eziyetten ibarettir. Eziyetin niteliği ayette açıklanmadığından, verilecek cezanın günün şartlarına göre ayarlanması söz konusudur. Nitekim fakihler bu konuda birçok görüş üretmişlerdir. Ancak kamu otoritesinin görevi sadece ceza tatbiki değildir. Bize göre, ayetteki “uslanırlarsa” ifadesi, bu kimselerin kamu otoritesi tarafından tedavi ve ıslah edilmelerini, yani uslanmaya teşvik edilmelerini öngörmektedir.
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla