Kör öldü, badem gözlü oldu.
DP, üzerinde istiflenmis olan lekeleri unutturup aklandi. Büyüdü, efsanelesti. Ve köylünün deyimiyle Ednan Menderes erenlere karisti; "demir kirat"ina atladigi gibi ülkemizin göklerinde uçmaya basladi. "Napiyo benim halkim? Nasil yardim edebilirim?" diye.
Firsatçilar hemen partilerini kurdular. Amblem olarak "demir kirat"i seçtiler. Kur'ân, bayrak öpüp "Gözlerimin içine bakin; ne demek istedigimi anlarsiniz!" dediler. Magdurlari oynadilar... ve suyun basina yine oturdular; balli kaymagi tika basa yemeyi sürdürdüler.
Zaten onlar hep birer sellefyandi;
iktidar denen suyun hep basinda.
*
Suyun basindakiler, önce kendi tarlalarini suladilar hep. Sonra adamlarinin, sonra adamlarinin adamlarinin tarlalarini. Ve en sonunda bi GIDIM su kaldiysa eh onu halka koklattilar.
O suyun hakça kullanilmasi için yönetime halkin katilmasi gerekir yani devlet yönetiminin tam demokrasi olmasi. Partilerin ASKERî ya da DiNî her hangi bir müdahaleyle degil halkin özgür oylariyla suyun basina gelmesi ve o suyu, halka hesap vereceginin bilinciyle hakça paylastirmasi...
Bize bunu çok gören iki türlü pasa var:
1."Cumhuriyet elden gidiyor!" yaygarasiyla bizi çigneyip geçen tankli pasalar.
2."Minareler süngümüz!" diyen siirlerle gözlerimizi baglayan minareli pasalar.
Türk ulusu olarak biz bu tankli pasalara ve minareli pasalara ne zaman "Sen çekil aradan!" deyip oylarimizi özgür irademizle kullanirsak TAM DEMOKRASi o zaman hayata geçecek.
Konu Hasan Akçay tarafından (14. January 2017 Saat 11:09 AM ) değiştirilmiştir.
|