hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HUKUK > Cezalar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 13. August 2013, 02:30 AM   #1
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart Ceza Hukuku

CEZA HUKUKU


Bu makalede Ceza Hukuku Temel Prensipleri, Kasten Adam Öldürme, Zina ve Hırsızlığı ele alacağız.


CEZA HUKUKU TEMEL PRENSİPLERİ


Öncelikle şunu belirtelim ki, Kur’an’da toplumsal düzene ilişkin emirlerin hepsinin muhatabı devlettir. Kişilerin bireysel olarak toplumsal düzeni düzenleyen yasaları uygulamak gibi bir hakkı ve yetkisi yoktur.

Şura Suresi 40-43 ayetleri bize Ceza Hukuku’nun temel prensiplerini vermektedir.

Ve bir kötülüğün cezası, onun gibi bir kötülüktür. Ama kim affeder ve düzeltirse artık onun ücreti Allah’a aittir. Şüphesiz ki O, şirk koşarak yanlış iş yapanları sevmez. (Şura, 40)

"Ve bir kötülüğün cezası, onun gibi bir kötülüktür” ifadesi suçun tanımını yapmakta ve bize ceza hukukuna ilişkin iki prensip vermektedir.

1.“Kötülük” ifadesi birinin diğerine zarar vermesini anlatan bir ifadedir. Birine zarar vermek ise suçtur. Suç ya kasten (bilerek ve isteyerek) ya da taksirle (dikkatsizlik ve tedbirsizlik sebebiyle/kaza ile) işlenir. Bu itibarla ayet, hem kasten hem taksirle işlenmiş suçları kapsamaktadır.

2.“Ve bir kötülüğün cezası, onun gibi bir kötülüktür” ifadesi suça denk ceza prensibini getirmektedir. Suça denk ceza, işlenen suçun aynısıyla ceza vermek değil, suçun ağırlığına uygun ceza vermek anlamındadır.

3.“Ve bir kötülüğün cezası, onun gibi bir kötülüktür” ifadesi bize cezaların şahsiliği prensibini anlatmaktadır. Cezaların şahsiliğinde, cezaya muhatap olan suçu işleyenden başkası olamaz.

“Kim affeder ve düzeltirse artık onun ücreti Allah’a aittir” ifadesi ile söylenen şudur. Suç ister kasten ister taksirle işlenmiş olsun mağdur faili affederse faile ceza verilmez. Ancak ileride görüleceği üzere toplumsal düzeni bozucu suçlar ile kasten adam öldürme, zina ve hırsızlık bunun dışındadır. Bu suçlarda af cezayı kaldırmaz. Burada bahsedilen suçlar, basit suçlardır.

Kim de haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onların aleyhine bir yol yoktur. (Şura, 41)

Basit suçlarda hak iade edilirse ya da mağduriyet herhangi bir şekilde tazmin edilirse dava görülmez.

Yol ancak insanlara haksızlık eden ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık eden kimseler aleyhinedir. İşte onlar, kendileri için acı bir azap olanlardır. (Şura, 42)

“Yol ancak insanlara haksızlık eden ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık eden kimseler aleyhinedir” ifadesi “toplumsal düzeni bozucu suçları” tanımlamaktadır. Bu ifade ile “toplumal düzeni bozucu suçlar”, basit suçlardan ayırılmıştır. “Toplumsal düzeni bozucu suçlar”, mağdurun şikayeti olmasa ya da mağdur affetse dahi devlet tarafından takip edilir ve kamu davası şeklinde görülür. Buradaki “yol” kelimesi cezalandırma sürecini anlatmaktadır.

Her kim de sabreder ve kusuru bağışlarsa, şüphesiz işte bu, kesinlikle işlerin azmindendir. (Şura, 43)

Mağdur, işlenen suçu adliyeye intikal ettirmeden bağışlayabilir. Bu da bize basit suçların takibinin şikayete bağlı olduğunu göstermektedir. Zarar gören olması dolayısile af yetkisi bulunan mağdur şikayet edip etmemekte de serbesttir.

Toparlayacak olursak; Kur’an suçları basit suçlar ve toplumsal düzeni bozucu suçlar olarak sınıflandırmıştır. Şura 40-41 ve 43 basit suçları, Şura 42 ise “toplumsal düzeni bozucu suçları” anlatmaktadır.

1.Basit suçlar, ister kasten ister taksirle işlenmiş olsun (adam öldürme, zina, hırsızlık hariç) takibi şikayete bağlı suçlardır. Bu suçlarda mağdurun af yetkisi vardır ve af davayı ortadan kaldırır. Ayrıca mağduriyet herhangi bir şekilde tazmin edilirse dava düşer.

2.Toplumsal düzeni bozucu suçlarda ise zarar gören, mağdur ile birlikte toplumsal düzendir ya da sadece toplumsal düzendir. Bu sebeple toplumsal düzene karşı işlenen suçlarda mağdur affetse bile davaya kamu davası olarak devam edilir.

Burada basit suçlar ile “toplumsal düzeni bozucu suçları” birbirinden ayırmak gerekecektir.

1.Failin işlediği suç, mağdurdan başka yakınlarına da zarar veriyorsa bu toplumsal düzeni bozucu nitelikte suçtur. Mağdurun yakınlarının uğradığı zarar maddi ya da manevi olabilir.

2.Suçun mağduru tüm toplum/devlet/millet de olabilir. O taktirde bu suç da toplumsal düzeni bozucu suçtur.

Bu itibarla suçların büyük bölümü toplumsal düzeni bozucu niteliktedir. Ancak her olay kendisine has özellikler barındırır. Bu sebeple, taksirle işlenen suçlar dışında kalan ve kasten işlenen suçların, basit suç mu olduğu yoksa toplumsal düzeni bozucu suç mu olduğu her olayın kendine has koşulları (suçu işleyenin amacı, suçun işleniş şekli ve sonuçları) incelenerek belirlenmelidir. Toplumsal düzeni bozucu suçlara örnek vermek gerekirse; kasten işlenmiş olmak şartıyla, suçu meslek haline getirmek, örgütlü suç şebekesi oluşturmak, organ veya doku ticareti yapmak, tecavüz, fuhuş, çocukların cinsel istismarı, işkence, halkın sağlığının ve güvenliğinin tehlikeye sokulması, Kur’an’da ayrıca düzenlenen adam öldürme, zina, hırsızlık (zimmet, rüşvet, irtikap) v.s. bu kapsamda sayılabilir.

“Basit suçlar” tanımlaması, cezası hafif küçük suçlar demek değildir. Suçun toplumsal düzeni bozucu olmaması onu kolay çözülebilir hale getirmektedir. Bu itibarla, “basit suçlar” demekle çözümü kolay olan, karışık olmayan suçları kastediyoruz. Cezası ağır olabilecek basit bir suça örnek vermek gerekirse; bir kadın kocasını kıskançlık sebebiyle bıçaklasa, koca 20 gün yoğun bakımda hayati tehlike geçirerek yatsa, ancak iyileştiğinde karısını affetse kadın ceza almaz; kurtulur. Fail kadındır, maddi ve manevi zarara uğrayan yine kendisidir. Bu itibarla bu suç toplumsal düzeni bozucu değil basit suçtur. Ancak bugünkü kanunlara göre koca karısını affetse dahi kocanın geçirdiği hayati tehlike sebebiyle kadın kamu davasıyla yargılanır ve ceza alır. Böyle bir durumda bugün affın fayda etmemesi belki de bir aileyi dağıtır, yeni yeni maddi ve manevi zararlara sebep olur. Basit suçlara örnek vermek gerekirse, tüm taksirle işlenen suçlar (münferiden işlenmiş olması kaydıyla taksirle adam öldürme dahil Nisa 92-93) bu kapsamdadır. Kasten işlenmiş suçlardan münferiden işlenmiş olması kaydıyla tehdit, hakaret, yaralama bu suçlara örnek olarak gösterilebilir.

Bugünkü Ceza Kanunu suçları zarar görene göre üç kategoride ele almaktadır. Kişilere karşı işlenen suçlar, Topluma karşı işlenen suçlar, Millete ve Devlete karşı işlenen suçlar. Bir suç kişiye karşı işlenmesine rağmen toplumsal düzeni bozucu nitelikte olabilir. Ceza Kanunu suçları zarar görene göre ayırdıktan sonra takiplerinde suçun ağırlığına göre bir tasnife gitmiştir. Buna göre, hafif suçların takibi şikayete bağlıdır diğerleri ise kamu davasıdır. Kanun suçun ağırlığına göre yaptığı ikinci tasnif ile zarar görene göre yaptığı ilk tasnifi ortadan kaldırmış olmaktadır. Suçun ağırlığı dolayısile zarar görenin söz hakkını elinden alarak kamu adına devreye girmekte ve 6 ay-1 yıl üzerinde cezası olan tüm davaları kamu davası yapmaktadır.

Kur’an, bugün takibi şikayete bağlı suç ve kamu davasının belirlenmesinde suçun ağırlığına göre yapılan ayrımı kabul etmez. Davayı takip etmede kriter kimin zarar gördüğüdür. Zarar gören davayı takip eder.

Adam öldürme, zina ve hırsızlık suçları işlendiklerinde ortaya çıkan sonuçlar itibarile toplumsal düzeni bozucu suçlardandır. Bu itibarla Kur’an’da ayrıca düzenlenmiştir.


KASTEN ADAM ÖLDÜRME

Ey iman etmiş kişiler! Ölümlü olaylarda kısas; âdil karşılık size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. … Ama her kim, onun [ölenin] kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uymalı, ona güzellikle ödemelidir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim sınırları aşarsa artık acı veren azap onun içindir. (Bakara, 178)

Kısas, “ölüme ölüm, yaralamaya yaralama” anlamındadır. Kur’an’daki kısas sadece kasten adam öldürmeye ilişkindir. Tevrat’ta ise daha geniş uygulanmıştır. “Ey iman etmiş kişiler! Ölümlü olaylarda kısas; âdil karşılık size farz kılındı”. Buna göre adam öldürmenin cezası ölümdür. “Hüre hür, köleye köle, kadına kadın” ifadesi, toplumsal düzenlerde mevcut sosyal sınıflaşmaya işaret eden bir kinayedir ve hangi sosyal sınıftan olursa olsun farketmez, demektir. Hangi sosyal sınıftan olursa olsun can alanın cezası kendi canıdır. “Ama her kim, onun [ölenin] kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uymalı, ona güzellikle ödemelidir”. Ölenin yakını faili bağışlayabilir. Bu bağışlama failin canının bağışlanmasıdır. “Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir”. Burada af olmadığı “hafifletme” kelimesinden anlaşılmaktadır. Bir karşılık ile mağdurun canı bağışlanırsa o taktirde ölüm cezası kanunların öngördüğü biçimde hafifletilir/indirilir. Mesela, müebbet hapse çevrilir.

Ey kavrama yetenekleri olanlar! Takvalı davranırsanız diye bu kısasta sizin için hayat vardır. (Bakara, 179)

“Kısasta sizin için hayat vardır”. Kısas caydırıcılığı olan bir cezadır. Kafasına öldürmeyi koyan birisi, kısas ile kendi hayatının da sona ereceğini düşünerek öldürmekten vazgeçebilir. Bu sayede iki hayat kurtulur. Öldüren biri ise yaptığını hayatıyla öderse, toplumsal vicdan tatmin olur. Belki de kan davasına kadar gidecek sürtüşmeler bu sayede ortadan kalkar ve birçok insan hayatta kalır.

Taksirle (dikkatsizlik ve tedbirsizlik ile) işlenen suçlar nitelikleri itibari basit suçlardandır. Ancak Kur’an insan hayatına verdiği değere binaen Nisa 92-93’te taksirle adam öldürmeyi özel olarak düzenlemiştir.


ZİNA

Zina eden kadın ve zina eden erkek; hemen her birini yüz kamçı ile kamçılayın; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dininde sizi onlara acıma duygusu tutmasın! Ve mü’minlerden bir grup onların cezalandırılmasına tanık olsun. (Nur, 2)

Zina, “bir kadınla nikahsız ve haksız olarak cinsel temasta bulunmak” demektir. Zina suçu da yarattığı sonuçları itibarile toplumsal düzeni bozucu suçlardandır. Nitekim zina sonucunda, aileler dağılmakta, nesepsiz çocuklar dünyaya gelmekte, bu çocuklar anasız ya da babasız yetişmekte ve zinanın yaygınlaşması toplumsal ahlakta çöküntüye neden olmaktadır. Zina eden kadın ve erkeğin kamçılanması ya da değnekle vurulması konusunda bazı tereddütler oluşabilir. Ancak, “Allah dininde sizi onlara acıma duygusu tutmasın!” ifadesi bize zina eden erkeğe ve kadına kamçı ya da değnekle vurulması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca bir grup mümin de bu cezalandırmaya tanık olmak üzere izleyecektir. Kur’an’ın ana amacı toplumsal düzeni ayakta tutmaktır. Toplumsal düzenin en küçük birimi olan aile ise özellikle korunması gereken bir kurumdur. Fikren ve bedenen sağlıklı nesiller ancak sağlıklı bir ailede yetişirler. Bu sebeple toplumsal düzeni bozucu ve ahlaki çöküntüye neden olan vasıfları ile zina edenler için belirlenen ceza ağır değildir. Zinanın ispatı ağır şartlara bağlanmıştır buna göre;

Ve evli, hür kadınlara zina isnadında bulunup, sonra dört tanık getiremeyen kimseler; hemen bunları seksen kamçı ile kamçılayın ve onların tanıklığını ömürleri boyu kabul etmeyin. Ve onlar, yoldan çıkmışların ta kendileridir. (Nur, 4)

Eşler dışında bir kimse zina isnadında/suçlamasında bulunursa, zinanın ispatı için dört tanık gereklidir. Eğer bu kimse bir kadına zina isnadında bulunup da dört tanık getiremezse, kadını toplum önünde küçük düşürmüş olacağı için seksen kamçı ile ya da değnekle vurulur ve tanıklıkları ömür boyu kabul edilmez.

Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlar; onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa, beşincide de, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın dışlayıp gözden çıkarmasının kendi üzerine olmasına Allah’ı şahit tutmasıdır. (Nur, 6-7)

Tanığı olmayan ama eşine zina isnad eden eş dört defa kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna yemin edecek beşinci ve son yeminde “yalan söyleyenlerden ise, Allah’ın dışlayıp gözden çıkarmasının üzerine olması”na yemin edecektir.

Kadının, onun (kocasının) yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa, beşincide de, eğer o (kocası) doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasına Allah’ı şahit tutması, kendisinden cezayı savar. (Nur, 8-9)

Eğer ki zinada isnada uğrayan kadın ise, dört defa zina etmediğine ve beşinci son defada da “Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasına” yemin ederse ceza almayacaktır. Bu ayetlerde kadının zina isnadını savmasından bahsedilmiş ancak erkekten bahsedilmemiştir. Bu durumda zina isnadına uğrayan erkek, Nur, 6-7’deki yemini eden kadının yeminini savamayacaktır ve zinadan ceza alacaktır. Burada kadının tanıklığı erkeğin tanıklığına üstün tutulmuştur.

Ancak bundan sonra tövbe eden ve düzelten kimseler hariçtir. Artık, şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhametlidir. (Nur, 5)


HIRSIZLIK


Hırsız erkek ve hırsız kadın; bunların yaptıklarına karşılık, Allah'tan bir engelleyici uygulama olarak hemen ikisinin de gücünü/ellerini kesin. Ve Allah, Aziz’dir, Hakim’dir. (Maide, 38)

Hırsızlık da toplumsal düzeni bozucu suçlardandır. Hırsızlığın özel şekilleri olan zimmet, rüşvet, irtikap ve dolandırıcılık da bu ayet kapsamında değerlendirilebilir. En geniş anlamı ile kısas dahi cana karşı can, yaralamaya karşı yaralama iken mala karşı işlenen bir suçta “ellerin kesilmesi” mümkün değildir. Burada “ellerin kesilmesi” ifadesi, gücün yok edilmesi, kişinin bir daha bu işi yapamaz hale getirilmesidir. Ayetin asıl muhatabı hırsızlığı meslek edinerek toplumsal düzeni bozanlardır. Ve hırsızlığı meslek edinenlerin başında makam mevki sahibi, para pul sahibi ağa babaları gelir. Halkın emeğini, alın terini, cebindeki parayı yurtdışındaki efendilerine peşkeş çekenler, banka hortumlayıp bedelini halka ödetenler, devlet ihalelerini tanıdık eş dosta peşkeş çekenler, halkın sağlığı iyi oynayıp ceplerini dolduranlardır asıl hırsızlardır. Bunlar her gün televizyonlarda keçeleşmiş suratları ve bal kabağı gülüşleri ile evlerimize konuk olmaktadır. Devleti ve milleti soyarak toplumsal düzeni dinamitleyenlerin gücü, ağır hapis cezalarının yanında tüm malvarlıklarına el koymak, bulundukları makam ve mevkilerden uzaklaştırmak suretile yok edilir.

Sağda solda hırsızlık eden çoluk çocuğun ise ıslah edilmesi gerekir. Onların gücü yoktur ki güçleri yok edilsin. Onlar ancak ıslah edilerek hırsızlıktan uzaklaştırılabilir.

Sonra kim yaptığı haksızlıktan sonra tövbe eder ve düzeltirse, bilsin ki şüphesiz Allah, onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Göklerin ve yerin sahipliğinin, yönetiminin Allah'a ait olduğunu bilmedin mi? O, dilediğine azap eder, dilediğini de bağışlar? Ve Allah her şeye en iyi güç yetirendir. (Maide, 39-40)

Ş.CAN EVİN

Kuran Dini sitesinden alınmıştır.


.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Bilgi (19. August 2013), dost1 (13. August 2013)
Alt 13. August 2013, 07:14 PM   #2
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın Barış.

Teşekkürlerimi sunarken bir iki hususun alıntılanmış yazı dolayısı ile belirtmeme müsaade...

l- Zina hakkında çeşitli kereler yazılmıştı. O hususa daha sonra değinmek istiyorum. Zannederim Sayın Hasan Akçay birşeyler yazar


2- Burada Maide-38'de düzenlenmiş hırsızlığa değinmek istiyorum. Şöyle:

a) Yapılan çeviri, sanki bazı suçların cezalandırılmasında kadınlara karşı ayrımcılık yapılıyormuş da burada buna uyulmadığı kanaatı uyandırıyor. Halbuki Arapça'ya iyi vakıf olanlar burada "kadın" diye bir ifadenin olmadığını söylüyorlar ve şu şekilde bir açıklama getiriyorlar. Bu açıklamalar kendi notlarımdan. Şöyle ki:

"Hukuk dilinde sanık(zanlı-şüpheli), ceza hukuku yönünden hukuka aykırı fiili işlediği sanılan(zannedilen-şüphelenilen) kişidir; erkek veya kadın olabilir.

Konu edilen hırsızlık fiili tek kişi tarafından işlenebileceği gibi birden fazla kişi tarafından, ki biri de kadın olabilir, birlikte işlenebilir. Bu nedenle teferruata girmeden Maide-38'de verilen tanımdaki ''kadın'' ifadesine dikkati çekmek istiyorum. Bu fiil ''zina'' gibi fiilin işlenmesinde taraflardan birinin mecburen kadın olmasını gerektiren bir fiil değildir.
Birlikte işlenme mecburiyeti olan Zina fiilinde bile ceza verilirken dahi, kadın veya erkek belirlemesi yapılmadan ''...tarafların herbirine...'' diye hüküm kurulur. Çünkü ikisi de aynı suç fiilinde müşterek davranmışlardır ve fiilin cezası da kadına veya erkeğe göre farklılık göstermez. (Bu fiil toplum aleyhine suç vasfında iken, bu gün bu vasfı bu günkü kendini müslüman diye niteleyen iktidar tarafında kaldırılıp zamana ve eşin şikâyetine bağlı suç kategorisi içerisine alınmıştır.)
Maide-38'deki fiilin sanıklarına, failin kadın veya erkek olması nedeniyle verilecek cezalar da hükümde farklılık göstermeyeceğinden, ayette ''kadın'' ifadesinin kullanılmasının nedeni, kişisel notlarım arasında şöyle yer alıyor. (Ben Arapça bilmiyorum).

''Essarıku vessarıkatu fakta'u eydiyehümâ cezâen bimâ nekelen minellah...''Şimdi rutin mânâsını yazalım:'Erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin..'

Fazlaca teferruata girmeden şu belirtilmelidir ki, ''sarık'' kavramının sonu teknesiz (T) harfiyle bitmesi (ayetteki vessarikatu ifadesi), müennes(dişil)/"kadın hırsız" anlamına gelmez. Müfessirler bunu çok iyi bildikleri halde geldikleri kültürün etkisiyle yeterli dikkâti göstermemişlerdir
''Essarıkatu'' söylemi pek âlâ, ''HIRSIZLIĞI YÜKLÜCE-FAZLACA YAPAN" anlamına da gelir. AMA ASLA "DİŞİ HIRSIZ-KADIN HIRSIZ" anlamına gelmemesi gerekir''.

Maide-38'deki hırsızlık ise basit hırsızlık değildir. Nedeni yine notlarımın arasında şöyle:
''Vessarıkatu kıraatinde bir kıraat farkı ve 'vav' harfi(Vessarıkatu yazılımındaki kırmızı yazılı "v" harfi) hırsıza(essarık'a) açıklık getirmek ve onu izah etmek için kullanılmış olup 'ile' anlamında değildir. Yine 'essarıkatu' kıraatı yerine 'essarıkah' diye kıraat etmek ve öyle anlamak gerekir. Bu, atıf veya açıklama 'vav'ı bize hırsızın kimliğini bildirmiş olur: Bu hırsız,''VASIFLI HIRSIZ''dır. (Notlarım böyle).

Vasıflı hırsızlıklardan birkaçı da şunlardır.
a-Rüşvet.
b-Emniyeti suiistimâl.
c-Zimmet.
ç-İrtikap.
d-İhtilâs.
e)Hileli iflas.


b) İşte Maide-38'deki ceza bu fiillerin faillerinin gücünü kırmak ve 'ekonomik ve sosyal eşitliği'/'şeriatı' bunlara dayatmak, kapitalizmin zulmünden kurtulmak, hortumlarını(fil suresi) kesip kibirlerini kırmak, ekonomik ve sosyal barışı/islâmı kurmak, muhafaza etmektir. Bu eylem/ellerin kesilmesi, zalimlerin biyolojik ellerinin değil, sömürülerini sürdürdükleri gücü kesmek (Tebbet Suresi), mâni olmaktır. Belirttiğimiz gibi amaç, islamın arzuladığı kollektif sistem içerisinde ekonomik ve sosyal barışın iyi bir hukuk sistemi ile kurulması ve korunmasıdır.

c) Basit hırsızlığın cezasını Yusuf Peygamber kardeşine tatbik etmiştir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (15. November 2014 Saat 08:19 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Barış (15. August 2013)
Alt 14. August 2013, 03:21 PM   #3
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Yazıma bir tepki gelmedi. Ben de devam ediyorum.

Yukarıdaki ifadelerimden ayrıca şunlar anlaşılmalıdır.

Vasıflı hırsızlık olarak tanımını verdiğim eylemler bu günkü cari hukuk sistemimize göredir. Halbuki islamın getirmiş olduğu kurallar iyi tetkik edildiği zaman görülecektir ki toplum aleyhine işlenen bu fiillerin yanında çiftlik işletmek, fabrikatörlük, işçi postaları vs. gibi taşeronluk müesseseleri işçilere hak ettikleri yerine-nısfet-, günlük ücret, haftalık veya aylık gibi standart bir parayı karşılık olarak ödemekte, artı değer ise bu kişliler tarafından cebe indirilmekte, daha da argo bir deyimle deve, yükü ile götürülmekte. İşte bu kişiler de Maide-38'e tabi olup ''ellerinin kesilmesi'' istenmektedir. Bunun için de İslâm, "mizanda vezin" diye ekonomik bir kural getirmiştir.

Şu halde Maide-38. ayete verilen mânâ yanlıştır. Arapça'yı ve Türkçe'yi lâyıkı ile bilen birilerinin bu ayeti anlaşılır bir şekle koymaları ve bu şekilde yazılmış meallere de müdahele edilinmesi gereklidir.

Fayda sağlayacağını zannettiğim şurayı lütfen okur musunuz?

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2692

Saygılarımla
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (14. August 2013 Saat 09:41 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Barış (15. August 2013), dost1 (25. June 2014)
Alt 15. August 2013, 01:55 AM   #4
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Merhaba Galip Bey,

Yazdıklarınızı şimdi okuma fırsatım oldu, gecikmemin sebebi bu. Teşekkürler katkılarınız için

Son mesajınızdaki linki henüz okumadım, inşallah birazdan okuyacağım. Alıntı yaptığınız Adalet ve Rahmet bloğunu biliyorum. Elimden geldiğince girip okuyorum oradaki yazıları. Ve genel bakış açısını da çok seviyorum İlhami Beyin. Hırsızlık hususunda yazdıklarını da okumuş ve sanırım evvelce burada da paylaşmıştım. (Yalnız, bloğun yapısı değişmiş, eski yazıları bulmak zorlaşmış, ya da ben zorlandım, bilemiyorum.)

Selam ile.

Elif Evin.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 15. August 2013, 02:01 AM   #5
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Tekrar merhaba

Daha önce paylaştığım hırsızlıkla ilgili yazıyı buldum. Sizin de yorumunuz var altında.

Okumamış olan arkadaşlar için hırsızlıkla ilgili linki vereyim. Tavsiye ederim arkadaşlar, okumadan geçmeyin.

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1568


Selam.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 13. March 2014, 11:13 AM   #6
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Bir ulkede yargilanana hukum verenler ne zaman vicdanlar olursa o ulkenin adalet sistemine laf edilemez.
Belki o zaman kardeşlerin ki Kuran jargonunda islam icinde olan herkestir, ne anlama geldigini anlariz. Satilmis yargiclar olsa bile juriyi satin almak zordur be dostlar, mukemmel adalet sistemi Kuranda mevcuttur. Goremiyoruz sadece.
Bir insani ancak vicdanlar yargilayabilir ve ortak karar alabilir. Belki affedebilir. Nasil bu kadar korlestik?
Iyiler bölmez, bire gider, kötüler böler, ayrıştırır, sınıflandırır.
Iyiler çıkarmaz, eksiltmez, malı bile verirken aslında azalmadığını, aksine arttığını bilir. Kötüler kıyaslar, eksiltir, azaltır.
Zalimlerin ömrü ölene kadardır. Ne yaparsanız yapın galip gelecek olan Allahtır.
  Alıntı ile Cevapla
Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
bartsimpson (13. March 2014), dost1 (25. June 2014)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ceza, hukuku


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:35 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam