hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE NECM NECM KUR'AN'IN TÜRKÇE MEALİ Hakkı YILMAZ > MEDİNE DÖNEMİ > AHZÂB SÛRESİ

 
 
Seçenekler Stil
Alt 11. July 2012, 10:35 PM   #1
Taner
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 234
Tesekkür: 60
55 Mesajina 155 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
Taner will become famous soon enoughTaner will become famous soon enough
Standart Ahzâb sûresi

AHZÂB SÛRESİ
MEDÎNE DÖNEMİ

Necm: 504


1 Ey Peygamber! Allah'ın koruması altına gir, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere ve münâfıklara da itaat etme. Şüphesiz Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır.
2 Ve Rabbinden sana vahyedilen şeylere uy. Şüphesiz Allah, sizin ne yapıp durduğunuza çokça bilgi sahibidir.
3 Ve Allah'a işin sonucunu havale et, “tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan” olarak da Allah yeter.
(90/33, Ahzâb/1-3)

Necm: 505

4 Allah, bir er kişinin göğüs boşluğu içinde iki kalp yapmadı; insan hem mü’min hem kâfir olmaz, mutlaka bundan biridir. Ve Zıhar’da bulunduğunuz;355 kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız eşlerinizi de sizin anneleriniz olarak kabul etmedi. Evlâtlıklarınızı da sizin öz çocuklarınız saymadı. Bu, sizin ağzınızla söylemenizdir. Allah ise hakkı söyler. Ve Yol'a kılavuzlar.
5 Evlâtlıkları kendi babalarına nisbet ederek çağırın; bu, Allah katında daha hakkaniyetlidir. Artık, eğer babalarını bilmiyorsanız artık onlar, dinde sizin kardeşleriniz ve sözleşmeyle yakınlık kurduklarınızdır. Kalplerinizin kasıt göstererek yaptıkları; bilinçli, planlı- programlı yaptığınız şeyler dışında hata olarak yaptıklarınızda ise, sizin için bir vebal yoktur. Ve Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

355 Bu âyetle, Arap câhilî örfündeki bir uygulama [zıhar] ortadan kaldırılmaktadır. Arap örfüne göre bir erkek, karısının herhangi bir davranışına kızdığı zaman, ona, “Sen bana anamın sırtı gibisin” derdi. Bunun üzerine aralarındaki aile bağları kopmasa bile helâl kabul edilmezdi. Ancak tam anlamıyla boşanmış da sayılmadığı için kadın, başka bir yol seçemez, çileye mahkum olurdu. Buna Mücâdele/1-4'de (641. necm) değinilmiştir.
(90/33, Ahzâb/4-5)

Necm: 506

6 Peygamber, mü’minlere kendi nefislerinden daha yakın, Peygamber'in eşleri, mü’minlerin analarıdır. Ve akrabalar, Allah'ın yazgısında hepsi aynı derecededir, –koruyucu, yakınlarınıza herkesçe kabul gören davranışı yapmanız dışında– mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Bu, Kitap'ta yazılmıştır.
(90/33, Ahzâb/6)

Necm: 507

7,8 Ve hani Biz, doğru kimselere doğruluklarından sormak için peygamberlerden; Nûh'tan, İbrâhîm'den, Mûsâ'dan ve Meryem oğlu Îsâ'dan ‘kesin söz’lerini almıştık. Senden de ‘kesin söz’ aldık. Biz, onlardan ağır bir ‘kesin söz’ aldık. Ve Allah, kâfirler; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler için acı verecek bir azabı hazırladı.
(90/33, Ahzâb/7-8)

Necm: 508356

9 Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de Biz, onların üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Ve Allah, işlemiş olduklarınızı çok iyi görendir.
10 Hani onlar, üst tarafınızdan ve sizden daha aşağıdan size gelmişlerdi. Ve hani gözler kaymıştı, yürekler gırtlaklara ulaşmıştı. Ve siz Allah hakkında zan yaptıkça zan yapıyordunuz.
11 İşte burada mü’minler yıpratılmak sûretiyle imtihan edilmiş ve çok şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı.
12 Ve o vakit münâfıklar ve kalplerinde bir hastalık bulunanlar: “Allah ve Elçisi bize bir aldanıştan başka bir vaat yapmamış” diyorlardı.
13 Ve hani bunlardan bir grup: “Ey Yesrib/Medîne halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün” diyorlardı. Onlardan bir kısmı da, “Evlerimiz gerçekten savunmasızdır” diyerek Peygamber'den izin istiyorlardı. Hâlbuki evleri savunmasız değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı.
14 Eğer onların üzerine, evlerinin her bir bucağından girilseydi, sonra da sosyal yangın çıkarmaları istenilseydi, kesinlikle bunu yerine getirirlerdi. Buna fazla da beklemezlerdi.
15 Ve hiç kuşkusuz onlar, bundan önce, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına Allah'a yeminle ‘kesin söz’ vermişlerdi. Ve Allah'ın ahdi/Allah'a karşı verilen sözler sorumluluk getirir.
16 De ki: “Eğer ölmekten veya öldürmekten kaçıyorsanız, kaçmak hiçbir zaman size yarar sağlamaz. Ve o zaman sadece, çok az bir şey kazandırılırsınız.”
17 De ki: “Eğer Allah, size bir kötülük dilediyse veya size bir rahmet dilediyse, sizi Allah'tan kim korur?” Hem onlar kendilerine Allah'ın astlarından bir yol gösterici, koruyucu yakın bulamazlar, bir yardımcı da.
18,19 Şüphesiz Allah, sizden o engelleyenleri, savsaklayanları ve sizi kıskanarak, kardeşlerine: “Bize gelin!” diyenleri biliyor. Ve onlar, sıkıntıya ancak, pek az geliyorlar. Derken o korku gelince, sen onları, ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlarken gördün. Sonra o korku gidince, iyiliğe kıskançlık ederek size keskin keskin diller sıyırdılar. İşte bunlar iman etmediler de Allah amellerini boşa çıkardı. Ve bu, Allah üzerine çok kolaydır.
20 Onlar, birleşik düşman birliklerini gitmedi sanıyorlardı. Eğer düşman birlikleri gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp sizin haberlerinizden sormayı isterler. Ve eğer onlar içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.
21 Andolsun ki Allah Elçisi'nde, sizin; Allah'ı ve son günü uman ve Allah'ı çokça anan kimseler için güzel bir örnek vardır.
22 Mü’minler, birleşik düşman birliklerini gördükleri zaman da: “İşte bu, Allah'ın ve Elçisi'nin bize vaat ettiği şeydir. Allah ve Elçisi doğru söyledi” dediler. Bu, onlara sadece iman ve güvenlik sağlamada artış sağladı.
23,24 Mü’minlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a, imanları gereği yapmaları gereken şeylere sadakat gösterdiler. İşte onlardan kimisi adağını gerçekleştiren/ canını veren kimsedir, kimi de bekleyen kimsedir. –Onlar, Allah'ın doğru kimseleri doğrulukları sebebiyle ödüllendireceği, dilerse münâfıklara da azap edeceği veya tevbe nasip edeceği için, özgürce davranıp davranışlarında değişiklik yapmadılar.– Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
25 Ve Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişileri herhangi bir hayra ulaşmadan kinleriyle geri çevirdi. Ve Allah, mü’minlere savaşta kâfi geldi. Ve Allah çok güçlüdür, mutlak üstün olandır.
26,27 Hem de Allah, Kitap Ehlinden kâfirlerle yardımlaşanları kalelerinden indirdi. Ve kalplerine korku saldı: Siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. Ve Allah, onların arazilerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız bir yere sizi son sahip yaptı. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir.

356 Bu âyetler, H. 5. yılda meydana gelen Hendek savaşı'na değinmektedir. Bedir savaşında olduğu gibi bu savaşta da Allah açık mucizeler yaratmıştır. Bu pasajda, Hendek ve Benû Kurayza savaşlarının bazı sahnelerine değinilmiştir. Hem pasajı doğru anlamak, hem de olayın ayrıntılarını öğrenmek açısından Hendek savaşı ile ilgili ansiklopedik bilgi sahibi olunması çok iyi olur. Ahzâb, “hizipler” [karşıt gruplar, partiler] demek olup bununla, Müslümanlarla savaşmak için birleşen Mekke, Gatafan, Benî Kurayza ve diğer Arap kabileleri (birleşik müşrik grupları) kastedilmiştir.
(90/33, Ahzâb/9-27)

Necm: 509

28,29 Ey Peygamber! Eşlerine söyle: “Eğer siz basit dünya hayatını ve onun süslü çekiciliğini istiyorsanız, gelin size boşanma bedeli ödeyeyim ve güzel bir salma tarzıyla sizi salıvereyim. Eğer siz Allah'ı, Elçisi'ni ve son yurdu istiyorsanız, artık hiç şüphesiz Allah, sizden iyileştirenlergüzelleştirenler için çok büyük bir ecir hazırlamıştır.”
30,31 Ey Peygamber'in kadınları! Sizden kim açık, bir çirkin utanmazlıkta bulunursa, suçun cezası iki kat olarak artırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır. Sizden kim de Allah'a ve Elçisi'ne sürekli saygıda bulunursa ve sâlihi işlerse, ona da ecrini iki kere veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.
32-34 Ey Peygamber'in kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer Allah'ın koruması altına giriyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde söyleyin. Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. –Ey ehli beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri gidermek ve sizi temizlemek ister.– Ve evlerinizde okunmakta olan Allah'ın âyetlerini ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri hatırlayın. Hiç şüphesiz Allah, çok lütfedicidir, gizliyi bilendir, her şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını da iyi bilendir.
(90/33, Ahzâb/28-34)

Necm: 510

35 Şüphe yok ki İslâm dinine giren erkekler ve İslâm dinine giren kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, saygıda duran erkekler ve saygıda duran kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşulu erkekler ve huşulu kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını muhafaza eden erkekler ve ırzlarını muhafaza eden kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler ve Allah'ı çok anan kadınlar; Allah, onlar için bir bağışlanma ve çok büyük bir ödül hazırlamıştır.
(90/33, Ahzâb/35)

Necm: 511

36 Ve Allah ve Elçisi bir işte hüküm verdiklerinde, hiçbir mü’min erkek ve mü’min kadın için kendi işlerinde serbestlik yoktur. Ve kim Allah'a ve Elçisi'ne isyan ederse o, açık bir sapıklıkla sapmıştır.
37 Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: “Eşini yanında tut ve Allah'ın koruması altına gir!” diyordun da insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi içinde saklı tutuyordun. Oysa Allah, Kendisine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymana çok daha lâyıktı. Artık Zeyd,357 Zeyneb'ten ilişkisini kesince, Biz Zeyneb'i seninle evlendirdik. Ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri zaman, evlatlıklardan ayrılan kadınla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.
38,39 Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde Peygamber üzerine, daha önce gelip geçen kimselerde; Allah'ın verdiği elçilik görevini tebliğ eden, O'na saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve Allah'tan başka kimseye saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymayan kimselerle ilgili Allah'ın uygulaması olarak bir güçlük yoktur. Allah'ın emri, ayarlanmış, belirlenmiş bir kaderdir. Hesap görücü olarak Allah yeter.
40 Muhammed, sizin er kişilerinizden hiç birinin babası değildir. Ancak O, Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur.358 Ve Allah, her şeyi en iyi bilendir.

357 Zeyd, Kelb kabilesindendir. Çocuk yaşta kabile savaşlarında esir alınıp Ukaz pazarında köle olarak satıldı. Hatice'nin yeğenlerinden Hâkim b. Hizâm Zeyd'i satın alıp Mekke'ye getirdi ve halasına hediye etti. Rasûlullah Hatice ile evlendiğinde Zeyd'i eşinin hizmetinde buldu. İyi davranışlarından ve hâlinden hoşlandığı için onu eşinden istedi. Böylece bu şanslı çocuk bir kaç yıl sonra kendisine peygamberlik verilecek olan bu mükemmel insanın hizmetine girdi. Zeyd o sırada 15 yaşındaydı. Sonraları babası ve amcası onun Mekke'de olduğunu öğrendiklerinde, Muhammed'e geldiler ve fidye karşılığı oğullarını geri almak istediler. Muhammed, “Çocuğa soracağım; sizinle mi gidecek, yoksa benimle mi kalacak, buna kendisi karar verecek. Eğer benimle kalmayı tercih ederse, ben benimle kalmayı seçen birini geri göndermem” dedi. Onlar da, buna razı oldular. Zeyd Rasûlullah'ın yanında kalmayı tercih etti. Muhammed hemen Zeyd'i azat etti ve Ka‘be'de bir grup Kureyşli önünde, “Şâhit olun, şu andan itibaren Zeyd benim oğlumdur. Ben ona vârisim, o da bana vâristir” diye ilan edip Zeydi evlat edindi. Bundan sonra o, Zeyd b. Muhammed diye çağırılmaya başlandı. Tüm bunlar Muhammed'e peygamberlik gelmeden önce olmuştu. Daha sonra Muhammed elçilik ile görevlendirilince o'na inanan ilk dört kişiden biri oldu. Zeyd o sıralarda 30 yaşındaydı ve 15 yıl boyunca Rasûlullah'a hizmet etmişti. H. 4. yılda Rasûlullah onu halasının kızı Zeyneb'le evlendirdi.

358 Kur’ân'ı koruyarak, korutarak bundan sonra yeni bir kitap indirmeyecektir. Yeni bir kitap indirilmeyeceğine göre, yeni bir
elçi de gönderilmeyecektir demektir.

(90/33, Ahzâb/36-40)

Necm: 512

41,42 Ey iman eden kişiler! Allah'ı anışınız, ‘çokça anmak’ olmak üzere anın. Ve O'nu her zaman noksan sıfatlardan arındırın.
43,44 O, sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size destek verendir. O'nun doğadaki güçleri/ indirdiği haberci âyetleri destek verirler. Ve O, mü’minlere çok merhametlidir. O'na kavuşacakları gün onların selâmlaşmaları, “Selâm”dır. Allah, da onlar için saygın bir ödül hazırlamıştır.
(90/33, Ahzâb/41-44)

Necm: 513

45-48 Ey Peygamber! Şüphesiz Biz, seni, bir şâhit, bir müjdeci, bir uyarıcı, Kendi izniyle/ bilgisiyle Allah'a bir davetçi ve ışık saçan bir kandil olarak gönderdik/elçi yaptık. Sen de inananlara, şüphesiz kendileri için Allah'tan büyük bir armağan olduğunu müjdele. Kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kimselere ve münâfıklara itaat etme, onların verdiği Allah, Muahammed'i (a.s) son peygamber yapmış ve böylece elçi gönderme uygulamasına son vermiştir. Ancak elçinin görevi olan, uyarı, müjdeleme, öğüt verme, ma‘rûfu emretme, münkerden nehyetme görevlerini, –Bakara/143 (421. necm), Âl-i İmrân/104, 110 (494. necm) ve Hacc/78'den (638. necm ) açıkça anlaşılacağı üzere– bu ümmete vermiştir. eziyetleri bırak, önemseme. Ve sen, Allah'a işin sonucunu havale et. Ve “tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan” olarak Allah yeter.
(90/33, Ahzâb/45-48)

Necm: 514

49 Ey iman etmiş kimseler! Mü’min kadınları nikâh edip, sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, artık sizin için üzerlerinde sayacağınız bir bekleme süresi yoktur. Derhal onları kazançlandırın ve onları güzel bir şekilde salıverin.
(90/33, Ahzâb/49)

Necm: 515

50 Ey Peygamber! Şüphesiz Biz, mehirlerini359 verdiğin eşlerini, Allah'ın ganimet olarak sana verdiklerinden, sözleşme ile malik olduğunu/savaş esirlerinden himayene verilmiş bayanları, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin kızlarından seninle birlikte hicret etmiş olanları ve kendisini Peygamber'e hibe eden Peygamber'in de nikâhlamak istediği Müslüman kadını – mü’minlerin seviyesinden aşağı olmak üzere ve sadece sana özgü olarak– sana helal kıldık. Biz kendi eşleri ve sözleşmelerinin malik oldukları şeyler360 konusunda senin dışındaki mü’minlere neyi farz kıldığımızı kesinlikle bildik, daha önce açıkladık. Bu durum; sana özgü olarak getirilen çok eşlilik ve diğer özel maddeler, senin için bir güçlük olmasın diyedir. Ve Allah, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır, engin merhamet sahibidir.
51 Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alabilirsin. Ayrıldıklarından, istek duyduklarına dönmende artık senin için bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanıp hüzne kapılmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmalarına en yakın olan budur. Allah, kalplerinizde olanı bilmektedir. Allah, her şeyi bilendir, çok yumuşak davranandır.
52 Bundan sonra kadınlar ve bunları başka kadınlar ile değiştirmek –güzellikleri hoşuna gitse bile– sana helal olmaz. Ancak yemininin malik olduğu/harp esiri olup da senin himayene verilen başka; onu nikâhlayabilirsin. Allah, her şeyi gözetleyip denetleyendir.

359 Bkz. 345 nolu not.
360 Bkz. 303 nolu not.

(90/33, Ahzâb/50-52)

Necm: 516

53 Ey iman eden kimseler! Peygamber'in evlerine sadece –vaktine bakmaksızın–yemeğe izin verilince girin. Ama çağırıldığınız vakit hemen girin. Artık yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Söz için de beklemeyin. Şüphesiz bu hâliniz, Peygamber'e eziyet veriyor sonra da O, sizden çekiniyor. Allah ise haktan/gerçekten çekinmez. Onun hanımlarından bir kazanım istediğiniz zaman da perde arkasından/odalarına girmeden isteyin. Böyle yapmanız, sizin kalpleriniz ve onların kalpleri için daha temizdir. Ve sizin Allah'ın Elçisi'ne eziyet etmeniz ve kendisinden sonra hanımlarını da, sonsuza dek nikâh etmeniz olacak bir şey değildir. Bu, Allah katında çok büyüktür.
54 Siz bir şeyi açığa vursanız yahut onu gizleseniz biliniz ki, şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir.
55 Peygamber eşlerinin üzerine, babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınlar ve sözleşmelerinin sahip olduğu kimseler361 hakkında bir günah yoktur. –Ve siz/Peygamber'in eşleri, Allah'ın koruması altına girin.– Şüphesiz Allah, her şeye en iyi tanıktır.
56 Şüphesiz Allah ve doğadaki güçleri/indirdiği Kur’ân âyetleri Peygamber'i destekliyorlar/yardım ediyorlar/arka çıkıyorlar. Ey iman etmiş kimseler! Siz de Peygamber'e destek olun/O'na yardım edin/arka çıkın ve O'nun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayın!
57 Şüphesiz Allah'a ve Elçisi'ne eziyet verenler; Allah onları dünyada ve âhirette dışlamıştır. Ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.
58 Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara yapmadıkları bir şey sebebiyle eziyet eden kimseler de kesinlikle, artık bir iftira ve apaçık bir vebal yüklenmişlerdir.

361 Bkz. 303 nolu not.
(90/33, Ahzâb/53-58)

Necm: 517

59 Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, üzerlerine dış giysilerinden örtsünler. Tanınıp da eziyet edilmemeleri için, bu daha uygundur. Allah çok bağışlayandır ve çok merhamet edendir.
(90/33, Ahzâb/59)

Necm: 518

60-62 Andolsun ki eğer o münâfıklar ve kalplerinde bir hastalık olan şu kimseler ve Medîne'de ortalığı karıştıranlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, kesinlikle seni onlara, onlar dışlanarak musallat ederiz. Sonra onlar, seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar; Allah'ın önceki geçen kimseler hakkındaki uygulaması olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve acımadan, kıyasıya öldürülürler. Ve sen Allah'ın yasası/uygulaması için asla bir değişiklik bulmayacaksın!
(90/33, Ahzâb/60-62)

Necm: 519

63,73 İnsanlar sana kıyâmetin kopuş vaktinden soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi, Allah'ın; münâfık erkekleri, münâfık kadınları, ortak koşan erkekleri, ortak koşan kadınları azap etmesi; ve Allah'ın, mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbelerini kabul etmesi için ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyâmetin kopuş vakti yakında olur. Ve Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”362

362 Resmi Mushaf'taki 73. âyeti, teknik ve anlam bilgisi gereği 63. âyet ile birleştirdik. Ayrıntılar için bkz. Tebyîn.
(90/33, Ahzâb/63, 73)

Necm: 520

64-66 Kesinlikle Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri dışlayıp gözden çıkarmış ve içinde sonsuz olarak kalmaları için, onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada, bir koruyucu yakın ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateş içinde evrilip çevrildiği gün, “Ah keşke Allah'a itaat etseydik, elçiye itaat etseydik!” diyecekler.
67,68 Ve dediler ki: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi onlar yoldan saptırdılar. Ey Rabbimiz! Onlara azaptan iki kat ver ve kendilerini tam anlamıyla dışla/rahmetinden mahrum bırak.”
(90/33, Ahzâb/64-68)

Necm: 521

69 Ey iman etmiş kişiler! Sizler Mûsâ'ya eziyet eden kimseler gibi olmayın. İşte, Allah Mûsâ'yı, eziyet edenlerin söylediklerinden temize çıkardı. Ve o, Allah katında mevki sahibi/değerli biri idi.
70,71 Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girin ve sağlam belgeli söz söyleyin. Ki Allah, işlerinizi lehinize düzeltsin, günahlarınızı da bağışlasın. Her kim Allah'a ve Elçisi'ne itaat ederse, artık o, gerçekten çok büyük bir zafer ile kurtulmuş olur.
(90/33, Ahzâb/69-71)

Necm: 522

72 Şüphesiz Biz, emaneti [bütünlüğü, kusursuzluğu, mükemmelliği] göklerin, yerin ve dağların üzerine yaydık, yaygınlaştırdık da, onlar, onu taşımaya yanaşmadılar, bütünlüğün, kusursuzluğun, mükemmelliğin alıp götürülmesinden korktular. Ve onu insan taşıdı [onu aldı götürdü, ona ihanet etti]. Şüphesiz insan, çok yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan ve çok cahildir.
(90/33, Ahzâb/72)

Konu Taner tarafından (11. July 2012 Saat 10:51 PM ) değiştirilmiştir.
Taner isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Taner Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Bilgi (11. July 2012)
 

Bookmarks

Etiketler
ahzab, suresi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:47 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam