hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > EKONOMİ > Yasak olan kazanç yolları > Riba(Faiz)

Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Stil
Alt 12. January 2010, 07:34 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart ülkeleri sömürgeleştiren illet olan riba için çare

Çare

Kapitalizm dini günümüzde, dünyanın büyük çoğunluğuna hâkim olan bir ekonomik düzendir. Bu dinin temelinde, “küçük balık büyük balığı yutar” ilkesi yatmaktadır. Bu sebeple de kapitalizm dini, hem ahlâken, hem vicdanen İslâm dininin tam tersidir. Böyle olmasına rağmen Müslüman olduklarını iddia eden insanların, Allah’ın istediği sistem ve kurumları oluşturmak yerine Kapitalizm dininin ilkeleri içerisinde kendilerine bir yer bulmak için gayret göstermeleri, gerçekten utanılacak bir davranıştır. Müslümanlara yakışan davranış ise; Allah’ın önerdiği hayat tarzına uygun olan bir ekonomik sistem kurmak, ama daha önce “Allah ve Elçisinin düşmanı” konumundan çıkmak için “er riba”dan hemen uzaklaşmaktır.
Rabbimiz, her konuda olduğu gibi bu konuda da rahmetini esirgememiş; kişilerin, ailelerin ve ülkelerin “er riba” belâsından, afetinden kurtulmaları için ne yapmaları gerektiğini insanların arayıp bulmalarına bırakmayarak, kurtuluş için gerekli sistem ve kurumların nasıl oluşturulacağına dair yolları Kur’an’da açıkça göstermiştir.

Maide; 12:
Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. İçlerinden on iki nakip (müfettiş/başkan) göndermiştik. Ve Allah demişti ki: “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Salâtı ikame eder, zekâtı verir, peygamberlerime iman eder, onları destekler ve Allah’a güzelce ödünç verirseniz ant olsun ki sizin günahlarınızı örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, gerçekten dosdoğru yoldan sapmış olur.

Teğabün; 17, 18:
Eğer Allah'a güzel bir ödünç verirseniz, O, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Ve Allah, en iyi karşılık ödeyen, çok yumuşak davranan, görülebileni ve görülmeyeni bilendir, Aziyz’dir, Hakiym’dir.

Bakara; 219:
… Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan fazlasını infak edin.” Allah, tefekkür edersiniz diye ayetlerini işte böyle sizin için ortaya koyuyor.

Tövbe; 34, 35:
Ey iman etmiş kişiler! Kesinlikle, hahamlardan, rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Ve kesinlikle altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar; hemen onlara acıklı bir azabı müjdele!
O gün, onların (altın ve gümüşlerin) üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): “İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın şu biriktirdiğiniz şeyleri!”

Hadid; 11:
Kimdir o, Allah'a güzel bir ödünç verecek olan kişi ki, Allah da onun için kat kat artırsın. Onun için şerefli bir mükafat da vardır.

Maide; 2:
Ey iman edenler! Allah’ın alâmetlerine, haram aya, hediylere, gerdanlıklarına ve Rabblerinden lütuf ve rıza bekleyerek Beyt-ül Haram’ı (Kâbe’yi) kastedenlere sakın saygısızlık etmeyin. Dokunulmazlığınız kalktığında (Hacc göreviniz bitince) da avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya da sevk etmesin. Ve iyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah azabı çok çetin olandır.

Maide; 48:
Sana da kendisinden öncekilerini doğrulayan ve onları kollayıp koruyan olarak hakk ile Kitap’ı (Kur'an’ı) indirdik. Öyleyse onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen hakktan saparak onların arzu ve heveslerine uyma. Ve Biz, sizden hepiniz için bir şeriat ve yol kıldık. Ve eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi belalandırmak (denemek) için (böyle yapmadı). Öyleyse iyiliklere yarışın. Hepinizin dönüşü yalnızca Allah’adır. Sonra O, kendisi hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

Âl-i Imran; 103, 104:
Ve hep birlikte Allah'ın ipine sıkıca sarılın, ayrılmayın ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O (Allah), kalpleriniz arasında ülfet oluşturdu. Sonra da siz O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de oradan sizi O kurtarmıştı. İşte Allah doğru yolu bulasınız diye ayetlerini sizin için böyle ortaya koyar.
Ve içinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir ümmet bulunsun. Ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Bakara; 45, 46:
Bir de sabırla, salâtla (eğitimle, öğretimle, sosyal destek kurumlarıyla) yardım isteyin. —Şüphesiz bu (salât ve sabırla yardım isteme), saygılı olanlardan; gerçekten Rabblerine kavuşacaklarına ve gerçekten kendilerinin O’na dönücü olduklarına inanan kimselerden başkasına çok ağır gelir.

Bakara; 153:
Ey iman etmiş kimseler! Sabır ve salâtla yardım isteyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

Bakara; 195:
Ve Allah yolunda İNFAK yapın, ellerinizi (kendinizi)/ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve iyileştirin, güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri, güzelleştirenleri sever.

Bakara; 245:
Kimdir o kişi ki Allah’a güzel bir ödünç versin de Allah da ona birçok katlarını katlayıversin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Ve yalnız O’na döndürüleceksiniz.

Asr; 1-3:
Asra ant olsun ki, iman eden, salihat işleyen, hakkı tavsiyeleşen ve sabrı tavsiyeleşenlerin haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran/kayıp-zarar içindedir.

Ankebut; 45:
Sen, sana kitaptan vahyedileni oku/izle ve salâtı (eğitimi, öğretimi, sosyal destek kurumlarını) ikame et (oluştur, ayakta tut). Muhakkak ki salât (eğitim, öğretim, sosyal destek kurumları), fahşadan ve kötülükten alıkoyar. Ve Allah’ın anılması, elbette daha büyüktür. Ve Allah, yapıp ürettiğiniz şeyleri bilir.

Meryem; 59-61:
Sonra onların ardından half (kötü bir nesil) geldi ki, salâtı (sosyal desteği) kaybettiler (hayatlarından çıkarıp attılar). Ve şehvetlerine uydular. Bundan dolayı tevbe eden ve iman eden ve salihi işleyenler hariç onlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. İşte bunlar (tevbe eden, iman eden ve salihi işleyenler) cennete; Rahman’ın kullarına görmedikleri hâlde vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler ve hiçbir şeyce haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O’nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır.



Fatır 6:
Şüphesiz o şeytan, sizin için düşmandır. Onun için siz de onu düşman edinin. Şüphesiz o (şeytan) kendi taraftarlarını alevli ateşin ashabından olmaları için çağırır.

A’la; 14-17:
Doğrusu kendini kurtarmıştır; arınan kimse,
Rabbinin adını anıp sosyal destek sağlayan kimse.
Fakat siz şu basit hayatı tercih ediyorsunuz.
Oysa ahiret daha hayırlı (önemli) ve devamlı kalıcıdır.

Yukarıdaki ayetler, “er riba”dan uzaklaşmanın yollarından olan zekâtı, sadakayı, salâtı ve salâtın ikamesini emreden yüzlerce ayetin bir kısmıdır. Bu ayetler ile Rabbimiz; müminlerin teşkilâtlanarak birlik ve beraberlikler oluşturmalarını, ihtiyaç fazlası birikimlerini Allah için infakta bulunmalarını, sosyal yardım ve destek kurumlarını oluşturarak iyilik ve hayırlarda yarışmalarını emretmekte, bunları yerine getirmeyenlerin ise, kendilerini ve toplumlarını tehlikeye, hüsrana atacaklarını, dünyada cehennem hayatı yaşayacaklarını, kenz yapanların (paralarını küpte, yastık altında, kasada, bankada biriktirerek tedavüle çıkarmayanların) cezalandırılacaklarını açık bir dille haber vermektedir. O hâlde, kişilerin, ailelerin ve ülkelerin “er riba” belâsı gibi bir illetten kurtulmalarının çaresi bu ayetler ile amel etmek; Allah’ın bu ayetlerde emrettiği görevleri yerine getirmektir.
Meselâ Müslümanlar bu ayetler ışığında, Allah’ın kendilerine bahşettiği fazlalarını, spekülâtif yatırımlara veya faize yatırmak yerine birleştirebilirler; denetimlerinin kamu otoritesince sağlandığı ve suiistimallere fırsat verilmeyen ortaklıklar kurabilirler. Böylece bu kişiler, ülkede yeni iş sahalarının açılması suretiyle işsizlere iş imkânları yaratmış ve ellerindeki paraların başkalarına da fayda vermesini sağlamış olurlar. Daha sonra ise, bu ortaklıklardan sağlanan kazançlarla, infak amaçlı sosyal yardım ve destek kurumları, yardımlaşma sandıkları kurabilirler ve bu kuruluşlar vasıtasıyla ihtiyacı olan Müslümanlara karz-ı hasen; faizsiz ödünç verebilirler. Tabii ki, bu yardımlaşma sandıklarından yapılan ödünç verme işlemlerinde, eğer ödünç alan borcunu gerçekten ödeyemiyorsa, Allah’ın tavsiyesi gereği borcun silinebilmesi, hatta gerekiyorsa daha da takviyenin yapılabilmesi mümkün olmalıdır. Yine bu sandıklardan esnaf ve tüccarın kısa vadeli ticarî ihtiyaçları karşılanmalı, böylece Müslümanların tefecinin, bankanın kıskacına girmeleri önlenmelidir. Bu sandıklarda daha da atıl para kalıyorsa, bu fonlarla yine meşru şekilde değişik sektörlerde yeni şirketler, yeni şirketlerin gelirleriyle de yeni yardım sandıkları kurulabilir ve bu verimli döngünün büyüyerek devam etmesi sağlanabilir.
Ancak, böyle bir sistemin işlerlik kazanması için işe aile çevresinden başlanmalı, sistemin kuruluşu giderek mahalle, köy, şehir ölçeklerinde gerçekleştirilmelidir. Çünkü başarı, Rabbimizin emrettiği gibi, ancak kişilerin tek tek kendilerini düzeltmeleri sonucunda elde edilebilir.
Böyle bir sistemde ne faize, ne borsaya, ne de “er riba”nın başka bir unsuruna gerek vardır, daha doğru bir ifade ile “er riba”nın hiçbir türüne yer yoktur. Çünkü bu tarz bir ekonomik düzenin yürümesi için kamu otoritesi, yani devlet; halkın elindeki fazlaları toplama, toplanan fazlaları yatırımlarda kullanacak ortaklıkların istifadesine sunma gibi işleri faizsiz olarak gerçekleştiren kurumlar tesis etmek durumundadır. Bu kurumlar ise, sadece kapitalist sistemin bankalarının, borsalarının yaptığı işleri bihakkın yerine getirmekle kalmayacak, ayrıca esnafın, tüccarın, vatandaşın çek-senet tahsilâtını, havale işlemlerini de, bugünkü bankaların yaptığı gibi bir soygun düzeni içinde değil, masrafı karşılığı, masrafı yoksa ücretsiz yerine getirecektir.
Kapitalizm dinini benimseyip, bu dinin haksız kazançlarıyla beslenmeye alışmış zihniyet tarafından böyle bir sistemin yürütülebileceğine yapılacak ilk itiraz muhtemelen, bu sistemde enflâsyonun hiç hesaba katılmamış olduğu yönünde olacaktır. Çünkü bu zihniyete göre faiz, enflâsyonun olumsuz etkilerini dengeleyen bir araçtır ve faizsiz bir ekonomide özellikle küçük tasarruf sahiplerinin haksızlığa uğramaları söz konusudur.
“İktisatta, para arzının, parasal gelirlerin ya da fiyatların topluca artışı” olarak tarif edilen enflâsyon (Ana Britannica, c:11, s:266), bir takım kuramlara göre, söz konusu artışın kaynaklanma yeri, geçirdiği safhalar ve ülkelerin gelişmişlik düzeyleri itibarıyla, “maliyet”, “talep”, “aşırı”, “gizli”, “yapısal” gibi şekiller göstermektedir (Ekonomi Ansiklopedisi, c:1, s:393). Tarifinden de anlaşılacağı gibi enflâsyon kesinlikle ekonomik sistemle alâkalıdır ve bir “arzu edilmeyen artış” mahiyetindedir. Yani enflâsyon, ekonomik düzendeki çarpıklıkların istenmeyen bir ürünüdür. Bu da demektir ki, ekonomik düzende bazı çarpıklıklar mevcut değilse, enflâsyon diye bir şeyden bahsedilemez. Meselâ, eğer bir ekonomide faiz uygulaması yoksa, enflâsyonun en önemli sebeplerinden biri olan “yüksek faiz haddi” kendiliğinden ortadan kalkmış olur. Ya da bir ülkenin insanları, ellerindeki fazlalar ile spekülâtif amaçlı alımlar yapmak yerine, devletçe planlanmış yatırımlara yönelirlerse, kimsenin talep artışına bağlı bir enflâsyondan korkmasına gerek yoktur. Veya ithalâtın, ihracat gözetilerek yapıldığı, yani dış ticareti dengede olan bir ülkede, enflâsyonun bir diğer önemli sebebi olan devalüasyon hiç gündeme gelmeyecektir. Ezcümle, eğer bir ülke halkı, Allah’ın emirlerine samimiyetle uyar ve bu emirlerin hâkim olduğu bir ekonomik düzen kurarsa, o ülkede enflâsyon gibi bahaneler ileri sürülerek “er riba” doğuran işlemler yapılması söz konusu olmayacak, böylece Allah ve elçisi ile savaş hâline girme riski herkes için ortadan kalkacaktır.
Bu konuda üzerinde durulmasında yarar olan bir husus da, enflâsyon sebebiyle zarara uğranılacağından korkularak, şahıslar arasındaki ödünç verme işlemlerinde yabancı para, kıymetli maden veya eşya cinsinden ölçüler kullanılmasıdır. Bu gibi durumlarda meseleye borçlu açısından bakılması gerekir. Çünkü, zarar etmekten korkan borç veren belki kendini bu yolla enflâsyondan korumaktadır ama bu korumayı borçlu karşılamakta, bu kez enflâsyondan zarar gören borçlu olmaktadır. Bir başka deyişle, borçludan daha kuvvetli olan borç veren, çarpık ekonominin ceremesini zaten güçsüz olan borçluya ödettirmektedir. Böyle bir davranışın, Rabbimizin “Eğer o (borçlu), darlık içindeyse, kolaylığına kadar mühlet! Eğer biliyorsanız, sadaka olarak vermeniz, sizin için daha hayırlıdır.” şeklinde ifade ettiği sözlerine pek uymadığı ortadadır. Çünkü Rabbimiz bu ifadesi ile; Müslümanların, gerekirse kardeşleri için zararı göze almaları gerektiğini bildirmektedir. Buna göre Müslümanların, zarara uğrama korkusuyla bu gibi davranışlarda bulunmamaları, hele hele daha kötü bir davranışa yönelerek borç vermekten vazgeçme gibi bir ilke edinmemeleri gerekmektedir.

Rabbimizin verdiği öneme atfen Riba konusunda yaptığımız biraz uzunca tahlilin kapanışını, Prof. Dr. Mehmet Yazıcı’nın “müzakereci” sıfatıyla katıldığı, Ensar Vakfı tarafından 1986 yılında İstanbul’da düzenlenen “İslâm Ekonomisinde Finansman Meseleleri” adlı sempozyumdaki ifadelerine bırakıyor, kardeşlerimize, bu ifadenin özellikle son cümlesine dikkat etmelerini tavsiye ediyoruz.
“… İslâm bir dindir; bu dinin kendine özgü bir iktisat düzeni vardır. Bankacılık, İslâm iktisat düzeni dışındaki iktisat düzenlerinde bir kavram ve kurumdur. İslâm iktisat düzeninde böyle bir kavram ve kurum yoktur. O hâlde ‘İslâm bankacılığı’ olmaz… İslâm’a zıt kimi kurum ve kavramları İslâmlaştırma çabaları, İslâm’a aykırı düşer. Bu tutum yanlıştır. Hani, bağışlayın lütfen bu gidişle yakın gelecekte ‘İslâm şarapçılığı’ diye ilmî toplantılar düzenlenirse şaşmamak gerekir. … İslâm’da faiz haramdır. İslâm iktisat düzeninde faizin de, faize dayalı banka ve benzeri kurumların da yeri yoktur. İslâm iktisadında finansman sorunları, özellikle ortaklıklarla çözümlenir. İslâm, ortaklığın her türünü övmüştür. İslâm toplumlarında, ticaret yapmak, mal ve hizmet üretmek için küçük birikimlerle ortaklık yapma yolları araştırılmalıdır. İyi müslümanın ise, büyük birikimi zaten olmaz.”
(İslâm Ekonomisinde Finansman Meseleleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 1992, s:463-465)
Kaynak:İşte Kur'an (Hakkı Yılmaz)

Kusursuzluk sadece Allah' a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Barış (8. May 2010), hiiic (9. May 2010), Miralay (11. May 2010)
Alt 8. May 2010, 11:24 PM   #2
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Barış is on a distinguished road
Standart

Selam,

İniş sırasına göre okuyarak Bakara suresindeki riba ayetlerine kadar gelen bir kişi, malla ilgili uyarı ve öğütleri,salatı,infakı,Allah'a ödünç vermeyi,sadakayı,tekasürü ve maunu okuyarak ilerlediği için, zaten bu konuyla ilgili fazla soru işareti de kalmıyor. Dinini Kurandan öğrenen ve hayatını Kurana göre şekillendirme azminde olan bir insanın ribayla zaten işi olmaz,olamaz.

Hakkı bey son cümleye dikkat çekmiş ki gerçekten dikkat çekilecek bir cümle.

...İyi müslümanın ise, büyük birikimi zaten olmaz.

Allah razı olsun.
Selam ve sevgi ile.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (9. May 2010), Miralay (11. May 2010)
Alt 9. May 2010, 08:57 PM   #3
Toslunba
Uzman Üye
 
Toslunba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 217
Tesekkür: 90
69 Mesajina 159 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Toslunba is on a distinguished road
Standart

Süleyman peygamber??????
Toslunba isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Toslunba Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (10. May 2010)
Alt 9. May 2010, 08:58 PM   #4
Toslunba
Uzman Üye
 
Toslunba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 217
Tesekkür: 90
69 Mesajina 159 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Toslunba is on a distinguished road
Standart

Zenginlik ve fakirlik kavramları kişinin kesesi ile değil gönlü ile ilintili diye düşünüyorum.
Toslunba isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Toslunba Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (12. May 2010)
Konu Kapatılmıştır

Bookmarks

Etiketler
banka, bono, çare, darlık, fahşa, faiz, haram, helal, için, illet, infak, islam, kapitalist, karzıhasen, namaz, olan, riba, salat, spekulasyon, sömürgeleştiren, ülkeleri

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:08 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam