22. January 2013, 07:10 AM | #1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 300
Tesekkür: 477
198 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
İslam Dini Ve Duygusallık Dini
Selamun aleykum kardeşlerim..
Bir kaç gündür duysallık konusunda yogunlaşıyorum.Kendimi cevremi sınıyorum.Yaptığım hareketler ve olaylara bakışımda duysallıkla mı yön veriyoruz. İslami Hayatım duygusallıktan ibaretmi..? Duygusallık insan aklını mantığı örtermi ? Allah'ın teşvik ettiği şefkat gibi üstün ahlak ögütünü, duygusal bir insanın bakışı ile , zalim kişiye acıma ,hoş görme zulmüne razı olması gibi yanlış algılaması olabilirmi ..??? Duyarlı olmakla, duygusal olmanın arasındaki farklar bunun gibi bir çok soru takıldı.?? Önce tanımlar üzerinde durdum insan kelimesinin tanımı dost 1 kardeşimizin belirtiği gibi Dinimiz muhatabı insandır. O nedenle önce “İnsan” kelimesini kısaca özetliyelim.Arapça bir sözcüktür.“fi`liyan” kalıbında olup “ens” sözcüğünden türemiştir ve sözcüğün aslı, “insiyan” sözcüğüdür. Sözcük anlamı ise, “beş duyu ile hissedilebilen, bilinen, görünen, tanıdık, ilişki kurulabilen, kaybolmayan, sürekli ortada duran” demektir. Sözcüğün anlamı bu olmasına ve evrendeki tüm görünebilen varlıkları kapsamasına rağmen bu sözcüğün sırf insana isim olarak verilmesinin nedeni, insanın yaratılışı itibariyle karşılıklı ünsiyete muhtaç oluşudur. Yani insanın sosyal bir varlık olması; başka varlıklar, özellikle de insanlar ile ilişki kurmadan yapamamasıdır. BİREYSEL YAŞAMASI MÜMKÜN OLMAYAN SOSYAL BİR VARLIKTIR. Öyleyse hiçbir Kurani ölçü gözetmeden duysallıkla insan nasıl sosyal olur mümkünmü.Cevremizde şahit olmuşuzdur.İşverenin karşında el pençe divan duran ,öfkeden deliye dönen ,yada ölesiye aşık olan, aldığı kötü bir haber karşısında çığlıklarla feryat, figan, isyan eden,lanet eden ..vs çoğaltmak mümkündür . Duygusallığın tanımına baktığımda çok şaşırdım..Duygusallığın psikiyatri şifozreni hastalığının hafif seyremesi olarak tabir ediliyor.Şifozreni ise gerçeklerden tamamen kopar ,kendi hayal dünyalarında yaşar . Öyle ise arkadaşlar tasavufun ortaya çıkmasında nefiz tezkiyesi,,seyh,mürid ilişkisi,ermiş,uçmuş,gelenekten, görenekten, atalar dedeler kültürü, hurafeler, mistik telakkiler, menkıbeler,tarikatçılık, mezhepçilik şifaalı ayetler, ilmihal, siyer, magazinsel tvde programlar bunların getirdiği kitapları gibi kişi ve batıl cemaatlerin grupların söylemlerinde uygulamalarında duygusallıkla bunun getirdiği kitapları ön planda değilmi.. Kur'an'dan okumuyoruz . duygusal kimseler akıl yürütüp çözümler üreten, insanları yönlendiren değil de güdülen, sahip çıkılan, insanlara yük olan kimseler olduğunu düşündürmüyormu..insanları, sinsice Kuran ahlakından uzaklaştırmak için kullandığı bir yol.. Ve Biz onlara birtakım yandaşlarını/İblislerini kabuk gibi üzerlerine kaplattık, onlar da, önlerinde ve arkalarında [tüm çevrelerinde] olanları kendilerine süslü gösterdiler. Gelmiş geçmiş herkesten, kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde yürürlükte olan “Söz”261 onların üzerine hak oldu. Şüphesiz onlar, zarara/kayba uğrayıp acı çeken kimseler idiler. (61/41, Fussılet/25) Rabbimiz insanın fıtratına uygun kılavuzlandığı yola=hanifliğe yani fıtratında olana- uygun davranarak bu haniflik vasfını sürdürdüğünde karşılaşacağı ecirleri anlatmaktadır. Ayrıca Hanif Müslümanın güzel ahlakından örnekler vermektedir. Şüphesiz, “iyi adamlar”, kâfur katılmış bir tastan içerler, fışkırtıldıkça fışkırtılacak bir pınardan ki ondan, verdikleri sözleri yerine getiren, kötülüğü yayılan bir günden korkan ve “Biz sizi, ancak Allah rızası için doyuruyoruz ve sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz; evet, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde Rabbimizden korkarız” diyerek Allah sevgisi için/sevmesine rağmen yiyeceği, yoksula ve öksüze ve tutsağa veren Allah'ın kulları içerler. Allah da, bu yüzden onları, o günün kötülüğünden korur; onlara aydınlık ve sevinç rastlayacak, sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve ipekleri verecek; orada tahtlara kurulmuş olarak kalacaklar; orada bir güneş de, dondurucu bir soğuk da görmeyecekler ve bahçenin gölgeleri onların üzerlerine sarkacak ve alçaltıldıkça alçaltılacak. Ve aralarında gümüş bir kap ve billûr kâseler dolaştırılacak, -kendilerinin ayarladığı billûrları gümüştendir-. Ve orada onlar, karışımı zencefil olan bir tastan sulanırlar, orada Selsebil denilen bir pınardan... Ve aralarında büyümez, yaşlanmaz çocuklar dolaşır; onları gördüğünde, saçılmış birer inci sanacaksın! Orayı gördüğünde, mutluluk ve büyük bir mülk ve yönetim göreceksin; üzerlerinde ince, yeşil ipekli, parlak atlastan giysiler olacak; gümüş bileziklerle süslenmiş olacaklar; Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecek. Şüphesiz ki bu, sizin için karşılıktır. Çalışmalarınız da karşılık ödenecek niteliktedir. (98/76, İnsân/5-22) hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum sevginur
__________________
De ki: “Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam. Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız. Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz. Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.” Kâfirûn Sûresi Konu sevginur tarafından (22. January 2013 Saat 07:23 AM ) değiştirilmiştir. |
sevginur Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Bilgi (22. January 2013) |
22. January 2013, 11:07 AM | #2 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Sevgi ve Merhamet
Degerli Kardesim Sevginur,
Kur'an cercevesinde anlasilan duygusallik MERHAMET, SEVKAT ve AFFETME gi doguran duygulardir. En basta Rabbimizin birligine iman etmek, ortak kosmamak ve ardindan anne ve babamiza merhametle, sevgiyle ve sabirla davranmamiz, ayiplarini aciga vurmamamiz emredilir. Bu duygular besbelli ademoglunu en önemli vasiflarindandir. Hatta ve hatta tabiat ta örnekler verilmis hayvanlarin yavrularini nasil himaye ettikleri ve tehlikeler karsisinda nasil tatbikler uyguladiklari. Ama hepimizin bildigi gibi, nasil zamaniyla dinler tahrif edilip Allah'in emrettigi sekilden uzaklastirilmis ise, aynen duygularimiz da öyle tahrife ugratilmaya calisilmis ve insanlarin cogunda etkileri olmustur. Bir zalime acinmaz, bilhassa hic bir mazereti olmayan bir zalime katiyyen acinilmaz. Böyle acinma duygusu ahmaklir olur, insani dogruyu ve yanlisi ayut etmekten uzaklastirir. Nasil ki bizler aklimizi kullanip bir Hanif olarak icimizden gelerek kendimizi Rabbimize döndürme ihtiyacini duyuyorsak, bunu akil edemeyenler sapitiyorlar ve böylece sagliygi bozulmus duygularindan dolayi gerceklerden uzak kaliyorlar. Cocuklarini öldürenden, bir okula girip ögrencileri kursundan gecirmekten, isine gelmedi diye halki kilictan gecirmekten tutunda aile arasinda hic önemi olmayan sebeblerden dolayi ayrilmalardan, sevgilisinden ayrilmasindan dogan üzüntülerden dolayi hayata veda edenlere kadar sayin saybildiginz kadar.... Bunlar Allah'a hayatlarina katmayanlardir, Allah'a güvenmeyenlerdir, Allah'a kendilerini teslim etmeyenlerdir. Allah'in emirlerinden bir haber olanlardir, Allah'in merhametinden, sonsuz bagislamasindan, sonsuz sevkatinden haberdar olmayanlardir. Nasil ki KABE'yi örtüsüyle bakimiyle kendini vazifeli görüp Allah'in tek bir ilah olduguna inanmayan müsriklerin yaptiklari hayir hayir sayilmadigi gibi, Allah'tan uzak bir insanin yaptigi hayirda yapilmamis sayilir. Yapilan hayirin icinde Allah rizasi gözetilmemis oldugundan dolayi kiymeti olamaz. Psikologlar da bir yol tutturmus gidiyorlar, kimisinin tavsiye ettigi yol bir baska psikologun görüslerine aksi gelir. Eninde sonunda bu meslek onlarin para kazanma yoludur. Herhangi bir bunalim karsisinda insanin kendisidir kendisini tedavi edebilecek sorumlu kisi. Ben kendimden örnek vereyim. Üc cocugumdan en sevdigim, bana en yakin gördügüm kücük oglumu ( 30 yasinda idi ) kaybettim. Allah'in emri, ölüm her kulun basina gelecektir, bu bir hükümdür. Bilhassa oglumu evinde nasil ve sekilde polis yoluyla tespit etmemiz ayicana tam bir romana konu olabilir, orayi ele almiyorum. Ele alacagim konu benim bu ölüm dolayisiyle nasil kendi kendimi teselli ettigim, hangi yollara basvurarak bunalimlara düsmekten kendimi korudugum olacaktir. Rabbimizin kendi sectigi, ve alemlere bir nur olarak Kur'ani iletmesi amaciyla son elcisi Muhammed'i ( selam olsun ona ) bir ölümlü kul olarak bizlere göndermesini inceledim. Bu mübarek sahis hayatinda ne gibi olaylarla karsilasmis ve her seferinde Rabbine siginarak dogru yoldan ayrilmamistir. Kendi kendime düsündüm, sayet Peygamberimiz Rabbimizin en sevdigi kullarindan ise, nasil ki Rabbimiz, yavrularini kücük yaslarinda vefatlari yoluyla kayib acilarini peygamberimize tattirmis ise, elbette bizlerin de basina gelecektir. Yoksa "Mümin olduk" diye hersey halolundumu? Tabiiki bizlerinde basina bazi aci durumlar gelecektir, tabiiki bizler de imtihanlardan gecirelecegiz, ki dogru olanlar ve yanlis olanlar ayird edilebilinsin. Isyan etmek hic bir sonuc vermez, bilhassa daha da kötüye iter. Rabbim öyle buyurmus, her gelen Rabbimizdendir, hepsinde alinacak ögütler vardir. Bende ögüdümü aldim, oglumun ölümüne kadar hic düsünmemis oldugum konular üzerinde düsünmek ve arastirmak zorunda bulundum. Ne acidir ki önce Islam alimlerinin adina uydurulan hurafelerin celmesine takildim. Rabbime sükürler olsun uzun sürmedi, cünkü yaptigim ibadet sekillerinden, ettigim dualarin seklinden oldukca huzursuz oldum, beni tatmin etmemege basladi tüm bunlar. Arastirdim, elestirdim: en dogru yolun insanin kendisini Rabbine yöneltmesi ve ona giden dosdogru yolda olmasini tüm kalbinle arzu etmesi oldugunu buldum ve kabullendim. Rabbimizin bizlere bagislamis oldugu en güzel duygulari körletmemeliyiz. Hele de yanlis yollarda kullanmamaliyiz. Yeri geldiginde sarilmasini, yeri geldiginde vedalasmasini idrakli bir sekilde uygulamaliyiz. Bu gün aranizda bulunmama oglumun ölümü vesile oldu. 3:132 - Allah ve Peygambere itaat edin ki, size de merhamet edilsin. 4:110 - Kim bir kötülük işler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur. 7:149 - Ne zaman ki, ellerine kırağı düşürüldü (yaptıklarına pişman oldular), o zaman sapıtmış olduklarını gördüler. "Yemin olsun ki; eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa, muhakkak biz kötü akıbete düşenlerden olacağız." dediler. 7:151 - Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin." 12:92 - Yusuf dedi: "Bugün size bir ayıplama ve azarlama yoktur. Allah, sizi, mağfiretiyle bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir." 16:7 - Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşır. Rabbiniz, şüphesiz çok şefkatlidir, çok merhametlidir. 16:47 - Yahut ta kendilerini azar azar yakalayıp helak etmesinden emin mi oldular? Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatlidir, çok merhametlidir. 17:54 - Rabbiniz sizi çok daha iyi bilir. Dilerse tevbeniz sebebiyle size merhamet eder, dilerse azab eder. Seni de onların üzerine vekil göndermedik. 17:66 - Rabbiniz, lütfundan nasib arayasınız diye, sizin için denizde gemileri yürüten kudret sahibidir. Şüphesiz O, size çok merhametlidir. 18:81 - "İstedik ki Rabbleri onun yerine kendilerine ondan temizlikçe daha hayırlı ve daha çok merhamet eden birini versin." 21:83 - Eyyûb da: "Başıma bir bela geldi, (sana sığındım), sen merhametlilerin en merhametlisisin" diye Rabbine nida etti. 22:65 - Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri ve emriyle denizlerde akıp giden gemileri hep sizin buyruğunuz altına verdi. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o (koruyup havada) tutuyor. Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. 23:109 - Çünkü kullarımdan bir zümre "Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin." diyorlardı. 23:118 - Resulüm! De ki: "Rabbim, bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en iyisisin." 26:9 - Ve şüphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir. 29:21 - O, dilediğine azab eder, dilediğine rahmet eder. Ancak O'na döndürüleceksiniz. 30:21 - Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır. 48:29 - Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. 57:27 - Sonra bunların izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik ve ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince onu, biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır. 90:17 - Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. Eksik ve yanlis duyarlilik her zaman icin insani sasirtir. Seytanin serrinden Allah rizasi icin Allah'a siginmaktan baska yol deneyenler yanilmaya mahkumdurlar. Selam ve dua ile. |
22. January 2013, 12:17 PM | #3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 300
Tesekkür: 477
198 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Sevgili merdem
Acınızı canı gönülden paylaşıyor ,verdiğiniz mesajı anlıyorum.Dua ile destek olmaya çalışacağım inşALLAH Allah sabrınızın ecrini artırsın.Kuran güzel ahlakı öğütlerken akletmeye ,araştırarak düşünmeye davet ediyor Duygusallık bir ahlak değildir .Merhamet,şevkat ..vb gibi nasıl niçin bu ahlak örneklerini veriyor düşünerek davranmamızı öğütlüyor. kuranda pek çok ayette okumuşuzdur.yaşadıklarımızında bir sebebi bir eğitim almamız gibi güzel sonunçları var.. Ey iman etmiş kimseler! Allah'a ve Elçi'ye ihânet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de ihânet etmeyin. Şüphesiz mallarınızın ve evlatlarınızın, kesinlikle imtihan aracı; sizi dinden çıkaracak birer varlık olduğunu ve kesinlikle de Allah katında çok büyük ecir olduğunu bilin. 29Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girerseniz, O, size hakkı bâtıldan ayırdedecek bir anlayış verir ve sizden kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah çok büyük armağan sahibidir. enfal 27,28 Benimde iki oğlum var farklı çok farklı bir imtihan yaşıyoruz.Sizin, benim gibi imtihan içinde olanlar Kurandan öğüt almayan ölsede kurtulsam diyebilir yada niye benim başıma geliyor diyebilir .Galiba bazı gençler kendisi dilemedikçe bu imtihanı yaşamaya devam edeceğiz.. Allah razı olsun merdem.. kalplerimizi birbirine ısındıran Rabbim böyle bir ortamda bizleri bir araya getirdi ..umarım hayırlara vesile oluruz..
__________________
De ki: “Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam. Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız. Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz. Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.” Kâfirûn Sûresi Konu sevginur tarafından (22. January 2013 Saat 12:19 PM ) değiştirilmiştir. |
22. January 2013, 09:07 PM | #4 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 582
Tesekkür: 819
299 Mesajina 561 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Merhaba merdem kardeşim
Acınıza Rabbimin Asr suresiyle katılmak isterim. Yaşadığınız çağın insanlık hâli kanıttır ki iman eden, düzeltmeye yönelik işler yapan, hakkı tavsiyeleşen; birbirinin olmazsa olmazı sayan/ öğütleşen ve sabrı tavsiyeleşenlerin; birbirinin olmazsa olmazı sayanların / öğütleşenlerin dışındaki tüm insanlar, kesinlikle tam bir kayıp, zarar, bunalım, acı içindedir. |
23. January 2013, 04:46 PM | #5 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Sevili merdem, Veda zamanı gelmişse, vedanında yapılabilmesini idrakle veda edebilmek gerekir. Herkes kendine biçilen eceli yaşar. Bizler sadece kendi kayıp ettiğimiz değerler için üzülürüz, belki de kabul edemeyip çökebilenlerimiz olur. Ancak, gidenin nasıl gittiğini bilemeyiz. Belki de cennet kazancıyla gidenlerdendi. Bu yüzden belki de daha fazla ömrü olsaydı kalan sürede ebedi hayatını geçireceği cenneti kaybedecek şeyler yapacaktı! Bu durumda, rabimizin takdirini, gerçekten iman edenler olarak kabul edebilmeli ama aynı zamanda kalan ve giden tüm insanlar için aşağıda alıntıladığım ayetteki duayı da etmeliyiz. Alıntı:
aorskaya |
||
23. January 2013, 09:55 PM | #6 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Bulunduğu yer: 38° 36′ 50″ N, 27° 26′ 3″ E
Mesajlar: 102
Tesekkür: 97
52 Mesajina 104 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Sevgili merdem,
Kalbimin en derin köşesinde ince bir sızı yaratan büyük acınız için sizlere ve değerli ailenize sabırlar dilerim. BAKARA 155 Yemin olsun ki sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvalardan eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
__________________
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem |
Bookmarks |
Etiketler |
dini, duygusallık, İslam |
|
|