hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 18. November 2010, 03:23 PM   #1
halukgta
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
halukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud of
Standart şefaat konusu ve kur'anın bu konudaki açıklamaları.



İslam âleminde birçok konuda yapılan yanlışların başında, peygamberlerin ve velilerin şefaat edeceği ve böyle bir yetkisinin olduğuna inanılır. Şefaat bağışlanma affedilme isteğidir. Bakın Allah kesin bir dille bu konuda ne söylüyor?

Zümer 44: De ki: "Şefaat tamamen Allah'ındır (yardım ve destek yalnız O'ndandır). Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

Eğer Allah affedilme, bağışlanma, yardım, destek yetkisinin yalnız kendisinde olduğunu söylüyorsa, bundan sonra aynı konuda tersini Rabbim asla söylemez, buna göre diğer ayetleri anlamaya çalışalım. Bakalım Allah bu konuda bizleri nasıl yönlendiriyor.

Fatiha suresi 5.ayet: Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

Düşünebiliyor musunuz biz bunu her namazımızda rabbim e söylüyor ve ona söz veriyoruz, yalnız senden yardım dileriz diye.(Elham) Sözümüzde duruyor muyuz peki? Söylediğimiz şu sözü hatırlayınız. ( Şefaat Ya resulallah) Peki bunun anlamı nedir farkında mıyız acaba, hiç sanmıyorum. Bu sözümüzle Ey Allahın resulü bizlere şefaat et diyoruz. Hani her gün namazlarımızda Rahmana karşı, yalnız senden yardım dileriz diyorduk ne oldu. İşte yaptığımız yanlışın büyüklüğünü bir fark etsek, o zaman yaptığımız yanlışlar çorap söküğü gibi gelecek. Bakın arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederek iman sahipleri için nasıl af diliyorlar, bu ayeti çok iyi düşünmeliyiz.

Mümin 7: Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: "Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehennem azabından koru.


Şimdide aşağıdaki ayet üzerinde düşünelim.

Enam 51: Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Öyleki, kendileri için O'nun huzurunda ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.

Ayet o kadar açık ve net olduğu halde günümüzde kur’ana uymadığı halde o kadar çok yanlış hadise inanıp, ayetlerin çoğunu görmezden geliyoruz. Açıkça Rahman kendileri için O'nun huzurunda ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır, dedikten sonra sözlerinin tam tersini başka bir ayetinde söyleyip peygamberlere ve velilere şefaat etme yetkisi veriyorum der mi? Bunu düşünmek bile, bizlerin aklını başına getirmesine yetmeli bence. Bakın peygamberimiz bizlere kur’anı tebliğ ettiğini ve bu kitabın bizler için gönül gözü olduğunu, bunu hala görmeyenler için ise hiçbir şey yapamayacağını, körlük edenlere de bakın ne söylüyor ayette. Ben sizin üzerinize bekçi değilim, yani bundan sonra sizler için hiç bir şey yapamam diyor.

Enam sur. 104. ayet: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.


Şimdi hatırlatacağım ayet günümüzde yapılan yanlışlara güzel cevap veriyor, tabi anlayana anlamak isteyene.

Zümer 19: Üzerine azap sözü hak olanı, ateşe dalmış olanı sen mi kurtaracaksın.

Buradan anlaşılıyor ki Allah ın karar verdiği bir konuyu kimse değiştiremez, bunu da bizlerin anlaması için rahman en sevdiği elçileri üzerinden bizlere örnek veriyor, ama bizler ne yazık ki bunlardan ders almadığımız çok açık. Şimdide buna benzer elçisi kanalıyla verdiği örnekleri hatırlayalım.


Tevbe 80. : (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek. Bu, onların Allah ve Resulünü inkâr etmelerinden ötürüdür. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.

Muhammet 19.; Allah'tan başka tanrı olmadığını kuşkusuzca bil! Hem kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile. Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri de bilir.


Yukarıdaki iki ayet üzerinde düşünelim. Peygamberimize hitap ederek bakın ne diyor Allah. Onlar için istediğin kadar af dile bağışlanmalarını dile, onları asla affetmem. Çünkü benim gönderdiklerimi, beni ve elçimi kabul etmediler diyor. Muhammet 19. ayet ise bana göre çok önemli bir ayet, lütfen bunun üzerinde düşünelim. Allah elçisine bakın ne diyor. Hem kendi günahların için, hem de iman edenlerin günahları için af dile diyor Allah. Düşünebiliyor musunuz demek ki peygamberlerin bile günahı var ki bunu söylüyor. Peki, bizler bu konuda neler söylüyoruz? Bunu da nefsimizde değerlendirelim. Peygamberimiz kendi günahı için dahi Alla ha dua ediyor yalvarıyorsa, bugün hiç tanımadığı, iman edip etmediğini dahi bilmediği bizlerin günahını zaten bağışlamasını bir tarafa koyun, bizler için nasıl Allaha dua etsin günahlarımız için. Dikkat edin ayette mümin yani inanmış erkek ve kadınların günahları için dua et diyor elçisine. Bu demektir ki iman ettiğinden emin oldukların için dua et anlamındadır. Hatırlayınız iman etmeyenler için dua ettiğinde Rabbin peygamberimize ne diyordu? Yetmiş kere dua etsen ben onları affetmem. Zaten dua kapısını Yüce Rabbim tüm iman edenler için, açık bırakmıştır şükürler olsun. Size İbrahim peygamberden de bir örnek vermek istiyorum. İman etmeyen babası için bakın Allah ın övgüyle bahsettiği bizlerin atası diye zikredilen bir elçinin sözlerinden sanırım çok ders almalıyız.

Mümtehine 4. : Senin için hep af dileyeceğim ama Allah'tan sana gelecek şeyi geri çevirme gücüm yoktur. Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz! Dönüş yalnız sanadır.

Bakar mısınız lütfen, kur’anda övgüyle bahsedilen Allah elçisi, babası için mahşerde hiç bir şey yapamayacağını, ona yalnız dua edip af dileyebileceğini söylüyor. Birçok ayetinde de iman etmeyenleri asla affetmeyeceğini de belirtmişti Allah. Hatta peygamberimize yetmiş kez af dilesen yine faydası yok demişti hatırlarsanız. Aşağıdaki ayeti lütfen çok ama çok iyi değerlendirelim. Çünkü rabbim elçisine DEKİ ONLARA diye başlayarak, bakın bizlere ne söylemesini istiyor.






Araf 188: De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim.



Yukarıdaki ayette her şey çok açık değil mi dostlar. Özellikle rabbim üzerine basa basa söylenmesini istiyor bizlere, görev verdiğim elçinin benim dilediğim dışında sizlere ne faydası dokunur, nede zarar verebilir. Hala Rabbin bu sözlerini görmezden gelmeye devam edip, beşerin yanlış rivayetlerine mi iman etmeye devam edeceğiz? Şefaat konusu ile ilgili bazı ayetleri de sizlere hatırlatmak istiyorum. Aklını kullanan anlatılmak isteneni anlayacaktır.

Bakara 123: Ve öyle bir günden korkun ki, kimse başka birinin yerine bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, ona şefaat fayda vermez ve hiç bir taraftan yardım da görmezler.

Bakara 48: Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.

Bakara 254: Ey iman edenler, alış verişin, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmeden önce, size verdiğimiz mallardan nafaka verin. Kâfirler ise hep o zalimlerdir.

Yunus 18: Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: 'Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir' derler. De ki: 'Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir.

Zümer 43: Yoksa Allah'tan başka şefaat ediciler mi edindiler? De ki: 'Ya onlar, hiç bir şeye malik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?

Yukarıdaki ayetlere daha birçok örnekler verebiliriz, sanırım bu kadar açık ayetlerden sonra, bağışlayacak affedecek tek bir makamın yani yüce Rabbimin olduğu çok açık anlaşılmaktadır. Tüm bu ayetlerden sonra Rabbim, ben başka şefaat yetkisini başka kişilere de verdim der mi? Elçisine dahi bu yetkiyi vermeyen ve kendi günahların için dua et diyen rabbimin sözlerini, çekip çekiştirip kendi amaçlarına alet eden, daha doğrusu aklını kullanmayanlara bakın rabbim ne diyor?

Yunus 100: Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır.

İşte aklını kullanmayan kullarını Rabbim nasıl pislik içinde bıraktığını söylüyor. Peki, bizler aklımızı kullanıp, kur’anı rehber örnek alıp damı iman ediyoruz dersiniz? Yorum sizlerin, eğer aklımızı bir kenara bırakıp biz kur’anı anlayamayız diyorsak, onu anlamaya çalışmıyor da velilerin ardı sıra gidiyorsak, sanırım Rabbin pisliği üzerimizden asla kalkmayacaktır. Allah bizleri korusun.




Yüce Rabbim bakın elçilerin görev tanımını nasıl yapıyor yani verdiği görevi nasıl özetliyor.

Kehf 56. ; Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise batıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.

Enam 48: Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.


Yukarıdaki ayetleri örnek gösterdiğimde çok ilginç cevaplar alıyorum, sanki bu sözleri ben söylemişim gibi. (Ne yani peygamberimiz postacımıydı.) Bu sözleri söyleyenler bilmelidir ki Rabbin hükmüne karşı söylenmiş sözlerdir bunlar. Onun için ben cevap vermem yorum yapmam, üzerime de alınmam. Bizler tüm bu yetkileri ve sorumlulukları açıkça gördüğümüz halde, peygamberimize Rabbin vermediği birçok yetkileri vererek, ona saygımızı göstermeye çalışmışız, fakat şunu unutmuşuz, zaten Hz. Muhammet Allahın elçisi olmakla şereflerin en yücesine erişmiştir. Onun başka payelere, yetkilere ihtiyacı yoktur.


Taha 109; O gün şefaat yarar sağlamaz. Ancak Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna.

Değerli dostlar sizlere yukarıda birçok ayet örnekleri verip, Rabbin bağışlanma yetkisini yalnız kendi yetkisinde olduğunu görmüştük. Allah elçisine bile kendi günahların ve iman edenlerin günahlarının affı için dua et diyordu. İşte Taha 109. ayete baktığımızda hiçbir ayrım yapmadan, kendisinden hoşnut olduğu tüm kullarına bu kapıyı yani DUA KAPISINI AÇIK BIRAKIYOR. Bakın ne diyor ayette? (sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna.) Müstesna olan nedir? Şefaat etme yetkisi mi veriyor, yoksa elçisine iman edenler için DUA ET dediği, dua ettiklerinde onların dualarını kabul edebileceği, onlara şefaat edileceği açıklamasını mı yapıyor? İşte bu kısmı çok önemli. Eğer hayır şefaat yetkisi veriyor dersek, kur’anda geçen onlarca hatta yüzlerce ayete ters düşer ve kur’anda çelişki yaratmış oluruz. Buna bir örnek daha vermek istiyorum aşağıdaki ayeti dikkatle düşünelim. Rahman kendi emrinde olan meleklere dahi böyle bir yetkiyi vermediğini söylüyor ve bakın ne diyor?

Necm 26: Göklerde nice melekler var ki, şefaatler hiçbir işe yaramaz. Allah'ın, dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesinden sonraki durum müstesna.

Demek ki bizleri izleyen melekler bu konuda Allah tan insanlar için şefaat etmesini bağışlamasını istiyorlar ki, bakın bu konuda bile kesin bir tavırla Rabbim ne diyor?( Allah'ın, dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesinden sonraki durum müstesna.) Demek ki affedilmeye hakkı olmayan hiç kimseyi, bir başkasının isteğiyle asla affetmem diyor Rabbim, bunlar benim sadık günahsız meleklerim bile olsa. Yine Bakara suresi 255. ayette Allah kendi katından, yani meleklerden bahsediyor ve bakın ne diyor?( İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? ) Peki, bu konuda ne söylüyor Rabbim? Daha önce açıkladığı, kendisinden hoşnut olduğu, iman eden kullarının günahlarının affı için, dua etmeleri halinde bağışlayabileceğini söylüyordu. Dua kapısını şükürler olsun Rabbim, iman eden ve Rabbimin hoşnut olduğu tüm kullarına açık bırakmıştır. Onların dualarını kabul eder, şefaatimi gösteririm diyor. Peki, bu kadar açık ayetlerden sonra bizler neler yapıyoruz dersiniz günümüzde? Günahlarımız la boğazımıza kadar batağın içinde olduğumuzdan olsa gerek, kendimizi aldatmak nefsimize yenilmek adına o kadar çok şefaatçiler edindik ki, bunu hatırlamak bile istemiyorum.

Bunların tek BİR sebebi var, ALLAHIN SİZLERE REHBER OLSUN DİYE İNDİRDİM DEDİĞİ KUR’AN İLE ALAKAMIZ KALMAMIŞTA ONDAN. Rabbim bizleri affet. Ne olursun gönül gözümüzü aç Rabbim. Rehberinin, güneşinin gönlümüze dolmasını, aydınlatmasını nasip eyle. Senin kelamın yüksek bir yere asılı duruyor, bizler ona saygımızı ne yazık ki böyle gösteriyoruz bizleri affet. Beşerin ciltlerce dolusu kitapları baş tacı yapıldı. Senin kitabın zor anlaşılır dediler. Bu kitapta her şey yoktur sizler anlayamazsınız, âlim insanlar, veli insanlar anlar dediklerine de kandılar ne yazık ki. Eğer anlayarak okumuş olsalardı, bu sözlerin tam tersini senin kur’anda söylediklerini anlayacaklar ve yanlış yolu seçmek yerine, senin aydınlık yolundan gideceklerdi. Sen bizleri bu kitaptan hesaba çekeceğini söylüyorsan, bu kitabın dışından asla hesaba çekmezsin, ben bunu biliyorum. Ne olur İslam âlemine bir şans daha ver ve bizlerin gönül gözünü aç, gözlerimizdeki ve kulaklarımızdaki mührü kaldır Rabbim. ÂMİN.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
halukgta isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
halukgta Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (3. January 2011), hiiic (18. November 2010), Miralay (20. November 2010)
Alt 18. November 2010, 05:16 PM   #2
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Taha 109; O gün şefaat yarar sağlamaz. Ancak Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna.


Tâ-Hâ 109
-O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez.


bu ayetin tevilini bilen birisi yapabilir mi? Dost1 hocam yardımcı olur musunuz bu ayet tam olarak neye işaret ediyor.

Konu hiiic tarafından (18. November 2010 Saat 05:21 PM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Anonymous (3. January 2011), Miralay (20. November 2010)
Alt 18. November 2010, 05:24 PM   #3
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

En’âm 94
Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir
.

Yûnus 18
Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Haşa! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir."


şefaat sebep değil sonuçtur, güzel saygılı hayat ve erdemli davranışların sonucunda alınır.
A’râf 53
(Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti.

----------------------------------
şefaat yardım anlamındadır ve dünyada birbirimize şefaat eder yerine göre yakınlarımıza yardım ederiz. ama o gün sadece müslümanlar Allahın sözünden hoşnut olduğu adaletli ve hakkı söyleyen kimseler için şefaat vardır.şefaat sadece peygamberlerin alimlerin v.s. işi değildir, meleklerinde şefaati vardır. ama amelleri karşılığı alınır. sebep değil ameller gereği sonuçtur.

Necm 26
Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Anonymous (3. January 2011), Miralay (19. November 2010)
Alt 19. November 2010, 12:31 AM   #4
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Hiiç Kardeşim!

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Tâ-Hâ 109
-O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez.


bu ayetin tevilini bilen birisi yapabilir mi? Dost1 hocam yardımcı olur musunuz bu ayet tam olarak neye işaret ediyor.
Ta Ha;109: Yevmeizin la tenfeuş şefaatü illâ men ezine lehür Rahmanu ve radıye lehu kavla
O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözce hoşnut olduğu kimseler hariç şefaat fayda vermez.

Âyette Rabbimiz, kendisine izin verdiği ve sözce hoşnut olduğu kimseler dışında, ahirette şefaatin kimseye fayda sağlamayacağını bildirmiştir. Bu Âyetin bir benzeri de Meryem suresindedir.

Meryem;87: La yemlikûneşşefaate illâ menittehaze ınder Rahmani ahda

Onlar, Rahmân'ın katında bir ahd almış olan kimse hariç, şefaate sahip olamayacaklardır.

Rabbimiz, bu ayette de Rahmân'ın katında bir ahd almış olan kimse hariç, kimsenin şefaate sahip olamayacağını farklı bir üslûpla bildirmiştir.

Rahmân'ın katında ahd almış olan kimse hariç” şeklindeki istisna, yüzlerce Âyette bildirildiği gibi "iman edenler ve Sâlihatı işleyenler" ise, Ta Ha 109. Âyetindeki "izin verdiği ve sözce hoşnut olduğu kimseler hariç" şeklindeki istisna da yine yüzlerce Âyette bildirildiği gibi “iman edenler ve Sâlihatı işleyenler’dir.
Rabbimizin her iki Âyetteki istisna cümlelerinden anlaşılan:
İman eden ve Sâlihatı işleyenler dışında hiç kimse şefaat beklentisinde olmamalıdır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (3. January 2011), hiiic (3. January 2011), Miralay (19. November 2010)
Alt 19. November 2010, 01:37 PM   #5
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

hiiic Nickli Üyeden Alıntı

"Tâ-Hâ 109
-O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez.

bu ayetin tevilini bilen birisi yapabilir mi? Dost1 hocam yardımcı olur musunuz bu ayet tam olarak neye işaret ediyor."


Rahmanın izin verdiği kişilerin kendilerini rabbani yola yöneltip Allahın istediği şekilde yaşayanlardır.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (3. January 2011), hiiic (3. January 2011), Miralay (20. November 2010)
Alt 3. January 2011, 05:16 PM   #6
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

. O gün şefaat fâide vermez, ancak Rahman kime izin verirse ve kim için söylemeğe razı olursa o müstesna. (TAHA SURESİ- 109)

(O gün) o korkunç hallerin görüleceği kıyamet kopunca hiçbir kimseye (şefaat fâide vermez) hiçbir kimsenin şefaati başkası hakkında kurtuluş vesilesi olamaz (ancak Rahman) kerim olan Yüce Yaratıcı (kime) hakkında şefaat edilmesi için (izin verirse) müsaade buyurursa (ve kim için söylemeğe razı olursa) yani: Kimin hakkında şefaat edecek zatın söylemesine, şefaat etmek dilemesine ilâhî rıza tecelli ederse (o) kimse (müstesna) onun hakkında şefaat edilebilir. Ibni Abbas hazretlerinden rivayet edilen diğer bir yoruma göre de kimin sözüne Cenab'ı Hak razı olursa onun hakkında şefaat edilebilir. Binaenaleyh kelime-i şahadeti söyleyerek imanını açıklamış olan herhangi bir mümin hakkında şefaat edilebilir. Böyle bir imandan mahrum olan kimse hakkında ise şefaat edilmez. Çünkü mümin olmayanların sözlerinden Cenab'ı Hak razı değildir.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
FEDAKARADAM Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Anonymous (3. January 2011), hiiic (3. January 2011)
Alt 3. January 2011, 06:16 PM   #7
Anonymous
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Anonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud of
Standart

İçinde olmamama rağmen önceden okuduğum kadarı ile kendilerine "ehli sünnet" diyen mezhepler de aynı şekilde düşünüyor. Yani haluk abinin yazdıkları ile aynı şekilde düşünüyorlar diye okumuştum. Yani onlar da kötü bir insanın sırf peygamber diyor diye affedileceğini düşünmüyorlar. Ben de aynı şekilde düşünüyorum.

Tabi itikadi açıdan sağlam olmadığı için bu konuda doğrudan sapan çevreler de mevcut. Bu şefaat kavramının bazı çevrelerce abartılıp, Allah ikinci plana atılıp şefaatin ön planda tutulup saçma bir şekilde taklitçilik yapılmasını itikadi açıdan tehlikeli buluyorum. Özellikle fatihayı ve anlamını bilip okuyan bir insanın "şefaat ya resullallah" demesi kadar VAHİM bir durum olamaz. Bu zaten türbelerde Allahı aradan çıkararak veli gördüklerinden doğrudan yardım istemekle aynıdır. Ama bu konu da bilgisizlikten kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Yani Kuranı bilen birisinin Allahı aradan çıkarıp "şefaat ya resulallah" diyebileceğini sanmıyorum. Allah doğru yoldan çıkarmasın. Allah hepimizi doğruya yaklaştırsın.
Anonymous isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Anonymous Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (3. January 2011), hiiic (3. January 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
açıklamaları, konudaki, konusu, kuranın, şefaat


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:11 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam