12. June 2010, 09:06 AM | #1 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
Özgür irademiz yoktur
http://www.dailymotion.com/kursatotcu/1
video konuşmalarım burada Herşey Allah'ın dilemesiyle oluyorsa zinada mı böyle oluyor? Allah ne yapacağımızı önceden biliyorsa böyle imtihan olur mu? Allah'ım bizi kötü yola düşürme diye dua ediyormusunuz, ediyorsanız soruyorum; sizi kötü yola düşüren Alah'mı ki böyle dediniz. Hayır şer Allahtan mı, zina yapmak şer mi, zina yapmak Allahtan mı, hani hayır şer Allahtandı? http://www.hanifdostlar.net/forum_po...71&PN=1&TPN=20 yazdığım kitap budur. işte size gazalinin özgür iradeyi inkar ettiği yazısı alıntı yaptığım kitap : kelam felsefeleri yazar: H. Austryn Wolfson sayfa: 538 burada Gazali'nin ihya ulum al din adlı kitabından alıntı var. arapça baskı kitabut-tevbe bölümü. türkçe baskılarda bu bölüme bakın "Eğer dersen ki: insanın fiilde ( hareket ) ve fiilden kaçınmada ihtiyarı yok mudur? Vardır derim, fakat bu bizim herşeyin Allah'ın yaratmasıyla olduğu iddiamızla çelişmez, çünkü ihtiyarın kendisi de Allah'ın yaratmasıyladır ve insan yaptığı seçime mecburdur." yorumum şu: Gazali, itikadda Eşari mezhebindendir. Eşarilik de ise insan iradesi kabul edilir, ama kulun bu iradesi ( düşünce, seçim ) Allah tarafından yaratıldığı için hür iradeden yoksundur sınava giriyorsunuz dua ediyorsunuz. kazanmayı bana nasip et. Ama sınavda size sorsam seçenek işaretlerken Allah sana müdahale ediyor mu, yoksa hür irade sahibimisin? sen diyorsun ki "hürüm" soruyorum: öyleyse neden dua ediyorsun "Allahım bana sınavı kazanmayı nasip et" diye? Madem sınavda sana karışmıyor, o zaman nasıl kazandırıyor sana sınavı? Allah geleceği değiştirebilir mi? evet dersen, değiştirme kararını alacağını ezelden biliyor muydu? evet dersen, soruyorum: ne değişti o zaman? Allah yaratacağını önceden bildiği eylemleri, yaratmayabilir mi? Allah yeyip içer mi. yemezse delil nedir? yerse bu ilahlığına halel mi getirir Allahın olacağını bildiği bir olay başka türlü olabilir miydi? hayır derseniz siz başka türlü olamayacak eylemleri yaptığınızı söylerken mi hür iradenizi savunuyorsunuz? Allah olacak olayları önceden bilir mi? bilirse, Allahın olacağını bildiği eylemin meydana gelmesi zorunlu mu değil mi? değil dersen, Allahın ilmi yanlışa döndü demiş olursun. zorunlu dersen, kul zorunlu olarak meydana gelecek eylemleri yaparken mi hür irade sahibidir? Allaha söven kişi de, Allaha sövme düşüncesini yaratan Allah mıydı? şer Allahtansa şerri Allah mı yaptırmış oluyor dua etmek kaderdense dua etmenin ne anlamı var Allah her varolanı görürse kendide var madem öleyse kendinide görürmü Allah ahirette görülecek diyorsunuz peşine Alah cisim değil şekli yok diyonuz. soruyom şekli olmayan nasıl görülebilir. madem peygamberimiz Allahın görüleceğini söyledi öleyse Allahın şekli var demektir. bilgi için googleden ara "kursatotcu" forumlarda yazdım kötülükler Allahtanmı evet dersen zinada mı Allahtan? buna cevap olarak: "kul ister Allah yaratır" derseniz, derim ki: peki o isteği yaratan kim? Allah mı yoksa kulun kendisi mi? yani cüzi irade yaratılmış mıdır? sizin mezhebiniz olan maturidilik yaratılmamıştır der. içki Allahın verdiği bir rızıktır diyen varmı günah işlemek kadermi önceden alnımıza yazılan şeyleri yapıyoz diyen böle hür irade olurmu diyen varmı hırsız rızkınımı yiyor hareketlerimizi Allahmı yaratır yoksa bizmi, Allah yaratırsa bizim özgür irademiz kalırmı zina hareketinin yaratıcısı Allahmı, Allah derseniz zorla zina yaptırmış olmuyomu dua ediyosunuz istediniz şey kaderde varsa zaten meydana gelecek kaderde yoksa zaten meydana gelmeyecek öleyse neden dua ediyonuz Allah hareket edermi etmezmi kulun neyi seçeceğini Allah ezelde mi seçti kul zina etmek istese, bu düşünceyi Allah kulda yarattı diyemi düşündü kulun Allaha sövme düşüncesini Allah mı yarattı Allah ezelden bugüne sonsuz zamanı aşıp nasıl gelebildi Allah düşüncelerimizi yarattığı içinmi öle düşünürüz Allah yalanı yaratan mıdır Allah napcamızı önceden biliyosa böle sınav olurmu herşey Allah’ın dilemesiyle mi olur? Zina yapanlar var, Allah’a sövenler var Bunlarda mı Allah’ın dilemesiyle oldu? hani herşey Allahın dilemesiyle oluyordu ya Kadere hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanıyor musunuz? Zina yapmak şer midir? Zina yapmak Allah’tan mıdır? Hani, hayır ve şer Allah’tandı ya içki rızıksa rızıkda Allahtansa içkiyi içiren Allahmı oluyor sizinle, Allaha inandığını söyleyip, kaderi inkar eden kişi arasında ne fark var o da siz de özgür iradeyi savunuyonuz "Allah’ım bizi kötü yola düşürme, yolumuzu saptırma" diye dua ediyor musunuz? Demek ki bizi kötü yola düşüren ve yolumuzu saptıran kimmiş? Bir insan çalıntı yiyeceklerle yaşarsa, bunlar ona Allah’ın verdiği rızık mıdır? Rızık Allah’tan mı? İçki içmek rızık mı? İçki içmek Allah’tan mı? ehli sünnet içki rızık der 16 / 93 Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir, yaptığınız işlerden sorumlu tutulacaksınız ( kuranda nahl suresi 93 üncü ayet bu, bak hem saptırıyor hem de sorumlu tutuyor 7/179 And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık… ( kuranda araf suresi 179 uncu ayet bu, 2/7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azap onlar içindir ( kuranda bakara suresi 7 inci ayet bu, bak onları hem mühürlüyor hem de onlara iman etmeyi emrediyor 17/46 (Kuran ı) anlarlar diye kalplerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk (kuranda isra suresi 46 ıncı ayet bu, kuranı anlamasınlar diye kalplerinin mühürlendiği söyleniyor ya, hem de onlara kurana inanmaları emrediliyor değil mi, Resulullah dedi ki: “Hayrı (iyilik) ve şerri (kötülük) ile kadere iman etmeyen kimseyi Allah ateşte yakar (Ahmed bin hanbel) Peygamberimiz dedi ki: Biriniz kaderin hayrına da, şerrine de iman etmedikçe iman etmiş olmaz Başına gelecek olanın mutlaka geleceğini, başına gelmemesi mukadder olanın da mutlaka gelmeyeceğini bilmedikçe (iman etmiş sayılmaz) (Tirmizi) Peygamberimiz dedi ki: “Allah gökleri ve yeri yaratmadan ellibin yıl önce, Arşı su üzerindeyken yaratıkların kaderlerini yazmıştır (Tirmizi, Müslim) Peygamberimiz dedi ki: ”Kul yetmiş sene cennetliğin ameli gibi amel eder Hatta herkes onun cennetlik olduğunu söyler Öyle ki aralarında manen bir karış mesafe kalmaz Sonra mukadderatı galebe çalar da cehennem ehlinin işini yapar ve cehenneme girer (Buhari, Müslim) Peygamberimiz dedi ki: “Said ( cennetlik) annesinin karnında said olandır, bedbaht (cehennemlik)da annesinin karnında bedbaht ve şaki olandır” (Müslim) Ömer “Ya Resulullah buna göre şimdi biz olmuş bitmiş, hükmü verilmiş bir şeye göre mi amel ediyoruz (çabalıyoruz), yoksa henüz hükmü verilmemiş bir şeye göre mi amel ediyoruz? Bunun üzerine Hz Peygamber de “(Yazılıp) bitirilmiş bir şeye göre ey Ömer Kalemler (onu yazıp) kurumuş, kaderler onunla cereyan etmiş (ona göre meydana gelmiş) Fakat her insana yaratıldığı şey kolaylaştırılır (Müslim) Peygamberimiz dedi ki: : “(Kader) kalemi, kıyamete kadar olacak şeyleri yazıp kurumuştur (bitirmiştir)“ (Buhari) Peygamberimiz dedi ki: : “Allah var iken hiçbir şey yoktu Daha sonra O, Levhi yarattı ve kıyamete kadar gelecek olan bütün mahlukatın hallerini ona kaydetti” (Buhari) “Müzeyne veya Cüheyne kabilesinden bir adam sordu: “Ey Allah’ın Resulü, hangi işi yapıyoruz, olup bitmiş (levh-i mahfuza kaydı geçmi 351 bir işi mi yoksa (henüz levh-i mahfuza geçmemi 351 şu anda yeni başlanacak olan bir işi mi? Resulullah: “Olup biten işi” dedi Adam - veya cemaatten biri - yine sordu: “Öyleyse niye çalışılsın ki?” Hz Peygamber şu açıklamada bulundu: ”Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli müyesser (kolaylaştırmak) kılınır, ateş ehli olanlara da cehennemliklerin ameli müyesser kılınır” (Ebu Davud) ''' Resulullah dedi ki: “Allah’ın dilediği oldu, dilemediği olmadı” (Ebu Davud) Peygamberimiz dedi ki: "Kul, hayrıyla (iyilik), şerriyle(kötülük) kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz" (Tirmizi) Aişe anlatıyor: "Bir çocuk ölmüştü Ben: "Ne mutlu ona! Cennet kuşlarından bir kuş oldu!" dedim Peygamber "Sen Allah ın cenneti de cehennemi de yarattığını, beriki için de öteki için de ahali yarattığını bilmiyor musun?" dedi (Müslim) Siz bu yazıları okumadan önce Allah bu yazıyı okuyacağınızı biliyor muydu, bilmiyor muydu? “Biliyordu” derseniz, soruyorum: Bildiği gibi olmasını mı diledi yoksa bildiğinin aksine olmasını mı diledi? "Bildiği gibi olmasını diledi" derseniz, sizin bu yazıyı okumanızı Allah’ın irade etmiş olduğunu kabul ettiniz demektir ve siz Allah’ın irade ettiği bir fiili, hareketi engelleyebilir misiniz? "Hayır engelleyemem" derseniz, demek ki siz bu yazıları Allah’ın zorlamasıyla, mecburen, tıpış tıpış okudunuz Ne dersiniz bu işe? Tercihlerin mahlukmu ( yaratılmış mı) değilmi onu söle. mahluksa onu yaratan Allalh mı. Allah ise Allahın sende yaratmış olduğu düşünceyi düşünmüş olmadın mı. evet dersen Allahın sende yarattığı düşüncenin meydana gelmesini engellemeye kadir olabilir misin. olamam dersen. düşünmemeye kadir olamadığın bi düşünceyi düşünürken. nasıl özgür oldunu iddia edersin - Allah ezeli ilminde bir yere, bir zamanda yağacağını bildiği bir yağmuru; isteseydi yağdırmayabilir miydi? evet dersen, yağmurun yağacağına ilişkin ezeli ilimde, yanılma olmuş oluyor mu, olmuyor mu? oluyor dersen. derim ki Allah'ın ilmi yanlışa döner mi? dönmez dersen. Allahın olacağını bildiği bir olayı yaratmamazlık edemeyeceği ortaya çıkmış oluyor. Yani geleceği Allah da değiştiremiyor. Sonradan karar değiştirir, denirse. soru: son vereceği kararı ezelde biliyor muydu? evet dersen gördüğün gibi hiçbir şey değişmiş olmuyor. |
16. June 2010, 06:50 PM | #2 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 |
İşin zor
Sana gureba yayınlarından çıkan "Ebu Hanifenin İtitkat Esasları" isimli kitabı tavsiye ederim. Sorularının pek çoğunu cevabı orda.
|
10. November 2010, 11:51 AM | #3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
enfal 17
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Bu ne demek şimdi? |
10. November 2010, 08:31 PM | #4 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun Aleykum! Değerli Hiiç Kardeşim!
Alıntı:
Enfal suresinin 17-18 ayetleri bir necmdir. Enfal;17: Artık, onları siz öldürmediniz, lâkin onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Ve mü’minleri bundan güzel bir bela ile belâlandırmak [güzelce sınamak] içindi. Şüphesiz Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir. Enfal;18: İşte! Şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını zayıflatandır. Bu âyetlerde, savaşın anlamı anlatılmaktadır: Savaşta insan kâtil olmaz. Klasik kaynaklarda bu âyetin iniş sebebine ilişkin şu bilgiler verilmiştir: Rivâyete göre Rasûlullah'ın (s.a) ashâbı, Bedir'den geri döndüklerinde her biri kendisinin yaptıklarını söz konusu etmeye başlayarak, “Ben şu kadar kişi öldürdüm, şunu yaptım, bunu yaptım” demeye koyuldu. İşte onların bu ifadelerinden karşılıklı övünme ve benzeri hâller ortaya çıktı. Bunun üzerine, öldürenin de, her şeyi takdir edenin de Yüce Allah olduğunu, kulun ise, bu işe yalnızca kesbi ve kastı ile katıldığını bildirmek için bu âyet-i kerîme nâzil oldu. Bu âyet-i kerîme, aynı zamanda, “Kulların fiilleri kullar tarafından yaratılmaktadır” diyenlerin görüşlerini de reddetmektedir.[1] Mücâhid şöyle demektedir: “Bedir Günü'nde ashâb ihtilâf ederek, biri “Ben öldürdüm!”; diğeri, “Hayır, ben öldürdüm!” deyince, Allah bu âyeti inzâl buyurdu. Yani, “bu büyük bozgun ve kırma işi, bu hasar, sizin tarafınızdan olmadı. Bu, ancak Allah'ın yardımıyla gerçekleşti” demektir. Rivâyet olunduğuna göre, Kureyş ordusu gözükünce, Allah'ın Rasûlü, “İşte, Kureyş! Bütün kibri ve fahriyle, Senin Rasûlünü yalanlamaya geliyorlar. Allahım! Senden, bana vaad ettiğini istiyorum!” dedi. Bunun üzerine Cebrâîl gelerek, “Bir avuç toprak al ve onu onlara at!” dedi. İki ordu karşı karşıya gelince, Hz. Peygamber (s.a), Hz. Ali'ye, “Bana, bu vâdinin çakıl taşlarından bir avuç ver!” dedi. (Taşı aldığında) Hz. Peygamber bunu Kureyşlilerin yüzüne atarak, “Yüzleriniz, suratlarınız değişsin, bozulsun!” dedi. Böylece, bütün müşrikler gözleriyle meşgul oldular, akabinde de bozguna uğradılar.[2] Süddî der ki: Allah Rasûlü (s.a) Bedir günü Hz. Ali'ye (r.a), “Yerden bana çakıl ver”, buyurdu. Hz. Ali, üzerinde toprak olan çakılları o'na verdi de Hz. Peygamber bunu müşriklerin yüzlerine attı. Gözlerine bu topraktan bir parça girmedik hiç bir müşrik kalmadı. Sonra mü’minler peşlerine düştüler, onları ya öldürdüler ya da esir ettiler. Allah Teâlâ, Siz öldürmediniz onları, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı âyetini indirdi. Ebû Ma‘şer Medenî'nin Muhammed ibn Kays ve Muhammed ibn Ka‘b el-Kurâzî'den rivâyetine göre; onlar şöyle demişlerdir: Kavim birbirlerine yaklaştığında, Allah Rasûlü (s.a) bir avuç toprak alıp bunu kavmin [müşriklerin] yüzlerine attı ve, “Yüzleri çirkinleşsin” buyurdu. Onların hepsinin gözlerine girdi ve Allah Rasûlü'nün (s.a) ashâbı ilerleyip onların kimini öldürdü, kimini de esir etti. Onların hezimete uğramaları, Allah Rasûlü'nün (s.a) onlara bu şekilde toprak atması sebebiyle olmuştur. Allah Teâlâ da, Attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı âyetini indirdi. Abdurrahmân ibn Zeyd ibn Eslem, Attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı âyeti hakkında der ki: “Bu, Bedir günüdür. Allah Rasûlü (s.a) üç avuç (toprak, çakıl taşı) aldı ve bir avucunu müşriklerin sağ cenahına, bir avucunu sol cenahına, bir avucunu da ortalarına attı ve, “Yüzleri çirkinleşsin” buyurdu da hezimete uğradılar. Her ne kadar bu, Huneyn gününde vâki' olmuşsa bile Urve ibn Zübeyr, Mücâhid, İkrime, Katâde ve imamlardan bir çoğundan rivâyete göre bu, Hz. Peygamber'in (s.a) Bedir günü (müşriklerin yüzlerine toprak) atması hakkında nâzil olmuştur.[3] Âyetteki, Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı ifadesiyle ilgili klasik eserlerde birtakım yakıştırmalar mevcuttur: 1) Müfessirlerin ekserisinin görüşüne göre, bu âyet-i kerîme Bedir Günü nâzil olmuştur. Bununla kasdedilen şudur: Hz. Peygamber (s.a) bir avuç toprak aldı ve onu müşriklerin yüzüne doğru serperek, “Yüzleriniz, suratlarınız değişsin, bozulsun” dedi. Bu toprak, istisnâsız olarak her bir müşriğin gözüne ve burnuna dolmuştu. Dolayısıyla bu, müşriklerin bozulmasına sebep oldu. İşte âyet-i kerîme, bu hususta nâzil olmuştur. 2) Bu âyet-i kerîme Hayber Günü nâzil olmuştur. Hz. Peygamber (s.a), Hayber kalesi'nin kapısının önünde, eline yayı alıp bir ok attı. Hz. Peygamber'in bu oku, hedefini buldu ve atı üzerinde duran (kâfir) İbn Ebi'l-Hakîk'i öldürdü. İşte bunun üzerine bu âyet nâzil oldu. 3) Bu âyet, Uhud Günü, Übeyy b. Halef'in öldürülmesi hakkında nâzil olmuştur. Çünkü Übeyy, Hz. Peygamber'e (s.a) çürümüş bir kemik getirerek, “Ey Muhammed! Şu çürüyüp un ufak olmuş kemiği kim diriltebilir?” demişti. Hz. Peygamber (s.a) de, “Allah diriltir! Nitekim seni de öldürecek, sonra seni yeniden diriltip cehennemine sokacaktır!” buyurdu. Übeyy b. Halef, Bedir Günü esir alındı. Fidye verip kurtulunca, Hz. Peygamber'e (s.a) “Bir atım var. Onu, birgün onun üzerinde seni öldürebilmek için hergün biraz mısır ile besleyeceğim” dedi. Hz. Peygamber (s.a) de, “Hayır, inşaallah ben seni öldüreceğim” dedi. Uhud Günü, Übeyy, işte o atı üzerinde koşuşturuyordu. Derken Hz. Peygamber'e (s.a) yakın bir yere geldi. Bazı müslümanlar, onu öldürmek için önüne dikiliverdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a), “Geri durun” dedi ve ona doğru kargısını atarak onun bir kaburgasını kırdı. Onu müşrikler atına yükleyip götürürlerken yolda öldü. İşte bu âyet bu hususta nâzil olmuştur.[4] Aslında, Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı ifadesi, bir deyimdir. Nitekim Araplar, “Allah senin için atsın” ifadesini kullanırlar ve bununla “Allah sana yardımcı olsun, sana zafer versin, senin lehine olacak işleri yapsın” anlamını kasdederler. Buradaki ifade de, “sana yardım eden, sana zafer veren Allah'tır” demektir.[5] Bu âyet, Bedir'de zafer kazanan Rasûlullah ve mü’minlere bir ihtardır. Müslümanlar, bu zaferle şımarmamalıdırlar. Savaşı, birçok olağanüstü yardımlar yaratarak Allah kazanmıştır. Mü’minler, el edilen başarıyı kendilerine mal etmemeli; onun Allah'ın lütfu olduğunu bilmelidirler. Allah, Artık, onları siz öldürmediniz, lâkin onları Allah öldürdü buyurmak sûretiyle, öldürmeyi de Kendisine izafe ederek Müslüman askerlerin “kâtil” olarak isimlendirilemeyeceğine işaret etmiştir. Zira, kamu otoritesinin emir ve izniyle yapılan meşru savaşlarda adam öldürmek, öldüreni suçlu-katil yapmaz. 18. âyetteki, İşte! Şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını zayıflatandır ifadesiyle, Allah'ın Bedir'de mü’minlere olan yardımına işaret edilmektedir. Allah'ın yardımı sayesinde mü’minler kâfirlerin tuzaklarını bozdular. Allah'ın yardımından şu âyetlerde de bahsedilir: Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, şükredesiniz diye size Bedir'de yardım etti. Öyleyse Allah'a takvâlı davranın. (Âl-i İmrân/123) Hiç kuşkusuz, Allah, birçok yerde ve Huneyn Günü size yardım etti. Hani çokluğunuz size güven vermişti de onun size bir faydası olmamış ve yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Sonra da arkası dönenler hâlinde kaçmıştınız. (Tevbe/25) Allah'ın savaşta mü’minlere yaptığı yardıma dair geçmiş ümmetlerden de bir örnek verebiliriz: Sonra Tâlût, ordu ile ayrılınca dedi ki: “Şüphesiz Allah, sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Artık kim ondan içerse, benden değildir. Kim de, –ancak eliyle bir avuç alan başka– onu tatmazsa, işte o bendendir.” Sonra da içlerinden pek azı hariç, ondan içtiler. Tâlût ve beraberindeki iman eden kimseler onu [nehri] geçtiklerinde onlar [İsrâîloğulları], “Bizim bugün, Câlût ile ordusuna karşı duracak gücümüz yok” dediler. Allah'a kavuşacaklarına kesinlikle inananlar, “Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara gâlip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir” dediler. (Bakara/249) [1] Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân. [2] Râzî, Mefâtihu'l-Ğayb. [3] İbn Kesîr. [4] Râzî, Mefâtihu'l-Ğayb. [5] Kurtubî, Ebû Ubeyde, Mecâzu'l-Kur’ân'dan naklen. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
15. February 2011, 08:40 PM | #5 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Feb 2011
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 120
Tesekkür: 413
79 Mesajina 268 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
“Denizlerde dag gibi yuzen gemiler O’nundur” (55/24) ayetinde isaret edildigi gibi, gemileri yapan, yuruten aslinda insanlar olmasina ragmen Allaha nisbet edilmekte... Mesela bir bebegi erkek ve disinin is ve olusu, beraber olması meydana getirdigi halde “Size cocuk veren, rahimlerde yaratan O’dur” denmekte... Bedir gununde dusmanin uzerine ok atanlar muslumanlar ve peygamber olmasina ragmen “Attiginda atan sen degildin, Bizdik atan” denmekte... Bu ayetlerden acizane benim anladigim, Allahin muradı, adaleti, rahmeti, vs. ilk once, insan eliyle yeryuzunde gerceklesecektir.. Nitekim “Allah selam yurduna cagirir” (10/25), “Onlarla savasin ki, Allah sizin ellerinizle onlara azap etsin” (9/14). ayetleri buna isaret etmektedir. Aslında bu ayetler Ozgur iradeye isaret etmektedir. Bu ozgur irade ile secimler tamamen bizdedir. Yakıp yıkabilirsiniz mesela. Çalıp cırpabilir, cana kıyabilirsiniz aynı zamanda. Ancak baska ozgur insanlarda vardır sizden baska. Ve Allah size diğer ozgur insanların eliyle yani onların secimleri ile mudehale edecektir. Ozgur irade sonuclarından bagımsız bir deger olursa ozgurluk olur. Misalen Allah muminlere Allahın 3000 melekle destek oldugunu soylerekn neyi kasteder. Direk kafirlerle melekleri karsılastıgınımı anlatır, yoksa 3000 kafirin kalbine saldıgı korkuyu mu??? Ne dersiniz? Selam ve dua ... |
|
15. February 2011, 09:43 PM | #6 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Rahmanın kulları denerek tanımlamalar yapılmıştır ya Kuranda mesela, aklıma o ayetler geldi. Allah'ın kulu olma bilincinde/farkındalığında olan insanlar, Rahman ve Rahim Allah adına diyerek iş yapan ömür süren insanlar, iman edip düzeltici işlerde bulunan insanlar, takva sahibi olanlar, salatlarında daim olan insanlar.... Bu insanların bilinçli yaşamları ve ortaya koyduklarını da bu kapsamda düşünmek gerek...
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif. |
|
17. February 2011, 05:03 AM | #7 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Selam
Bence her şeyin Allah'ın bilgisi dahilinde olması özgür iradeye doğrudan bir müdahale olduğu anlamına gelmez. Özgür iradenin olmaması düşüncesinin mantıksal açıdan sınav sistemi öne sürülerek reddi bile mümkünken Allah Kuran'da bize açık yanıt olarak da vermiştir diye düşünüyorum. Özgür iradelerimiz var mıdır? Vardır. Bizlere Allahın müdahalesi var mıdıır: Allahın hayatlarımıza müdahalesi seçtiğimiz yolda yardım şeklinde vardır ama özgür iradeye doğrudan müdahalesi yoktur. Şöyle ki: Kim (hayır için) verir, korunursa, (Özgür irade) Ve en güzel (söz)ü doğrularsa, (Özgür irade) Ona en kolay (yolda gitmey)i kolaylaştırırız. (Müdahale/Yardım) Kim de cimrilik eder, kendini zengin (ve kendine yeterli) görürse, (Özgür irade) Ve en güzel (söz)ü de yalanlarsa, (Özgür irade) Ona da en güç (yolda gitmey)i kolaylaştırırız. (Müdahale/Yardım) Leyl Suresi Benim anladığım, her şey seçimlerimizle şekillenir. Allah hepimizi doğru yoluna iletsin. |
23. July 2017, 05:07 PM | #8 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Oct 2016
Mesajlar: 208
Tesekkür: 25
34 Mesajina 37 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 19 |
Kardeşleri yusuf peygamberi kuyuya atmasalar yusuf peygamber mısıra gidemez insanları kıtlıktan kurtarıp mısırda peygamberlik görevi yapamazmıydı acaba.yusufun kardeşleri salih kişiler olsaydı.hayır doğrusu onlar bir plan yapar allah da bir plan yapar.kader benim için şudur.bize allahın yazdığından başka bişey isabet etmez.allah bizi sınıyor daha doğrusu yetiştiriyor.zorluk ve bollukla.şımarıp kibre kapılmamayı ve üzülüp ümitsizliğe düşmemeyi.yani tevekkül etmeyi sabretmeyi.bollukta mütavazi yaşayıp kibre kapılmamayı.elindekinin senin değil sana emanet verildiğini öğretiyor.doğrusunu allah bilir.
(Kehf32)İki bağ sahibi,biri diyor ki bağıma bişey olacağını sanmıyorum(kendini yeterli görüyor aldığı önlemlerle kaderini çizdiğini düşünüyor kendini ilah ediniyor)çünkü ayetin devamında bu kişi şöyle diyor:keşke rabbime kimseyi ortak koşmasaydım. Benim zannımca bu kişi kendi yaptıklarına güvenerek kendini allaha eş koşuyor.arkadaşı:bağına girince maşallah bütün güç allahın deseydin ya.diye uyarıyor.gücü kendinde görmek yaptıklarımızı kendi başarımız olarak görmek.kendine güç isnad etmek.tehlikeli.. Kuranda sura üfürüldü gibi ifadeler geçmiş zaman ekiyle gelir.allah katında zamanın ektisi yoktur.derseniz ki allah biliyorsa sonucu niye yaşıyoruz. Zannımca kurandan anladığım kadarıyla bizi bize gösteriyor.herkesin sakladığı açığa çıkacak ve böylece kimse zulme uğratılmayacak gibi bişey sanırım.böyle ayetlere dikkat edin sakladıkları açığa çıktı,kendi aleyhlerine şahitlik ederler. diye. (enam27-28) Yusuf 67-68 yakup peygamber mısırda tanınıp yakalanmasınlar diye (doğrusunu allah bilir)çocuklarına,ayrı kapılardan girin diyor. Allah diyor ki bunu yapmakla hiç bir şeyi değiştiremezlerdi ancak yakubun bir sıkıntısı giderildi.kuranda kader kelimesi dediğiniz gibi ölçü.ayar anlamındadır.ama yapacağımız herşey de önceden belirlenmiş biz sadece bunlara karşı sabır tevekkülle karşılamamız.başarılarımızı kendimizin değil allahın bize lütfu olduğunu görmemizle kibre kapılmamamızla sınanıyoruz.alak6-7 ayette insan azar kendini yeterli görür.der.tarih boyunca kaderci anlayış kader kavramını kullanmış olabilir.fakat biz bunlara bakıpta kaderi(kurandaki kader kelimesi değil bu)reddedersek bizimki gevura kızıp oruç bozmaya benzer. Bazı ayetlerde kimin daha güzel amel işleyeceğini bilelim diye hayatı ölümü yarattı gibi allahın bilmek istediği yazılı.fakat allahın bilmek istemesi bilmediği değil bize bildirmek istediği içindir sanırım. çünkü ayetlerde(isaya soru soruyor seni ve anneni ilah edinmelerini sen mi söyledin diye)(veya allah soruyor,(furkan17)kullarımı siz mi saptırdınız diye)( taha 17)musa nebi ateşin yanına varınca allah soruyor,elindeki ne diye. Veya (sebe40) peki allah haşa bilmiyormuydu onun ne olduğunu.yani bilmek istemesi bilmediği anlamına gelmez. ahzab72 de aslında bu sınavın sırrı vardır.''Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.''tam emin değilim fakat biz emanet neyse onu yüklenmekle sorumluluğu almışız ve allah bizim bu emaneti nasıl kullanacağımızı biliyordu ve bize göstermek için hayatı ve ölümü yarattı galiba. fikirlerim yalnızca benim zannımdır.katkılarınızla ve allahın yardımıyla daha doğrusunu beraber bulalım inşallah Konu yolcu42 tarafından (21. February 2018 Saat 01:10 AM ) değiştirilmiştir. |
yolcu42 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Abdullah Tanrıkulu (3. September 2017) |
Bookmarks |
Etiketler |
irademiz, yoktur, özgür |
|
|