Ateşin babası yandı da, geminin babası boğulmaz mı?

[TEBYİN]

Tebbet 1-2. Ebû Leheb'in iki eli/iki gücü ve kendisi kesinlikle yok olacak, helâk olacak, kuruyup gidecek, malı ve kazancı [edindiği gücü, kurduğu teşkilâtı ve çevresi] ona yarar sağlamayacak.

Vahy, toplumu çürüten yüzlerce hastalıktan bahseder.
Bu hastalıklar içinde biri var ki;
Bu hastalığa tutulan kimselerin asla kurtuluşunun olmayacağını..
Dünya da kaybettiği gibi, Ahirette de kayıpta olacağını,
Çok bariz bir dille bizlere anlatıyor ki, insanoğlu kendini bu hastalıktan uzak tutup...
Kendini ebedi helake sürüklemesin.
Peki, nedir bu hastalık?
Bendeniz buna kısaca...
"MALUHU" hastağılı diyorum.

Kur'an kıssalarını tefekkür süzgeciyle adamakıllı irdeleyen herkes açıkça görecektir ki,
Bu kıssaların hemen hemen yarısı,
Kıssaların indiği dönemde yaşayan "MALUHU" hastalığına tutulmuş zalimlerden bahseder.
Nemrut, Karun, Firavun sıfatları, o dönemlerde bu hastalığa verilen isim olmakla birlikte.
Vahy, bu hastalığın zirveleştiği noktayı bize EBU LEHEB olarak bildirir.

Tebbet, bize göre mucize surelerin en güçlü adaylarındandır.
Şundan ki,
Henüz hayatta olan biri hakkında..
İki elinin kuruyacağı, malı mülkünün ona fayda sağlamayacağı, asla iman etmeyeceği, adam olma şansını elde edemeyeceğini bildirdiği halde.
Konu ile muhatap olan hastalıklı kişi,
"Dur bir oyun oynayım, madem Allah hakkımda böyle diyor, yalandanda olsa iman etmiş gibi gözükeyim de, Allah'ı ve Elçisini halkın gözünde küçük düşüreyim" deyip, kıvırmıyor, kıvıramıyor, resmen "BASİRET BAĞLANMASI"na maruz kalıyor.

Şimdi düşünelim,
Bir kişiye "HİLE" bile yaptıramayacak "BASİRET BAĞLANMASI"nın sebebi ne ola ki?
Sebep ortada.
"MÜLK ALLAH'IN" fermanına karşın,
Kendini "MÜLK"ün ortağı kabul etme şirkine dalış yapmak!..
Ve ilahi tokat,
"Zerresini bile yaratamadığın bir mülke ortak olmak iddiasında bulunan beyinsiz, bu pisliğin seni Dünyada da Ahirette de rezil edecektir" nidasıyla patlamaktadır enselere..

Ne diyordu ayet?
Tebbet 1-2. Ebû Leheb'in iki eli/iki gücü ve kendisi kesinlikle yok olacak, helâk olacak, kuruyup gidecek, malı ve kazancı [edindiği gücü, kurduğu teşkilâtı ve çevresi] ona yarar sağlamayacak.

Ebi Leheb'in, bu hastalığa tutulan yoldaşlarının, bu hastalığın pençesine düşmüş zenginlerin, varlıklıların, imkan sahiplerinin, iktidarların, güç ve kudret mensuplarının.. Paraları, malları, şöhretleri, makamları, varlıkları, sahip oldukları yok olacak, hem de "HELAK" olurcasına.. Yer ile yeksan olurcasına.. Yerinde yeller esincesine.. Sanki hiç olmamışçasına..

Peki,
Yaradanı bu kadar gazaplandıran sebep ne ola ki, hep Rahmet ve Merhametten dem vururken, konu "MALUHU" hastalığına gelince, bütün kuvvet ve kudret sıfatını şimşekleştiriyor.

Sorunun cevabı çok basittir aslında,
Yaradan, yarattığı alem üzerinde birilerinin "TANRILIK" oynamasını istemiyor.
Yani, yarattığı kulların sadece kendini "TANRI" olarak kabul etmesini murad ediyor.
Diyor ki,
"Sana bu canı ben vereceğim, elini, kolunu, ayağını, gözünü ben yaratacağım, evrende istifade edebileceğin her şeyi ayağına sereceğim, benim suyumu, havamı, güneşimi, yağmurumu kullanacaksın, toprağımı ekeceksin, rızkımı yiyeceksin, ama kalkıp kullarıma eziyet edip, "tanrılık" taslayacaksın, bana eş koşup, kibirleneceksin, öyle mi? Bana rağmen bunları yaparım dersen, ben de seni iki cihanda öyle bir belaya sürüklerimki, tüm dillere destan olursun"

Demek ki,
Kim kazandığı malı, gücü, varlığı, makamı, mevkiyi, şöhreti.. İktidar ve hırsı uğruna kullanırsa.
"İlahi Tokat"ın ineceği günü beklemek zorunda, çünki bunu haketmiştir.
Ve bu tokat indiğinde,
Kurduğu gücün, teşkilatlarının, çevresinin, varlığının, imkanlarının ona yarar sağlamayacağını hatırından çıkarmamalı.
Bilmeli ki, bu alem kendinden önce milyonlarca "EBU LEHEB" görmüştür.
Ve Dünya hiçbirisine kalmamıştır.
Hiç kimseye de kalıcı değildir.
Kalıcı olmayan bir emanet için, "LEHEBLEŞMENİN" ne mantığı vardır ne gereği.
Verilen herşeyin bir emanet olduğunu ve zamanı gelince geri alanıcağı bilinciyle hareket ederek...
"Az bir kazancı korumak için çok şeyi kaybetmenin" vereceği zararı iyi hesap etmelidir. Edemez ise bilmeli ki;

3. O, yakında alevli ateşe atılacak.

O ateşe dayanacak gücü olanlara sözümüz yoktur, ama, "ateşe girsem bile, rüşvetlerle, hilelerle orada da işimi yürütürüm diyenlere ise, işte ilahi cevap.

4-5. Karısı da boynunda liften bir ip, odun taşıyıcısı olarak alevli ateşe atılacak.

En yakını, karısının bile yardım edemeyeceği bir yerde, rüşvetlerine, hilelerine, para ve puluna güvenenler..
Sadece "KAYBEDECEKTİR"
Ve bu kayıp ebedi olacaktır.
Tüm iktidar ve muktedirlerimizin dikkatlerine önemle arzedilir!..

[hiiic]

dolayısıyla bu maluhu hastası zavallı hemşerilerimiz tespihi de yerine getiremiyorlar.
Allah, kayıbın, zarar ve ziyanın süreklisinden korusun. ateşten korusun.

Âl-i İmrân 26
(Resulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.

[TEBYİN]

Bu MALUHU hastalığına mübtela yobazlar, MÜLKÜ ALLAH'IN VERDİĞİNE inanmıyor, sanıyorlar, elde ettikleri herşey kendi eserleri, becerileri, mülkün yegane sahibini bilseler bu haltı yemezler zaten