hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HANİF MÜSLÜMANLIK > Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman!

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 22. August 2014, 02:16 PM   #1
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart Kuran rabliği 1


Alemler:


Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır.” Fatiha 2
Allah, tüm alemlerin Rabbi.
Oysaki o Zikir/Kur'an âlemler için bir öğütten başka şey değildir.” Kalem 52
Sözü Kuran tüm alemlere,
Ve biz seni ancak âlemlere bir merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik.” Enbiya 107
Son peygamberi de.


Ümmetler:

Her ümmetin bir resulü vardır.” Yunus 47
Her ümmet, kendi resulünün…
Her ümmet kendi kitabına davet edilir.” Casiye 28
Verdiği kendi kitabındaki…
Her ümmet için biz, bir ibadet şekli belirledik; onlar, onu izlerler.” Hac 67
Kendi ibadetini yapar.

Göklerdeki ve yerdeki canlı şeyler de melekler de yalnız Allah'a secde ederler…” Nahl 49
Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah'a secde eder.” Rad 15
Bakıp görmediler mi, Allah'ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile, sağ ve sollarından boyunları bükük bir halde, Allah için secdelere kapanarak dönüyor.” Nahl 48
Tüm varlıklar Allah’a ibadet eder.

Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir.” Enam38
Canlıların her bir grubu bir ümmet.

"Ey resuller! … İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir.” Muminun 51-53
"Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız."" Bakara 136
Allah katında tüm ümmetler tek bir ümmet.

Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük.” Araf 168
Biz her ümmete yaptığı işi bu şekilde süslü gösterdik.” Enam 108
Yeryüzünde ise Allah, o tek ümmeti farklı işler ilham ederek ümmetlere böler.

Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı.” Nahl 93
Farklı ümmetler Allah’ın dilemesi.

Her ümmet için biz, bir ibadet şekli belirledik; onlar, onu izlerler1. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler3.” Hac 67
De ki: "Herkes, kendi varlık yapısına uygun iş görür1. Yolca daha doğru gidenin kim olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir2."” Isra 84
1- Her ümmet, Rabbin belirlediği ibadette = varlık yapısında.
2- Hangi ümmetin ibadetinin = işinin daha doğru olduğunu, ancak Rabb bilir.
3- Bu konudaki çekişmelerimiz… bilmediğimiz üzerine Rabb ile çekişmemiz.

Eğer Rabbin dileseydi insanları elbette ki bir tek ümmet yapardı1. Ama birbirleriyle çekişmeye devam edeceklerdir3.” Hud 118
Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin!3 Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır2… birbinize lakaplar yakıştırmayın3.” Hucurat 11
1- Her ümmet, Rabbin bir dilemesi.
2- Hangi ümmetin daha hayırlı olduğunu ancak Rabb bildiği halde,
3- Ümmetler birbirleriyle çekişir alay ederler, birbirlerini hor görür yargılarlar.

Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük1. İçlerinde barışsever iyiler vardı2 ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı3. Belki dönerler ümidiyle onları güzeliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.” Araf 168
1- Her ümmetin, Rabbin bir dilemesi, 2- Olduğunu bilenler, 3- Bilmeyenler.

Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı1. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın2.” Maide 48
Herkesin bir yönü vardır, ona döner1. O halde hayırlarda yarışın2.” Bakara 148
1- Her ümmetin, Rabbin bir dilemesi, 2- Olduğunu bilenlerin ölçeği: Hayırda yarışmak.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
gul (21. December 2014), kuman (22. August 2014)
Alt 1. September 2014, 11:15 AM   #2
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Hizip, fırka, mezhep, tarikat:

Her ümmetin Rabbin bir dilemesi olduğunu bilmeyen ümmetler, birbirleriyle çekişip alay etmekle, birbirlerini hor görüp yargılamakla yetinmezler:

Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın;” Ali İmran 103
Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur.” Enam 159
Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın.” Ali İmran 105
Kendi ümmetlerini de fırka / hizip / mezhep / tarikatlara böler, parça parça ederler.

Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.” Rum 32
"Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırılmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.” Muminun 53
Bu kişiler, “kendilerini doğru başkalarını yanlış bilenler”dir.

De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.” Enam 65
Kendini doğru başkalarını yanlış bilenlerin hali.

Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.” Ali İmran 103
Birbirini kardeş bilenlerin hali.



Atalar:

Ümmetlerini hizip / fırka / mezhep / tarikatlara bölenlerin peygamberlere cevabı:

İbrahim: “Dediler: "… atalarımızı böyle yapar halde bulduk."” Suara 74
Musa: “Dediler: "... İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık."” Kasas 36
Nuh: “Dediler:”... Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık."” Muminun 24
Salih: “Dediler ki: “… atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun?"” Hud 62
Şuayb: “Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın/duan mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi…"” Hud 87
Hud: “Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin?"” Araf 70

"Ayetlerimiz açık-seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam, atalarınızın kulluk/ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen biriden başkası değil."” Sebe 43

Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...” Bakara 170

… İnsanlardan öylesi var ki, Allah uğrunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın mücadele eder. Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?” Lukman 20-21

Kuran'daki ata, düşünceleri takip edilen daha önceki kuşaklardır. Önceki kuşaklar (baba ve dedeler) kendi düşüncelerini kendileri yaratmadılar; kendi liderlerinden, alimlerinden edindiler. O alimler, liderler dini deforme ettikçe, takipçilerinin dini deforme oldu ve kendilerinden sonra gelenlere bu deformasyonu aktardılar. İş çığrından çıktıkça yeni peygamberler geldi ve o yüzden onlara "sen eski liderlerimizi, alimlerimizi izleyen dedelerimizi reddetmemizi mi istiyorsun" dendi. Peygamberler de cevap verdiler: "Ben sadece bir uyarıcıyım".

İslam resulü geldiğinde bugünkü tüm inançlar yine vardı, Allah, şeytan, melekler, namaz, haç, oruç, kurban, sarık, cübbe vs. O da diğer resuller gibi bunlar için değil, alimlerin, liderlerin rab (eğiten, daha iyiye daha güzele kılavuzlayan, tekamül ettiren) edinilmesi, rableşmesi üzerine geldi. Tıpkı bugünki gibi.

Böylece herkes kendi soyunu veya düşünsel atasını seçip onun ardına düşünce, diğerlerininkini beğenmemeye, hasım olarak görmeye başlamakta. Bu yasaklanmış ayrışma ve hasımlaşma, fırka-hizip gibi Kuran tabirleri kullanılmayarak, mezhep-tarikat gibi tabirler kullanılarak gözlerden gizlenmekte.

Önceki yüzyıllarda eğitim, çok pahallı ve nadir bir imkandı. Bazı insanlar iyi niyetle, bilgileri geniş kitlelere aktaracak formülasyonlar üretmeye çalıştılar. Ancak kendilerinden sonra gelenler bu amacı sürdüremediler. Her düşünce bir sektöre, yaşam biçimine, finansal yapılanmaya dönüştü. Öyle ki artık, başlangıçtaki amaca dönmenin bir anlamı ve yolu kalmadı. Günümüzdeki mezhep ve tarikatların hali budur.

Ancak dünyanın hali bu değil. Eğitim artık herkesin ulaşabildiği kadar ucuz ve yaygın. Ulaşım, toplulukları bir araya getirecek imkanlara sahip. İnternet, tüm dünyayı tek bir platform olarak birleştiriyor. O halde onca zorluğa rağmen dinlerin binlerce yıldır çağırdığı, “her insanın kendi gerçeğini bulması, kendi ilmini yapması”na artık hiçbir engel, hiçbir bahane mevcut değil. Tek engel/bahane, toplumların değişen koşullara rağmen alışkanlıklarını değiştirmeme, değişime direnme huyları.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (1. September 2014), gul (21. December 2014)
Alt 1. September 2014, 11:18 AM   #3
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

"Kuran Rabliği" başlığının devam edeceği konular:

Alemler
Ümmetler
Hizip, fırka, mezhep, tarikat
Atalar
Rab, kul ve peygamber tanımları
Örnekler
Rableştirme ayetleri
Allah’ın rabliği Kuran
Allah’ın rabliği Kuran’ın metodojisi
Kuran’da bilmediklerimiz / anlamadıklarımız
Resulluk
Resulün 3 makamı
Kuran'da hiyerarşi
Veliler


Konu ozkanates tarafından (1. September 2014 Saat 11:20 AM ) değiştirilmiştir.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (1. September 2014), gul (21. December 2014)
Alt 16. September 2014, 12:23 PM   #4
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Rab, kul ve peygamber tanımları:

Ali İmran 78-80:

78- Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Kitap’tan olmayan şey = Allah katında olmayan şey. Kitap’ta olmayan şey Allah katında da yok!

78- Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Peki Kitap’tan olmadığı, dolayısıyla Allah katında olmadığı halde Kitap’tan sanılsın, Allah katından sanılsın diye…

78- Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Dilleri Kitap’la eğip bükerek Allah hakkında yalan söylemek nedir?

79- Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini Allah'a adamış kullar/Rabbânîler olun!
Kitap’tan/Allah katından olmadığı halde, Kitap’tan/Allah katından sanılsın diye, dilleri Kitap’la eğip bükerek Allah hakkında söylenen yalanlar... Allah’ın kitap verdiği peygamberleri kullanarak söylenenlerdir.

79- Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar olun2" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak1 benliklerini Allah'a adamış kullar/Rabbânîler olun!
Bu yalanlar… “kul” kavramı ile “Rabbani” kavramı karşı karşıya getirilerek açıklanıyor:
1- Allah'a kul olanlar… Kitap'a ve okuyup araştırdıklarına dayanarak sadece Allah'ı takip edenler, Rabbaniler.
2- Allah’ı bırakıp başkasına kul olanlar… Rabbani olmak yerine, peygamber dahil başkalarını takip edenler.

“Rab”… Allah demek değil, "eğiten, daha iyiye daha güzele kılavuzlayan, tekamül ettiren" demek.
“Peygamberi rab edinmek”… ona tapınmak, onu Allah bilmek değil; onu bir eğitmen/kılavuz yapmak.
O halde peygamberler "bize kul olmayın, bizi rab edinmeyin" derken, "bize tapınmayın, bizi Allah bellemeyin" demiyor, "Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak sadece Allah'ı takip edin" diyor.

80- Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz, müslümanlar haline geldikten sonra inkârı mı emreder size?
“İlah”… gökte duran, heykeli yapılan, dua edilen, yardım istenen değil. "Kitap'a ve okuyup araştırdıklarımıza dayanma” sınırını aşarak kendimize rab/eğitmen/kılavuz edindiğimiz her mevhum bir ilahtır, “müslümanlığın inkarıdır”; o mevhum isterse peygamberlik/peygamber olsun.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 23. September 2014, 09:04 AM   #5
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Rab, kul ve peygamber tanımı için örnekler:

"Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler1. Meryem'in oğlu Mesih'i de öyle2. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan3 başkasına ibadet/kulluk etmemeleri4 emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O5." Tevbe 31
1- "Rab", Allah demek değil, eğitmen/kılavuz demek… insanlar insanları rableştiriyor.
2- Peygamberleri de.
3- Oysa tek rab/eğitmen/kılavuz olan Allah.
4- Başkasına kulluk etmemek = Kitap’a ve okuyup araştırdıklarına dayanarak sadece Allah’ı rab edinmek.
5- Diğer rablar, Allah’a ortak koşma. O halde şirk, Allah'dan başka her tür otoriteyi, her tür kutsallığı içerir. Niteliği ne olursa olsun, Allah'dan başka varlıkların kutsallaşması, kutsallık kazanması, hüküm koyucular, öğreticiler, karar vericiler, kararlarımızı/davranışlarımızı şekillendirenler haline gelmesi, onların rableşmesi = ilahlaşması = şirk.

"De ki: "Ey Ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim2, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım1. Allah'ın berisinden birbirimizi rabler edinmeyelim3!" Eğer yüz çevirirlerse şöyle söyle: "Tanık olun, biz müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız!"" Ali İmran 64
1- Şirk odur ki…
2- Allah’dan gayrısına kulluk etmek,
3- Yani Allah’dan gayrısını rab/eğitmen/kılavuz edinmek.
3- “Birbirimizi rabler edinmeyelim” diyen Peygamber, yani kendisi de rab/eğitmen/kılavuz edinilmeyecek.

(İsa) "Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a1 kulluk edin.' İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun2. Ve sen zaten her şey üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın." Maide 117
1- Peygamber olan ve olmayanların rabbi/eğitmeni/kılavuzu, Allah.
1- Peygamber, peygamber olmayanlara rab/eğitmen/kılavuz değil.
2- Peygamberlik beşer bir görev, beşerin ölümü ile son buluyor.

Meryem'in oğlu Mesih, bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir1. Onun annesi de özü-sözü doğru biriydi. İkisi de yemek yerlerdi2. Bak nasıl açıklıyoruz onlara ayetleri! Sonra bak, nasıl gerisin geri çevriliyorlar3!” Maide 75
Muhammed bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir1. Şimdi o ölse yahut öldürülse2 ökçeleriniz üzerine gerisin geri mi döneceksiniz! İki ökçesi üzerine geri dönen3, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.” Ali İmran 144
1- Resulluk, pek çok kişiye verilmiş bir görevden başkası değil.
2- Resuller, diğerleri gibi yemek yiyen, ölen-öldürülen beşerler.
3- Bu, diğer beşerler için kabul edilmesi zor bir bilgi.

De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk1. Âlemlerin Rabbi Allah'a2 teslim olmakla emrolunduk biz."” Enam 71
1- Rab tanımı: Allah demek değil, kılavuz demek.
2- “Alemlerin Allah’ı Allah” değil, “alemlerin kılavuzu Allah”

Rableri katında dereceler, bağışlanma ve bol bir rızık var onlar için.” Enfal 4
Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz. Senin Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir.” Enam 83
Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.” Enam 132
Allah’ın rabliği/klavuzluğu.

Şunu da söyle: "Allah herşeyin Rabbi iken O'ndan başka rab mı arayayım?"” Enam 164

.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 8. October 2014, 12:41 PM   #6
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Rableştirme ayetleri:

"O'nun berisinden veliler edinenlere gelince, onlar üzerine gözcü de Allah'tır. Sen değilsin onlara vekil." Sura 6

"Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!" Araf 3

"Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!" Ankebut 41

Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'nun yanında birilerini daha veliler edinerek, "Biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.” Zümer 3

Ve derler ki: "Rabbimiz! Biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar."” Ahzab 67

"Allah yalnız başına anıldığında, âhirete inanmayanların kalpleri nefretle ürperir; O'nun berisindeki, ilahlaştırılmış kişilerle birlikte anıldığında ise hemen müjdelenmiş gibi sevinirler." Zümer 45

Allah’dan gayrı rabler edinmenin neticisi de belirtili:
"Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler." Tevbe 34
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (24. October 2014)
Alt 15. October 2014, 05:51 AM   #7
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Allah’ın rabliği Kuran:

"Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?" Araf 185

"İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!" Casiye 6

Sana bu Kitap'ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.” Nahl 89

"Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir." Yusuf 111

De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Âlemlerin Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz."” Enam 71

Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız Allah’a özgüleyerek O'na ibadet et/O'nun için iş yapıp değer üret!” Zümer 2

Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım?” Enam 114

Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.” Zuhruf 44

Allah’ı rab edinmeme hali de belirtili:
“(ahiret gününde) Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular." Furkan 30

.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (24. October 2014)
Alt 23. October 2014, 07:04 AM   #8
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Allah’ın rabliği Kuran’ın metodojisi:

Kur'an'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı?” Nisa 82

Ve Kur'an'ı ağır ağır, düşüne düşüne oku!” Müzzemmil 4

"Onu, bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik." Isra 106

Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz.” Bakara 266

Kutsal/bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler.” Sad 29

Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?” Muhammed 24

Gerçeği örten nankörler/inkârcılar dediler ki: "Kur'an ona toptan, bir kerede indirilsedi ya!" Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça/ayet ayet okuduk.” Furkan 40

Kendilerine Kitap'ı verdiklerimiz onu, okunuşunun hakkını vererek okurlar. İşte onlar ona inanırlar.” Bakara 121

Özetle Kuran metodojisi:
- Kuran’ı ağır ağır, dura dura okuyup,
- Üzerinde ince ince, derin derin düşünmek.
- Ve diğer okuyup araştırdıklarımızla birleştirerek,
- Hiçbir beşerin arkasına düşmeden
- Sadece Allah’ı takip etmek.

“Kuran’ı bilemeyiz / anlayamayız” diyen kardeşlerim de 4 kez belirtili:
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?” Kamer 17, 22, 32, 40


Kuran’da bilmediklerimiz / anlamadıklarımız:

Biz, hiçbir benliğe gücünün yeteceğinden daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmayız2. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır1. Onlara haksızlık edilmez.” Muminun 62
1- Sorumlulukları belirleyen sadece Kuran.
2- Kuran’dan anladığımız = ilmimiz kadar sorumluyuz.

"Ey iman sahipleri! Size açıklandığında sizi üzecek şeyleri sormayın. Kur'an indirilmekte iken onları sorarsanız size açıklanır1. Allah onlardan vazgeçmiştir2. Allah bağışlayandır, yumuşak olandır." Maide 101
1- Kuran’dan henüz gönlümüze inmemiş olanlar, yani mevcut ilmimizin ötesi…
2- Gönlümüze inene kadar, Allah onlardan vazgeçer, bağışlar.

.

Konu ozkanates tarafından (30. June 2015 Saat 09:43 AM ) değiştirilmiştir.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (24. October 2014)
Alt 31. October 2014, 09:32 PM   #9
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Resullük:

Resullük, Tanrı'nın reklam ajansıdır. Bir ürün ne kadar iyi olursa olsun, halka tanıtımı yapılmazsa kimse bilmez. Bu ruhi bir konum değil, beşeri bir görev. Çünkü ruhaniyet, kutsallık ve hüküm koyma, sadece Allah'ın:

1- Resullerin ilk ortaya çıkış dönemi… "onlar peygamberler ile alay ettiler, ve onları haksız yere öldürdüler" ayeti ile anlatılıyor. Görülüyor ki, otorite kurmak bir yana, hayatları masada. Bahsedilen ayetler hariç bir güvenceleri olmaz.

2- Dinin ilk yayılma dönemi… yoksunluklar, imkansızlıklar dönemi. İlk müslüman gruplar, yiyecek yemek bulamazken, kendilerine saldıranlarla savaşmak zorunda kaldılar, ve bazıları geri çekildi. Bu zor günlerde Kuran, Muhammed'in kendi insanlarında yaşadıklarına, üzüntülerine değinir ve bahsedilen hatırlatmaları yapar.

3- İslam’ın hızla genişleme dönemi… resul aynı zamanda devlet başkanı durumuna geldi. Ama bu onun ruhani değil, beşer kimliğiydi. İkisini birbirine karıştırmadı, tam tersine, Kuran'a öncelik verebilmek için, her iki kimliğini de her yerden sildi.

Kuran'a dönersek...

- Resullük, bir beşere verilmiş bir görevdir. Doğaüstü bir yönü tanımlanmamıştır. Tam aksine Kuran, kendinden başlayarak her tür doğa üstüne (büyü, sihir, mucize vs) karşı kalın bir çizgiyle kendini korur.

- Bu görev, resullerin ölümüyle biter. Kaldı ki Resul yaşarken bile, manaya çağırmak haricinde insanlara karışmaması için uyarılır: "Biz seni onların başına bekçi olarak göndermedik", "Beni kulumla başbaşa bırak".

- Resullük görevinin ölümle biteceği, İsa üzerinden anlatılır: " İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun".

- Kuran hiçbir kurumun ve kişinin, din adına konuşmasına, hüküm koymasına, başkası adına doğru ve yanlışı ayırtetmesine izin vermez. Tam tersine kendisi, buna mani olmak için gelmiş yeni bir hatırlatmadan ibarettir.

- Kuran, takipçilerine tek bir metodoji sunar: Yavaş yavaş ve üzerinde derin derin düşünerek Kuran okumak. Diğer tüm uygulamalar, peygamberin ve ondan önceki peygamberlerin mücadele etmek için görevli kılındığı uygulamalardır.


Resul'ün 3 makamı:

Görmedin mi şu fısıldaşmaktan2 yasaklananları ki, biraz sonra, yasaklanmış oldukları şeye dönüyorlar ve günah, düşmanlık, Resul’e isyan3 konusunda fısıldaşıyorlar. Sana geldiklerinde, seni Allah'ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar1. Kendi içlerinde ise şöyle diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!" cehennem yeter onlara. Girecekler oraya. Ne kötü dönüş yeridir o!” Mücadele 8
1- Resul’ü Allah’ın selamlamadığı biçimde selamlamak , 2- Gizli şekilde, 3- Resul’e isyanın görüntüsü.

Allah’ın Resul’e selamları:

1- Resul/nebi: Bu, atama ile verilen bir görev, elçilik.

2- Kul: Hepimiz kuluz (devlet başkanı olarak yazışmalardaki imzası: "Allah'ın Resulü ve Kulu")

3- Arkadaş: Çevresindekiler için ona "arkadaşların" diyor ve onun için cevresindekilere "arkadaşınız" diyor: "De ki: "Size, bir tek şey öğütleyeceğim: Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkın, sonra da iyice düşünün!" arkadaşınızda cinnetten eser yok! O, şiddetli bir azap öncesinde sizi uyaran bir kişiden başkası değil." Sebe 46
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (10. November 2014)
Alt 10. November 2014, 08:41 AM   #10
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Resul ile nebi arasındaki fark:

“Nebi” bir makam. Devletteki diplomat makamı gibi. Kişi diplomat olduğunda bu ünvanı sürekli taşır. Mesela evdeyken veya uyurken de o yine bir diplomattır, diplomat makamının sahibidir. Bu diplomat, yurt dışına gönderilip devlet adına görüşme yaparken o artık bir “elçi”dir çünkü “elçilik yapmakta”dır. Yani diplomat makamın adı, elçi ise icraatın adı. O diplomat yurda geri döndüğünde halen diplomattır ama artık elçi değildir, çünkü elçilik yapmamaktadır.

“Nebi” de makamın adı. Bu makama gelen kişi artık hep nebidir, bu ünvanı sürekli taşır. Mesela evdeyken veya uyurken o yine bir nebidir. O nebi, vahyi tebliğ ettiği anlarda ise, bir “resul”dur, elçidir, tebliğ icraatını, elçilik icraatını yerine getirmekte olandır. Tebliğ yapmadığı anlarda onun resulluk sıfatı olmaz, nebi sıfatı olur.

Bu neden önemli dersek, çünkü Kuran’da “uyun” ifadesi sadece resul sıfatı için kullanılıyor, “Allah’a ve resulüne uyun” şeklinde. Böylece “uyulması istenen” şeyin kişinin/elçinin/tebliğcinin kendisi değil, elçinin elçilik etmekte olduğu, tebliğ etmekte olduğu vahyin kendisi, yani Kitap olduğu anlatılıyor. Bu yüzden "nebiye uyun" diye bir ibare yok çünkü nebi, elçilik yapan zat. İlginç bir nokta da, “Allah’a uyun” şeklinde bir ibarenin de olmaması. Çünkü resulün resullük/elçilik edişi olmazsa, uyacak bir şey da olmaz. O halde vahiy, ancak elçinin elçiliği üzerinde tanımlı ve uyulması istenen de bu vahiy.

https://www.youtube.com/watch?v=mK7I-8ybPRc <----- Nebi ve Resul Kavramları -Doç Zeki BAYRAKTAR-Yrd Doç Fatih ORUM
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (10. November 2014)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
kuran, rabliği


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:16 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam