19. February 2018, 02:22 AM | #171 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Nisâ 24'ün ve 25'in "meal"lerinde
öyle ifadeler var ki Arapça metinlerinde yok, YOK, yok. Örneğin Diyanet Vakfı'nın 24 "meal"i: (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah'ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Ne yapmak gerektiğini kısa kısa belirtmeye çalışayım. * (Harp esiri olarak)... iptal. * sahip olduğunuz... Arapça metindeki "mâ meleket eymânukum"un bu sözde mealine göre ÖZNE siz imişsiniz yani çoğul ikinci şahıs. Oysa Arapça metinde YÜKLEM melik olup yönetti anlamını taşıyan "meleket"tir ve ÖZNE üçüncü şahıstır yani ettiğiniz yeminler ne ise o. Buna göre mâ meleket eymânukum: yeminlerinizin melik olup yönettikleri. Bu ham bir konu olup nerdeyse hiç sorgulanmamış, ön tekerler tıngır mıngır izlenmekle yetinilmiştir. Onun için söylenmesi gerekenin bundan ibaret olduğu sanilmasın. * Arapça metinde cariyeler lafzen geçmediği gibi cariye anlamına gelebilecek hiç ama hiç bir ifade yok. Allah aşkına iptal edin. * Arapça metinde evli kadınlar da denmiyor, söylenen şudur: Ve iffeti korunan kadınlar... ama yeminlerinizin melik olup yönettikleri hariç Vel muhsenâtu minen nisâi... illâ mâ meleket eymân ukum * Bunlardan başkası... Sibakta uhille lekum min verâe zâlikum bunların ötesi size helal kılındı dendiğine göre bunlardan kasıt "yeminlerinizin melik olup yönettikleri"dir. Size haram olanlar işte bunlardır yani yeminleriniz tarafından size BAĞLI kılınan genç kızlarınız. Bunların ötesinde iffeti korunan bütün kadınlar size helal kılınmıştır, evlenirlerken ailelerinden BAĞIMSIZ olanlar dahil. Kısacası Arapça metinde 1.evli mevli yok, 2.muhsenât size helal kılındı deniyor. * Bir daha: yeminlerinizin melik olup yönettikleri SiZE haram kılınmıştır çünkü siz varlıklısınız, onların bakımını üstlenip aileleri olmuşsunuz; SiZ ailelerinin izniyle sizin toplumunuzdaki yoksullar eş alacak onları tıpkı 18'den küçük biyolojik kızlarınız evlenirken yapıldığı gibi. Sırf evlenmede size BAĞLI davranıyorlar diye 18'den küçük öz kızlarınız cariye midir ki yeminlerinizin size bağladığı genç kızlarınız cariye olsun? * Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur... İyi ama neden hiç artırım değil, neden ille indirim, neden indirim de indirim? Nalıncı keseri misiniz siz neden hep kendinizden yana hep kendinizden yana yontarsınız? * Gerekiyorsa devam etmek üzere şimdilik sevgiyle. . Konu Hasan Akçay tarafından (19. February 2018 Saat 07:36 AM ) değiştirilmiştir. |
19. February 2018, 10:44 AM | #172 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Nisa-24. ayette şöyle başlar:
"ve el muhsanâtu : ve evli kadınlar min en nisâi : kadınlardan Ne demektir bu iki satırda anlatılan ifade? "nisa" kelimesine "kadın" anlamını verirseniz, hiçbir mânâ ifade etmez Evli kadınlarla zaten evlenemezsiniz. AMA EVLİ ERKEKLERLE DE EVLENEMEZSİNİZ. Evliliği veya teklifini yalnızca erkek yapmaz. Sakın evli kadınlara askıntı olarak onları kocalarından ayırıp kendinize karı yapmaya çalışmayın. Karı boşanmaya teşebbüs etse bile ne olur biliyor musunuz? Ortada ne karı kalır, ne koca adayı olarak sen kalırsın ne de koca. Bizim toplumumuz bu işi kolay ve kısa yoldan hallediveriyor. 3'er paralık birer kurşun yeterli oluyor. İki tane toprağa misafir, bir kodeslik ve iki taraftan da sefil çocuklar, ve rezalet. Eğer "nisa" kelimesine "işçi/çalışan" manasını verirseniz "bir iş yerine bağlı olarak çalışan(evli) işçi" mânâsını yakalarsınız. Bir deneyin de bakın: Kurulu bir iş yerinin çalışan işçisini/ustasını sizinle çalışması için ayartmaya kalkmayın. ............ Çünkü o iş yerinin işini bozduğunuz gibi, iş verenini satan usta/işçi kendisini ayartan iş vereni de satar. Nisa 24. ayet acaba kısaca hangisini anlatıyor dersiniz. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (8. November 2021 Saat 02:06 PM ) değiştirilmiştir. |
20. February 2018, 01:41 AM | #173 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Karşılaştırmak için
Nisâ 25: Arapça metin: Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsenâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât. Vallâhu a’lemu bi îmânikum. Ba’dukum min ba’d, fenkihûhunne bi izni ehlihinne... İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur). Öyle ise... sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikâhlayıp alın... (Diyanet Vakfı) Ve sizden her kim hür mü’min kadınları nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da, yeminlerinizin mâlik olduğu, mü’min genç kızlarınızdan nikâhlamak var. Ve Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Sizin bazınız, bazınızdandır. O hâlde... yakınlarının izniyle onları [yeminlerinizin mâlik olduklarını] nikâhlayın... (Hakkı Yılmaz) İffeti korunan müminelerin BAĞIMSIZ olanlarını eş almaya güç yetiremeyenleriniz için yeminlerinizin BAĞLI kıldığı mümin genç kızlarınız var. İmanınızı Allah bilir ama birbirinizdensiniz siz. Onları ailelerinin izni ile eş alın... (Benim çeviri denemem) 2 soru: 1. Muhsenât BAĞIMSIZ kadınlar mıdır, hür kadınlar mı? 2. Mâ meleket eymânukum min feteyâtikum yeminlerinizin size BAĞLI kıldığı genç kızlarınız mıdır, ellerinizin altında bulunan cariyeleriniz mi? Bir sonraki iletimde kendi görüşümü açıklamaya çalışacağım inşallah ama açıklamam yalnızca bir görüştür, bunun göz önünde bulundurulması gerekir. . Konu Hasan Akçay tarafından (20. February 2018 Saat 06:11 PM ) değiştirilmiştir. |
20. February 2018, 07:02 PM | #174 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Muhsenât
BAĞIMSIZ kadınlar mıdır, hür kadınlar mı? Hür = köle değil "Muhsenât hürdür yani köle değildir" denilebilmesi için köleliğin helal kılınmış olması yani köleliğin islamda var olması gerekir. Oysa köle edinmek haram kılınmıştır (47:4), islamda kölelik yoktur. Bkz Prof Abdülaziz Bayındır, https://www.youtube.com/watch?v=mF5h-h1YZUI * Muhsan: iffeti koruyan (66:12) "Yeminlerinizin malik olduğu genç kızlarınız"ın iffeti de "muhsenât"ın iffeti de koruma altındadır. Şu farkla: "Yeminlerinizin malik olduğu genç kızlarınız"ın iffeti islam tarafından korunur (Bkz 4:25'teki uhsinn), yeminlerinizin malik olmadığı muhsenât ise BAĞIMSIZ kadınlardır. Onlar iffetlerini kendileri korurular (Bkz 5:5'teki kitab ehlinin gayrimüslim "muhsenât"ı) . Konu Hasan Akçay tarafından (20. February 2018 Saat 07:21 PM ) değiştirilmiştir. |
21. February 2018, 03:49 AM | #175 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Nisâ 25'in Arapçasındaki "mâ meleket eymân ukum"a
Diyanet Vakfı'nın mealinde cariyeleriniz denmiş: İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Hakkı Yılmaz ise her ne kadar "muhsenât"a hür kadınlar demişse de "mâ meleket eymân"a cariye diyememiş, çekinmiş: Ve sizden her kim hür mü’min kadınları nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da, yeminlerinizin mâlik olduğu, mü’min genç kızlarınızdan nikâhlamak var. Oysa bu çekingenlik hiç bir işe yaramıyor çünkü hür olan, köle olmayan demektir. Siz toplumdaki bazı kadınlara hür dediğiniz anda ötekilere hür olmayan diyorsunuz zaten. Hür olmayan kadınlar = cariyeler Sorun belki kullandığınız dilde, belki Türkçeyi yeteri kadar iyi bilmiyorsunuz . Konu Hasan Akçay tarafından (21. February 2018 Saat 05:14 AM ) değiştirilmiştir. |
22. February 2018, 02:06 PM | #176 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Biz lügatten yaptığımız bir araştırmada Nisa-25. ayette geçen "min feteyâti-kum" diye geçen ve " sizin genç cariyelerinizden",
"Sayın Akçay tarafından ise 'genç kızlarınız' olarak çevirisi yapılan ifadenin "fetat" kelimesinin ikili çoğulunu, yani erkek ve dişiden oluşan ikilinin çoğulunu yani "dişili-erkekli" anlamını verdiğini tespit ettik. "cariye" ifadesi kabul görmeyeceğine ve kelime de lügat anlamına göre yalnızca "kızlar" diye çevrilemeyeceğine ve de (biz evlenme ifadesini karı-koca oluşumu olarak anlamıyoruz) sizlerin anlayışlarına göre Nisa-25. ayetin o kısmı ne anlatıyor? Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (23. February 2018 Saat 10:05 AM ) değiştirilmiştir. |
22. February 2018, 03:30 PM | #177 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
FETEYÂT
"fetat"ın 2'den çok anlamındaki çoğuludur, 2 (iki) anlamındaki çoğulu değil. Bkz 1 The Arabic English Lexicon* by E W Lane http://www.studyquran.co.uk/PRLonline.htm fata n.m. (pl. fityan) 12:30, 12:36, 12:62, 18:10, 18:13, 18:60, 18:62, 21:60 fatayat n.f. (pl. of fatat) 4:25, 24:33 Bkz 2 The Quranic Arabic Corpus (http://corpus.quran.com/wordbyword.j...r=4&verse=25): فتياتكم -feminine plural noun ___________________________________ *"The Arabic English Lexicon"ın kaynak edindiği kadîm sözlükler: Al-Mufradaat fi Ghariib al-Qur'aan, Lisaan al-Arab, Taaj al-Aruus min Jawaahir al-Qaamuus |
22. February 2018, 05:12 PM | #178 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Bilgilendirilme için teşekkürler.
Bir de şu araştırmayı tavsiye ederim: http://www.alirizademircan.net/dokum...sellikleri.pdf Alıntılanan şu kısım bile bu yazının muhakkak okunması gerektiğini gösteriyor; çünkü mealcilerin mealleştimelerindeki etkisi altında kaldıkları aykırı algı ve bilgilerini belirliyor. "............. İslâm öncesi dönemde başta savaşlar, baskınlar, işlenen cinayetler ve ödenmeyen borçlar sebebiyle insanlar önce esîr edilir sonra da köleleştirilerek alınıp satılır ve köle edilen kadınlarla da nikah akdi yapılmaksızın cinsel ilişkiye girilirdi. İslâm bu uygulamayı dondurdu; mevcut kölelerin salıverilmesini sürece bıraktı. (Bize göre "yetimler olarak" Nisa -3'e tabi tutuldular.) İslâm meşru savaş sonucu insanların esîr edilmesini onayladıysa da esirlerin köleleştirilmelerini ve nikahsız olarak cinsel partner edinilmelerini onaylamadı. Kur’ân hükmü olarak onların karşılıksız veya fidye/tazminat karşılığı özgürleştirilmeleri görevleştirildi. İlişki için evlilik şartı getirildi Hz. Peygamberimiz de Kur’an hü- kümlerini uyguladı. Peygamberimiz ve ilk büyük dört halife döneminden sonra yönetimde babadan oğula intikal sistemiyle birlikte kölelik uygulamasına dönüldü ve savaş esirleri köleleştirildi ve odalık kılındı............... " Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (23. February 2018 Saat 04:29 PM ) değiştirilmiştir. |
22. February 2018, 06:51 PM | #179 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
FETEYÂT
erkek + dişi değil yalnızca dişilerdir: Prof Süleyman Ateş (Kur'ânı Kerîm Tefsîri, Nisâ 25): İnanmış feteyâtınızdan... ifadesindeki el-feteyât "el-FETÂT"ın çoğulu olup fetâ genç delikanlı, yiğit cömert erkek anlamına gelir, FETÂT ise genç, güzel, cömert kız demektir. |
22. February 2018, 09:05 PM | #180 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Değerli kardeşlerim. Tefekkürlerimize ışık olması dileğiyle. Nisa Suresi 22-25 ayetlerindeki pasajda yer alan muhsanât-muhsınîn sözcüklerindeki anlam farklılığı dikkat çekmektedir. Sözcüğün doğru anlaşılabilmesi için asıl anlamının tesbit edilmesi gerekir: Sözcüğün türediği ح ص ن [h-s-n] kökünün anlamı, “engel olma, koruma altına alma” demektir. Şehri koruyan sûr'a ve kaleye, حصن [hısn] denir. Konumuz olan المحصنات [muhsanât] sözcüğünün anlamı ise, “koruma altına alınmış kadın” demektir. Arap toplumunda kadın, iki yolla koruma altında olurdu: A) Hürriyet. O günkü toplumda hür kadınlar zinayı kendilerine yakıştırmazlardı. B) Evlilik akdi. Buna göre muhsanât kelimesinin anlamı, “kocası tarafından korunan kadın” demek olur. O günkü toplumda evli kadın da zina etmez ve zina etmeyi çok büyük bir vebal sayardı. O nedenle zina ve fâhişelik, genellikle câriyeler tarafından yapılırdı. Öyleyse, 24. âyetteki المحصنات[el-muhsanât] ile, “evli kadınlar” 25. âyetteki el-muhsanât ile de “hür kadınlar” kastedilmiştir. 24. âyette, Yeminlerinizin sahip oldukları hariç, muhsan kadınlar [nikâhlı/evli kadınlar] da haram kılındı buyurulmuştur. Müslümanlara iltica edip de himâyeye verilmiş kadınların diyar-ı küfürdeki kocalarının varlığı önemli değildir. İltica ile iş bitmiştir. Mümtehine sûresi'ndeki, Ey iman etmiş kimseler! Mü’min kadınlar göçmenler olarak size geldiği zaman, hemen onları imtihan edin. –Allah onların imanlarını daha iyi bilir.– Artık, eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz artık onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar [göç eden mü’min kadınlar], onlara helâl değildir, onlar da bunlara helâl olmazlar. Onlara [kâfir kocalarına] sarfettiklerini verin. Ücretlerini [mehirlerini] kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. İşte bu, Allah'ın hükmüdür, ki aranızda O hükmeder. Allah çok bilendir, çok iyi yasa koyandır ifadesine dikkat edilmelidir. Bir diğer önemli konu da MÂ MELEKET'İN MEHİRİ konusudur. Burada üzerinde durulması gereken bir husus da, Ve sizden her kim hür mü’min kadınları nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da, yeminlerinizin mâlik olduğu mü’min genç kızlarınızdan nikâhlamak var. (…) Ve örfe uygun bir şekilde ücretlerini [mehirlerini] verin buyruğudur. Bundan anlaşıldığına göre, yasalar çerçevesinde himâye altında bulunan kadınlarla evlenmek, hür kadınlarla evlenmekten daha kolay ve daha masrafsızdır. Zira sosyal konumları gereği bunların mehiri, günlük ihtiyaçları ve hayat standartları hür kadınlara göre daha az ve düşüktür. Çünkü bunlar sosyal konum itibariyle düşük, ahlâkî değer ve soy-sop itibariyle de meçhuldür. Bu nedenle de evlilik tercihinde ikinci planda kalmaktadırlar. Âyetteki, O hâlde fuhuşta bulunmayan, gizli dost edinmeyen sahiplenilmiş kadınlar olmak üzere yakınlarının izniyle onları [yeminlerinizin mâlik olduklarını] nikâhlayın ifadesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, himâyeye tevdi edilmiş kadınlarla da ancak nikâhlanmak sûretiyle cinsel ilişki kurulabilir. Onlarla da nikâhsız ilişki kurmak, zinadır ve haramdır. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
Bookmarks |
Etiketler |
nisa, suresi |
|
|