hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE TEBYîNÜ'L -KUR'AN İŞTE KUR'AN ve VİDEOLARI Hakkı Yılmaz > İniş Sırası ile Sureler > 66.Ahkaf Suresi

 
 
Seçenekler Stil
Alt 25. April 2009, 10:38 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart 66.Ahkaf Suresi

AHKAF [KUM TEPELERİ] SÛRESİNE GİRİŞ
GİRİŞ

Adını 21. ayette geçen “ احقافAhkaf [Kum tepeleri]” sözcüğünden alan sure Mekke’de 66. sırada inmiştir. 10, 15 ve 35. ayetlerinin Medenî olduğuna dair nakiller de mevcuttur. (Süyuti; el-İtkan) Ancak ayetlerinin birbiriyle bağı, öyle olmadığını göstermektedir.
Bu surede de önce Kur’an’a dikkat çekilmekte, ardından müşriklerin Allah’ın elçisine karşı takındıkları yersiz ve yakışıksız tavırlar sergilenerek müminlere ve yalanlayıcılara ahiretteki durumları gösterilmektedir. Âd kavmi ve akıbetinin bir kez daha hatırlatıldığı surede ayrıca Cinn suresinde konu edilen “Kur’an’ın cinlerden bir gurup tarafından dinlenme olayı”na da farklı bir üslûpla tekrar değinilmektedir. Mekkelilere rağmen Kur’an’ın başka bir kente [Medine’ye] olan etkisinin dile getirildiği bu değini ile aynı zamanda hicrete de imada bulunulmaktadır.

https://youtu.be/Kmv1PrYUXpc Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 376. Bölüm Ahkaf Suresi 1. Bölüm.

https://youtu.be/GwmnFGBszQk HakkYılmaz Kuran ve İslam 377. Bölüm Ahkaf suresi 2. Bölüm.

MEAL:

RAHMAN RAHÎM ALLAH ADINA

1 – Hâ [8], Mîm [40].
2 - Bu kitabın indirilişi, Azîz, Hakîm Allah’tandır.
3 - Biz gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri ancak “hakk” ile ve “adı konmuş bir süre” ile yarattık. Şu inkâr eden kimseler ise uyarıldıkları şeylerden/uyarılmaktan yüz çevirenlerdir.
4 - De ki: “Allah’ın astlarından yakardığınız şeyleri gördünüz mü? Onlar, yeryüzünden neyi yaratmışlar, bana gösterin. Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer siz doğru kimseler iseniz bana bundan [Kur'an’dan] önce bir kitap veya ilimden bir eser [kalıntı] getirin.”
5 – Ve Allah’ın astlarından kıyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan kimselere dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Üstelik onlar [tapılan kimseler], o kimselerin yalvarışlarından habersizler de.
6 - İnsanlar bir araya toplandığı zaman da onlar [taptıkları kimseler] kendilerine düşmanlar oldular. Ve onların kendilerine tapmalarını inkâr edenler idiler.
7 – Ve Bizim âyetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman inkâr eden şu kimseler, kendilerine gelen “hakk” için: “Bu apaçık bir büyüdür” dediler.
8 – Ya da onlar, “Onu [Kur’an’ı], o [Muhammed] uydurdu” diyorlar. De ki: “Eğer onu ben uydurmuşsam bana Allah’tan olacak şeye güç yetiremezsiniz [beni Allah gibi cezalandıramazsınız]. O, sizin neyin içine atıldığınızı daha iyi bilir. Sizinle benim aramda tanık olarak O yeter. Ve O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”
9 - De ki: “Ben elçilerden ilk ortaya çıkan biri değilim. Ve ben, bana ve size ne yapılacağını bilmiyorum. Ben sadece bana vahyedilene tabi oluyorum. Ve ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
10 - De ki: “Gördünüz mü [hiç düşündünüz mü]? Eğer o [Kur’an], Allah tarafından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz, bununla birlikte İsrailoğulları’ndan bir şahit de onun bir benzeri üzerine tanık olup da inanmışsa, siz de büyüklük tasladıysanız … Şüphesiz ki, Allah zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez.”
11 – Ve inkâr etmiş olan kişiler, iman etmiş kişiler için: “Eğer bir hayır olsaydı, onlar, ona bizim önümüze geçemezlerdi” dediler. Bununla doğru yola varamayınca da: “Bu eski bir uydurmadır” diyeceklerdir.
12 – Bundan [Kur'ân'dan] önce de bir önder ve rahmet olarak Musa'nın kitabı vardı. İşte bu [Kur'ân] da, zulmeden kimseleri uyarmak, iyilik-güzellik üretenleri müjdelemek için Arap lisanı üzerine tasdik eden bir kitaptır.
13- Şüphesiz işte şu: “Rabbimiz Allah’tır” deyip, sonra da dosdoğru olan kişiler üzerine hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
14- İşte onlar cennet ashabıdırlar. İşlemekte olduklarına karşılık orada ebedi olarak kalacaklardır.
15 – Ve Biz insana, ana ve babasına ihsanı [iyilik yapmayı/ güzel davranmayı] tavsiye ettik. Anası onu zahmetle taşıdı ve zahmetle bıraktı [doğurdu]. Ve onun taşınması ve ayrılması otuz aydır. Nihayet insan, olgunluk çağına ulaştığı ve kırk seneye geldiğinde: “Rabbim! Bana ve anama-babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salihi işlememi sağla. Benim için soyumun içinde düzeltmeler yap [salih kimseler ver]. Şüphesiz ben Sana yöneldim. Ve ben şüphesiz teslim olanlardanım” dedi.
16 – İşte bu [bilgeleşmiş, bilinçlenmiş kimseler], vaat olunup durdukları doğru bir vaat olarak ve onlar zulmedilmeden, O’nun [Allah’ın] onlara amellerini tam olarak ödemesi için kendilerinden, yaptıklarının en güzelini kabul edeceğimiz ve cennet ashabı içinde kötülüklerden koruyacağımız kimselerdir.
17 – Ve anasına- babasına: “Öf size! Siz beni, benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken çıkarılmakla [öldükten sonra dirilmekle] mı tehdit ediyorsunuz?” diyen kimse; … Ve o ikisi [anası-babası], Allah’a yalvararak: “Yazık sana! Gel iman et, şüphesiz ki, Allah'ın vaadi gerçektir” der. Sonra da o: “Bu [Kur'ân], öncekilerin masallarından başka bir şey değildir” der.
18 - İşte onlar [anası babası ile inanç çatışması olan, ahırete inanmayan çocuklar], kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinn ve insten [bilinen bilinmeyen tüm kesimden] ümmetler içerisinde aleyhlerinde Söz hak olmuş kimselerdir. Şüphesiz onlar, gerçekten hüsrana uğramışlar idiler.
19 – Ve herkes için işledikleri şeylerden, bir takım dereceler vardır. -Ve onlar zulmedilmeden, O’nun [Allah’ın] onlara amellerini tam olarak ödemesi içindir.-
20 – Ve inkâr etmiş kişiler ateş üzerinde yayılacakları gün: “Siz iğreti hayatınızda bütün güzel şeylerinizi giderdiniz, onlar ile yararlandınız, artık yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanız ve fasıklık edip durduğunuzdan dolayı bu gün alçaltıcı bir azap ile karşılık göreceksiniz!”
21 – Âd’ın kardeşini [Hud’u] de an! Hani o, Ahkâf’ta kavmini uyarmıştı. -Kesinlikle onun önünde ve ardında, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Şüphesiz ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum" diyen uyarıcılar geçmişti.-
22 - Onlar: “Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, hadi o bizi tehdit edip durduğun azabı hemen getir" dediler.
23 - O [Ad’in kardeşi; Hud]: “ Şüphesiz Bilgi [o azabın ne zaman geleceğine dair bilgi] Allah katındadır. Ben ise size benimle gönderileni tebliğ ediyorum. Velâkin ben sizi cahillik edip duran bir kavim olarak görüyorum” dedi.
24, 25: Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde gördüklerinde: “Ha işte! Bu, bize yağmur getirecek bir bulut!” dediler, Hayır, aksine o, çabuklaştırmaya çalıştığınız şeyin ta kendisi; Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eden, içinde acıklı bir azap olan rüzgâr... Sonunda o hale geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu. Biz, günahkârlar topluluğunu işte böyle cezalandırırız.
26- Ve ant olsun ki, Biz, sizi güçlü kılmadığımız şeylerde onları güçlü kılmıştık [size vermediğimiz imkânları onlara vermiştik]. Onlara da kulaklar, gözler ve duygular kılmıştık [vermiştik]. Buna rağmen kulakları, gözleri ve duyguları onlara hiçbir fayda sağlamadı/ kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı. Çünkü onlar Allah’ın ayetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşatıverdi.
27, 28- Kesinlikle, Biz kendi kıyınızda bulunan memleketleri helâk ettik. Ayetleri, onlar dönsünler diye tekrar tekrar açıkladık. Öyleyse Allah’ın astlarından güya O’na yakınlığa vesile edindikleri düzme tanrılar, onların azabını savmaya yardım etmeli değil miydi? Tersine o düzme tanrılar kendilerinden ayrılıp kayboldular. Bu, onların yalanlarıdır, uydurmakta oldukları şeydir.
29 - Hani Biz cinlerden Kur’an’ı dinlemek isteyen bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, ona [Kur’an’a] hazır oldukları zaman “Susun!” dediler. Sonra gerçekleşince de [Kur’an’ı dinleyince de] birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
30- 32 - Onlar: “Ey kavmimiz! Şüphesiz biz Musa'dan sonra indirilen ve kendisinden öncekileri tasdik eden, hakka ve dosdoğru yola kılavuz olan bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine icabet edin ve O’na iman edin ki, O [Allah] günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı bir azaptan kurtarsın. Her kim Allah'ın davetçisine icabet etmezse, bilsin ki, yeryüzünde Allah'ı aciz bırakacak değildir. Onun için Allah’ın astlarından veliler de yoktur. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içerisindedirler” dediler.
33- Onlar, şüphesiz gökleri ve yeryüzünü yaratan ve onları yaratmakla yorulmamış olan Allah’ın ölüleri diriltmeye de kadir olduğunu görmediler mi? Evet şüphesiz ki, O, her şeye gücü yetendir.
34 – Şu inkâr eden kimselerin ateş üzerine yayılacakları gün: “Bu, gerçek değil miymiş?” Onlar da: “Evet [gerçekmiş]. Rabbimize ant olsun!” dediler. O [Allah]: “O halde inkâr edip durduğunuzdan dolayı şimdi tadın azabı!” dedi.
35 – Artık elçilerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için aceleci olma. Sanki onlar kendilerine vaat edilen şeyi gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kalmış gibidirler. [Bu], bir tebliğdir. Artık fasıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

Bookmarks

Etiketler
66ahkaf, suresi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:14 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam