3. April 2021, 09:56 PM | #1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Lâfzen mi, manen mi
Selamlar,
Kur'an ın indirilişinin lâfzen mi yoksa mânen mi olduğü konusunda bilgilerinizi paylaşabilir misiniz.
__________________
(FOR RAVEN) |
8. April 2021, 01:27 PM | #2 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Saygın Kaos.
1)- Eğer inzal(indirme) manen olsa idi, değişik zamanlardaki anlatımlarda (mesela sahabelerle görüşmelerde veya hac zamanı müşriklere anlatılarında veya diğer sohbetlerde) peygamberin ister istemez kişisel değerlendirmeleri de Kitab'ın anlatımı içerisinde olacağından Kitap içeriği değişiklikler gösterebilirdi. Peygamber Müslümanlıkta olmayan imam olmadığından cart curt konuşmaz. O Allah'tan aldığını aldığı gibi aktarandır.Yoksa... 2-İnzal edilen Kİtap'tır(Casiye-2; Ahkaf-2; Mü'min-2; Zümer-1; ....). Kur'an müstakil bir anlatı veya mânâ değildir. Kitab'ın içine yerleştirilmiş olup onun kişiler tarafından özümlenmesine göre kişilere fayda sağlar. Müstakil olarak indirilmez. Kişiler özümlerse Kitap'ta O'nu bulur. Saygılarımla. Galip Yetkin Konu galipyetkin tarafından (8. April 2021 Saat 04:10 PM ) değiştirilmiştir. |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | khaos (8. April 2021) |
8. April 2021, 10:11 PM | #3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Yanıtladığınız için çok teşekkür ederim.
Birkaç hafta önce ilahiyatçı Mustafa Özturk ün youtube da bir videosunu izledim. Kendi sözleri ile; Vahyin inzal keyfiyeti konusuna gelince, İslâmî kaynaklarda bu konuyla ilgili üç farklı görüş nakledilir. Geçmişte ve günümüzde hâkim kabul gören ilk görüş Kur’an vahyinin hem lafız hem mana olarak inzal edildiği yönündedir. Bizim tercih ettiğimiz ikinci görüş ise Zerkeşî ve Suyûtî gibi Sünnî âlimler tarafından ikinci sırada nakledilir. Buna göre Cebrail Kur’an vahyini özellikle salt manalar (mefhumlar) olarak indirmiş; Rasûlullah bu manaları bellemiş ve Arap dilinin ifade kalıplarına kendisi döküvermiştir. beyanında bulunmuştur. Hatta bu savını delillendirmek içinde ; Bir de Kur'an da, 23 sene Velid bin Muğire aşağı As bin Vail yukarı diyip bütün kadrajını Hicaz-Taif-Medine'ye sıkıştırmış ve insanlığa son söyleyeceği sözün çapı, oradaki üç beş tane lavuk müşrik. Ve o müşriğe Kuran'da öyle küfürler var ki... (...) 'Nesebi bilinmeyen, onun bunun çocuğu'na 'zenim' denir Arapçada. Bu Allah dili olabilir mi? İnsani dil olamaz mı? Olabilir. Niye? Yanmış canı ya. Feverandır, olabilir. gibi biraz farklı anlaşılabilecek sözler söylemistir. Bende bu konuyu foruma taşımak istedim. Mustafa Özturk ün beyanlarını dinleyip kafası karışan çok insan gördüm. En azından internet üzerinden bu konu hakkında araştırma yapacak olanların forumumuzadan bilgi edinmesini istedim. Galip Bey, Bende sizin gibi düşünüyorum. Öbür türlü mükemmel olan bu Kur'an dilinin yakalanamayacağı düşüncesindeyim. Bilgilendirme için tesekkurler Sağlıkla
__________________
(FOR RAVEN) |
20. April 2021, 01:01 PM | #4 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Zuhruf / 4. Ayet
Doğrusu o, katımızdaki Ana Kitap’ta bulunan çok yüce, her türlü şüphe ve değişiklikten uzak, hüküm ve hikmetlerle dolu bir kitaptır. Kaf / 4. Ayet Oysa biz, toprağın, onların bedenlerinden neyi yiyip eksilttiğini elbette çok iyi bilmekteyiz. Zâten katımızda her şeyin kayıtlı olduğu şaşmaz bir kitap vardır. Vâkıa / 78. Ayet Onun aslı çok iyi korunmuş bir kitaptadır. Hadid / 22. Ayet İster kıtlık, kuraklık, deprem gibi yeryüzünde meydana gelen bir musîbet olsun, ister hastalık, açlık, ölüm gibi kendi canlarınızda, onu daha biz yaratmadan önce o bir kitapta yazılıdır. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. Abese / 13. Ayet Kur’an çok şerefli sahîfelerde kayıtlıdır; Abese / 14. Ayet Allah katındaki değeri yüce ve tertemiz sahifelerde. Bürûc / 22. Ayet Onun aslı Levh-i Mahfûz’da her türlü müdahaleden koruma altındadır. Neml / 75. Ayet Çünkü göklerde ve yerde gizli olan ne varsa, hepsi apaçık bir kitapta yer almaktadır. Bu ve bunun gibi bir takım ayetler hep belirli bir referansa işaret etmektedirler. Buradaki referans bir takım konuları daha iyi anlamlandırmak ve pekiştirmek için temel oluşturmaktadır. Fussilet / 45. Ayet Biz Mûsâ’ya da kitap vermiştik; senin halkın Kur’an konusunda nasıl farklı tutumlar içinde ise, o kitap konusunda da farklı tutumlar içine girilmişti. Eğer azabın ertelenmesine dâir Rabbin tarafından verilmiş bir söz olmasaydı, azaplarına hükmedilerek işleri çoktan bitirilmiş olurdu. Buna rağmen, onlar hâlâ Kur’an hakkında derin bir şüphe ve kararsızlık içinde bocalayıp durmaktadırlar. Tıpkı yukarıdaki ayette olduğu gibi "farklı tutumlara girmek" söylemi anlamlandırmadaki farklılığa işaret etmektedir. Bundan da Musa'ya verilen kitapta yazanlar ya da söylenenleri (referans aynı da olsa) herkesin farklı anlamlandırdığı ortaya çıkmaktadır. "senin halkın Kur’an konusunda nasıl farklı tutumlar içinde ise, o kitap konusunda da farklı tutumlar içine girilmişti." söylemi buna işaret etmektedir. Din ve toplumsal konulardaki söylemler lafzen olduğunda belli bir referansa dayanmadıkça; söylence, hikaye, hadis, folklor ögeleri vb. şekillerde toplumda yer bulur. Manen bir referans sistemi ile desteklenen dini ve toplumsal konular aksi ispat edilene kadar kabule mecbur hadiselerdir ki biz buna "iman" diyoruz. Bence iman da "lafzen" değil "manen" oluşan bir olgudur. Referansı da ayetler gereği Kuran ve Lefhi Mafuz'dur. Bu referansları algılayabilecek ve yorumlayıp bizlere aktarabilecek beyin ve algı kapasitesine sahip kişilerin de rasuller olduğuna inanıyorum. Diğer taraftan aşağıdaki durum da kafamı kurcalamıyor değil. Şûrâ / 14. Ayet Geçmiş ümmetler ancak kendilerine ilim geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden belirli bir vakte kadar azabın ertelenmesine dâir önceden verilmiş bir karar olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm çoktan verilmiş ve işleri bitirilmiş olurdu. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar ise hâlâ kitap hakkında derin bir şüphe içindedirler. ilim gelenler kim? ilim nereden ve nasıl gelmiş? bu kişiler neden kıskançlık ve ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler? bu kişilere gelen ilim neden mirasçılara aktarılamadı da onlar hala kitap hakkında derin bir şüphe içindeler? (dikkat önceki ümmetlerde böyle bir durum yok, bu konu aşılmış, ayrılık başka konulardan çıkıyor)
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa." |
Bookmarks |
Etiketler |
lâfzen, manen |
|
|