hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HANİF MÜSLÜMANLIK > Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman!

Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Stil
Alt 15. January 2009, 12:55 AM   #41
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

SİYASAL İSLAM-EVANGELİZM BİRLİKTELİĞİ
Siyasal İslam-Hıristiyan-Evangelism birlikteliği de diyebiliriz. Ne ilginç kaderdir ki, yürüyüp giden Haçlı-Hilâl savaşında iki taraf da Haçlı çıkarı için çalışıyor. Peki, nasıl iştir bu? Şöyle bir iştir:
Günümüz dünyasında, siyasal İslam denen ‘İslam’ı kemirici illet’ ile Haçlı çıkarları akıl almaz bir beraberlik kurmuş durumdalar. Siyasal İslam, Haçlı hesapları için çalışır hale getirilmiştir veya gelmiştir.
Gücü, parayı oyu, sloganı, halkı kandırmada kullanılacak tüm unsurları Müslümanlardan alan siyasal İslam, hizmeti Haçlılara veriyor. Hem de kaşınızın üstünde gözünüz var demeden; incinmesinler, gücenmesinler diye büyük özen göstererek. Son ABD seçimlerinin ortaya koyduğu sonucun şu olduğunda dünyanın ittifakı var:

Bush, İsa’nın misyonunu hedefine taşıyan ve İsa’dan işaret alarak hareket eden bir Evangelist kurmaydır. Bunun siyaset ve diplomasi diline çevirisi şöyle olur:
Bush’un arkasındaki güç, Evangelist köktendinciliğidir. O halde, Bush’un kavgası, bu gücün kavga etmesi beklenen karşı güçtür. O karşı gücün adı İslam’dır. Evangelizmin en büyük düşmanı İslam’dır.
“Irak yeni bir Vietnam mı?” diye soranlar var. Ne münasebet! Vietnam’da köktendincilik savaşı yoktu. Oysaki Irak’taki savaş, Haçlı köktendinciliğinin İslam’a karşı savaşıdır. Petrol, ikinci sırada bir beklenti.
Fransız Devlet Başkanı Jaques Chirac, Müslüman Türkiye’yi de kastederek “Hepimiz Bizans’ın çocuklarıyız!” dedi.
Ben şahsen Bizans’ın çocuğu değilim. Ama bu ülkede, kendini Bizans’ın çocuğu sayanlar ve bundan gurur duyanlar olduğunu biliyorum.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 15. January 2009, 12:55 AM   #42
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

ALLAH İLE ALDATANLARIN
MUSTAFA KEMAL’E NANKÖRLÜĞÜ
“Mısır’da on bir yıl kaldım. Fakat on bir saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. Sana halisane bir fikrimi söyleyeyim mi: İnsanlık da Türkiye’de, milliyetçilik de Türkiye’de, Müslümanlık da Türkiye’de, hürriyetçilik de Türkiye’de. Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemal’e versin!” -Mehmet Akif Ersoy-
Mehmet Akif’in Atatürk konusunda geldiği son nokta budur. Ona yakışan bir idrakin getirdiği noktadır bu. Allah ile aldatanların, Akif’i, Atatürk’e karşı gibi gösterme gayretleri çok yoğun olmuştur. Bir yandan Akif aleyhine, Çanakkale’de çarpışan Türk askerlerini Peygamberimizin Bedir Harbi şehit ve gazilerine benzettiği için ‘İslamdışılık’ fetvası çıkaranlar, öte yandan onu Atatürk’e karşı kullanabilmenin yolunu aramış ve bu uğursuz çabalarına yine Akif’in dindarlığını alet etmişlerdir.
Akif, Kurtuluş Savaşı’nda gayretleriyle Atatürk’ün yanındaydı, İslam konusunda da düşünceleriyle onun yanındadır. Bu gerçek bugüne kadar layıkıyla ortaya konmamışsa bu, Allah ile aldatanların oyunlarından çok kendilerini ‘Atatürkçü’ olarak tanıtanların lakaytlıkları yüzünden olmuştur. Çünkü onlara göre de “Akif bir yobazdı.”
“Komünizm geliyor” yaygarasıyla Türkiye’yi ürkütüp yarattığı Yeşil Kuşak İslamı ile bizi Demir Perde’ye karşı bedava şövalye olarak kullanan Haçlı Batı, şimdi aynı şeyi ‘Ilımlı İslam’ slogan ve projesiyle yapıyor. Tek fark, Türkiye’nin bu kez, gayrı Müslimlere karşı değil, doğrudan doğruya İslam alemine karşı kullanılmasıdır.
Neden bu ülke sormuyor bu Ilımlı İslam denen uydurma dinin fesat kodamanlarına:
“Bizi İslam dünyasına model yapacaksanız bu modelin kaynağı olan mirasın yaratıcısına neden savaş açmış durumdasınız? Neden Atatürk’ten ve laiklikten vazgeçin diye avazınız çıktığı kadar bağırıyorsunuz?”
İngiliz yazar Andrew Mango oyunun belini kıran şu sözleri söylüyor:
“İslam coğrafyasındaki ülkeler tabii ki lâik ve demokratik Türkiye’den ders alabilirler. Ama bugünkü Türkiye yerine 1930’ların Türkiyesine bakarlarsa ve o Türkiye’nin bu hale nasıl geldiğini incelerlerse. Bunu yaparlarsa kendilerini düzeltecek daha birçok şey öğrenebilirler.”
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 15. January 2009, 12:56 AM   #43
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

ALLAH İLE ALDATANLARIN
KURTULUŞ SAVAŞI’NI KİRLETME OPERASYONU
Kurtuluş Savaşı, ABD açısından, Huntington tezini yalanladığı için, AB açısından da kendilerini tokatlayıp hayallerini yıktığı için, kirletilmesi gereken bir ‘düşman olay’dır. Bilindiği gibi, Huntington, daha doğrusu ABD, medeniyetleri çatıştırmak ve Doğu’nun Batı uygarlığından yararlanmasını engellemek peşindedir.
Huntington’a göre, Batı’nın bugün temsil ettiği değerler sâdece Batı’nındır; dünyanın ortak malı değildir. Batı bu değerleri üretmede tek ve biricik olduğu gibi, bunlardan yararlanmada da tek hak sahibidir. Bu değerlerden yararlanan ötekiler, bunun faturasını ödemek zorundadırlar. Bu değerleri Batı’ya fatura ödemeden yararlanma alanına sokmak hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir. İslâm dünyası, Haçlı Batı’ya tüm servet ve kaynaklarını verse de (ki büyük ölçüde vermiştir) bu olgu ve iddia değişmez. Atatürk bu savı, bu inadı, bu egoizmi kırmıştır. Şunu göstermiştir ki:
Evrensel bilim ve fikir değerlerinin esas sahipleri Doğululardı. Atatürk bu değerlere ‘maneviyat’ diyor ve ‘Doğu maneviyatı’ tabirini gündeme getiriyor. Atatürk’e göre, biz esasında Doğu maneviyatına bağlıyız.
Atatürk’ün Pakistan’daki fikirdaşı, Müslüman düşünür Muhammed İkbal (Atatürk’le aynı yılda öldü), bu noktanın altını çizerken şu yolda konuşuyor:
Batı’nın bugün sâhip bulunduğu ve kendisini öne çıkaran değerleri biz ondan almaya kalktığımızda yaptığımız iş, o değerlerin esas sahipleri olan Müslüman ecdadımızın malını-mirasını geri almaktır. Bu yüzden biz, Batı’daki evrensel değerleri alırken aşağılık kompleksine düşmeye mecbur değiliz. O değerler, temelde bizim atalarımızın ürettiği ve Batı’ya kaptırdığı değerlerdir. Bu değerler Batı’dan geri alınmalı ve ardından da Batı’nın zulüm ve hegemonyasını yıkmak için kullanılmalıdır.
Atatürk bunun teorisini yapmakla kalmamış, uygulamasını da göstermiş ve tam başarıyla uygulamıştır. Bu gün bu işi, bir ölçüde Çin yapmaktadır. Atatürk’ün Çin’de yıllardan beri ders gibi okutulması boşuna değildir. Çin dehası, reçeteyi tam göbekten yakalamıştır. Yakalamış ve getirisini elde etmiştir. Çin, esas değerler sahibinin Doğu olduğunu ispatlama noktasına gelerek, Atlantik İmparatorluğu’nu bunalıma sokmuştur. Atatürk, işte bu oluşumların ilk ve unutulmaz öncüsüdür.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 15. January 2009, 12:56 AM   #44
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

ALLAH İLE ALDATMANIN
BÖLÜCÜLÜĞE DESTEK İÇİN KULLANILMASI
ABD, PKK başını Türkiye’ye teslim etmekle birkaç kuşu birden vurmuştur:
1. Marksist bir örgüt olan PKK’nın Marksist başını kopararak örgütü ABD’nin kapitalist-emperyalist vadisine çekmiştir,
2. Öcalan’ı Türkiye’ye teslim ederek Türkiye’nin ‘gönlünü almıştır’,
3 .Öcalan’ın idam edilmemesini şart koşarak PKK ve onu seven Kürt unsurların kalbinin kırılmasını önlemiştir.
4. Örgütü Marksist karakterinden uzaklaştırarak dinî hassasiyeti olan Kürt unsurların ona sıcak bakmasını sağlamıştır.
ABD, bir yandan bunları yaparken, bir yandan da, PKK’nın dinle irtibatının kurulmasından rahatsız olmayacak bir iktidarın işbaşına getirilmesini sağlamış ve Allah ile aldatmanın saltanat kurumu olan AKP siyaset dinciliğini, Türkiye’deki işbirlikçilerinin de desteğiyle Cumhuriyet Türkiyesi’nin yönetimine getirmiştir.
27 Mayıs 2008 günü, gazetelerin internet sitelerine düşen şu haberle bir kez daha doğrulandı: “APO talimat verdi: İlahiyat akademisi kurun. İmralıdan terör örgütüne talimatlar yağdıran Öcalan’dan son bomba: ‘Peygamberler şehri Urfa’ya ilahiyat akademisi kurun! Urfa peygamberler diyarıdır, halkı inançlıdır, din doğru öğrenilmelidir. Bunun için bir ilahiyat akademisini oraya kurabilmelidir. Ben de dinî ta Hz. İbrahim’den alıp günümüze getiriyorum, çözümleme yapıyorum.” (Hürriyet internet sitesi, 27 Mart 2008)
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 15. January 2009, 12:57 AM   #45
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

KURTULUŞ SAVAŞI’NIN ŞARTLARI İÇİNDEYİZ!
Türkiye bugün Kurtuluş Savaşı’nın şartları içindedir. Türkiye’nin yarınları ve tarihsel misyonu için kotarılacak bugünkü siyasetler, Kurtuluş Savaşı’nın bir devamı olmaları gerektiğini unutamazlar. Unuturlarsa ‘Türkiye için siyaset’ iddiaları bir yalandan ibaret kalır.
Bugünkü Türkiye’de bilhassa aydın ve sanayici denen zümre, Batı’ya sığınmak dışında bir çaremizin olmadığını, Batı’ya teslim olmaksızın bizim adam olamayacağımızı, kalkınamayacağımızı bağıra bağıra söylemiyorlar mı? Bu zevat, AB’ye IMF’ye en küçük bir eleştiri getirenleri çağdışı ilan etmiyorlar mı? Bugünün dinci iktidarı bile, yıllarca sövdüğü bu Batılı odaklara, bugün iktidar ve çıkar uğruna kurduğu işbirlikleri yüzünden bir tür kurtarıcı şefaat kaynağı gibi bakmıyor mu?
Bu soruların tümünün cevabı ‘Evet’tir. Bu demektir ki, bugünkü Türkiye, bundan 80 küsur yıl önce verdiğimiz İstiklal Harbi’nin şartları içindedir; hâttâ o şartlardan daha kötü şartlar içindedir.
Onurlu bir kurtuluş getirecek siyasetin ilk şartı millete yalan söylememek, olup bitenleri, ne durumda olduğumuzu halka mertçe bildirmek, kitleleri derin dip dalgalarının kabarmasıyla ayağa kaldırmak ve milleti sahte refah ve rahatlık vaatleriyle aldatıp oy almaya tenezzül etmemektir. Böyle bir tenezzül en büyük alçaklıktır. Bu tenezzülden uzak durarak siyaseten başarısız olmaksa, tarihin ve Tanrı’nın taçlandıracağı en büyük onur ve ödül olacaktır.
Türkiye’de bugün belirgin biçimde dayatılan tek tez Allah ile aldatma veya Siyasal İslam tezidir. Atatürk mirası, bütün ihtişamına rağmen, bir tez olmaktan çıkarılmış bulunuyor. İç ve dış hıyanetler, Türkiye’ye oynanan bu oyunda ne yazık ki, başarılı olmuştur.
Kelimeleri özenle seçerek söylüyorum, Türk siyasetinin, sırasıyla; imansızlıkları, gafletleri, dalaletleri, nefsaniyetleri, ciddiyetsizlikleri, tutarsızlıkları, kirlilikleri işi bu noktaya getirdi. O halde, çözüm bu siyasetlerle olmaz.
Daha net söyleyelim: Aydınlık ve kurtuluşu yeniden tez haline getirebilmek için iki zihniyetin işe karıştırılmaması lazımdır:
1. İslam’ın gerçeğinden rahatsız olan zihniyet,
2. İslam’ın tümünden rahatsız olan zihniyet.
Çare, Muhammed ile Mustafa’nın birlikteliğini, tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, kurmaktır.
KAYNAKÇA
ALLAH İLE ALDATMAK / Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
17. Baskı
Yeni Boyut: 43
Birinci Baskı: Nisan 2008
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Konu Kapatılmıştır

Bookmarks

Etiketler
aldatmak, allah, ile


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:29 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam