hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > YARATILIŞ > Hayat ve Canlı > Şeytan

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 20. October 2012, 11:36 AM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart ŞEYTANIN SAĞDAN YANAŞMASI (sırati müstakimdekilere yaklaşma çeşidi)

SELAMUN ALEYKÜM,

Sevgili kardeşlerim,

Rabbimizin güç, mevki sahibi olan melek ve cinlere (ayetteki melekler deyimi sadece melekleri değil, güç, yönetici, mevki sahibi olanların anlamında kullanılmıştır); "yeryüzünde insan yaratacağım" demesi üzerine; meleklerle birlikte itiraz eden cin olan iblis'in, meleklerin aksine itirazını geri almayıp, secde emri üzerine secde etmeyeceğini söylerek; gerekçe olarak ta insanın topraktan kendisinin ateşten yaratıldığını ve kendisinin üstün olduğunu sunması üzerine, kovulduğunu biliyoruz.

Ancak yine rabbimizin;

“Dedi ki: “Bana onların diriltileceği güne kadar mühlet ver” Allah “Sen mühlet verilenlerdensin” dedi.

Dedi ki: Beni azdırdığın şeyden dolayı onları saptırmak için dosdoğru yolunda oturacağım.” “Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım. onların çoğunu şükrediciler olarak bulmayacaksın” dedi.”
(ARAF 14,17)

şeklindeki ayeti bize ulaştırarak, bizim dikkatimizi şeytana çektiğini, onun bizler için nasıl düşman olduğunu ve bize nasıl düşmanlık edeceğini ikaz ederek tedbirler almamız gerektiğini öğütlediğini görüyoruz.

İşte bu ayetteki; şeytanı ve yapacaklarını iyi anlarsak, ondan korunmak ve tesirsiz hale getirmek için gerekli tedbirleri alabiliriz.

Ayeti dikkatle anlamaya çalıştığımızda, şeytanın kovulma sebebi olarak kendi başkaldırışını değil, insanı gördüğünü ve insandan intikam almak için izin istediğini görürüz. İşte bu nedenle şeytanın bize dost olarak değil, düşman olarak yaklaştığını bilmemiz gerekir.

Ancak, şeytanı dost sanarak, şeytanın dostları olan insanlara baktığımızda onların hatalarına düşmemek için bir defa daha çok dikkatli olmamız gerektiğini, aklımızı mutlaka kullanmamız gerektiğinin farkına varmalıyız.

Bunun farkına vararak, şeytanın hilelerini, tuzaklarını öğrenerek, o tuzağa düşmeyip, onları boşa çıkarmalı ve şeytana "hodri meydan" diyerek onu yenmeliyiz. Aslında, hileci, kalleş, tuzak kurarak bizleri yenebilecek olan şeytanın ne kadar da basit yenilgiye uğratılabileceğini bilmeliyiz, hatırlamalıyız, unutmamalıyız.


Ayette, şeytanın yaklaşacağından bahsettiği yönler, bildiğimiz doğu, batı, kuzey, güney gibi coğrafik yönler değildir. İnsanın;

arkasında; geçmişi,
önünde; o an ve geleceği,
sağında; yaptığı iyilikler ve ve rabbimizin yapılmasını emrettiği hayırlı ameller (helal ve yapılması gerekenler),
solunda; yaptığı kötülükler ve rabbimizin yapılmasını yasakladığı ameller (haram ve yapılması yasaklananlar), bulunmaktadır.

Şimdi, "şeytanın sağdan yaklaşması ne demektir, önden nasıl yaklaşıyor?", onu açıklamaya çalışalım.

ŞEYTANIN SAĞDAN YANAŞMASI


İnsanın sağ tarafında yaptığı iyi şeyler ve Rabbimizin emrettiği hayırlı ameller bulunmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'de, Amel defterleri sağ taraflarından verilenler ödüllendirilerek ebedi cennete gönderilirken, amel defterleri sol taraflarından verilenler ise azap ehli olarak nitelendirilmekte ve ebedi cehennem ile cezalandırılmaktadır.

İşte hayırda öne çıkanlar ve rabbimizin emirlerine uyanların amel defterleri sağ tarafından verilecek olanlardır.

Allah'a inanan insanlara sağ taraftan yanaşan şeytan ve dostları, müslüman kimliği ile görünmekte ve aldatıcı propagandalarında Allah'ın adını kullanmaktadırlar.

Bu müstekbirlere göre, Allah'a inanan insanları uyandırmadan sömürebilmek için müslüman gözükmenin ve Allah adına yemin etmenin hiçbir sakıncası yoktur. Bunun da ötesinde, böyle gözükmek onlar için siyasi bir gerekliliktir.


Bu müstekbirlerce önemli olan, sürü olarak kabul ettikleri insanların sevgisini kazanmak ve bu sürüyü ürkütmemektir.

Müslümanları sömürmek için Müslüman gözüken ve gerekirse hacca giden müstekbirler bulunmaktadır.


BU MÜSTEKBİRLERİN EN BÜYÜK YARDIMCILARI VE DESTİKÇİLERİ BEL'AMLARDIR. CEHENNEME DAVET ETTİKLERİ HALKI, CENNET VAADLERİYLE UYUTAN BU BEL'AMLAR, SATILMIŞ DİN ADAMLARIDIR.

Şanı yüce Rabbimizin:

“Ey insanlar, hiç şüpesiz Allah'ın vadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcılar da sizi Allah ile aldatmasın (LOKMAN -33)

uyarısına rağmen uyanmayan Müslümanlar, Allah adını kullanan aldatıcılara inanabilmekte ve onlara sahip çıkabilmektedirler.

Arapça yazılmış bir içki etiketini bulsalar, ayet sanıp duvara asabilecek olan bu insanlar, yine arapça seks hikayeleri dolu olan bir kitabı da din kitabı sanacak durumda olmakta ve aldatıcıları da kılık ve kıyafetlerine göre değerlendirmektedirler.

Nitekim bu duruma vakıf olan zamanınızdaki birçok aldatıcı, bu niyetle cübbe giymekte ve bu niyetle sakal bırakmaktadırlar.

Çünkü gayri İslami görüntüler ile, İslam'a talip olan insanların aldatılması zordur!


İşte bu noktada, şeytan insanları dosdoğru yol olan kuran yolundan çevirmek, kuranla ilişiğini kesebilmek için, önce satılmış belamları ele geçirmekte ve onlar vasıtasıyla, “siz kurandan anlamazsınız, sizin yerinize onu alimler anlayıp, size anlatırlar, siz de onların anlattıklarına göre yaşarsanız dini doğru yaşamış olursunuz” dedirterek kabul ettirmektedirler.

Buna, inanan kimseler de, akıllarına ters bile gelse; rivayetleri hadis, sünnet kabul ederek; saçma, sapık şeyleri din diye savunup yaşamakta yarışa girebilmektedirler.

Bu kimseler, kuranla ilişiği kesmeyi kabul ettiğinde, zaten kendisini başka şeye açamayacak duruma getirmiş olur. Din diye sunulan saçmalıkları, yanlışlatabilecekleri kaynak olan kurandan uzak kalınca bunları din olarak yaşamaktan başka çareleri de kalmamaktadır.
Bu belamlar, kurandan tamamen kopartamadıkları kimselerinde dini yanlış yaşamalarını sağlayabilmek için, önce birkaç tane kurana göre doğru olan konuları savunurlar. Ama, kendilerine yeteri güveni sağladıktan sonra ise hemen yanlışları araya sokup dini yanlış yaşamalarına sebep olurlar.

Her durumda kurana başvurmayı akıl edemeyen Müslümanlar bu hataları da göremeyip din diye yaşarlarken,
kurandan ayrılmayan Müslümanlar ise bunlara, doğruları anlatmaya çalıştıklarında, peygamber düşmanı, sünnet düşmanı kabul edilerek şiddetle karşılaşırlar.

Değişik rivayetlerle gelen bu davetlerde: “Biz buna çağırmakla aslında Allah'a çağırıyoruz, biz buna davet etmekle aslında İslam'a davet ediyoruz” denilmektedir.

Oysa ki İslami davetin bu şekilde ikiyüzlülüğe, bu şekilde zikzaklı yollara hiçbir ihtiyacı yoktur. Çağrı ve davet tüm açıklığı ile Allah'adır.

“Sana indirildikten sonra, sakın seni Allah'ın ayetlerinden alıkoymasınlar. Sen Rabbine çağır ve sakın müşriklerden olma.” (KASAS - 87)

Bu ilahi buyruk ile davetin sadece Allah'a olacağı beyan edilmiş, bunun dışındaki davet sahipleri müşriklik ile tehdit edilmiştir.

Durum böyle olmasına rağmen günümüz Türkiye'sinde İslam adı altında çok değişik davetlerde bulunulmaktadır.

Allah'ın dostu olarak gözüken birçok insan, bilerek veya bilmeyerek İslam'a ihanet etmektedir.

ÖRNEĞİN, TEK İLAH OLDUĞUNU VE ONUN DA ALLAH OLDUĞUNU KABUL EDEN İSLAMI, ŞİRKE DÜŞMÜŞ DİĞER DİNLERİ TANIMAYA, ONLARI KABUL EDEREK DİYALOĞA GİRMEYE ZORLAYAN İNSANLAR VARDIR.

Bunları dost kabul eden ve Allah'ın gösterdiği Rabbani yolun dışında mücadele veren bu insanların çoğunda iyi niyet vardır. Ancak sahip oldukları iyi niyet bu insanları kurtarmayacaktır. Çünkü niyet, takva ile ilgili amellerde müessirdir. Takva ile ilgili bir amel niyetin bozuk olmasıyla İsyana dönüşebilmektedir. Ne var ki isyan olan bir amel iyi niyetle takvaya dönüşmeyecektir.

Kur'an-ı Kerim'de şöyle beyan edilmektedir.,

“O'ndan başka veliler edinenler (derler ki): “Biz bunlara, bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” (ZÜMER - 3)

Ayet-i kerimede belirtilen insanlar, Allah'a daha fazla yaklaşma niyeti ile Allah'tan başka dostlar edinmişler (ve onlara ibadet etmişler)dir. Niyetleri Allah'a daha fazla yaklaşmaktır! Allah'a daha fazla yaklaşma niyeti ile Allah'tan başka dostlar edinmişlerdir (ve ibadette bulunmuşlardır). Fakat görünürde iyi olan bu niyetleri onları kurtarmamış ve kurtarmayacaktır,

Ancak bu noktada şunu belirtmek gerekir ki, bir insanın, Allah'ın dostunu dost edinmesi, Allah'tan başka dost edinmesi olarak nitelendirilmez.

Kur'an-ı Kerime göre Allah'ın dostları ise; Allah'tan korkan, Allah'ın hükmünü yaşayan ve insanları sadece Allah'a davet eden kimselerdir.


Sadece dost edinilmesinde sakınca değil yarar olmakla birlikte bu kimselere ibadet edilmeye başlanması halinde şirke düşme sözkonusu olmaktadır.

Kuran-ı Kerim'den aldığı bazı ayet-i kerimeleri sloganlaştırarak, insanları bu kısmi ayet-i kerimelerin gölgesinde kendi görüşlerine davet eden insanlar, Allah’ın dostu değil, Allah'ın düşmanıdırlar.

Bilerek veya bilmeyerek bu davete icabet eden kimseler, Allah'tan başkasını dost edinmişlerdir. Çünkü Allah'ın düşmanını dost kabul etmek, Allah'tan başkasını dost edinmenin en açık ifadesidir.


Ulema, alim, İmam ve hoca görünümündeki şahıslara, Rabbani ölçüyü dikkate almadan körü körüne bağlanmak birçok insanı Hıristiyanların durumuna düşürmüş ve hala düşürmektedir.,

“Onlar, Allah'ı bırakıp da bilginlerini ve rahiplerini rabler edindiler.” (TEVBE - 31)

Dikkat edilirse Allah'a inanan Hıristiyanların yöneldikleri şahıslar azgınlar veya ahlaksızlar değil, bilginler ve ra¬hiplerdir. Çünkü görünürdeki niyetleri Allah'ın rızasını kazanmaktır.

Ancak İlahi ölçüyü tahrif ettikleri ve göz önünde bulundurmadıkları için, bilginlerin ve rahiplerin söylediği her şeye körü körüne itaat ederek, onları rab ittihaz etmişlerdir, Allah'a kul olmak isterlerken. Allah’ın hükmünü dikkate almayan rahiplere itaat ederek, rahiplere tabi olmuşlardır.

Bunun, bir benzerini de, zamanımızda salt aklını her şeyden üstün tutanlar için düşünmek mümkündür.

Bazı müslüman kardeşlerimiz de, kurandaki "her akıldan insanın okuyup anlayabileceği kolaylıkta olan hükümleri" biraz basit buluyor olmalılarki, bu basitlikten kendi akıllarınca başka anlamlar çıkarabilmekte, bu nedenle; kuranda gerçekte olan ve kıssa denilerek bize anlatılan olayları, olmamış kabul edip, onların mecazi yada sembolik anlatımlar olduğunu kabul ederler.

Halbuki, rabbimiz olmayan olayları bize anlatmaz, olmayan şeyleri var gibi göstermez.

Bu nedenle biz kavrayamasakta, kuranda anlatıldığınma göre doğa üstü olaylar ve güçler vardır, bunlarla ilgili anlatımları doğru anlayarak gerekli dersi almamız ve kendimize ona göre yön vermemiz gerekir.

Özellikle, İblis'i hafife alarak, onu kontrol edebileceğimiz kendimizden bir unsur olarak görme hatasına düşmemeliyiz.

ASR-I SAADET DÖNEMİNDEN BU YANA MÜSLÜMANLARI ALDATAN FİRAVUNLAR, MÜSLÜMANLARIN KARŞISINA MUSA KİMLİKLERİYLE ÇIKMIŞLARDIR.

Günümüzde de durum pek farkı değildir! Halkında Müslüman olan birçok ülkede firavunlara özgü zulümler sürmekte, ne var ki firavun sıfatına hiç kimse sahip çıkmamaktadır.

Çünkü firavunluk yapan müstekbirler, ellerine birer asa alarak Musa kimliklerine soyunmuşlardır.

Ülkemizde diyanette, ilahiyatta, bu Musa’ların denetimindeki köleler çalışmaktadır. Bu zavallılar firavunları Musa zannetmekte, kendilerini Kur'an-ı Kerim'e davet eden gerçek Musa'ları ise, belamların tahriklerine aldanarak fitneci firavunlar kabul etmekte ve bilmeden taşlamaktadırlar!

Gerçek Musa'lar gariptir, gerçek Musa'lar yalnızdır bu ülkelerde. Musa'ların karşısında yine Musa kimliğinde firavunlar, Musa kimliğinde bel'amlar bulunmaktadır.

Hepsinin ellerinde birer asa vardır. Fakat hiçbirisi dayandıkları asayı, ortaya atabilme durumunda değillerdir.

Çünkü bilirler, dayandıkları asanın Musa'nın asası olmadığını! Çünkü bilirler, dayandıkları kaynakların ve delillerin geçersiz olduğunu!

Musa gibi gözükmelerine rağmen, birer Musa olmadıklarını, Musa gibi olmadıklarını çok iyi bilirler!

ŞEYTAN VE DOSTLARININ MÜSLÜMANLARA SAĞDAN YANAŞMASI, MÜSLÜMANLAR İÇİN EN TEHLİKELİ YAKLAŞIM BİÇİMİDİR.

MÜSLÜMANLARIN FERT VE TOPLUM OLARAK KARŞILAŞTIKLARI BİRÇOK ÇÖKÜŞÜN KÖKENİNDE, ŞEYTAN VE DOSTLARININ SAĞDAN YANAŞMA HADİSESİ BULUNMAKTADIR.


Ne dersiniz, kurana ters rivayetleri hadis diye Müslümana kabul ettirmeye çalışan Musa görünümlülerin ASLINDA FİRAVUNLAR OLDUKLARINI artık görebilirmiyiz?

Ne dersiniz, "şeytanın ne olduğunu gerçekten öğrenip, bilerek; "kovulmuş şeytandan sana sınırım rabbim" diyerek kuranı anlamaya çalışabilirmiyiz?


Saygılarımla
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (20. October 2012 Saat 11:45 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (20. October 2012)
Alt 20. October 2012, 10:03 PM   #2
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Şirk anlayışına sağlam bir balyoz vurmuşsun aors eline sağlık.
Tek affı olmayan günahtan Allaha sığınalım. Kimimiz kimilerimizi (alim, evliya, mürşid, haham, papaz v.s.) rab'ler edinmeyelim.

Zâriyât 51
Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım
.

Ayette Allahtan başka tanrı edinmeyin demiyor. Allah ile beraber, hem o hem de onun yanında "Allah ile beraber" tanrı/tanrılar edinmeyin diyor.

Nasıl edildiğini görmek için size en yakın tarikata girip 1-2 hafta içlerinde kalmak yeterli...

Zümer 3
Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar/evliya edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola iletmez.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 20. October 2012, 10:35 PM   #3
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Zâriyât 51
Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım
.

Ayette Allahtan başka tanrı edinmeyin demiyor. Allah ile beraber, hem o hem de onun yanında "Allah ile beraber" tanrı/tanrılar edinmeyin diyor.
Burada, senin yanlış anlaşılmana sebep olacak bir söz söylediğini, daha doğrusu cümleyi eksik kurduğunu göstermek istiyorum.

Yazın bu şekliyle kalırsa, çok düşük ihtimalde olsa, sanki "Allah kendisi ile beraber başka bir ilah edinmemeyi istiyor ama kendinden başka tek ilaha ses çıkarmıyor" gibi anlayanlar olabilir.

Halbuki, senin yazında bunu kabul ettiğini düşünmüyorum. İzninle, cümleni;

"Rabbimiz bu ayette şirke düşmemeyi ikaz ederken, başka ayetlerde ise kendisinden başka ilah edinilmesini de kabul etmeyip, cehennem azabı ile uyarıyor" şeklinde düzeltmek istiyorum.

selamlar,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (20. October 2012)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
çeşidi, müstakimdekilere, sağdan, sırati, yaklaşma, yanaşmasi, şeytanin


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:08 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam