20. December 2014, 11:25 PM | #51 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
bir şeyin sana bakan tarafı o şeyin yüzüdür, iz yüzde olmaz temas eden yerde olur, alın ise alın, çene ise çene, burun ise burun...
yusuf/100 ve refea ebeveyh alel arşı ve HARRUU lehu SUCCEDAA.../ buradaki ebeveynlerin yaptıkları nedir, kim içindir, izden bahsetmiyor, izleri var mıdır... kısaltılmışın kısaltılmış olmayanı nasıldır... Meryem/59 fe halefe min ba dihim halfun edaaus salaat ve ittebeuuş şehevaat .../ onlardan sonraki halefleri salatı yitirip, arzularına uydular... hud/87 kaaluu yaa şuaybu e salaatuke te muruke en netruke maa ya budu aabaaunaa ev en nef ale fii emvaalinaa maa neşaa.../ şuayb ın salatıdır emreden, atalarının kul olduklarını terketmelerini ve mallarında dilediklerini yapmamalarını... bakara/43 ve eqiimuu es salaat ve atuu ez zekaat.../ salat ı iqamedir arınmış hale getiren... hud/114 ve ekımis salat tarafeyin nehari ve zulefen minel leyli, innel hasenati yuzhibnes seyyiati zaalike zikraa liz zaakiriin.../ gündüzün iki tarafında ve gecenin yakın saatlerinde iqame edilen salat, kötülükleri gideren iyiliğin öğüdüdür... fatir/18 ...innema tunziru ellezine yahşevne rabbehum bil gaybi ve EQAAMUUS SALAAT.../...sen ancak rabblerine karşı gaybde haşyet duyan ve SALATI İKAME edenleri uyarırsın... yasin/11 innema tunziru men İTTEBEAZ ZİKR ve haşiyer rahmane bil gaybi.../ sen o ZİKRE UYAN ve gaybde rahman a haşyet duyanı uyarırsın... salaat, arzulara uymamaktır, kullukları terkedip mal a bağımlığı bırakmayı emreden... iqaame es salaat, arınmış hale gelmektir, zikre uymaktır, kötülükleri gideren iyiliğin öğüdüdür... . |
20. December 2014, 11:56 PM | #52 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Alıntı:
Secde insanın dışa vurduğu davranışlarla gözlemlenebilen birşeydir. Secde yere kapanmak değildir ve bu suretle de yüzde iz oluşması değildir. Secde; teslim olma, boyun eğme anlamında kullandığımız sözcüğün ilk ortaya çıkışı, “devenin sahibini üstüne çıkarması için boynunu kösmesi/eğmesi” ve “meyve yüklü hurma dallarının, sahibinin rahat uzanıp toplamasına elverişli olarak eğilmesi” anlamındadır. (Lisan ül Arab; c:4, s:497) "Secde"nin insan yaşamındaki yeri ise kişinin, bilinçli olarak bir başkasına teslim olması, boyun eğmesi, onun otoritesi dışına çıkmaması” demektir ki, bu tür secde, insanların davranışlarının dışa vurumu olan işaretlerden, göstergelerden, nişanlardan belli olur. Fetih 29 da:"...siymahüm fiy vücuhihim min eserissücudi zâlike meselühüm fiytTevrati, ve meselühüm fiyl’İnciyli kezerın ahrece şat’ehu feazerehu festağleza festeva alâ sukıhi yu’cibüzzürraa liyeğıyza bihimülküffar..." "...Onların Allah'a teslimiyetlerinden nişanları, tüm varlıklarında/ her taraflarında belli olur. Bu, onların Tevrât'taki örnekleridir. Onların İncîl'deki örnekleri de, filizini yarıp çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, sonra da gövdesi üzerine dikilmiş bir ekin gibidir. Bu, ziraatçıların da hoşuna gider..." Vech,her şeyin önü, görünür yanına denilir. İnsanın bedeninde ilk göze çarpan kimliğinin bilinmesine yarayan belirleyen olması nedeni ile varlığın kendisini temsil ettiğinden, zât anlamında da kullanılır. Lütfen aşağıdaki âyetlere bakınız. Abese:38-42; Kıyamet:22-25; Yûnus: 26-27; Zümer:60; Ğâşiye:2-10; Âl-i İmrân:106-107; Kasas:88; Rahman:27;İnsan:9; A'raf:29;Rum:30, Yunus:105; Bakara:148 "Sima" sözcüğü bir şeyi istemek,istediğine gitmek anlamındaki "sin-vav-mim" kök harflerinden türetilmiş istediği yönde göstergeler,alametler,nişaneler anlamındadır. Bu alâmetler de istedikleri, istediklerine ulaşmak için sergilediği davranışlardır. Bu davranışları belirleyecek olan da kişinin neye secde ettiği ile doğru orantılıdır. Allah'a secde eden/ Allah'a teslim olan, boyun eğen, otoritesi dışına çıkmayanın eseri, vechlerinde/tüm varlıklarındaki siması/alametleri,göstergeleri,nişaneleri “mü'minlik,müttekilik”,Allah dışında "dunillaha“ secde eden/teslim olan,boyun eğen, otoritesi dışına çıkmayanın eseri, vechlerinde/tüm varlıklarındaki siması/alametleri,göstergeleri,nişaneleri "kâfirlik-facirlik” olacaktır. Bakara;273: "Lil fukarailleziyne uhsıru fiy sebiylillâhi la yestetıy'une darben fiyl Ardı, yahsebühümül cahilü ağniyae minet teaffüf ta'rifühüm bi siymahüm la yes'elunen Nase ilhafa ve ma tünfiku min hayrin fe innAllahe bihi ‘Aliym" Allah yolunda harcamanız, yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremeyen kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirler için olsun. Utangaçlıklarından, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. –Sen onları alametlerinden,göstergelerinden,nişanelerinden tanırsın.– Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Ve siz, hayırdan neyi harcarsanız, biliniz ki, şüphesiz Allah, onu çok iyi bilendir. Muhammed;30: "Velev neşau le ereynakehüm fele areftehüm bisiymahüm ve leta'rifennehüm fiy lahnil kavl vAllahu ya'lemu a'maleküm" Eğer Biz dileseydik, kesinlikle onları sana gösterirdik de. Sonra da sen onları alametlerinden,göstergelerinden,nişanelerinden tanırdın. Yine de sen, onları sözlerinin üslubundan kesinlikle tanırsın. Allah ise işlerinizi bilir. Rahman;41: "Yu'reful mücrimune bi siymahüm feyü'hazü binnevasıy vel'akdam" Suçlular, alametlerinden,göstergelerinden,nişanelerinden tanınır da alınlarından ve ayaklarından tutuluverirler. Asla unutulmaması gereken;türetilen bütün sözcüklerin, türetildikleri kök anlamı yitirmedikleri gerçeğidir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
21. December 2014, 12:37 AM | #53 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
ALLAH'IN ÖNÜNDE olduklarinin bilinciyle secdeye varsinlar aglayarak, yebkûne. Bu onlarin "huşû"unu artiracaktir, yezîduhum huşûâ. O huşûyla bastirsinlar yüzlerini haliya, kuma, çimene... ta ÇENELERI degene kadar, ezkân. Ve aynaya baksinlar. Alinlarinda bi kizarma, bi iz olusmus mu olusmamis mi. SECDE yere kapanmak olmasaydi yere kapanmaksizin yüzde* secde izi olusur muydu, eseris sucûd? * Bildiklerini paylasan dostlara saygi ve tesekkür. Ben burada müzakereden çekiliyorum. Çünkü söylemek istedigimi söyledim; bundan sonrasi TEKRAR olacak. Yararsiz, gereksiz. Örnegin asagida ÖRNEGIN diye dile getirilen husus bi tekrardir. Kendisinin yarari oldu mu ki tekrarinin yarari olsun: ÖRNEGIN Nisâ 101-104'te anlatilan olay kafirlerin bir saldirisla inananlarin üstüne çullanmasinin beklendigi cephede geçiyor. Dolayisiyla, o can pazarinda yerine getirilen SALÂT egitim ögretim olamaz. Tekraren: Konumuz cephe denen savas ortamindaki "secde"dir, baska ortamlardaki secde degil. Bu basit gerçek es geçilmezse bilinir ki cephe denen can pazarinda EGITIM ÖGRETIM olmaz, o namevcut seyle verilen bi buyruk olmaz. Yine de sayin Hakki Yilmaz "fe iza secedû"ya boyun eğdiklerinde [ikna olduklarında] diyor. Oysa namevcut bi buyruga boyun egilemez; anilan müminler o can pazarina geldiklerine göre zaten ikna olmuslar, onlarin ikna olmaya ihtiyaçlari yok. Gerçekten sözün bittigi yere gelinmis, söz bitmis. ______________________________________ *Bazi iletileri bu yazimi astiktan sonra gördüm. Onlardan birinde "vech"in YÜZ olmadigi öne sürülüyor. Öyledir elbet ama bizim secde izleri anlaminda "eseris sucûd"dan söz ederken atifta bulundugumuz ayetlerde VECH "yüz"dür. onlarin yüzlerinde secde izlerinden isaretler vardir, sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd (Feth 29) çene üstü yere kapanirlar, yahırrûne lil ezkâni succedâ (Isrâ 107) Çene üstü = yüz üstü. Çünkü çene yüzdedir. SECEDE yalnizca çene ile SINIRLI bi hareket olamaz, alni ve burnu da kapsar. Konu Hasan Akçay tarafından (21. December 2014 Saat 10:12 AM ) değiştirilmiştir. |
|
21. December 2014, 05:25 PM | #54 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Değerli kardeşlerim, Secde sözcüğünün yere kapanmak olup olmadığını görebilmek için "noktalı ha-r-r" kök harflerinden türeyen Kur'an 'da harra harru,tehırru,yehırru,yehurrıne şeklinde geçen kavramları daha iyi anlayabilmek için bu sözcüklerin geçtiği âyetleri birlikte görelim. A'raf;143:Ve lemma cae Musa limiykatina ve kellemehu Rabbuhu, kale Rabbi eriniy enzur ileyKe, kale len teraNiy ve lakininzur ilelcebeli feinistekarre mekanehu fesevfe teraNiy* felemma tecella Rabbuhu lilcebeli cealehu dekken ve harra Musa saıka* felemma efaka kale subhaneKe tübtü ileyKe ve ene evvelül mu’miniyn Harra Musa saika: Musa'nın baygın olarak yere düşmesi belirtiliyor. Nahl;26:Kad mekeralleziyne min kablihim feetAllahu bünyanehüm minel kavaıdi feharra aleyhimüs sakfü min fevkıhim ve etahümül azâbü min haysü la yeş'urun Bünyanehüm minel kavaıdi feharra: Binaların temellerinin düşüp çöküp,dağılışı belirtiliyor. Sebe;14:Felemma kadayna aleyhil mevte ma dellehüm alâ mevtihi illâ dabbetül’ Ardı te'külü minseeteh felemma harra tebeyyenetil cinnü en lev kânu ya'lemunel ğaybe ma lebisû fiyl azâbil mühiyn Dabbetül’ Ardı te'külü minseeteh felemma harra:Ağaç kurdu asayıyı yeyince asanın yere düşmesi belirtiliyor. Hacc;31:Hunefae Lillahi ğayre müşrikiyne bih ve men yüşrik billahi fekeennema harra mines Semai fetahtafühüttayru ev tehviy bihir riyhu fiy mekanin sehıyk Ve men yüşrik billahi fekeennema harra mines Semai fetahtafühüttayru: Allah'a şirk koşanların semadan düşüşü ve uçanların onu kapması belirtiliyor, Sad;24:Kale lekad zalemeke bi süali na'cetike ila niacih ve inne kesiyren minel huletai leyebğıy ba'duhüm alâ ba'dın ilelleziyne amenu ve amilüs salihati ve kaliylün mahüm ve zanne Davudu ennema fetennahu festağfere Rabbehu ve harra rakian ve enabe Ve zanne Davudu ennema fetennahu festağfere Rabbehu ve harra rakian ve enabe: Davud sınandığını anlayarak Rabbine yönelişi,sığınışı ve raki olarak kendini yere atıp,düşürüp,yere kapanması belirtiliyor. Yusuf;100:Ve refea ebeveyhi alel Arşi ve harru lehu sücceda ve kale ya ebeti hazâ te'viylü ru'yaye min kabl kad cealeha Rabbiy Hakka ve kad ahsene biy iz ahreceniy minessicni ve cae biküm minel bedvi min ba'di en nezeğaşşeytanu beyniy ve beyne ıhvetiy inne Rabbiy Latıyfün lima yeşa' inneHu Huvel Aliymul Hakiym Ve refea ebeveyhi alel Arşi ve harru lehu sücceda: Burada da Yusuf'un,anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine yükselttiği ve hepsinin succeda/ boyun eğip teslimiyet göstererek o'nun için yere düşüşleri yere kapanmaları belirtiyor. Meryem;58:Ülaikelleziyne en'amAllahu aleyhim minen Nebîyyiyne min zürriyyeti Ademe ve mimmen hamelna mea Nuh ve min zürriyyeti İbrahiyme ve İsraiyle ve mimmen hedeyna vectebeyna iza tütla aleyhim ayaturRahmani harru sücceden ve bükiyya İza tütla aleyhim ayaturRahmani harru sücceden ve bükiyya:Burada da Onların/Allah'ın kendine nimet verdiklerinin kendilerine Rahmân'ın/yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın âyetleri okunduğu zaman bukiyye/ağlayarak ve secde/boyun eğip teslimiyet göstererek harru/yere düştükleri kapandıkları belirtiliyor. Secde;15: İnnema yu'minu bi ayatinelleziyne iza zükkiru biha harru sücceden ve sebbehu bi Hamdi Rabbihim ve hüm la yestekbirun İnnema yu'minu bi ayatinelleziyne iza zükkiru biha harru sücceden: Burada da Mü'minlerin Allah'ın âyetleri okunduğu zaman Allah'a olan secdelerini/boyun eğip teslimiyet göstermelerini kendilerini yere atarak,kapanarak gösterdikleri nelirtiliyor. Meryem;90:Tekadüs Semavatu yetefettarne minhu ve tenşakkul Ardu ve tehırrulcibalü hedda Burada da Semaların çatlayacağı,arzın yarılacağı, dağların parçalanarak düşeceğin belirtiliyor. Furkan;73:Velleziyne iza zükkiru bi ayati Rabbihim lem yehırru aleyha summen ve umyana Burada Rablerinin âyetleri hatırlatılan kişilerin körler ve sağırlar olarak yere düşüp,yere kapanıp kalmayacakları belirtiliyor. İsra;107: Kul aminu bihi ev la tu'minu innelleziyne utül ılme min kablihi iza yütla aleyhim yehırrune lil ezkani sücceda Burada da kendilerine ilim verilenlerin Kur’ân okunduğunda, Allah'a olan secdelerinden/ boyun eğip teslimiyet göstermelerinden dolayı ezkani/çeneleri üstü yere düşerek yere kapandıkları belirtilmektedir. İsra;109:Ve yehırrune lil ezkani yebkûne ve yeziyduhüm huşua Burada da Kur'an okunduğunda Allah'a huşu/bilgiye dayalı derin saygı içerisinde olanların yebkune/ağlayarak ezkani/çeneleri üzerine yehırrune/düştükleri yere kapandıkları belirtiliyor. Âyetlerde de açıkça görüldüğü gibi yere düşüp kapanma; "harra, harru, tehırru, yehırru, yehurrıne" sözcükleri ile belirtilmektedir. Âyetlerden düşmenin yere kapanmanın nasıllığı da ezkani/çeneleri, ebkune/ağlayarak,summen/sağırlar, umyana/körler,yetefettarne/ çatlama, tenşakkul/yarılma, hedda/parçalanma,huşu/bilgiye dayalı derin saygıdan olduğu belirtilmektedir. Âyetlerden düşmenin yere kapanmanın ("harra, harru, tehırru, yehırru, yehurrıne") gerekçesinin de Allah'a secdeden/bilinçli olarak Allah'ı; teslim olacak, boyun eğilecek tek otorite kabul etmekten kaynaklandığı görülmektedir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
21. December 2014, 05:42 PM | #55 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
En'am :115-"Ve Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirebilecek biri yoktur. O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
Ayette Rabbimizin kelimeleri “tam, mükemmel, doğru, adil, değiştirilemez söz” olarak nitelenerek onların eksiklikten, eleştirilmekten uzak olduğu da beyan edilmiş olmaktadır.(Hakkı Yılmaz) Bu durumda eğer Kitap'taki "salatı" namaz, "salatı ikâme"yi de namaz kılmak olarak tercüme ediyorsanız o zaman Ahzab-43 ve 56. ayetlere göre Allah ve meleklere peygamber için namaz kıldırmanız, sizin de Peygambere namaz kılmanız gerekmektedir. Çene üzerine secde. Allah aşkına siz hiç böyle bir akrobasi yapanı hiç gördünüz mü? Ben yer hareketleri yapan Rus atlet kızlarının minderde bir hareket dizisinden başka bir hareket dizisine geçişte upuzun yatarak çenesini yere dayayıp ileri bakarak durak hareketi olarak yaptığını hatırlıyorum. Ama Allah'ın kelâmlarını dinlerken dinleyenlerin, dinlediklerinin doğruluğundan ve haşmetinden başlarının öne eğildiğini-çenelerinin göğüslerine düştüğünü yani bir secde olduğunu ama bunu başın secdesi olarak gördüm. Saygılarımla. Galip Yetkin Konu galipyetkin tarafından (23. January 2021 Saat 10:36 AM ) değiştirilmiştir. |
21. December 2014, 08:17 PM | #56 | |||
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Alıntı:
Allah'a secde edenin eseri;yere kapanmanın(harru) etkisinden kaynaklanan kızarıklıklardan değil ancak, sergilediği davranışlarından görülür. Çoğulu asâr olan eser, birşeyin varlığını gösteren alâmettir. Araplar devenin ayağına, yürüdüğünü belirten bir alâmet yaptıklarında(çan, zil vb) bu sözcüğü kullanırlar. Yine başkalarına aktaracakları yazılı belgeler için ve hareketler, huylar gibi vasıflar için de bu sözcüğü kullanırlar. İsterseniz "e-peltek se-re" kök harflerinden türetilen " aser, yu'ser, asere, tü'sirune, yü'sirune, asar, yesiyru,asari, eseriy" sözcüklerinin [Kur'an'da geçtiği âyetlere bakalım: Naziat;38:Ve aserelhayateddünya Müddessir;24:Fekale in hazâ illâ sıhrun yu'ser Yusuf:91:Kalu tAllahi lekad aserekâllahu aleyna ve in künna le hatıiyn; A'lâ;16:Bel tü'sirunelhayateddünya Ahkaf;4:Kul eraeytüm ma ted'une min dunillahi eruniy ma zâ haleku minel Ardı em lehüm şirkün fiys Semavat iytuniy bi Kitabin min kabli hazâ ev esaretin min ılmin in küntüm sadikıyn Haşr;9: Velleziyne tebevveüddare vel'iymane min kablihim yuhıbbune men hacere ileyhim ve la yecidune fiy sudurihim haceten mimma utu ve yü'sirune 'alâ enfüsihim velev kâne bihim hasasatun, ve men yuka şuhha nefsihi feülaike hümülmüflihun Hadid;27: Sümme kaffeyna 'alâ asarihim biRusuliNa ve kaffeyna bi'Iysebni Meryeme ve ateynahul'İnciyle ve ce'alna fiy kulubilleziynettebe'uhu re'feten ve rahmeten, ve rehbaniyyetenibtede'uha ma ketebnaha 'aleyhim illebtiğae rıdvanillahi fema raavha hakka ri'ayetiha feateynelleziyne amenu minhüm ecrehüm ve kesiyrun minhüm fasikun Mü'min;21: Evelem yesiyru fiyl Ardı feyenzuru keyfe kâne akıbetülleziyne kânu min kablihim* kânu hüm eşedde minhüm kuvveten ve asaren fiyl Ardı feehazehümullahu bi zünubihim ve ma kâne lehüm minAllahi min vak; Rum;50: Fenzur ila asari rahmetillahi keyfe yuhyil Arda ba'de mevtiha inne zâlike le muhyil mevta ve Huve alâ külli şey'in Kadiyr Saffat;70: Fehüm alâ asarihim yühreun Ta Ha;84: Kale hüm ülai alâ eseriy ve aciltü ileyke Rabbi literda Yasin;12: inna nahnu nuhyilmevta ve nektübü ma kaddemu ve asarehüm ve külle şey'in ahsaynahu fiy imamin mübiyn Âyetlere baktığımızda insan bedeninde oluşan kızarırklıklarla "eser" sözcüğünün hiç bir ilgisinin olmadığı görülür. Alıntı:
Tekrarın gereği olmadığını belirtip can pazarında salatın eğitim öğretim olamayacağına yeniden vurgu yapmışsınız. Ben de: Sefer halinde olan bir topluluk, her an yapılabilecek bir saldırı olasılığı varken bile önlemlerini alarak, ortamın durumuna uygun olan eğitim ve öğretimi; İçerisinde bulundukları durumu da göz önünde bulundururarak, kısaltarak yapabileceklerini söylemiş olayım. Alıntı:
Allah Resulu ile sefere çıkan kişi de sefer sırasındaki salat sırasında Allah Resulunce söyleneceklere boyun eğip teslim olmalı ki, söylenenleri davranışa dönüştürür duruma gelsin. Can pazarına gelenler coşmak ister imanlarını artırmak ister. Yapılacak salat ile İmanlarının artmasına yönelik eğitim öğretimin yapılması sefere katılanların moralini savunma ve saldırı isteklerinin doruğa ulaşmasına neden olur. Gerçekten de söylenecek olanlar söylenmiş. Bundan sonrası müzakerecilerce bilinenlerin yinelenmesinden öteye geçmez. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|||
22. December 2014, 12:59 AM | #57 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
yani daha önce söyledigim gibi yine tekraren söylüyorum, yararsiz, gereksiz: Güzel kardesim, cephede müminlerin moralini savunma ve saldiri isteklerini doruga ulastirmaniz sarttir, HAKKIYLA yerine getirmek zorundasiniz. KISALTIP eksik yerine getirirseniz savasi pesinen kaybedersiniz; intihar edersiniz ve kendinizle birlikte nice müminin kanina girer, kardes katili olursunuz. Iste o yüzden can pazarindaki ISTEKLENDIRME salât degildir, olamaz. Salâtin kisaltilmasi sakincaisizdir, lâ cunâhe; isteklendirmenin kisaltilmasi ise intihardir. ADI Kur'ân odakli dindarlik olan bi sitede bu tür yalan yanlis dolayisiyla Kur'ân'a ters seyleri mecburen okumaktansa konu degisip durum yatisincaya kadar forumdan uzak duracagim, Allah isterse. Konu Hasan Akçay tarafından (22. December 2014 Saat 01:52 AM ) değiştirilmiştir. |
|
29. December 2014, 06:34 PM | #58 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 192
Tesekkür: 83
41 Mesajina 74 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Alıntı:
__________________
Karşılarında okunup duran Kitab'ı sana indirmemiz yetmedi mi onlara? Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve ilahi bir ihtar vardır..ANKEBÛT - 51 |
|
Araştıran Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (29. December 2014) |
30. December 2014, 10:52 AM | #59 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Sayın Araştıran.
Hasan Akçay'ın cevap vereceğini zannetmiyorum. İnşallah beni yanıltır. Biz bu yazının ikinci sahifesinde "ne savaşı? Nereden çıkarıyorsunuz?" diyerek savaş ortamından bahsedenleri kınamıştık. Bunda kararlıyız. Bu ayetler savaş ortamında yapılması gerekenleri anlatmıyor. Savaş veya savaş ortamı ve cihat ve savaş seferini gerektiren bir durum yok. Meselâ: Nisa-94. ayette "Allah için SEFERE çıktığınızda" denilen ayette "sefer" kelimesi yok. Meselâ: Nisa-95 "sefer" kelimesi yok. Meselâ: Nisa-101'de "yeryüzünde seferdeyken" diye geçen ifadede "seferdeyken" ifadesi yok. Yani velhasıl ağızlarından salyalar akarak düşman arayan silahlı Müslümanlar yok, can pazarı, düşmanlarla sarılmış bir durum, silahlı çarpışmanın geçtiği bir savaş cephesi yok. Bu ifadeler sünnetçilerin kendi dinlerini dayandırdıkları "iki rekat" iddialarına dayanak bulma çabaları neticesi Allah'ın dinini bozmalarıdır. Bakın Nisa-94. ayette "darabe" diye bir kelime var. Bu kelimeyi darb etmek/vurmak diye çeviriyorlar.Mesela darphanede metal pul üzerine bir vurgu ile iz bırakarak pulu paraya çevirmek. İşte biz de bu kelimeyi, kişinin kendi özelliklerinin/burada İslam Dininin dini bilgilerinin aktarımının karşısındakinde kalıcı iz bırakacak etkisi olarak da tercüme edebiliriz. Şimdi de Nisa-98. ayeti okuyun. Bunlar "siz iman etmiş değilsiniz denemiyecek" olan mücbir/mecbur bırakan sebepten dolayı mesela kötürüm olup da ona bakan kızı veya eşi vs. gibi göç edememişleri düşünün. Allah Müslümanlığa yatkın bu kişileri Müslümanlığın gelişmelerinden, Allah kendi rahmetinden mahrum, kaderleriyle baş başa bırakır mı? Onlara bir yardım göndermez mi? Nisa-101. ayetini bir de bu bakış açısıyla değerlendirin.(Nisa-102 ve 103 hakkında bilahare yazmaya çalışacağım) Saygılarımla. Galip Yetkin Konu galipyetkin tarafından (19. November 2020 Saat 09:35 AM ) değiştirilmiştir. |
30. December 2014, 07:20 PM | #60 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 192
Tesekkür: 83
41 Mesajina 74 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
@galipyetkin Ben arap dili uzmanı değilim o yüzden hipotezinize karşılık veremeyeceğim.Fakat şöyle bir baktığımızda Yaşar nuri ve Hakkı Yılmaz beyde darabe nin savaşla ilgili olduğu kanısında.Şunuda biliyorum ki bir kelimenin anlamını öyle lap diye ordaki geçen ayete yada kuran dışıda olsa herhangibir cümleye yapıştıramazsınız.Bunu yeteri kadar incelemek gerekir.Başına-sonuna bakmak,anlam bütünlüğüne uyması,diğer cümlelerin veya ayetlerin perçinlemesi gibi konularda hassasiyet gereklidir.Nisa 94 yaşar nuri gaza demiş Hakkı Yılmaz sefer demiş bu fark var.95 de evet sefer yok.101 de yaşr nuri dolaştığınız zaman Hakkı yılmaz sefer demiş yine.101 de bir anlaşmazlık görülüyor sadece.Aklıma takılan şu yaşar nuri neden aynı darabeye bir yerde gaza demiş bir yerde dolaştığınızda demiş bunu kestiremedim.Hakkı yılmaz ikisindede sefer demiş bir çelişme yok yani.
__________________
Karşılarında okunup duran Kitab'ı sana indirmemiz yetmedi mi onlara? Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve ilahi bir ihtar vardır..ANKEBÛT - 51 |
Bookmarks |
Etiketler |
nisa, suresi |
|
|