hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE TEBYîNÜ'L -KUR'AN İŞTE KUR'AN ve VİDEOLARI Hakkı Yılmaz > İniş Sırası ile Sureler > 92.Nisa Suresi

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 27. February 2018, 06:01 PM   #211
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Hasan akçay Nickli Üyeden Alıntı
Lütfen İFFET kelimesini kullanmadan cevap verir misiniz.
Daha evvel de yazmıştım. Bizim anlayışımıza göre "ferc" açıklık, ara, mesafe dir.
"aradaki mesafeyi koruyan" veya "mesafeyi koruyanlar, veya saygın kişiler, veya kişilik sahipleri"

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (30. December 2018 Saat 10:32 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. February 2018, 07:00 PM   #212
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
24. âyette, Yeminlerinizin sahip oldukları hariç, muhsan kadınlar [nikâhlı/evli kadınlar] da haram kılındı buyurulmuştur. Müslümanlara iltica edip de himâyeye verilmiş kadınların diyar-ı küfürdeki kocalarının varlığı önemli değildir.

Halil Hocamız
sayın Hakkı Yılmaz'dan alıntılamış bu "tahlil"i,
dolayısıyla itirazım aslında sayın Yılmaz'adır.

Sayın Yılmaz ise görüldüğü üzere
yeminlerinizin sahip olduğu kadınlar sanki koca üstüne kocaya varacak kadar iffetsiz* imişcesine
onların evli olanlarıyla evlenmenizi caiz ilan ediyor ve bunu 60:10'a dayandırıyor.

Oysa 60:10'da
yeminlerinizin sahip olduğu evli kadınlarla evlenmeniz caizdir
anlamına gelen hiç bir ifade yok.

Tam aksine
sığınmacı kadınları sizin eş alabilmeniz için onların önce kafir kocalarından kopup bekar hale gelmesi şart koşuluyor,
tıpkı kafirlerin sizin nikahınız altındaki kadınları eş alabilmesi için onların önce sizden kopmasının şart koşulması gibi.

Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın <---> sığınmacı kadınları kâfirlere geri döndürmeyin.
(Bu kevâfir size helal değildir) <---> bu sığınmacı mümineler kafirlere helal değildir
Sarfettiğinizi kafirlerden isteyin <---> Kafirler de sarfettiklerini sizden istesinler.


Artık bütün bunlardan sonra
sığınmacı kadınlar o kafirlerle ne kadar evli ise
sizin eski eşleriniz sizinle o kadar "evli"dir.

O kafirler
sizin nikahınız altındaki kadınlarla mı evlendiler?

___________________________________________

*Türkçede iffet ve IRZ eş anlamlıdır.

İffet sözcüğü örneğin 66:12'de de geçmiyor
ama Hz Meryem'le ilgili o ayette
Hz Meryem'in "iffet"inden söz ediliyor:

Ve meryem ebnete ımrân
elletî ahsanet fercehâ -iffetini koruyan idi o.


Eğer Hz Meryem iffetini koruyan değil idi ise
neyini koruyan idi?
Lütfen iffet, IRZ demeden cevap verir misiniz.

Halil hocamızı ben de sayarım elbet
ama Türkçe kelimelerde Arapça anlamlar vehmedip anlam karmaşası yaratması doğru değil.
Birinin bunu ona söylemesi lazım.

Ve eğer "Hocamıza saygı!" diyerek
özgürce yazamıycaksam
hiç yazmamayı tercih ederim.

.

Konu Hasan Akçay tarafından (27. February 2018 Saat 08:26 PM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. February 2018, 08:20 PM   #213
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı
Anlaşıldı efendim.

Hz Meryem*
"iffet"ini koruMAyan biriymiş,
muhsan filan değilmiş.

Halil hocamız ne der buna?
Halil hoca ne diyecekse desin; iyisini der.

"İffet" kelimesine yalnızca kadınları niteleyecek şekilde "namus" anlamını verirseniz, bu anlamı kabul etmediğimiz zaman biz Meryem'e "iffetini koruMAyan biri/namussuz" mu demiş oluyoruz?
Tuhafsınız.

Meryem kaldığı ibadethanenin kuytu bir yerine çekilmiş olması da ırz düşmanı din adamları, ya da bütün erkekler tecavüzcü ya!...., onların tasallutundan korunma ve "namusunu/iffetini" koruma iç güdüsünden mı?
Yoksa, hamile ve "savm etmekte" ollduğundan dolayı diğer kişilere karşı bu sebeplerden dolayı mesafeli davranmasından mı?"

Kadınların genelini siz îmânızla namussuz/iffetsiz" deyip hangilerinin "iffetli" olduğunu veya nasıl "iffetli" olacaklarını anlatmanız da tuhaf.
Namus/iffet" esas "namussuzluk/iffetsizlik" istisna olması gerekirken sizin anlatılarınızda sanki "iffetsizlik" esas da "iffet" marifet.

Her ne ise siz bakın işinize.

Saygılar, Sevgiler.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (23. August 2018 Saat 06:36 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. February 2018, 10:08 PM   #214
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Her ne ise siz bakın işinize.
Peki,
sizinle uğraşmıyayım.
İşime bakayım.

Zaten sizi muhatap almaktan kurtulayım diye
iletimin bu bölümünü silmiştim
ama kaçamamışım, affetmemişsiniz.

*

Elmalılı'ya göre "ferc"e Türk halkı apış arası der
yani oramız cinsel ilişki için açtığımız yerimizdir.

66:12 Meryem'in "ferc"ini koruduğunu belirtiyor, tekil;
mümin olmanın gereğini açıklayan 23:5, 6 ise
müminler furûcunu saklıyanlardır diyor, çoğul.

Bakalım ne anlamda:

Ve apış aralarını saklayanlardır onlar
Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn
ama eşleri ya da yeminlerinin malik oldukları hariç.
...

Müminler bu ikisinin dışındaki insanlara mesafeli davranırlar mı demektir bu
ya da onlara ilgi göstermekle birlikte ve yakınlarında olmakla birlikte
apış aralarını açmamak suretiyle ırzlarını yani "iffet"lerini korurlar mı?

Bu sorum sayın Galip Yetkin'e değildir.
.

Konu Hasan Akçay tarafından (27. February 2018 Saat 10:40 PM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. February 2018, 11:10 PM   #215
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Bu yazdığım Sayın Hasan Akçay iletisine cevap olmayıp ayette geçen konu ile ilgili "furûcihim hâfizûn" ifadesinden, aklım-fikrim apış aram ile meşgul olmadığından, yukarıda belirttiğim gibi "ferc/füruç" ifadesini "mesafe" olarak anladığımdan "hâfizûn" kelimesi de bana "aklından çıkartmadığı/aklında/ezberinde tuttuğu" anlamını ifade ettiğinden, "mesafeli davranmayı aklından çıkartmayan kişi"; "mesafeli davranmayı kendine prensip edinmiş olan fert" ifadesini/mânâsını anlıyorum.

Her halde yenisi açılmadıkça bu konuya bir daha değinmem zannederim.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (22. July 2018 Saat 08:59 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. February 2018, 11:21 PM   #216
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,
Değerli Hasan Akçay kardeşim,

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili Halil hocam,

47:4'ü vahyederek köleliğe son veren Yüce Allah'a inat*
"cariyeler"den yani hür olmayan kadınlar"dan nasıl dem vurulabilir ki
"hür kadınlar"dan dem vurulabiliyor?
Konumuz, İslamiyette esirliğin olup olmaması, esirliğin Cenabı Allah'ın yasaklayıp yasaklaması mı ki, Muhammed Suresi 4. ayete gönderme yaptınız.

Yazmış olduğum yazı"MUHSANAT" sözcüğü ile ilgili yapmış olduğum açıklamada cahiliye dönemindeki Arapların mevcut uygulamalarını belirtmek içindir.

Cenabı Allah Kur'an'da müslümanlara:" Ey müslümanlar!Müslüman olmayanlara saldırın. Onların erkeklerini, kadınlarını, çocuklarını esir alın ve onları köleleştirin, kadınlarını cariye olarak kullanın mı diyor yoksa tebliğ yapılan toplumun mevcut uygulamalarının yanlış olanlarının düzeltilmesi için uyararak ilkelerini mi belirtiyor?

Okuyan kardeşlerimizin görmeleri için Muhammed Suresinin 4-6 ayetlerini belirtelim:

Muhammed;4: Feiza lekıytümülleziyne keferu fedarberrikab* hatta iza eshantümuhüm feşüddül vesâka, feimma mennen ba'dü ve imma fidaen hatta tedaal harbü evzareha* zâlik* velev yeşaullahu lentesare minhüm ve lâkin liyeblüve ba'daküm Bi ba'd* velleziyne kutilu fiy sebiylillahi felen yudılle a'malehüm.

"Kafir olanlarla karşılaştığınızda, boyunları vurmaya bakın. Nihayet onlara ağır bastığınızda, bağı kuvvetleyin. Ondan sonra ya karşılıksız salıvermek ya bir fida’dır/kurtulmalık karşılığı. Harb, ağırlıklarını bırakıncaya kadar..."


Enfal;67:Ma kâne li Nebîyyin en yekûne lehu esra hatta yüshıne fiyl Ard* türiydune aradaddünya* vAllahu yüriydül ahirete, vAllahu Azîyzün Hakiym;

67Yeryüzünde ağır basmadıkça; savaşta kesin ve tam üstünlük sağlamadıkça, kendisi için esirler oluşturması hiçbir Nebiye uygun değildir. Siz, dünya genişliğini istersiniz, Allah da âhireti ister. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Alalh'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 28. February 2018, 12:38 AM   #217
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,
Değerli yolcu42 kardeşim,

Alıntı:
yolcu42 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hasan bey ve halil hocam selam.sizden yorum bekliyorum.

Öncelikle "ma meleket eyman" ifadesi neyi kasdeder
Bu ifadeyle ilgili ayetlere baktığımda,
"eş,çocuk,evde yaşayan bireyler hatta köle cariye olarak bir üst başlık olarak " bakmakla yükümlü olduğu kimseler" diye düşünüyorum
Ne dersiniz.
Şayet aksi takdirde nisa 36nın kapsamında sanki eş ve çocuklar yokmuş da cariyeler varmış anlamı çıkmıyor mu.
Veya müminun 6 da cariyelere karşı furucunu korumaya gerek yok anlamı verilirken nur58 de cariyeler odanıza girerken izin istesin anlamı çıkıyor.
Müminun 6: eşleriniz veya(yani,) yeminleriniz altıdakiler...
Tıpkı başka bir ayette "işitseydik veya(yani) akıl etseydik... Dediği gibi.
Yani burdaki "veya" bağlacı aynı öznenin farklı anlatımlarını betimliyor sanki.
Örneğin türkçede,
"epilepsi veya halk dilinde sara hastalığı.

Nur58:yemininiz altında olan(bakmakla yükümlü olduğunuz,evinizde yaşayan) ve ergeliğe girmemiş olanlar...

Burda da "ve" ifadesi aynı özneyi betimliyor
Yani hem bakmakla yükümlü olduğun hem de küçük olanlar.bunlar iki ayrı kişi değil bir bireyin iki özelliği.
Diye düşünüyorum.
Doğrusunu allah bilir
Sizin fikriniz ne yöndedir.
Alıntı:
yolcu42 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Öncelikle "ma meleket eyman" ifadesi neyi kasdeder
Öncelikle şunu belirteyim. İslam dini nikâhsız cinsel ilişkiyi onaylamaz. Nikâhsız gönüllü ilişkiyi zina, nikâhsız ve gönülsüz ilişkiyi de tecavüz sayar.

Allah Resulünün eşlerinden olan "Müminlerin Annesi Safiye" bir savaş esiridir; "Mü'minlerin annesi Mariye" de kendisine hediyedir. Allah'ın Resulü her ikisi ile de nikâhlanmış,Tahrim ve Ahzab surelerinde de Resulullah’ın “eşleri” olarak nitelenmişlerdir.

Ayetlerde geçen “ ما ملكت ايمانهمma meleket eymanühüm:“Sağ ellerinizin sahip olduğu” demektir. İslam dini tebliğ edilmeye başlandığında Arabistan coğrafyasında kölelik, kurumsal olarak vardı. Satın alınma, miras yoluyla gelme, baskınla kaçırma, harp esirlerinin köleleştirilmesi ve köle bağışı gibi yollarla kölelik kurumlaşmış olarak devam ediyordu. Ma meleket eymanühüm'ü "Sözleşmelerinin sahip oldukları" denilebilir.

İslam dini sıcak savaş dışında esir almayı, savaşta alınan esirlerin de köleleştirilmesini yasakladı (Enfal 67 ve Muhammed4)

Alıntı:
yolcu42 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
"eş,çocuk,evde yaşayan bireyler hatta köle cariye olarak bir üst başlık olarak " bakmakla yükümlü olduğu kimseler" diye düşünüyorum
Ne dersiniz.
Sözleşmelerinin sahip oldukları içerisine yukarıda belirttiklerim girer.Cariye sözcüğü ise bu kavrama yamanmış bir iftiradır.
Cariye” sözcüğü kök anlamı "olmak,geçmek, akmak" vb anlamlarındaki (cim,ra,ye)kök harflerinden türemiş; "akan, elden ele dolanan, parayla alınıp satılabilen köle kadın" anlamında bir sözcüktür. Türkçemizde bu kökten türemiş İcra/yürütme uygulama, cari/geçerli, cerayan/elektrik akımı gibi kullanılan çokça sözcükler vardır.


Alıntı:
Şayet aksi takdirde nisa 36nın kapsamında sanki eş ve çocuklar yokmuş da cariyeler varmış anlamı çıkmıyor mu.

Ayete bakalım.
Nisa;36: Va'budullahe ve la tüşrikû biHi şey’en ve bil valideyni ıhsanen ve bi zil kurba vel yetama vel mesakiyni velcari zil kurba vel caril cünübi ves sahıbi bil cenbi vebnis sebiyli ve ma meleket eymanüküm* innAllahe la yuhıbbu men kâne muhtalen fahura;

Allah’a kulluk yapın. O’na hiç bir şeyi ortak etmeyin. Ana-baba’ya, yakınlık sahiplerine, yetimlere, miskinlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolun oğluna ve ellerinizin malik olduklarına/sözleşmelerinin sahip olduklarına ihsanda bulunun. Muhakkak ki Allah kibirlenip övünenleri sevmez.

Dediğim gibi cariye ma meleket eymanüküm içerisinde olmaz.

Alıntı:
Müminun 6: eşleriniz veya(yani,) yeminleriniz altıdakiler...
Tıpkı başka bir ayette "işitseydik veya(yani) akıl etseydik... Dediği gibi.
Yani burdaki "veya" bağlacı aynı öznenin farklı anlatımlarını betimliyor sanki.
Örneğin türkçede,
"epilepsi veya halk dilinde sara hastalığı.
Olay "ev" bağlacının kullanımında.

Müminun;6:İlla alâ ezvacihim ev ma meleket eymanühüm feinnehüm ğayru melumiyn
Eşleri yahut sözleşmelerinin sahip oldukları ayrı. Çünkü onlar levmedilmiş değillerdir/kınanmazlar.

Burada "EV" bağlacı ile ma meleket eymanüküm ile ilgili açıklama yapılacağı belirtilir ki bu da belirtilmiştir.

Ev bağlacının özelliklerini bilmeyenlar bu durum açıklanmayacak gibi eşler ayrı ma meleket eymanüküm ayrı gibi düşünerek açıklamalar yapmışlardır.

Ev bağlacıyla ilgili özet açıklamadan sonra ayrıntılı açıklama geleceği ile ilgili Kuranda örnekler vardır. Bakara 135, Zariyat 52 ye bakabilirsiniz.

Alıntı:
Nur58:yemininiz altında olan(bakmakla yükümlü olduğunuz,evinizde yaşayan) ve ergeliğe girmemiş olanlar...

Burda da "ve" ifadesi aynı özneyi betimliyor
Yani hem bakmakla yükümlü olduğun hem de küçük olanlar.bunlar iki ayrı kişi değil bir bireyin iki özelliği.
Diye düşünüyorum.
Doğrusunu allah bilir
Sizin fikriniz ne yöndedir.
Nur;58:Ya eyyühelleziyne amenu li yeste'zinkümülleziyne meleket eymanüküm velleziyne lem yeblüğul hulüme minküm selâse merrat...
Ey iman edenler!.Sağ ellerinizin malik olduğu/Sözleşmelerinin sahip oldukları kimseler ve sizden akil-baliğ olmayanlarınız, sizden üç defa izin istesinler.

Sözleşmelerinin sahip oldukları ile sorumluluk ve bakımı üzerinde söz sahibi oldukları herkes bu kavramın içerisindedir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsustur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 28. February 2018, 01:24 AM   #218
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,
Değerli Hasan Akçay kardeşim,

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hayır, Hz Meryem bekardı ve korunan kadınlardan biriydi (66:12).

O halde Hz Meryem örneğinde görüldüğü üzere
muhsanât kelimesinin anlamı "Allah tarafından korunan kadın" demek olur.
O günkü toplumda bolca vardı kendilerini Allah'a adadıkları için Allah tarafından korunan bu tür kadınlar
ki aralarında 47:4'ten önce cariye yapılmış olanlar vardı.
Zina etmezdi onlar, zina etmeyi çok büyük vebal sayarlardı.

Öyleyse, 24. âyetteki المحصنات [el-muhsanât] ile, Allah tarafından korunan “bekar kadınlar” kastedilmiştir.

Ne kadar keyfî bir iddia değil mi,
tıpkı şunun gibi:

Öyleyse, 24. âyetteki المحصنات [el-muhsanât] ile, “evli kadınlar” kastedilmiştir.

Bırakalım kardeşim, Allah'a şunu kastettirmeyi bunu kastettirmeyi de
"Allah ne diyorsa o!" diyelim. 4:24'te O'nun dediği şudur:

Ve kadınların korunanları ama yeminlerinizin yönettikleri hariç -Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum...
Bakınız bakalım ayete, Meryemin fercini Allah mı korumuş yoksa kendisi mi korumuş?

Ve Meryemebnete 'ımranelletiy ahsanet ferceha fenefahna fiyhi min ruhıNa ve saddekat bikelimati Rabbiha ve kütübiHi ve kânet minelkanitiyn;

Ve fercini bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem’i de. Onun içine ruhumuzdan nefhettik. Ve Rabbinin Kelimelerini ve Kitablarını tasdik etti ve kanitiynden oldu.

Her zaman dersiniz ya: "Allah ne dediyse o." bu sözünüzün uygulayıcısı olup Allah'ın söylemediklerini, söylemiş gibi yapmayınız lütfen.

Tahrimdeki vurgu, Meryem'in bakireliği değil,fercini koruduğunadır. Cenabı Allah'ın "bakire/dokunulmamış" sözcüğünü kullandığı ayetlere de bakarsanız olayı daha net görürsünüz.



Muhsanat ile ilgili yazımda:
Sözcüğün türediği ح ص ن [h-s-n] kökünün anlamı, “engel olma, koruma altına alma” demektir. Şehri koruyan sûr'a ve kaleye, حصن [hısn] denir. Konumuz olan المحصنات [muhsanât] sözcüğünün anlamı ise, “koruma altına alınmış kadın” demektir.
diyerek sözcüğün türetildiği kök harflerinin anlamını da vermiştim.

Tahrim deki ahsanet Nisa24 deki el-muhsanât, Nisa 25 deki muhsanat ayrımına iyi bakınız lütfen. Bakmanız durumunda yine de yazınızdaki savlarda bulunacaksanız birşey diyemem.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 28. February 2018, 02:01 AM   #219
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Konumuz
4:25'teki
muhsanât:

Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât...

Alıntı:
Taner Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ve sizden her kim hür mü’min kadınları nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da, yeminlerinizin mâlik olduğu, mü’min genç kızlarınızdan nikâhlamak var....
Konumuz muhsanâtil mu'minât ifadesindeki muhsanât kelimesidir,
ki Hz Meryem örneğinde görüldüğü üzere iffeti "korunan kadınlar" anlamındadır
ve hür olmakla ilgisi yoktur.

Nisâ 25 ise çağlar ve bölgeler ötesidir
cahiliye Arabistan'ındaki hür kadın - hür olmayan kadın anlayışına indirgenemez.
Ve islamda hür olmayan kadın yoktur.

Muhsanât
kadınların
evlenme konusunda sizden BAĞIMSIZ olanlarıdır ki iffetlerini korurlar
tıpkı yeminlerinizin size BAĞLI kıldığı feteyâtikum-genç kızlarınız gibi, ki iffetlerini korurlar.

Yeminlerinizin malik olduğu genç kızlarınız iffetlerini korumazlar demek onlara hakarettir.

Evlenirken size BAĞLI olan
18'den küçük öz kızlarınız nasıl hür olmayan değilse, cariye değilse
yeminlerinizin malik olduğu genç kızlarınız da hür olmayan değildir.

Yanlış olan şey
sayın Hakkı Yılmaz'in çevirilerinde
4:24'teki "muhsanât"a evli,
4:25'teki "muhsanât"a hür denmesidir.

Konumuz bu.
.

Konu Hasan Akçay tarafından (28. February 2018 Saat 02:26 AM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 28. February 2018, 04:25 PM   #220
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,
Değerli Hasan Akçay kardeşim,
Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Korunmasız = korunmayan

Halil Ay hocamız
sayfa 18'de
"Tefekkürlerimize ışık olması dileğiyle" deyip MUHSANÂT ile ilgili görüşlerini açıklıyor
ama kapkaranlık, zifiri karanlık sözler ediyor.

Çünkü bakın
mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul müminât yani yeminlerinizin malik olduğu mümin genç kızlarınız (Nisâ 25)
hocamızın hemen arkadan gelen açıklamasına göre ne biçim insanlar imiş:



MÜMİN olmalarına rağmen
iffeti korunmayan kimseler.

Allah aşkına,
kendisini Kuran odaklı diye tanımlayan bir sitede nasıl söylenir bu,
yüce Allah Kuran'ında tam aksini söyleyip dururken (Müminûn 5):

Müminler
o kimselerdir ki iffetlerini korurlar
ellezîne hum li furûcihim hâfizûn

"Feteyât ikumul müminât"tır onlar,
onları Allah böyle tanımlıyor Allah.

Ve Müminûn 5'te diyor ki
mümin olmanın alameti farikası iffetin korunmasıdır.
Kişi iffetini koruyorsa mümindir, korumuyorsa değil.
.
Kur'an, Arabiyyendir. El Muhsanat sözcüğünün Arapçada türetildiği kök حصن - "h-s-n"dir. Bu kökün anlamı, "engel olma, koruma altına alma" demektir. Muhsanat sözcüğü "Korunulan, korunmuş olan,korunma altına alınmış olan" anlamındadır.
Kapkaranlık, zifiri karanlık sözler olarak belirttiğiniz Nisa 24 ve 25 deki "El muhsanat",Korunduğu, korunmuşluğu bilinenlerdir. Korunduğu, korunmuşluğu bilinenler de bu ayetlerin tebliğ edildiği toplumun geleneklerinde, yaşantılarında "evli kadınlar ile hür kadınlardır."
Alıntı:
Çünkü bakın
mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul müminât yani yeminlerinizin malik olduğu mümin genç kızlarınız (Nisâ 25)
hocamızın hemen arkadan gelen açıklamasına göre ne biçim insanlar imiş:
Değerli kardeşim sizin "feteyat" ile ilgili bu mesajınıza:
Alıntı:
FETEYÂT
erkek + dişi değil
yalnızca dişilerdir:

Prof Süleyman Ateş (Kur'ânı Kerîm Tefsîri, Nisâ 25):

İnanmış feteyâtınızdan... ifadesindeki
el-feteyât "el-FETÂT"ın çoğulu olup
fetâ genç delikanlı, yiğit cömert erkek anlamına gelir,
FETÂT ise genç, güzel, cömert kız demektir.
"Kuvvetli,genç avrat/korunmasız" sözlerini eklemiştim.
Avrat sözcüğü ile ilgili yanlış anlamalara meydan vermemek için de avrat sözcüğünün korunmasız olduğunu slaçla eklemiştim. Buna göre "feteyat";Genç,güzel,cömert, kuvvetli genç avrat olur.

Arapça olan "avrat" sözcüğü; "yarık, yırtık, açık, gedik, korumasız" anlamındaki عور - 'avr sözcüğünden türeyen عورة - "avret" sözcüğünün çoğuludur.
Bu nedenle avrat sözcüğünü slaçla korunmasız diye vurguladım.

Anlamını dikkatinizden kaçıran avrat sözcüğüne göndermeler yaparak neler de üretmişsiniz? Hayret!

Alıntı:
MÜMİN olmalarına rağmen
iffeti korunmayan kimseler.

Allah aşkına,
kendisini Kuran odaklı diye tanımlayan bir sitede nasıl söylenir bu,
yüce Allah Kuran'ında tam aksini söyleyip dururken (Müminûn 5):

Müminler
o kimselerdir ki iffetlerini korurlar
ellezîne hum li furûcihim hâfizûn

"Feteyât ikumul müminât"tır onlar,
onları Allah böyle tanımlıyor Allah.

Ve Müminûn 5'te diyor ki
mümin olmanın alameti farikası iffetin korunmasıdır.
Kişi iffetini koruyorsa mümindir, korumuyorsa değil.
Bu yargınızı okuyanların ulaşacakları sonuç: Dini İslam olmayan ancak iffetini koruyan herkes mü'mindir olur.

Söylemlerinizle ilgili algı yaratmak için örnek verdiğiniz ayet Mü'minun suresinin mü'min olanların yapması gerekenlerin belirtildiği ayet bir bütün olarak 11 ayette belirtilen:

1Kesinlikle, inananlar durumlarını korudular/ zafer kazandılar.
2Onlar, salâtlarında [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmalarında; toplumu aydınlatmaya çalışmalarında] gösterişsiz/ samimi olan kimselerdir.
3Ve onlar, boş şeylerden yüz çeviren kimselerdir,
4Ve onlar, zekâtı işleyen/vergiyi veren kimselerdir,
5-7Ve onlar, ferclerini koruyan kimselerdir, –eşleri veya sözleşmelerinin sahip oldukları ayrı, çünkü bundan dolayı kınanamazlar, oysa bunun ötesine gitmek isteyenler, işte onlar, sınırları aşanların ta kendileridir.–
8Ve onlar, emanetlerine ve antlaşmalarına riâyet eden kimselerdir.
9Ve onlar, salâtlarını [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını] koruyan kimselerdir.
10,11İşte onlar, içinde temelli kalacakları Firdevs cennetine son sahip olan son sahiplerin ta kendileridir.

ayetlerden 5.sidir. Bu ayete bakalım:

Mü'minun;5: Velleziyne hüm li furucihim hafizun;
Ve onlar ki ferclerini mühafaza edicidirler.

Burada iffetlerini değil ferclerini korurlar diyor.
Bakınız Cenabı Allah Nisa;6:
"...ve men kâne ğaniyyen felyesta'fif... diyor.
Şimdi burada ne diyeceğiz? Zengin olanlar İffetli davransınlar mı diyeceğiz?

Alıntı:
"Feteyât ikumul müminât"tır onlar,
onları Allah böyle tanımlıyor Allah.
Değerli kardeşim cümlelerin ögelerini oluşturan sözcüklerin açıklanması ile cümleyi ögelerinden koparmadan vermek farklı şeylerdir.

Nisa;25 den alıntı yaptığınız neden yarım bırakıyorsunuz?
Ve men lem yestetı' minküm tavlen en yenkihal muhsanatil mu'minati femin ma meleket eymanüküm min feteyatikümül mu'minat

Ve sizden her kim hür mü’min kadınları/muhsanatil mu'minati nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da, yasal çerçevede himayenize verilen, mü’min genç kızlarınızdan/min feteyatikümül mu'minat nikâhlamak var. Ve Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
nisa, suresi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:02 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam