hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Allah'a İman > Allahın sıfatları

 
 
Seçenekler Stil
Alt 14. January 2013, 10:04 AM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart ALLAH geleceği bilemezmi?

Selamun aleyküm,

Sevgili kardeşlerim,

Son günlerde internet ortamında bir videodaki telefon konuşması ile gündeme gelen (profesör Abdülaziz Bayındır'ın Allah, birinin kiminle evleneceğini bilmez! açıklamasıyla) tartışılmaya başlanan bir konu ortaya çıkmıştır.

Allah geleceği bilirmi?

Bu konuda başka bir forumda, konuyu tartışmaya devam etmekteysem de; konu açan kardeşimizin yazısını burada da değerlendirmek ve katılımcıların görüşlerine sunmak üzere aşağıya alıntılıyorum.

Katılımcıların, kimseyi kafir ilan etmeden, sadece konuya ilişkin kurandan delillerle görüşlerini belirtmek suretiyle katılımlarını bekliyorum.

Saygılarımla
aorskaya


KADER İNANCI SAÇMALIKLARINI ÇÜRÜTMEYE RUM SURESİNİN BİR KAÇ AYETİ BİLE YETER. ALLAH GELECEĞİ BİLİR Mİ?

Alıntı:
(NOT; Bu forumda 2008 tarihinde paylaştığım “Hadid 22 ve olayların levhi mahfuza ne zaman yazıldığı” başlıklı bir başlığım var. O başlıkta “Allahın geleceği bilmesi” mevzusunu tartışmıştık.
Link;
http://www.kuranformu.com/forum/index.php?topic=121.0
Tabi o dönmelerde ben tek kalmaktaydım. O yüzden de gayet mahcup bir ifadeyle düşüncelerimi dile getirdiğimi hatırlıyorum. 1993 lerde konuyu ilahiyatta yanlış hatırlamıyorsam Süleyman Ateşe açmıştım. Ancak ben delil sorduğumda söyledikleri çocuk avutur cinsindendi ve güldüm geçtim. Bu bilgiyi defalarca Kurandan sorguladım. Ancak kesinlikle her sorgulamamda “insanların ne yapacağını Allahın bildiğine yönelik kurandan hiçbir bilginin olmadığını her defasında gördüm.
Şimdi çok şükür ki artık konuyla ilgili yalnız değilim. Bayındır Hoca da “Allahın geleceği bilemeyeceğini” dile getiriyor. Bu bilgiye ne zamandır sahip bilmiyorum. Ama artık yalnız olmadığım için mutluyum.)

1- Elif Lâm Mîm.(2-5) - Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Önce de, sonra da emir Allah'ındır. O gün Allah'ın (Rumlara) zafer vermesiyle mü'minler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

6- Allah, (onlara zafer konusunda) bir vaadde bulunmuştur. Allah, vaadinden dönmez. Fakat insanların çoğu bilmezler.

7- Onlar dünya hayatının ancak dış yönünü bilirler. Ahiret konusunda ise tamamen gaflettedirler.


ALLAH GELECEĞİ BİLİR Mİ?

İnsanlar, Allah’ın geleceği bildiği bilgisine o kadar şartlanmışlardır ki aksini söylemek insanların büyük tepkisine neden olmakta. Çünkü koskoca kader inancı bu önermenin üzerine inşa edilmiş durumda. Bu bilgiyi çektiğinizde koskoca bir inanç sistemi çökmektedir. Konuştuğum birçok kişi bu bilginin kesin doğruluğunda ittifak etmiş durumdadırlar.

Dini inançlarımı Kuran bilgisiyle oluşturmaya karar verdiğim zamanlardan bu yana, dile getirmekten dolayı yalnızlığını yaşadığım ve ucube olarak görüldüğüm dinle ilgili birçok konu oldu. Ancak geçmişte ucube olarak görülmeme neden olan birçok konunun bugün başkaları tarafından da dile getirilir olmasından dolayı birçok konuda rahatlama yaşadığımı ifade etmeliyim.

Fakat “Allah insanların ne yapacağını kesin bir bilgiyle bilmez” dediğim zaman çevreme baktığımda hala bu konuda büyük bir yalnızlık yaşamam, aslında beni de ürkütüyor. Fakat Kuranı analizci bir yöntemle anlamaya çalıştığımızda bu sonuçtan başka bir sonuca da ulaşmamız mümkün değil. Elbet herkesin baktığı bir şey de aynı şeyi görmesi mümkün değil. Ama en azından dikkati çektiğimizde bazılarının benim de gördüğüm şeyleri görmesi gerekmez mi?

Peki, neden benim söylediğimi söyleyen bir Allah’ın kulu yok!
(Dün 23-12-2012 de Abdülaziz Bayındır'ın da aynı düşüncede olduğunu öğrenmiş olmaktan dolayı mutluyum)

1- Ben yanlış analiz etmiş olabilirim. (Bu da bir ihtimaldir. Hem de eğer bir kişi bile senin gördüğünü göremiyorsa büyük bir ihtimalle de böyledir. Seneler içerisinde yanlışlığımı fark ettirecek birilerini aradım. Sapık olarak damgalanabileceğimi bile bile bu konuyu birçok kere açtım. Üzerinde çok düşündüm. İtirazları dinledim. Sonuç; şu ana dek konuyu yanlış analiz ettiğimi hissettiren bir bilgi (ayet) olmadı. Olmadığı gibi bütün ayetler düşüncemin doğruluğunu sürekli gösterdi.)

2- “Allah insanların ne yapacağını bilir” bilgisi İnsanların sarsılmaz bir inançla inandıkları bir bilgi. Kader inancını bu bilgi üzerine inşa etmişler. Bütün bir kuranı bu bakış açısıyla anlamışlar, yorumlamışlar. Çat pat ta olsa bir iki yerinde uyuşmazlık ta olsa kafalarında sorunları çözmüşler. Bir de kader konusu üzerinde konuşmayı güya peygamber hadisiyle de yasaklayıp konuşanları günahkâr ilan etmişler. Sonrasında ben ne dersem diyeyim otomatikman sapık konumuna düşmüş oluyorum zaten. Konuyla ilgili İnsanların zihinleri önyargılarla dolu. Gerçeklerin üzeri kalın bir örtüyle kapanmış vaziyette.

Muhtemelen konu peygamber dönemine ait bir sorun değil. Onlar konuyu Kuranın anlattığı ve peygamberimizin de izah ettiği şekilde dosdoğru anlıyorlardı. Ancak sonradan ortaya atılan fikirlerle zihinler bulandı ve gerçekler görülmez oldu. Tıpkı durgun suyun berraklığında bütün çakıllar apaçık görünürken birilerinin gelip suyu bulandırmasının ardından suyun berraklığını kaybedip o rengârenk çakılların görünmemesi gibi. Görünmüyorlar artık.

3- Ben bir şeye dikkati çektiğimde karşımdaki kişi mevcut yanlış işlemler üzerinden bir analiz yapıyor ve vardığı sonuçla haksız olduğum kanısını kendince kuvvetlendiriyor.

(Hâlbuki yanlış bir bilgiye dayalı olarak yorumladığımız her konu zaten yanlıştır. Yani yanlış ölçü yanlış terazinin sonucudur. Siz o teraziyle ne tartarsanız tartın hep yanlış tartmış olursunuz. Öyleyse tartma işi doğru teraziyle yapılmalıdır. Yine başka bir ifadeyle matematik te doğru sonuç için doğru işlem yapmak zorundasınızdır. Yanlış bir işlem ile sayfalar dolusu işlem yaparsınız ve bir sonuca da ulaşırsınız, üstelik doğru olduğuna inandığınız bir sonuca. Ama asla doğru sonuca ulaşamazsınız. (İtiraz; “herkes yanlış bulmuş bir tek sen mi doğruyu bulmuşsun” şeklinde olmakta.))

4- Doğru bir bakış açısı ile aynı frekansı yakalayamıyoruz. Ben gökyüzünde hareket eden küçük bir uçağı işaret ediyorum. Karşımdaki kişiye fark ettiremiyorum. (İtiraz; “bir tek sen mi görüyon bunu niye senden başka kimse göremiyor. Milyonlarca kişiden biri mutlaka görürdü herhalde değil mi?” şeklinde olmakta. İtiraz sahibi doğru söylüyor aslında. Zaten ben de bu kadar uzun bir girizgah yazısını bunun için yazmaktayım. Ne var ki ben baktığım zaman böyle görüyorum. Yalan söyleyip sizin gördüğünüzü mü gördüğümü söyleyeyim.)

5- “Allah insanların ne yapacağını kesin bir bilgiyle bilmez” denildiği zaman sanki Allaha eksiklik izafe edilmiş gibi olmaktadır. İnsanlar böylesi iddialı bir bilgiyi söylemekten ve akıllarına bile getirmekten imtina etmektedirler. Belki de bazı ilim adamları bu bilgiyi fark etmiş bile olsalar sanki dile getirmekten çekiniyorlarmış veya geçmişte çekinmişler gibi geliyor bana. Sanki.

Artık konuya girelim.

ALLAH YAKIN GEÇMİŞTEN HABER VERİYOR

2. Ayet: “Rumlar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar” derken Allah, olmuş bitmiş bir bilgiyi haber veriyor.

ALLAH GELECEKTEN HABER VERİYOR

3. Ayet: “Ama onlar, bu yenilgilerinin ardından ilerde galip geleceklerdir” “Sin” harfi gelecek zaman için kullanılır. Dolayısıyla bizler bu bilgi ile gelecekte olacak bir bilginin haber verildiğini anlıyoruz. (Çoğunuz “eee hoca bak gördün mü Allah gelecekte olacak bir olayı haber veriyor” demektesiniz sanırım. Evet, doğru ayet gelecekten haber veriyor. Ve demektesiniz ki “Demek ki Allah gelecekte olacakları biliyor”. Evet, öyle.

KADERCİ ANLAYIŞ ALLAH’I HİÇLEŞTİRMEKTEDİR

Ama benim bu bilgiden vardığım sonuçla kadercilerin vardığı sonuç aynı değil. Şöyle ki; Ben, gelecekte Rumların galip gelmesinin nedenini “öyle olacak ta onun için” veya “öyle gerçekleşecek te onun için” şeklinde açıklanmasını “zamana kulluk veya zamanın ilahlaştırılması” anlamına geldiğini düşünmekteyim. Aynı zamanda böyle bir söylem “Allah’ı ve iradesini itibarsızlaştıran” bir söylemdir. Yani farkında olmadan “Allahı hiçleştiriyoruz”.

Peki, Rumların gelecekte galip geleceğini Allah, gelecekte öyle olacağını bildiği için haber vermiyor mu? Hayır. Allah “öyle olacağı veya öyle gerçekleşeceği” için değil, bizzat, Rumların galip gelmesini “irade buyurduğu” yani bizzat “böyle istediği” için gelecekte Rumların galip geleceğini söylüyor. (Bunu sonraki ayetten rahat anlıyoruz zaten) Yoksa gelecekte olayların öyle gerçekleşeceğinden dolayı değil. Aradaki farkı umarım anlatabiliyorumdur.

Arada Allah’ın iradesini var saymak veya yok saymak gibi koca bir fark var. Gelecekte gerçekleşecek o olayın Allah’ın bizzat “öyle istiyor” olmasından dolayı değil de gelecekte “öyle gerçekleşeceğinden” dolayı Allahın biliyor olması tamamen farklı şeylerdir. İşte bu fark nedeniyle kaderci anlayışta “Allahı ve iradesini itibarsızlaştıran” bir söylem var demekteyim. Bu nedenle “Allahı hiçleştiriyoruz” demekteyim. Bu nedenle kaderci anlayışın açıklama biçiminin “zamana kulluk veya zamanın ilahlaştırılması” anlamına geldiğini söylemekteyim.

ALLAH KESİN TARİH VERMİYOR

4. Ayet: “Birkaç yıl içinde” denmekte. Neden tam tarih veya saat verilmiyor. Kaderci anlayışınız doğrultusunda birçok yorum getireceksiniz elbet. Elbet getirdiğiniz tüm açıklamalar tüm benliğinizle doğru olduğunu düşündüğünüz açıklamalar. Anlıyorum. Ama ne olur birazcık ta siz beni anlasanız.

ALLAH NEDEN KESİN TARİH VERMİYOR?

Söyler misiniz? Allah tam tarih verseydi işin sırrı mı bozulurdu, imtihanın sırrı mı kaçardı. Neden tam tarih verilmiyor.

Benim cevabım şu: Konuyu Hz. Musa örneğiyle anlatacağım ki daha iyi anlaşılsın.

Allah Rumların galip gelmesini istemektedir. Aynı Allah’ın İsrail oğullarından biri ile Firavuna haddini bildirmek istemesi gibi. Allah bu emrinin (“vaadinin”) gerçekleşmesi için nasıl ki yeryüzünde insanları vahiyleriyle yönlendirmiş ve planını icraya sokarak muvaffakiyet elde etmişse Rumların galip gelmesine yönelik emri için de Allah elbet plan yapmış ve devreye sokmuştur.

Allah’ın kullara yönelik böylesi emrinin ve planlarının olduğuna yönelik o kadar çok ayet vardır ki ben daha çok enfal suresinin iyi bir analizle tekrar tekrar okunmasının konuyu daha da anlaşılır kılacağını düşünüyorum. Örneğin Enfal 44. Ayette;

“Karşılaştığınızda onları sizin gözlerinize az gösteriyordu. Sizi de onların gözünde azaltıyordu ki, yapılmasına karar verilen işi yürürlüğe koysun. Zaten bütün işler Allah'a döndürülür”

Tabi ki planın işlemesi için Allah, vahyi ile insanları yönlendirmektedir. Yukardaki ayette, Hz. Musa’nın hikâyesinde ve daha pek çok anlatımda Allah’ın planının telkinler ve yönlendirmeler ile nasıl devreye sokulduğunu görmemiz mümkün.

Ancak bu planın işlemesi, kulların eli ile gerçekleşeceğinden, her şeyin planlandığı gibi gitmesi her zaman için mümkün olmayabilir. Çünkü insanlar özgür iradesi olan varlıklardır ve insanlar Allah’ın vahyi (telkinleri) dışında farklı kararlar alarak uygulayabilirler. Örneğin Hz Musa olayında anne, annelik duygusuyla neredeyse işi açığa çıkaracaktı. Ama Allah ona metaneti telkin etti. (İlgili ayetlere bakınız) Ayrıca Enfal suresi 65-66. Ayetlere de bakalım;

65- “Ey Peygamber! MÜ’m inleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.”66- Şimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah'ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir.

Ayetlerden görülmektedir ki kulların motivasyonlarındaki düşüklük, sonucu veya durumu değiştirebilmektedir. Bu durum aynı zamanda planın da her zaman, planlandığı gibi gidemeyebileceğini gösterir. Fakat mutlak anlamda emir Allah’ın olduğu için işin olması da kesindir ve Allah bu durumlarda başka unsurları devreye sokar. Yine enfal 45; den örnek vereyim ama inanın daha pek çok örnek var.

“Karşılaştığınızda onları sizin gözlerinize az gösteriyordu. Sizi de onların gözünde azaltıyordu ki, yapılmasına karar verilen işi yürürlüğe koysun. Zaten bütün işler Allah'a döndürülür”

İşte bu anlattığım nedenlerle tam tarih verilmemesi gayet normaldir. Çünkü planın bir ucunda kullar var. Ve plan kullar aracılığı ile işliyor. Her ne kadar Allah’ın vahyi ve telkinleri ile kullar Allah’ın planı doğrultusunda yönlendiriliyor olsalar da özgür iradeye sahip kullar, telkin edilenin dışında hareket edebilmektedirler. Bu da konuyu çok ihtimalli yapacağından tarihin kesin belli olmamasına neden olur. Onun için Allah kesin tarih vermiyor. Tarih kesin belli olmasa da tahmini süresi ve işin kesin gerçekleşeceği bellidir.

TARİH KESİN BELLİ OLMASA DA İŞ ENİNDE SONUNDA ALLAH’IN DEDİĞİ GİBİ OLUR. ÇÜNKÜ “EMİR ALLAH'INDIR”

4. Ayet: “Önce de, sonra da emir Allah'ındır” Emir Allahtan olduğu için Allah’ın olmasını dilediği şey eninde sonunda mutlak anlamda kesin olarak gerçekleşir. Yani tam tarih belli olmasa da birkaç sene içinde kesinlikle Rumlar galip geleceklerdir. Çünkü Allah böyle istemiştir. Emir Allahlındır.

(Son söylenenlerden cebriyeci bir anlam çıkaranlar varsa eğer, ya ben yanlış anlattım ya da siz yanlış anladınız demektir. Onların söylemleri daha farklıdır.)

Ayetin devamında “Ve o gün müminler sevineceklerdir” denmektedir.

ALLAH’IN İSTEDİĞİ OLMAYACAK DİYE BİR ŞEY AKLINIZA GELMESİN. ÇÜNKÜ O ÜSTÜN VE GÜÇLÜDÜR.

5. Ayet:“O, dilediğine yardım eder. O, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.”“Emir Allahın olduğuna göre işin olması için dilediğine yardım eder ve Allah’ın istediği olmayacak diye bir şey aklınıza da gelmesin. Çünkü o üstündür ve güçlüdür.

“(BU,) ALLAH'IN VA'DİDİR; ALLAH, VADİNDEN GERİ DÖNMEZ. ANCAK İNSANLARIN ÇOĞU BİLMEZLER.”

İşte konumuzu, devam eden bu 6. Ayet çok güzel açıklamış olmuyor mu?. Aslında Allah “Ancak insanların çoğu bilmezler.” Derken aslında bizim şimdi konuştuğumuz konuyla alakalı olarak bunu söylememektedir. Ancak kullanılan ifade, konuyla alakalı olarak duygularımı ifade etmesi bakımından tam da denk düştü diyebilirim.

Allah’ın “insanların çoğu bilmezler” dediği şey; Allah emir buyurduğu zaman onun mutlaka gerçekleşecek olduğunu çoğu insanın bilmediğidir. Olayın görünen tarafında sonuç aleyhte iken aslında Allah’ın vaadi nedeniyle lehte sonuçlanacaktır. Ama insanların çoğu bunu bilmemektedirler. İşte hemen arkadan gelen 7. Ayette: bu bilemeyişin nedeni açıklanmıştır.

“ONLAR DÜNYA HAYATININ ANCAK DIŞ YÖNÜNÜ BİLİRLER. AHİRET KONUSUNDA İSE TAMAMEN GAFLETTEDİRLER.”

Denmiştir. Yani insanların çoğunun bilemeyişinin nedenini Allah, olayları ancak dış ve görünen yönüyle değerlendirmemize bağlamaktadır. Çünkü İnsanlar sadece görünenden hareketle dünya hayatına ilişkin yorum yapmaktadırlar. Görünen kısmında ise insanların kendi iradeleri ile yaptıkları iş ve eylemlerin var olduğu sanılmaktadır. Oysa insanlar arkadaki görünmeyen iradenin farkında bile olamamaktadırlar. Olayın görünen tarafında sonuç lehte görünmüyor da olsa gerçekte Allahın emri nedeni ile veya verdiği söz nedeni ile lehte sonuçlanacaktır.

Dünya hayatını böylesine yüzeysel (zahiri) değerlendirebilen insanoğlu, Ahiret konusunda ise tam bir gaflet içindedir. Maalesef.

(Konu sonuç itibarı ile bir şekilde cebriyeye bağlanmış gibi görünmektedir. Oysa konu Allah’ın iradesi- Kulların iradesi bağlamında, bir bütün olarak ele alındığında ne anlatılmak istendiği daha açık anlaşılabilmektedir. Yine bilinmelidir ki dünyadaki bütün işler salt Allah’ın iradesi doğrultusunda yürümez. Allah’ın, kulların iradesine bıraktığı bir çok husus vardır.

Aslında iradenin kulların iradesine bırakılması da bir tür Allah’ın iradesidir. O yüzden de Kuranda “Allah dilemedikçe sizler dileyemezsiniz” şeklindeki ayetlere rastlarız.

Allah’ın iradesinin, işi kulların iradesine bırakmak şeklinde tecelli ettiği bir olaya örnek olarak Zülkarneyn kıssasını verebiliriz. Zülkarneyn kıssasında Allah, kavmin durumuyla ilgili hükmü yani kararı Zülkarneyn’e bırakmıştır. Allah’ın orada kavimlerle ilgili iradesi; ne yapılacağının kararını Zülkarneyn’e bırakmak şeklinde olmuştur. Allah eğer o kavimleri cezalandırmayı dilemiş olsaydı bunu emir buyururdu Zülkarneyn’e. Ama Allah öyle yapmadı. Kararı Zülkarneyn’e bırakarak ister cezalandır ister affet dedi.

Kuranda çokça zikredilen bir ayeti de tekrarlayalım “insanlar kendi elleri ile yaptıklarından hesaba çekileceklerdir.” Ve başından itibaren konunun üzerine oturtulduğu mantık kavrandıysa meselenin cebriye ile hiç te bir alakasının olmadığı fark edilecektir. Ele aldığımız ayet gelecekte Allahın olmasını dilediği bir mesele ile ilgilidir. Ve ebetteki Allah’ın dilediği şey mutlaka olur. İlgili ayetlerde geçen Allah’ın dilemesini külli irade kavramı ile de ilişkilendirebiliriz. Belki daha iyi anlaşılır diye düşünerek.

Ayrıca konunun bir de levhi mahfuza yazımı ile ilgili kısmı vardır ki bunu “Hadid 22 ve olayların levhi mahfuza ne zaman yazıldığı” şeklinde bir başlıkla başka bir forumda ele almış ve orada tartışmıştım. Linki:

http://www.kuranformu.com/forum/index.php?topic=121.0

Forumdaki o tartışma da, Allah’ın ahirette geçen diyalogları, şimdiden kuranda anlatmasının “Allah’ın geleceği bilmesi” savı üzerinde takılmıştım. Takıldığım o konu işin doğrusu beni yine bambaşka bir bilgiye götürdü. Ancak şimdilik o bilgiyi paylaşmıyorum. Üzerinde daha çalışmam gereken bir konu.

Yine Allah’ın zamandan münezzeh olmasının nasıl yanlış anlaşıldığı ile ilgili ve zaman kavramına yüklenilen yanlışlıklarla ilgili bazı forumlarda açmış olduğum konular var.

Konu aslında biraz daha ilerisinde tüm anlayışımızı değiştirecek ölçüde geniş bir konudur. Ve tüm bu konular, kader bağlamında hep yanlış değerlendirile gelmiştir. İşte birbiriyle bağlantılı birçok yanlışlık nedeniyle anlattığım şeyler çoğu kere anlaşılamamaktadır. Aslında üzerinde düşündüğüm ve notlarını da aldığım bu konularla ilgili çalışmalarımı birleştirerek insanlara bir eser takdim etmeyi çok isterdim. Belki ilerde neden olmasın. Bugün bu yazıyı izlediğim bir videodan dolayı ele aldım. Kabaca da olsa konuyu ifade etmeye çalıştım. Maalesef su bulanık olduğu için söylediğimiz birçok ifade yanlış anlaşılabilmektedir. Biz yine de sürçü lisan ettiysem affola diyelim.

Allahın selamı ve selameti üzerinize olsun.)


__________________________________________________ ______________________________
Rum Suresi
1-الم
2-غُلِبَتِ الرُّومُ
3-فٖى اَدْنَى الْاَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ
4-فٖى بِضْعِ سِنٖينَ لِلّٰهِ الْاَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُون
5-بِنَصْرِ اللّٰهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الرَّحٖيمُ
6-وَعْدَ اللّٰهِ لَا يُخْلِفُ اللّٰهُ وَعْدَهُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
7-يَعْلَمُونَ ظَاهِرًا مِنَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الْاٰخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ

Konu aorskaya tarafından (14. January 2013 Saat 10:08 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

Bookmarks

Etiketler
allah, bilemezmi, geleceği


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:04 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam