hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > KAZIM MİRŞAN VE TÜRK DÜNYASI > Kazım Mirşan ve Türk Dünyası

 
 
Seçenekler Stil
Alt 14. May 2010, 09:20 PM   #1
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart Taştaki Türkler/S.Somuncuoğluyla Söyleşi

ARAŞTIRMACI-YAZAR SERVET SOMUNCUOĞLU İLE SÖYLEŞİ


Tarih kitaplarımızı açtığımızda, ilk Orhun yazıtlarını görürüz. Halbuki, Orhun yazıtları taşlar üzerindeki yazıların ön sözü değil son sözüdür. Ama yıllarca bize önsöz gibi takdim edilmiştir.


En Eski Türk Kaya Resimleri, En Eski Türk Kültür Kodlarıdır

Bizim tarihi veya tarihi bulguları laboratuarda müşahade etmek gibi bir imkanımız yoktur. İ. Kafesoğlunu’nun da işaret ettiği gibi, olayları, müşahade edenlerin bıraktıkları belgelere dayanarak takip etmek mümkündür. Müşahade ise ancak kalıntılarla yapılabilir. O nedenle Servet Somuncuoğlu’nun kaya resimleri üzerinde yapmış olduğu çalışmalar Türk tarihinin başlangıcı konusu noktasında bizim için son derece önemlidir.

Servet Somuncuoğlu’nun kaya resimleri üzerinde yapmış olduğu çalışmalar, hiç şüphesiz ki bize; Tarihin çok uzak zamanlarında izleri olan bir milletin çocuklarıyız deme şansını vermiştir.

Aynı zamanda bu çalışmalar, bugüne kadar Türklerin göçebe bir millet olduğu iddialarını temelden yıkmış ve yerleşik bir kültür olduğu gerçeğini bir kez daha ispatlamıştır.


- Kaya resimleri üzerinde çalışmaya ilk ne zaman ve nasıl karar verdiniz?


Servet Somuncuoğlu: 2004 yılında, Kazakistan ve Kırgızistan’a bir grup iş adamı gezi düzenlemişler ve bana bu gezide eşlik edip fotoğrafları çeker misiniz şeklinde bir teklif de bulundular. Ben de “seve seve yaparım” dedim.
Orta Asya’ya ilk kez bu grubun fotoğrafçısı olarak gittim. “Almatı Ortaklık Müzesi” daha sonra Almatı’nın 170 km uzaklığında Tamgalı Say kaya resimleri alanını gezdik. Kaya resimleriyle ilk Tamgalı Say’da tanıştım. Benim için farklı bir dünya idi. Ama bir tek yeri görerek kaya resimlerini anlamlandırmak kolay değilmiş!!!

Almatı’dan Bişkek’e geçtik. Bişkek’te, böyle bir grubun geldiğini duyan Türkiye Türkleri bizlerle tanışmak için geldiler. Bu gelenlerin içinde ayrılacağımız son gece, Zafer Ersöz adındaki bir Türk yanımıza gelerek, “Burada Saymalı Taş diye bir yer var fakat 4000 rakımda gidilemiyor gelinemiyor” dedi. Ben de önümüzdeki yıl buraya geleceğimi söyledim. Yani Kaya resimleri ile ilgili çalışma kararını ilk bu şekilde aldık.

2005 yılında Kırgızistan Saymalı Taş’a gitmek üzere karar verdik. Zaten 2004 yılında Almatı - Bişkek’teki çalışmalarımız Atlas dergisi’nin Ağustos 2004 sayısında yayınlandı ve ilgi de gördü. Bu alanda ortaya koyduğum ilk çalışma da o olmuştu.


- Bir fotoğraf sanatçısı olarak Kaya resimleri ile ilgili çalışmanızda neyi hedeflediniz?

Servet Somuncuoğlu: 2005 yılında iki arkadaşımın desteğiyle ( Kaptan Mustafa Can ve Yaşar Canca) Kırgızistan’a yola çıktım. Bir yıl önce sözleştiğimiz gibi orada Zafer Ersöz beni karşıladı. Hemen o gece Bişkek’ten hareket ederek Saymalı Taş’a doğru yola çıktık, 18 saat süren bir yolculuktan sonra kamp kurduk. Ertesi gün 10 saatlik bir at yolculuğu sonunda Saymalı Taş’a ulaştık. Burası bir anlamda tarihin başladığı yerlerden biriydi. Bunun farkına varmam epeyce zaman alacaktı.

Tamgalı Say’da gördüğüm kaya resimlerini; “birileri bir şeyler çizmiş” demiştik. Ama Saymalı’yı görünce, buradaki resimlerin mutlaka fotoğraf olarak ortaya konulması gerektiğini düşündük.

3600 rakımdaki Saymalı Taş’a 60 -70 yaşındaki bir bilim adamını gitmesi çok zordur. Ayrıca kısmi de olsa dağcılık bilgileri gerektiren bir yolu var. Bu sebepten, buradaki binlerce yıl öncesine ait belgeleri bilim adamlarının ayağına getirmek gerekir diye düşündüm. Bütün bu belgeleri fotoğraf disiplinine uyarak bir envanter oluşturmanın gerekliliğini orada kavradım.

Bir fotoğrafçı olarak kaya resimleriyle çalışmamdaki, kaya resimlerini çekmemdeki hedef: Antik dönem Türk kültürünün verilerini ortaya koymaktı.
Saymalı taşı gördükten sonra burada başka bir şeyler olduğunu düşünmeye başladım. Orası ikinci bir ufuk noktası oldu. Tabii her yaptığımız seyahatten sonra düşüncelerimiz değişmeye başladı.


-: Kaya resimlerini, Tarihçilik açısından değerlendirdiğimizde bize ne ifade etmektedir?

Servet Somuncuoğlu: Tarihçilikte iki ana yaklaşım vardır: Biri, Hikayeci Tarihçilik ikincisi, analitik tarih dediğimiz olayları sebep- sonuç ilişkilerine göre analiz eden olayı anlatan değil sebep ve sonuç ilişkilerine göre sorgulayan tarihçilik anlayışıdır.

Benim burada yaklaşımım; olayı göstermek ve sebep sonuç ilişkilerini irdelemek üzerine kuruldu. İşte bu sebep- sonuç ilişkilerine girdiğimizde bugüne kadar görmüş olduğumuz ya da bize öğretilen tarih fotoğrafı tamamen değişti. Ben şunu çok iddialı bir şekilde söylüyorum tarih yeniden yazılmalıdır. Bugüne kadar bize sunulan verilerle yazılmış olan tarihi kabul etmemiz mümkün değildir. Yani, 5-6 yıl boyunca topladığımız veriler bize diyor ki: “Tarih yeniden yazılmalıdır.”
Kaya resmi alanları, bütün tarih kurgusunu değiştirebilecek öznelliğe, özgürlüğe ve yeterliliğe sahiptir.

Kaya resimleri, tarih içindeki göçler, entelektüel oluşum, Orhun Yazıtlarındaki Alfabenin oluşumu gibi olaylara yeni bir bakış açısı getirmektedir.


-: Bu çalışmalar Tarihçilik anlayışına bundan sonraki süreçte nasıl bir açılım getirecektir?

Servet Somuncuoğlu: Ben şunu savunuyorum: Benim yaptığım gazeteciliktir, televizyonculuktur, fotoğrafçılıktır. Tabii ki kendimce de gördüklerimi anlatıyorum. Ama bundan sonra yapılması gereken bu konuyla ilgili bir Enstitü’nün kurulmasıdır. Bu Enstitü’de, Arkeoloji, Sanat Tarihi, Tarih, Türkoloji, Halkbilim, Filoloji hatta Psikoloji, Felsefe, Fotoğraf gibi farklı disiplinlerden insanların bir araya gelerek hem tam bir envanter çalışması, hem de bu envanterin yorumlanması çalışmasını başlatmasıdır.

Yani, bundan sonraki süreçte benim içimden, gönlümden geçen ya da olması gereken budur. Üniversitelerde kurulacak Enstitülerdeki uzmanlar sahaya inecekler, kendi disiplinleri açısından gözlemlerini yapacaklar, alanı belgeleyecekler daha sonra bu belgelerle tasnifleyecekler, bu gizemli dili çözmeye çalışacaklar.

Yaklaşık yüz ayrı kaya resmi alanında saha çalışması yaptım. Orada kullanılan gizemli dilin ipuçlarını yakaladım, hatta kendime göre çözümlemeler de yaptım ama benim bu dili çözdüm demem çok büyük bir anlam ifade etmiyor. Bunun bir bilim disiplini içinde kabul edilmiş olması gerekiyor. İşte o zaman kabul edilmiş Tarih paradigmasını yerle bir olacaktır.


- Kaya resimlerini, insanlığın ilk entelektüel arayışlarının başladığı nokta olarak tanımlayabilir miyiz?

Servet Somuncuoğlu: Kaya resimlerinde 7-8 farklı süreç vardır. Fakat bu süreçler birbirlerini engelleyen yani biri başlayınca diğeri biten değil hep birlikte devam eden süreçlerdir. ilk süreç: İnsanın doğayı tanıma isteğidir. Keşfetmeye kendini konumlandırmaya çalışmasıdır. Bu ilk süreç, insanın doğada gördüğünü gördüğü şekilde resmetmeyle başlamıştır. İşte bu bir entelektüel arayıştır. Yani insan artık arıyor.

Neyi arıyor?

Önce doğayı keşfetmeye çalışıyor. Ve bunlar entelektüel düşünce adına atılan ilk adımlardır. Mesela, İspanya’daki bulunmuş mağaralarda, Fransa’da Laskö Mağarası, Afrika kaya resimleri, Avusturalya’da Aborjin resimleri, Kızılderili kaya resimleri vs… ve bunların hepsinin kendine has bir tarzı vardır. Hepsini yerinde görme şansım olmadı ama kitaplardan gördüğüm kadarıyla Avrasya’nın ayrı bir tarzı var. Biz de buradan hareket ediyoruz. O entelektüel süreç başladığı zaman durmuyor sürekli deviniyor sürekli yeni bir şey arıyor. Ve insan tabiatı keşfettikten sonra şunu sorgulamaya başlıyor: Ben ve Tabiat. Daha sonra resmetmeye başlıyor.

Ne resmediyor?

İnsan ve doğa arasındaki ilişkiyi resmetmeye başlıyor. Büyük av sahneleri ortaya çıkıyor karşımıza kaya resimlerinde.

Sonrasında üçüncü süreç başlıyor.

Nasıl başlıyor?

İnsan insan ilişkileri devreye giriyor. İnsan insan ilişkilerinin en önemli aşaması bir araya gelmek, birlikte bir şey yapabilmektir. Tabii bu çok önemli bir aşamadır. Bugünkü uygarlığımızın, modern toplumun, demokrasinin, hukukun temeli buradadır. İnsan şunu keşfediyor: “Tek olduğum zaman doğa ve ben varım ama bir arada olduğum zaman doğaya karşı kendimi daha iyi koruyabilirim, ya da doğanın nimetlerinden daha iyi istifade edebilirim.”
Daha sonraki dönemde, İnsan insan ilişkileri sürecinde inanç ritüelleri karşımıza çıkıyor. Yani kaya resimlerinde entelektüel düşünce ve inanç arasında çok yakın bir ilişki var. İnanç, kaya resimlerini tetikliyor. Doğa, kaya resimlerini insan düşüncesini tetikliyor. Böylece bunların ilk başlangıç sürecinde inanç olmuş oluyor sonra İnanç ve entelektüel düşünce birlikte filizleniyor. Bunu çok açık bir şekilde görüyoruz. Çünkü dinsel törenlerini çizmeye başlıyor.
Mesela, kaya resimlerinin en çarpıcıları içinde cinsellik resimleri vardır. Ama cinselliğe bugünkü bakış açısıyla bakmamız mümkün değildir. O resimleri bugünden yorumlarsak adeta pornografik resimler gibi gelebilir. Ama o gün itibariyle insanın yaşamında çoğalmak birinci şarttır. İnsanoğlunun çok önemli iki duygusu vardır. Birinci duygusu, şartlar ne olursa olsun hayatta kalmaktır. İkinci duygusu ise çoğalmak, üremek, neslini devam ettirmektir. Mesela törensel cinsellik resimleri görüyoruz. Bunu adeta kutsuyor, çoğalmayı kutsuyor. Çoğaldıkça doğaya ve çevresine hakim olabileceğine inanıyor. İnanç ve çoğalmak bir arada gidiyor bu dönemlerde.

Henüz daha bireysel mülkiyet dönemi bile başlamamıştır. Ortak mülkiyet dönemini yaşıyor. Ortak mülkiyet dönemindeki entelektüel arayışları kaya resimlerinde görüyoruz. Bunu daha sonraki süreçlerde de görüyoruz.

Şunun altını çizersek: inanç ve entelektüel düşünce birbirlerini tetiklemiştir. İnsan düşünmeye, öğrenmeye ve düşündüklerini aktarmaya başlamıştır.


- Arkeoloji adına en büyük kanıt olarak kabul edebileceğimiz bu resimler Orta Asya devletleri arasındaki münasebetleri aydınlatması açısından nasıl bir öneme haizdir?

Servet Somuncuoğlu: Bir dip kültürdeki beraberliği ortaya koyar. Yani, Tarihin eski devirlerinde adı, “Ahmet” dir, “Mehmet” dir ya da başka bir şeydir. Bugün Batılılar kesinlikle Türk demiyorlar.

Ne diyorlar?

Saka, İskit, Tagar, Taştık, Andronova, Afenasyova vs… diyorlar ama asla Türk demiyorlar. Burada temel bir kültür kodu vardır. Bu temel kültür kodunu bugün biz Türk olarak tanımlanan kültür çevresi içinde görüyoruz. Yani, Orta Asya’daki bu kaya resimlerinin arkeolojik alanlardaki kültürün takipçisi Türk kültür çevresi içinde yaşayanlar Türklerdir. O nedenle bugün bizim hepsine birden Türk dememiz lazımdır. Onlara Türk dediğimizde ve temel kültürde bunu açtığımızda üst kimlik olarak siz Türk’ü koyduğunuzda alt kimlikte: Kazak, Kırgız, Altay, Hakas, vs… bunlar olabilir. Yani bu çeşitliliktir. Çeşitlilik de şuradan kaynaklanır: Yaşama üslubunu, coğrafyanın imkan ve ihtiyaçları belirlemektedir. Coğrafyanın size imkan verdiği kadar ihtiyaç isteği uyanır içinizde. Coğrafyanın imkanı arttıkça sizin ihtiyaçlarınız, isteğiniz de artar ve artık sıkışma söz konusu olmaya başlar. Şöyle bir kavramlaştırma ortaya koyabiliriz.

Tarihsel süreç: sıkışma, kırılma ve sıçramadan oluşur.

Sıkışma dönemleri nedir?
Nüfus yoğunluğudur, ekonomik zorluklardır, kuraklıktır.
Kırılma dönemleri nedir?
Devletlerin yıkıldığı, büyük savaşların olduğu dönemlerdir.
Sıçrama dönemleri nedir?
Yükselmenin, genişlemenin, büyümenin başladığı dönemlerdir.

Zaman, bir çarkı feleğin dönmesi gibi devam eder. Yani, kırılma dönemi yaşandıysa arkasından sıçrama dönemi yaşanır ya da yok oluş söz konusudur. Arada bir sıkışma dönemi yaşanır. Şimdi bizim buradan baktığımızda; Macaristan’dan Kuzey Kore’ye, Baykal Gölü’nün çok üstlerine kadar hatta daha ötelere kadar temelde Türk kültür kodlarını görüyoruz arkeolojik alanlarda. Bu kültür kodlarını görmemiz de tarihe başka bir bakış açısı getirecektir.

Bu bakış açısı nedir?

Önce bunlara Türk diyelim. Ondan sonra tasnif edelim. Mesela Yunan medeniyetinin içinde bir çok uygarlıklar var, küçük küçük site devletlerinden oluşuyor. Ama en başa “Yunan Medeniyeti” ibaresi konur. Yine aynı şekilde Hint Medeniyeti içinde yüzlerce unsur var ama “Hint Medeniyeti” deniliyor.
Eski çağlara göre 5 büyük medeniyet sayılır: Çin, Mısır, Yunan, Hint, Mezopotamya. Tabii bir altıncı medeniyet vardır. O da Türk medeniyetidir. Bu gerçek artık bilimsel olarak kabul edilmek zorundadır. Türk medeniyeti vardır; kendine has bir yaşam üslubu vardır, doğaya, çevreye, insana bakış açısı vardır. Toplumsal hiyerarşisini oluşturmuştur, devlet sistemini oluşturmuştur siz bunu yok sayamazsınız.

Kısacası, arkeolojik alanların bu tarihin temel noktalarından çözümlenmesiyle gelecekte oluşmasını düşlediğimiz Türk Birliğinin temelleri burada atılabilir.


- Kaya resimleri üzerindeki stilize edilmiş şekillerin “Ortak Kültür Birliğimiz” in inşasındaki katkısı ne olacaktır?

Servet Somuncuoğlu: Şöyle demek lazım; zaten inşa vardır o nedenle bir şeyi yeniden inşa etmeyeceğiz. Bu ortaklık zaten vardır.

Nereye kadar vardır?

İşte ben Altay Dağlarındaki insana “say” diyorum. Başlıyor saymaya: “bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on” diyor. Hatta bazen o beşe kadar sayıyor ben “altı, yedi, sekiz diye devam edince şaşırıp kalıyor. Ve “Baş” diyorum, “baş” diyor “diş” diyorum “diş” diyor. Yani, bu temel var bizim artık bunu anlatmamız göstermemiz gerekiyor.

Bizim bu gün yaşadığımız dünyada bir propagandalar savaşı yaşanıyor. Yani devletler artık yaptıkları işe 10 lira harcarsa bunun propagandasına 100 lira harcıyor. Bizim en temel eksikliğimiz budur. Bütün Türk soylu devletler eliyle bizzat yürütülmelidir bu propaganda. Eğer yapmazsanız Emperyalist devletlerin esiri olursunuz.

Kaya resimleri üzerindeki resimlerin anlatılması, gösterilmesi tarihin çok büyük bir sorunsalını çözecektir.

5 bin yıl önceki 10 bin yıl önceki resim ne işe yarar?

Tarih doğrudan doğruya gelecek demektir. Biz 5 bin yıl önceki 10 bin yıl önceki resmi yorumlarken geleceğimizi yorumluyoruz.

Kaya resimleri, Avrasya coğrafyasında bizim tapu senetlerimizdir. Bu tapu senetlerimiz, tarih öncesi dönemde Kore’den Macaristan ovalarına kadar uzanmaktadır.

Hakkari- Gevaruk yaylasındaki 2900 rakımda bulunan kaya resimlerini, biz yapmadık. Bunlar M.Ö. 5000’de yapılmış Orta Asya’daki aynı kültür kodlarını taşıyor.

Bizim bugün yaşadığımız bir “boy kavgası” vardır. Türkler arasındaki itici güçte budur. Tarihteki, Osmanlı haricinde hiçbir Türk devleti başka bir devlet, ulus tarafından yıkılmamıştır. Bir boyun hakimiyetini başka bir boy sona erdirmiştir. Bu bizim aynı zamanda hem avantajımız hem de dezavantajımızdır.
Kendi kendimizle uğraşırız ama bu aynı zamanda ne sağlar?

Hareket sağlar, dinamizm sağlar, sürekli kendini yenilemeyi sağlar. Kendini yenileme kudretine sahip olamayan yok olup gider. Yerine daha taze bir güç gelir.

Bugün modern şirketlerin yönetim modelleri diye anlatılan şeyi aslında Türkler çok önceden çözmüş. Aynı şekilde bugün devasa şirketleri küçük küçük şirketlere bölüp hareket kabiliyetini arttırıyorlar. Ve aynı grup altında şirket rekabeti arttırıyorlar.

İşte, Türk tarihin geçmiş dönemlerindeki boylar arasındaki rekabet, Türk tarihinin çok gizil bir gücüdür ve çok önemli bir gücüdür.


- Kaya resimleri üzerindeki stilize edilmiş şekillerle, sizce Türk hayatının tüm yönlerini kavramak mümkün müdür?

Servet Somuncuoğlu: İnsan netice de yaşadığı hayatı aktarıyor: Avcılığını, şölenini, törenini, vs… yani, yaşadığını ve kısmen hayal ettiğini anlatıyor.
Tarih öncesi dönemlerdeki Türk kültür ve medeniyetinin nasıl olduğunu resimlerde açık bir şekilde görüyoruz. Tamgalı Say’da, Güneş başlıklı din adamı var, dinsel törenler var, çizilmiş ellerini açmış bir Şamanı görüyorsunuz.
Kısaca söylemek gerekiyorsa, kaya resimlerinde, eski Türk hayatının tüm yönlerini görmek mümkün. Tabii yazıya geçişe kadar olan süreçte.


-: Kaya resimleri üzerinde bir tarihlendirme yapabiliyor muyuz? Nasıl yapabiliyoruz?

Servet Somuncuoğlu: Tek alanda tarih tespit etmeniz mümkün değil. Yani, tek alanda yapacağınız tarih tespiti çok afaki kalabilir. Çok alan gördüğünüz zaman mukayese giriyorsunuz. Burada iki asıl süreç var:

1.En eski dönem: Doğada gördüğünü birebir resmettiği, düşündüklerini henüz daha stilize etmediği süreç.

2.Yakın dönem: Figürlerin küçülmesiyle damgaların oluştuğu süreç. Bu süreç ortak mülkiyetin sona ermesi, bireysel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla başlıyor.

Hayvancılık ekonomisine dayalı bir yaşam tarzı var. Sürülerin birbirine karışması ve bunların ayrılması söz konusu oluyor. Bu aşamada ortak akıl dediğimiz sağduyu, damgayı buluyor. İşte bu damgayı da kaya resimlerinden alıyorlar.
Sonuç olarak, tarihlemeyi bu şekilde yapıyorsunuz. Ama burada teknik bir tayin söz konusu değil. Kayaya karbon testi yapılamıyor, sadece küf analizleri testi yapılmaya çalışılıyor ama onlarında çok doğru sonuçlar verdiğini düşünmüyorum. Çünkü, kaya resimleri hep yüksek rakımlarda; Kırgızistan Saymalı Taş 3600’de, Hakkari Gevaruk 2900’de. Buralarda eskime düşük rakımlardaki gibi olmuyor oksijenle temas kesildiğinde eskime biter. Dolayısıyla net bir tarihlendirme yapmak çok zordur. Bu bölgelerde yapacağınız tek şey, alanları mukayese etmektir, resimleri birbiriyle mukayese ederek sonuca gitmektir.

Saymalı Taş’ta hem büyük figürler görüyorsunuz. Bunlar: insan insan ilişkileri, insan tabiat ilişkileri, insan inanç ilişkileri, resimlerin soyutlanması, stilize olması, karmaşık panolar, vs… Mesela, 3 metrekarelik bir pano üzerinde 100 civarında resim görüyorsunuz. İnsan artık burada kompozisyon oluşturmaya başlıyor. Mesela, bugünden baktığımızda İstanbul şehri bir kompozisyondur. Tabii, kompozisyon fikrine ulaşmak önemli bir süreçtir. Bunları birbiriyle mukayese ederek bir tarihlendirme yapabiliyorsunuz. Bizim gördüğümüz tarihlendirmelerde, Rusya’da Lena kaya resimleri için M.Ö. 14000 ve 12000’e tarihlenmektedir diyor. Peki, orada öyle bir süreç var mı?
Bence var. Çünkü, At, at kadar çizilmiş, insan, insan kadar çizilmiş birebir boyutlarda gittikçe küçülen bir boyuta doğru geçiyorsunuz.

Devamı var..
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.

Konu Barış tarafından (14. May 2010 Saat 09:35 PM ) değiştirilmiştir.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
EVVAB_İNSAN (2. February 2012), hiiic (10. January 2011), kamer (15. May 2010)
 

Bookmarks

Etiketler
kaya resimleri, kazım mirşan, saymalı taş, servet somuncuoğlu, söyleşi, tamgalı say, taştaki, taştaki türkler


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:46 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam